Siret Ansiklopedisi
Pages: 1
Ekonomide Riyazet Ve Materyalizm By: saniyenur Date: 22 Haziran 2012, 17:55:07
Ekonomide Riyazet Ve Materyalizm

Riyazet: Bu düþünce ekolü tamamen manevî ve ahlâkî yönlere aðýrlýk vermiþ, insan hayatýnýn maddî yönlerini görmezlikten gelmiþtir. Bu ekolün temsilcileri bütün ekonomik faaliyetleri ayýp ve ekonomik mücadeleyi günah kabul et­miþlerdir.

Materyalizm: Diðer yandan ise materyalistler bütün Önemi insan hayatýnýn maddî yönüne ver­miþlerdir. Ýnsan gayreti sadece maddî araçlarýn elde edilmesine sýnýrlandýrýlmýþ ve hayatýn ma­nevî yönleri tamamen görmezlikten gelinmiþtir. Bütün önem ekonomik faydalara atfedilmiþtir. Bu düþünce ekolünün temsilcileri yanlýþ veya doðru her yoldan servet edinmeyi mubah görmüþ, yalnýzca üreteni iyi olarak kabul et­miþtir.

Ýslâmî Anlayýþ: Ýslâm, bu müfrit iki görüþ ara­sýnda itidali benimsemiþ, ikisi arasýnda gerçek bir denge kurmaya çalýþmýþtýr. Ýslam, baþarýnýn ne ilk görüþte, ne de Ýkincisinde olduðunu, an­cak bu ikisinin gerçekten uyuþmasýna baðlý ol­duðunu vurgulamýþtýr. Kiþi, ne tamamen ruhanî bir havaya girip hayatýn maddî vasýtalarýný hor görmeli, ne de deðer ölçüsü olarak ekonomik faydalýlýðý esas alýp buna göre hüküm vererek ahlâkî deðerleri tümüyle terketmelidir.

Ýslam ekonomi sisteminin baþarýsý insanýn ahlâkî ve maddî ihtiyaçlarý arasýnda bir düzen­leme yapmýþ olmasýna baðlýdýr. Ýslâm, in­sanlýðýn ilerlemesinin hayatýn maddî ve manevî yönleri arasýnda bir ahenk saðlamaya baðlý ol­duðu temel gerçeðini unutmaz. Ahlâk ekomik mücadeleden ayrýldýðýnda ekonomi sosyal sistemde istikrar ve dengeyi temin gücünü kay­beder. Buna dayalý olarak ekonomik mücadele ahlâkî sýnýrlamalardan yoksun kalýrsa materya­lizme, gayri ahlâkiliðe ve bozulmaya; bu da ne­ticede toplumun ekonomik istikrarýnýn tahrip olmasýna yol açar. Hayatýn bu iki veçhesi arasý­nda iþbirliði ve karþýlýklý muhabbet yerine top­lumun yýkýmý ve kaosa sürüklenmesiyle sonuç­lanan düþmanlýk ve kutuplaþmalar görülür.

Bunu önlemek için yapýlmaya çalýþýlan þey in­sanýn maddî ve manevî hayatý arasýnda uyum saðlamaktýr. Ýslârn, insana baþarýsýnýn sadece riyâzetde veya sadece maddecilikte deðil, bu ikisinin ahenkli birleþiminde yattýðýný Öðretir. Ýslâm, insanýn ne maddî vasýtalarýn önemini inkâr edip onlan günah kabul ederek kendisini tamamen riyazete vermesini, ne de ifrata düþüp herþeyi maddî sonuçlarýyla deðerlendirerek ha­yatýn ahlâkî deðerlerini görmemezlikten gelme­sini ister.

Riyazetin Yerilmesi: Ýslâm, hayatýn aþýn telak­kilerini yerer ve bu iki düþünce ekolü arasýnda orta bir yol tutar.

Bu hususta Kur'an'daki ifadeler þunlardýr:".. Ýcâdettikleri ruhbanlýðý biz onlara yazmamýþtýk, yalnýz Allah'ýn rýzasýný kazanmak için (onu ken­dileri icâdettiler) fakat ona gereði gibi de uy­madýlar. Biz de onlardan Ýman edenlere mükâfatlarýný verdik. Fakat onlardan birçoðu da yoldan çýkmýþlardýr."(57:27). "Bizim onlara yazmadýðýmýz" yani "üzerlerine gerekli kýlmadýðýmýz" ile bu telakkinin gayri tabii ol­duðunu, Allah'ýn insaný bu içgüdüyle yarat­madýðýný, fakat insanýn bunu kendisinin icat et­tiðini açýkça göstermektedir. Allah, tabii ki in­sanýn bu dünyanýn boþ zevklerinden vazgeçip Allah'ýn rýzasýna ileten yola dönmesini ister. Fa­kat bu çileli hayat veya münzevî olarak yapýlan ibadet demek deðildir. Allah'a ibadet bu dünyanýn karmaþasýnda iffetli bir hayat yaþaya­rak yapýlýr. (A. Yusuf Ali; The Holy Quran, c.Xl, sh. 1507).

