Siret Ansiklopedisi
Pages: 1
Psikoloji By: saniyenur Date: 06 Haziran 2012, 17:26:56
22- Psikoloji

Giriþ

Kur'an-ý Kerim, insan için, yol gösteren bir kitaptýr ve insaný, bu dünyada mutlu, fazi­letli ve huzurlu bir hayat sürebilmesi için doðru hayat tarzýna davet eder. Bu, her bi­reye kendi menfaati için benimsemesi ama­cýyla yapýlan açýk bir davettir. Onu, kendi hür iradesiyle kabul etmek veya reddetmek bire­ye baðlýdýr. Bu davetin ve mesajýn mahiyeti þunu açýkça ortaya koyar: Herhangi bir dýþ baský olmadan, bu rehberi, kendisi için dü­þünmek, anlamak ve tartmak, sonra da onu faydalý bulursa kabul etmek veya doðruluðu­na ikna olmazsa reddetmek, kiþinin vicda­nýna kalmýþ bir iþtir. Bununla beraber, her-þey açýkça Ýzah edilmiþ, hakkýnda hiçbir þüp­he býrakýlmamýþtýr. Kur'an-ý Kerim, onu ke­sin bir þekilde açýklar: "Dinde zorlama yok­tur. Artýk hak ile bâtýl iyice ayrý Ými þtýr.Taðu-tu inkâr edip Allah'a inanan kimse kopmak bilmeyen saðlam bir kulpa sarýlmýþtýr. Allah Ýþitendir, bilendir." (2: 256). Bu da, Ýslâm iti­kadýnýn ve onun hayat tarzýnýn kiþiye zorla kabul ettirilmediðinin açýk bir göstergesidir. Anlatýldýðý gibi bu, bir inanç meselesidir; ki­þinin vicdanýný ilgilendirir, bunun için insan zorlanamaz.

Kur'an, insanlarýn vicdanýna baþrurur; Rab-lerini reddedip, inkâr etmeden önce, onlara iyice düþünüp taþýnmalarým tavsiye eder. "De ki: 'Üstün delil Allah'ýn delilidir. O dilesey-di, elbette hepinizi birden hidayete erdirir­di.' " (6: 149). Ve Nahl Suresi'nde: "Yolun doðrusunu göstermek Allah'a aittir. Yolun eðri olaný da vardýr. Allah dileseydÝ, sizin he­pinizi hidayete erdirirdi." (16: 9).Ýnsan Sure­si'nde: "Doðrusu biz ona, gerçek yolu gös­terdik; buna kimi þükreder, kimi de nankör­lük..." (76: 3).

Kur'an-i Kerim, sonra, insanlara tezini sunar: "De ki: 'Konuþtuðunuz ortaklardan gerçe­ðe eriþtiren var mýdýr?', de ki: 'Ama Allah gerçeðe eriþtirir. Gerçeðe eriþtiren mi, yoksa birisi götürmezse gidemeyen mi uyulmaya daha lâyýktýr. Ne biçim hüküm veriyorsu­nuz." (10: 35). Nemi Suresi'nde de þöyle bu-yurulur: "Ey Rasulüm de ki: 'Hamd olsun Allah'a, selâm olsun onun seçtiði kullarýna... Allah mý iyidir, yoksa O'na ortak koþtukla­rý putlar mý? Yoksa gökleri ve yeri yaratýp da sizin için gökten bir yaðmur indiren mi? Bir su ki, onunla, sizin bir aðacýný bitiremeye­ceðiniz güzel bahçeler meydana getiren mi? Hayýr onlar taptýklarýný Allah'a eþit tutan bir millettir. Yoksa, yeri bir mesken yapýp da or­tasýndan ýrmaklar akýtan, ona ait sabit dað­lar yaratan ve iki denizin ortasýna bir engel koyan mý? Allah'ýn yanýnda baþka bir tanrý mý? Hayýr, onlarýn çoðu (tevhidi) bilmezler. Yoksa, sýkýntýya düþen kimse dua ettiði za­man, onun duasýný kabul edip fenalýðý gide­ren, sizi yeryüzü sahipleri kýlan mý? Allah1 in yanýnda baþka bir tanrý mý? Pek kýt düþü­nüyorsunuz. Yoksa, karalarýn ve denizlerin karanlýklarýnda size yol gösteren ve selâme­te çýkaran, rahmetinin önünde rüzgârlarý müjdeci gönderen mi? Allah'ýn yanýnda baþka bir tanrý mý? Allah, koþtuklarý eþlerden yücedir, münezzehtir. Yoksa, yaratan, sonra da veren mi? Allah'ýn yanýnda baþka bir tanrý mý?' De ki: 'Eðer doðru sözlülerden iseniz açýk delilinizi getirin.' De ki: 'Göklerde ve yerde gaybý Allah'tan baþka bilen yoktur! Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. Ahire-te ait bilgileri yeterli midir? Hayýr, ondan þüphe etmektedirler. Hayýr, ona karþý kördür­ler." (27: 59-66).

