Yeni nesil kimin eseri olacak By: hafiza aise Date: 10 Haziran 2012, 13:04:04
Yeni nesil kimin eseri olacak?
Hakan ÇOPUR • 87. Sayý / DÝÐER YAZILAR
Ýnternetin hayatýmýzda ne denli büyük bir yer iþgal ettiði konusunda sanýrým herkes hemfikirdir. Yemek, içmek ve uyumak kadar tabii bir ihtiyaç, hayatýmýzýn vazgeçilmez bir elementi haline geldi internet. Artýk onsuz bir hayat düþünemiyoruz. Ýnternet, gerçekten de en az elektrik kadar hayatýmýzý deðiþtiren bir imkân. Nasýl ki elektrik olmadan mevcut hayat standartlarýmýzý sürdürmemiz mümkün deðilse, internet olmadan da sahip olduðumuz imkân ve konforu bulmamýz mümkün deðil. Ancak, elbette, hayatýmýzý bu denli derinden etkileyen bu “nimetin” beraberinde getirdiði problemler de var. Dolayýsýyla bir artý’lar-eksi’ler denklemi þeklinde düþünmemiz gereken internet, en çok da yeni nesillerin hayatýný biçimlendiriyor. Bizim gibi 30’lu yaþlarýnýn baþýnda olan kiþiler için bir “internetle tanýþma yaþý” vardý; ancak yeni Milenyum’un ardýndan gelen kuþaklar için internet, içine doðulan kültürel bir ortam gibi. Dolayýsýyla en az ebeveynler, okul ya da sosyal çevre kadar etkili. Bu zeminde þu meþru soruyu toplumun her kesiminde tartýþmamýz gerekir sanýyorum: Yeni nesil kimin eseri olacak?
Dünyada ve Türkiye’de internet
Dünyada internet, önce savunma sanayisinde bir fikir, sonra da pratik bir uygulama olarak 1960’larda ortaya çýktý. Bir dizi çalýþmanýn ürünü olarak 1969 yýlýnda ARPA kuruldu ve internet kavramý kullanýlmaya baþladý. ARPA ilk baþta dört üniversitenin bilgisayarlarýný birbirine baðlayan bir sistem iken kýsa zamanda çok sayýda üniversite ve kurum bu sisteme baðlandý. Ýlk elektronik posta da 1972 yýlýnda kullanýlmaya baþladý. Ancak tüm bu ilk evre boyunca internet, sýradan kullanýcýlardan çok bilgisayar mühendislerinin ya da ilgili kiþilerin kullandýðý biraz karýþýk bir sistemdi. Ancak 1980’li yýllarýn sonuna doðru internet, üniversite kütüphaneleri ve benzeri yerlerde teknik olmayan kiþilerin kullanýmýna sunulabildi. Bugün internet deyince ilk aklýmýza gelen þey olan “www” (world wide web), yani hipertext internet protokolü ise ancak 1991 yýlýnda kullanýlmaya baþladý. 1990’lar önce Netscape’in, sonra bilgisayarlarýmýzý ele geçirecek olan Microsoft’un ve Google gibi devlerin piyasaya hükmetmeye baþladýðý hýzlý bir büyüme süreci olarak hatýrlanýyor. Ancak son on yýlda internetin geçirdiði inanýlmaz evrim, insanoðlunun daha önce ancak hayalini kurduðu bir “zamanda yolculuk” hikâyesinin bir baþka adý. Bugün milyonlarca insan koltuklarýndan kalkmadan temel ihtiyaçlarýnýn çoðunu internet üzerinden halledebiliyorlar.
Türkiye’ye internetin geliþi 1990’larýn ilk yarýsýna rastlýyor; önce TÜBÝTAK ve ODTÜ’nün ortak projesiyle Nisan 1993’te doðan internet, 1994’te Ege, 1995’te Bilkent ve Boðaziçi, 1996’da ÝTÜ’de kullanýlmaya baþladý. Kiþisel kullanýcýlarýn internete eriþimi için 1990’larýn sonunu, hatta 2000’lerin baþýný beklemek gerekecekti. Türkiye’de 2000’lerle birlikte hýzla artan kiþisel kullanýcý sayýsý, son verilere göre, 35 milyon civarýnda ve bu sayý ile ülkemiz dünyada 13. sýrada gözüküyor. Dünya geneline baktýðýnýz zaman karþýnýza 2 milyarý aþan devasa bir rakam çýkýyor. Yine son verilere bakýldýðýnda, kabaca, Türkiye’deki 18 milyon hanenin 8 milyonunda bilgisayar bulunuyor; ayrýca elindeki akýllý telefondan interneti kullananlarý da unutmamak lazým. Kýsaca, mobilitenin de artmasýyla birlikte, toplumun çok büyük bir kesimine internetin ulaþtýðýný kabul ederek meseleye bakacak olursak, internetin bireysel ve toplumsal hayatýmýzýn biçimlerini belirleyen baþat aktörlerden biri olduðunu söyleyebiliriz.