Maide suresinde þu ifadeler yer alýr: "Ey inanan­lar, Allah'ýn size helâl kýldýðý güzel ve temiz þeyleri haram etmeyin, sýnn aþmayýn. Çünkü Allah, sýnýn aþanlarý sevmez. "(5:87). Yukarý­daki ayet, insanlardan yaþantýlarýnda bir denge kurmalarýný, temiz ve güzel þeylerden kaçýna­rak kendilerine gereksiz zorluklar çýkarmama­larýna iþaret etmektedir. Çünkü, sadece kaçýn­mak veya riyazet için mükâfat yoktur. Ýnsanlar, Allah'ýn hududlan içinde kalmakla emrolun-muþlar, bu hudutlarý aþmamak konusunda da uyarýlmýþlardýr. Ayný surede þu ifadeleri okuyo­ruz:".. Allah size güçlük çýkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve size olan nimetini ta­mamlamak istiyor ki, þükredesiniz."(5:6).

Bu ayet de Allah'ýn insanýn yaþayýþýna gayri tabii kýsýtlamalar koyarak ona aðýr yük yüklemeyi istemediðine iþaret etmektedir. Bu ayetin açý­kça gösterdiði, hayatýn temiz þeylerinden kaçý­nmak kiþiyi ne muttaki bir þahsiyet yapar, ne de Allah'ýn Rýzasýný kazandýrýr. Dolayýsýyla insan için eziyetli olan böyle bir hayat þeklini benim­semek anlamsýz ve boþtur.

Tâhâ suresinde yer alan "(Ey Muhammed), biz bu Kur'an'ý sana güçlük çekesin diye indirme­dik. "(20:2) ayetinde de ayný husus tekrar edil­miþtir. Bu kitap sana zorluklar çýkarmak için deðil, Sýrat-ý Mustakîm'i göstermek için indiril­miþtir. Ýnsanlar bu Kitap'tan kendi hayýr ve kur­tuluþlarý için iþaret aramalýdýrlar.

Mü'minûn ve Hac surelerinde yer alan ayetler­den; "Biz, hiç kimseye gücünün üstünde bir þey teklif etmeyiz.."(23:62). "... O, sizi seçti ve din­de size bir güçlük yüklemedi.." (22:78). Ýslâm böylelikle insanýn kabiliyetlerine hür ve serbest bir ortam tanýr. Ayrýca daha önceki dinler tara­fýndan konmuþ kýsýtlamalan kaldýnr. (A. Yusuf Ali; a.g.e.,c.Xl, sh.672).

Bakara suresinde de benzer ifadelerle þu ayet yer alýr:"...Allah sizin için kolaylýk ister, güçlük istemez."(2:185).

Kur'an'da, Ýslam'ýn dengeli bir hayat sistemi ol­duðunu ve insanýn ekonomik ilerlemesine her­hangi bir þekilde mâni olacak kýsýtlamalar koymadiðini belirten pek çok ayet vardýr. Peygam­ber Ýslâm'ýn "Ýtidal" anlayýþýný þöyle ifade et­miþtir: "Ýslâm'da ruhbanlýk yoktur." Ebu Hurey-re, Peygamber'in þöyle buyurduðunu riva­yet etmiþtir: "Bu din kolaylýk dinidir. Hiçbir kimse yoktur ki (bu) din hususunda (amellerim eksiksiz olsun diye) kendini zorlasýn da din, ona galebe etmesin (ve ezilip büsbütün amelden ke­silmesin). Öyle olunca ortalama gidin. (Böyle yaparsanýz) size müjde olsun (amelin azýna da pek çok ecir verilir)" (Buharý). Said b. Cabir'in dedesi Ebu Musa þöyle rivayet eder: "Peygam­ber Muaz b. Cebel'i ve beni Yemen'e vali ola­rak tayin ettiðinde bize þu sözlerle tavsiyede bulundu: "insanlar Ýçin zorluk çýkarmayýnýz, ha­yatý onlar için kolay ve rahat yapýn." "(Buharý). Enes b. Mâlik'den rivayet olunduðuna göre Rasulullah þöyle buyurmuþtur: "Kolaylaþtýrýnýz, güçleþtirmeyimz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. "(Buharý). Ebu Hureyre'nin ri­vayeti de þöyledir: "Biz Peygamber'ý bekli­yorduk. O gelince insanlar kendisine sorular sormaya baþladýlar. Peygamber da : 'Allah'ýn dini kolay ve uygundur, "buyurdular."

