Tevhid nurundaki teselli By: ehlidunya Date: 10 Haziran 2012, 14:25:13
Kazým GÜLEÇYÜZ
Tevhid nurundaki teselli
Bilhassa yaþý kemale erip evvelâ 40’ý, sonra 50’yi deviren ve kabir tarafýna yolculuðu daha da hýzlanarak devam eden bizim gibilerin sýkça okumasý gereken eserlerden biri Yirmi Altýncý Lem’a: Ýhtiyarlar Risalesi.
Oradaki derin tahliller fikir ve kalbimizi aydýnlatýrken, Kur’ân kaynaklý müjdeler de fâni dünyadan ayrýlýþ vakti yaklaþtýkça artan endiþelerin ruhumuzda açtýðý yaralarý tedavi ediyor.
Meselâ On Birinci Rica’ya bu gözle bakalým.
Orada Üstad, esaret dönüþü Ýstanbul’daki hayatýný anlatýyor. Þehrin en güzel yerlerinden biri olan Çamlýca’da bir köþk tahsis edilmiþ. Çok sevdiði ve “manevî evlâdý” olarak gördüðü yeðeni Abdurrahman’la beraber orada oturuyor.
Büyük itibar görüp el üstünde tutuluyor.
Ýlimdeki eriþilmez seviyesine çok yakýþan bir görevle, Darü’l-Hikmeti’l-Ýslâmiye üyeliðine tayin edilmiþ, dine baþarýyla hizmet ediyor. Kitaplar yazýyor ve baþta almak istemeyip, ýsrarlar üzerine kabul ettiði, ama çok az bir kýsmýný zarurî ihtiyaçlarý için kullandýðý maaþýnýn kalan kýsmýyla bu kitaplarý bastýrarak parasýz daðýtýyor.
“Bu hayatým, hayat-ý dünyeviye cihetinde bizim gibilere en mes’udane bir hayat sayýlabilirdi” diyor, ama devamýnda gelen “Dünyada herkesten ziyade kendimi mes’ut bilirken âyineye baktým” cümlesinden itibaren durum deðiþiyor:
“Saçýmda, sakalýmda beyaz kýllarý gördüm. ...
“Kalben merbut (baðlý) olduðum ve medar-ý saadet-i dünyeviye (dünyadaki mutluluða vesile) zannettiðim hâlâtý (halleri), esbabý (sebepleri) tetkike baþladým. Hangisini tetkik ettimse, baktým ki çürüktür, alâkaya deðmiyor, aldatýyor.”
Sonrasýnda çok ilginç bir örnek veriyor:
“O sýralarda, en sadakatli zannettiðim bir arkadaþýmda, umulmadýk bir sadakatsizlik ve hatýra gelmez bir vefasýzlýk gördüm. Hayat-ý dünyeviyeden bir ürkmek geldi.” (Lem’alar, s. 530-1)
Demek ki, insaný en çok sarsan þeylerden biri de, en yakýn dostu bildiklerinden gördüðü sadakatsizlik ve vefasýzlýklar. Sezar gibi bir hükümdara “Sen de mi Brütüs?” dedirten arkadan hançerlemeler ve “dost kazýklarý.” Ýyilikten baþka birþey yapmadýðýnýz ve her sýkýþtýklarýnda yardýmcý olduðunuz insanlarýn sizi “satývermeleri.”
O zaman Üstad da böyle birþey yaþamýþ.
Ve o “ihanet darbesi”nden þu dersi çýkarmýþ:
“ ‘Madem cismen fâniyim, bu fânilerden bana ne hayýr gelebilir? Madem ben âcizim, bu âcizlerden ne bekleyebilirim? Benim derdime çare bulacak bir Bâki-i Sermedî, bir Kadîr-i Ezelî lâzým’ diyerek taharrîye (araþtýrmaya) baþladým.”
Ulaþtýðý sonucu da þöyle ifade etmiþ:
“Cenab-ý Hakka yüz bin þükür olsun, bütün o hakikatsiz, tatsýz, âkýbetsiz ezvak-ý dünyeviye (dünyevî zevkler) yerine, hakikî, daimî ve tatlý ezvak-ý imaniyeyi (imanî zevkleri) Lâilâheillallah’ta ve nur-u tevhidde (tevhid nurunda) bulduðum gibi, ehl-i gafletin nazarýnda soðuk ve sakil (aðýr) görünen ihtiyarlýðý, o nur-u tevhidle çok hafif ve hararetli ve nurlu gördüm.” (s. 538)
Risale-i Nur’daki diðer bütün izahlar gibi bu da son derece ferahlatýcý ve rahatlatýcý bir tesellî.
Gerçek þu ki, hiçbirimiz dünyada kalýcý deðiliz. Her gün dünyadan 200 bin insaný çekip alan ölüm hakikati bir gün bizim kapýmýzý da çalacak. Bunun camiamýzdaki þahitleri hemen her gün gazetede çýkan taziye ilânlarýnda görülüyor.
Bizatihî tanýdýðýmýz son iki þahitten biri, Almanya’nýn Köln þehrinde yaþamakta olan Rahime Bayram. Ki, 27 Mayýs’taki Üstadý anma toplantýsýnda Kölnlü hanýmlar, hazýrladýklarý çok güzel bir sinevizyon programýyla hem Rahime Teyzeyi, hem de yýllar önce hizmet yolunda manevî þehit olan Tireli Ahmet Avcu’yu andýlar.
Ve yine Tire’den, oraya her gidiþimizde küçük matbaasýnda ziyaret edip çayýný içerek sohbet ettiðimiz isimsiz hizmet kahramanlarýndan Ali Düzdemir de Hakkýn rahmetine kavuþtu.
Ailelerine ve hizmet arkadaþlarýna tekrar taziyelerimizi sunuyoruz. Mekânlarý Cennet olsun.
radyobeyan