Dünyada en çok kullanýlan tüketim ürünü: Ýnternet
Eðer internet market ve alýþveriþ merkezlerinde satýlan bir ürün olsaydý herhalde dünyanýn en çok tüketilen ürünü olurdu. Bugün internet bankacýlýðýndan e-ticarete, internetteki sosyal paylaþým aðlarýndan sanal oyunlara kadar her biri milyarlarca dolarlýk devasa tüketim platformlarýna zemin olan bir dünya internet. Her ne kadar adýna sanal dense de internet âlemi gerçek hayatýmýzý öylesine etkiliyor ki bugün sadece ABD’deki internet reklamcýlýðý pastasý 30 milyar dolarý geçti. Bunu dünya geneli olarak düþünürsek ne kadar insanýn bu sürecin parçasý olduðunu söylemeye gerek bile yok. Ya da bir baþka çarpýcý örnek olarak, 2011 yýlýnda tüm dünyadaki e-ticaret faaliyetlerinin 10 trilyon dolar civarýnda olduðunun tahmin edildiðini söylesek sanýrým yeterli bir ipucu vermiþ oluruz. Tüm bu bilgileri, internetin “geri döndürülemez” noktaya gelen bir ihtiyaç olduðunu saptamak ve tüm kapitalist sistemin ana damarlarýndan biri haline geldiðini vurgulamak için not ediyorum. Eðer bir unsur sistemik bir hâl almýþsa, artýk sistemik olmayan müdahaleler yeterince anlamlý olmuyor.
Türkiye’de internet kullanýmý
Türkiye’de yaklaþýk olarak 35 milyon internet kullanýcýsý var ve bunlarýn yaþ ortalamasý 28,5. 5 milyon civarýndaki akýllý telefon sahiplerini ayrý bir kategoride ele almak gerekiyor. Ayrýca, ülkemizde 32 milyon kadar Facebook, 6 milyon kadar da Twitter kullanýcýsý olduðunu not edelim. Dolayýsýyla Türkiye’yi interneti yaygýn olarak kullanan ülkelerden biri olarak nitelendirmek yanlýþ olmaz. Ýnternetin e-ticaret, bankacýlýk, alýþveriþ vb. alanlarda kullanýmýný (bunlar baþka bir yazýnýn konusu olabilir) bir kenara koyarsak, geriye çocuk ve gençlerin internet ile olan sýký arkadaþlýklarý kalýyor. Hemen her iki evden birinde bilgisayar olduðunu ve bu bilgisayarlarda en çok da çocuk ve gençlerin vakit geçirdiðini düþünürsek neden “yeni nesillerin kimin eseri olacaðý” sorusunu sorduðumuz daha iyi anlaþýlabilir. Ebeveynler, öðretmenler ve sosyal çevre, çocuk ve gençlerin internet kullanýmý konusunda belli bir fonksiyona sahip olabilirler. Ancak toplumun genelini düþünürsek birçok evde bilgisayar baþýnda ne kadar vakit harcanacaðý konusunda ebeveynlerin yeterince belirleyici olmadýðýný söyleyebiliriz. Bu yönde bilimsel araþtýrmalar var mýdýr bilmiyorum; ancak hepimiz baþta kendi evimizden baþlayarak en yakýn çevremize bakarsak sanýrým bu tespiti haklý çýkaracak düzeyde örnek bulabiliriz.