Peygamber'in: "En iyi din kolay ve uygun olandýr" buyurduðu rivayet edilmiþtir. Bir de­fasýnda Peygamber: "Ben size kolay ve uy­gun bir dinle gönderildim." buyurmuþtur. Enes þöyle rivayet etmiþtir: "Peygamber , kollan iki çocuðunun boyunlarýna sarýlmýþ bir þekilde hacceden bir adamý görünce 'Allah kimseyi zo­ra koþmaz' buy urdu. "(Buharý).

Peygamber'in bu hadisleri, Ýslamýn, insan ha­yatýný gayri tabii kýsýtlamalar getirerek lüzum­suz yere zorlaþtýran ve yük haline getiren, onu hayatýn ekonomik meþguliyetlerinden alýkoyan riyazete hoþ bakmadýðýný ortaya koymaktadýr.

Materyalizmin Yerilmesi: Ýslam, ekonomik arzularýn tatminini bizzat amaç olarak gören in­sanlarý da yermektedir. Bu hayat tarzýnda da ekonomik meseleye doðru bir yaklaþým ol­madýðýný göstermek için Kur'an-ý Kerîm'in bir kaç ayetini mealen iktibas edeceðiz: "De ki; 'Si­ze (yaptýklarý) iþler bakýmýndan en çok ziyana uðrayacak olanlarý söyleyeyim mi?" (18:103). "Bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatýn­dan baþka bir þey istemeyen kimseden yüz çe­vir. Ýþte onlarýn eriþebilecekleri bilgi (sýnýn) budur. (Bundan Ötesine akýllarý ermez) Þüphesiz Rabbin, yolundan sapaný da iyi bilir ve O, yola geleni de iyi bilir. "(53:29-30). "Bize ka­vuþmayý ummayan, dünya hayatýna razý olup onunla rahat edenler ve bizim ayetlerimizden gaflet edenler... Ýþte kazandýklarý iþlerden ötürü onlarýn varacaklarý yer, ateþtir!" (10:7-8).

Bu ayetlerde Kur'an, maddî hayata daha fazla önem veren veya son derece ona baðlanan, ha­yatýn manevî deðerlerine çok az ehemmiyet ve­ren veya hiç ehemmiyet atfetmeyen insanlarýn bu tutumlarýný yermektedir. Bakara suresinde yer alan bir ayette Rabbimiz þöyle demekte­dir:"... Ýnsanlardan kimi 'Rabbimiz bize dünya­da ver!' der; onun ahirette bir payý yoktur." (2:200).

Kur'an burada maddiyatçý insanýn fýtratýný', onun dünyanýn maddî zenginliklerini elde et­mek için nasýl acele ettiðini, onlar için dua ede­cek kadar maddiyata düþkün olduðunu ortaya koymaktadýr. Maddiyatçý insan hayatýn manevî cephesini deðerlendirememektedir. Halbuki hayatýn en uygun telakkisi hem bu dünyayý terk etmemek, hem de onun içinde boðulmamak týr. Herþeyi maddî menfaat görüþü ile yapan insan­larýn fýtratý Kur'an'da þöyle tarif edilmektedir: "Ýnsanlardan kimi de Allah'a bir kenardan (di­nin bütününe inanmadan) ibadet eder. Eðer kendisine bir hayýr gelirse onunla huzura ka­vuþur (sevinir) ve eðer baþýna bir kötülük gelirse yüz üstü döner (dini kötüleyerek ondan vazge­çer). O, dünyayý da, ahireti de kaybetmiþtir. Ýþte apaçýk ziyan budur." (22:11).

Kur'an, bu ayetle, refah içinde olduklarý zaman mutlu ve mutmain olan, fakat zorlukla karþýlaþtýðýnda þirke düþenlerin hâlini anlat­maktadýr.

Ýsrâ suresinde þöyle buyurulmaktadýr: "Kim bu acaleci (dünya)yý Ýsterse, orada ona, istediðimiz kimseye hemen çabucak dilediðimiz kadar ve­ririz; ama sonra ona cehennemi (mekân) ya­parýz! Kýnanmýþ ve (rahmetimizden) kovulmuþ olarak oraya girer. "(17:18).

Meselenin iki yönünü.de Kur'an ve Sünnet'te verildiði þekilde tarifini yaptýk. Bir görüþ, Ýn­saný riyazete yöneltir ve onun bütün iþlemekte olan potansiyelini yok eder, diðeri ise, onun ha­yatýn manevî deðerlerini tamamen unutacak ve para delisi olacak kadar hayatýn ekonomik meþguliyetlerine kapýlmasýna yol açar. Hayatýn bu birbirine zýt telakkileri neticede toplumun huzur ve refahýný yok eden ekonomik ve siyasî sürtüþmeye yol açar.




radyobeyan