Nurdan Damlalar
Pages: 1
Deprem korkusu By: ehlidunya Date: 15 Haziran 2012, 16:40:34

Deprem korkusu   
   
Bu zelzelenin maddî musîbetinden daha elîm, mânevî bir musîbeti
olarak, þu zelzelenin devamýndan
gelen korku ve me’yusiyet, ekser
halkýn ekser memlekette gece
istirahatini selb ederek, dehþetli bir
azab vermesi nedendir?
 
[Bediüzzaman’ýn 1939 Erzincan ve Ýzmir depremleri münasebetiyle yazdýðý bir bahistir. Y. Asya’nýn notu)]

“Ne zaman ki yer müthiþ bir sarsýntýyla sarsýlýr. Ve yeryüzü bütün aðýrlýklarýný dýþarý çýkarýr. Ve insan ‘Ne oluyor buna?’ der. O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iþ yaptýðýný haber verir. Çünkü Rabbin ona konuþmasýný emretmiþtir.” (Zilzâl Sûresi: 1-5.)
Þu sûre katiyen ifade ediyor ki, küre-i arz, hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtýnda depreniyor, bâzan da titriyor.
Mânevî ve ehemmiyetli bir cânibden, þimdiki zelzele münâsebetiyle altý yedi cüz’î suâle karþý, yine mânevî ihtar yardýmýyla cevaplarý kalbe geldi. Tafsîlen yazmak kaç defa niyet ettimse de, izin verilmedi. Yalnýz icmâlen, kýsacýk yazýlacak.
Birinci suâl: Bu zelzelenin maddî musîbetinden daha elîm, mânevî bir musîbeti olarak, þu zelzelenin devamýndan gelen korku ve me’yusiyet, ekser halkýn ekser memlekette gece istirahatini selb ederek, dehþetli bir azab vermesi nedendir?
Yine mânevî cevap: Þöyle denildi ki: Ramazân-ý Þerîfin terâvih vaktinde, kemâl-i neþ’e ve sürur ile, sarhoþçasýna, gayet heveskârâne þarkýlarý ve bâzan kýzlarýn sesleriyle, radyo aðzýyla bu mübârek merkez-i Ýslâmiyetin her köþesinde câzibedarâne iþittirilmesi, bu korku azabýný netice verdi.
Ýkinci suâl: Niçin gâvurlarýn memleketlerinde, bu semâvî tokat, baþlarýna gelmiyor; bu bîçare Müslümanlara iniyor?
Elcevap: Büyük hatâlar ve cinâyetler, tehir ile büyük merkezlerde ve küçücük cinâyetler, tâcil ile küçük merkezlerde verildiði gibi; mühim bir hikmete binâen, ehl-i küfrün cinâyetlerinin kýsm-ý âzamý, mahkeme-i kübrâ-i haþre tehir edilerek, ehl-i imânýn hatâlarý, kýsmen bu dünyada cezasý verilir.
Üçüncü suâl: Bâzý eþhâsýn hatâsýndan gelen bu musîbet, bir derece memlekette umumî þekle girmesinin sebebi nedir?
Elcevap: Umumî musîbet, ekseriyetin hatâsýndan ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsýn o zâlim eþhâsýn harekâtýna fiilen veya iltizâmen veya iltihâken taraftar olmasýyla, mânen iþtirak eder, musîbet-i âmmeye sebebiyet verir.
Dördüncü suâl: Mâdem bu zelzele musîbeti hatâlarýn neticesi ve keffâretü’z-zünubdur. Mâsumlarýn ve hatâsýzlarýn o musîbet içinde yanmasý nedendir? Adâletullah nasýl müsaade eder?
Yine mânevî cânibden elcevap: Bu mesele sýrr-ý kadere taallûk ettiði için, Risâle-i Kadere havale edip, yalnýz, burada bu kadar denildi:
“Bir belâ, bir musîbetten çekininiz ki, geldiði vakit yalnýz zâlimlere mahsus kalmayýp, mâsumlarý da yakar.” (Enfâl Sûresi: 25.)
Þu âyetin sýrrý þudur ki: Bu dünya bir meydan-ý tecrübe ve imtihandýr ve dâr-ý teklif ve mücâhededir. Ýmtihan ve teklif, iktizâ ederler ki, hakikatler perdeli kalýp, tâ müsâbaka ve mücâhede ile, Ebû Bekir’ler âlâ-yý illiyyîne çýksýnlar ve Ebû Cehil’ler esfel-i sâfilîne girsinler. Eðer mâsumlar böyle musîbetlerde saðlam kalsaydýlar, Ebû Cehil’ler, aynen Ebû Bekir’ler gibi teslim olup, mücâhede ile mânevî terakkî kapýsý kapanacaktý ve sýrr-ý teklif bozulacaktý.
Mâdem, mazlûm zâlim ile beraber musîbete düþmek, hikmet-i Ýlâhiyece lâzým geliyor; acaba o bîçare mazlûmlarýn rahmet ve adâletten hisseleri nedir?
Bu suâle karþý cevaben denildi ki: O musîbetteki gazab ve hiddet içinde, onlara bir rahmet cilvesi var. Çünkü, o mâsumlarýn fânî mallarý, onlarýn hakkýnda sadaka olup, bâkî bir mal hükmüne geçtiði gibi, fânî hayatlarý dahi bir bâkî hayatý kazandýracak derecede, bir nevi þehâdet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meþakkat ve azabdan büyük ve dâimî bir kazancý kazandýran bu zelzele, onlar hakkýnda, ayný gazab içinde bir rahmettir.

Sözler, On Dördüncü
Sözün Zeyli, s. 278


radyobeyan