Ýnternet ortamýna doðan yeni nesil(ler)
Çok yerinde bir ifadeyle teknoloji (bu yazý itibariyle internet) bir býçak gibi; onunla ekmek de kesilebilir, adam da öldürülebilir. Eðer interneti boþ iþler için kullanýr, oyun ve sohbet baðýmlýsý olur ve internetin size sunabileceði faydalý uðraþlardan uzak bir kullanýcý olursanýz o zaman internet, kendi vaktinizi öldürdüðünüz bir cinayet aletiniz olur. Ancak bunun aksi de mümkün; interneti makul ve mantýklý bir araþtýrma, haberleþme, eðlence ve paylaþma ortamý olarak kullanabilirsiniz. Bu büyük oranda bilinçli tüketim meselesi. Tam da bundan dolayý çocuk ve gençlerimiz için muhtemel bir sorun alaný; zira bu süreç öylesine hýzlý ve baþ döndürücü bir biçimde geliþiyor ki, çocuklarýnýn internetle olan ilgisini denetlemesi gereken ebeveynlerin çoðu internet dünyasýnýn birçok özelliðini dahi bilemiyor. Bugün 40’lý yaþlarýna varmýþ kiþilerin çoðu internet dünyasýnýn ya da akýllý telefonlarýn ilginç özelliklerini bilmiyor ya da anlayamýyorken bu insanlarýn 15 yaþýndaki çocuklarý, tabiri uygunsa, olan biteni “canavar” gibi biliyorlar. Çünkü yeni neslin ayýrýcý bir özelliði var; onlar internetle tanýþmadýlar, doðrudan internet dünyasýnýn içine doðdular.
Basit bir örnekle meramýmýzý açalým; araþtýrmalar Türkiye’de 9-16 yaþ grubundaki çocuklarýn %47’si en az bir sosyal medya aracýný (Facebook vb.) kullanýyor. Yani kabaca her iki çocuktan birinin, örneðin, Facebook’ta hesabý bulunuyor. Tabii ki bu çocuklar hemen her gün bilgisayarlarýnýn baþýna oturuyor. Hatta çoðu zaman ödev yapmak gerekçesiyle oturuyor, ödevlerini yaptýktan sonra kalan vakitlerinde internette “sörf yapabiliyorlar.” Dünyada bu oranlarýn ne olduðu emin olun beni çok ilgilendirmiyor; ancak internetle tanýþma yaþýnýn olabildiðince düþtüðü ve her iki çocuktan birinin sosyal medyada yer aldýðý bir ülkede, kimse yeni nesillerin öðretmenlerin eseri olduðunu iddia edemez. Elbette öðretmenler, ebeveynler ve sosyal çevre yeni nesillerin yetiþmesinde önemli aktörler; ancak internetin bu sürecin ciddi bir bölümünde rol aldýðý gerçeðini de gözden kaçýrmamalýyýz. Bence iþin özü budur; internet ortamýnda doðan bir nesil, hiçbir zaman sadece öðretmenlerin ve ebeveynlerin eseri deðil. Büyük fotoðrafý tamamlayan bir baþka aktör daha var, o da internetin ta kendisi. Bakýn, internetin içeriðiyle ve muhtemel zararlarýyla ilgili konulara hiç girmiyorum bile (orasý baþlý baþýna ayrý bir yazý konusu); sadece öyle ya da böyle yeni neslin yetiþmesinde internetin ciddi bir belirleyici olduðunu düþünüyorum.
Sonuç
Açýkçasý yazýnýn baþlýðýndaki soruya, bu kadar meseleyi yazdýktan sonra, “yeni nesil internetin eseri olmayacaktýr!” diye cevap vermenin pek mümkün olmadýðýný düþünüyorum. Keþke evdeki anne-babanýn, okuldaki öðretmenin ve etrafýmýzý çevreleyen sosyal çevrenin bu teknolojik tahakküme baskýn geleceði konusunda emin olabilseydik. Ama bence deðiliz ve olmamalýyýz da. Bunun yerine biraz tedirgin olmalýyýz ve bu tedirginlik bizi tedbirli olmaya itmeli. Bunun yerine internetin kullanýmý ve çocuklarýmýzýn hayatýndaki rolü/yeri konusunda bilinçlenmeli, düzenleyici/karar verici rolünü kararlý bir þekilde oynamalý ve interneti hayatýmýzý kolaylaþtýran bir araç olarak konumlandýrabilmeliyiz. Ancak bunun için önce elimizdeki televizyon kumandalarýný bir kenara koymamýz gerekebilir; peki yarýnlarýmýz olan çocuklarýmýz için deðmez mi?