Allah ile putlar arasýnda hiçbir karþýlaþtýr­ma yapýlamayacaðý, politeist (çok tanrýcý) ve kâfirlerin bile inkâr edemeyeceði kadar açýk­týr. Bununla beraber bu soru onlara, hatala­rýný göstermek için soruldu. Çünkü akýllý bir insan, kendisi için hiçbir yararý olmayan bir þey yapmaz. Eðer politeistler, Allah'tan uzaklaþmýþ, bazý putlara ibadet etmiþ, bü­tün isteklerini onlara sunmuþ ve onlar için kurbanlar kesjniþlerse, onda kendileri için bazý menfaatler bulunduðunu düþünmüþ ol­malýdýrlar. Bunun için bu ayetlerde, onlar­dan iyice düþünmeleri ve hangisinin daha iyi olduðunu söylemeleri istendi. Tanrýlarý mý, -yoksa bir tanrý, Allah mý? Kendi tanrýlarý­nýn daha iyi olduðunu söylemeye cesaret ede­mezlerdi. Böylece, kendi çaplarýnda Allah'­ýn daha iyi olduðunu kabul etmeleri, her alanda inançlarýnýn temelini sarsacaktý; çün­kü daha iyiyi býrakýp, aþaðýlýk bir þeyin pe­þinden gitmek, son derece akýl dýþý bir dav­ranýþ olurdu. Bu ayetlerde Allah'ýn haþmeti, azameti ve gücü, onlara bu anlatýlanlarýn ilâhlannca yapýldýðý sorulup, bu þekilde put­larýnýn masallarý yok edilerek, adým adým açýklanmýþtýr. Bu tartýþmalar, psikoloji çalýþ­ma ve araþtýrmalarýnda geniþ ufuklar açmýþ­týr. Yine kâfirlere, Kýyamet gününe inanma­yý reddettikleri zaman, 'Tevhid' tartýþmasý sunuldu: "Þöyle demiþlerdi: 'Biz ölüp de bir toprak ve bir yýðýn kemik olduðumuz zaman mý diriltileceðiz? Andolsun ki, biz ve daha önce de babalarýmýz tehdit edilmiþti. Bu, es­kilerin masallarýndan baþka bir þey deðil' De kî: 'Biliyorsanýz söyleyin yer ve onda bulu­nanlar kimindir?' Onlar diyecekler ki: 'Al­lah'ýndýr.' Sen de de ki: 'O halde düþünüp ders almaz mýsýnýz?' Yine de ki: 'O yedi gö­ðün Rabbi kim? O çok büyük Arþ'ýn Rabbi kim?' Allah'týr' diyecekler. De ki: 'O halde Allah'tan korkmaz mýsýnýz?' De ki: 'Her þe­yin hükümranlýðý elinde olan kimdir ki, da­ima o koruyup hükmediyor, kendisi asla ko­runmaya muhtaç olmuyor? Eðer biliyorsa­nýz, cevap verin' Yine 'Allah'týr' diyecekler. Onlara de ki: 'O halde nasýl aldanýyorsu­nuz?' " (23: 82-89).

Ayný psikolojik muhakeme ve tartýþma, kâ­firleri Kýyamet gününe inandýrmak için or­taya konmuþtur. Onlara, kendi ruhlarýný ve geçmiþ tarihlerini tetkik etmeleri önerilir: "Kendi kendilerine, Allah'ýn gökleri, yeri ve ikisinin arasýnda bulunanlarý gerçek olarak ve belirli bir süre için yarattýðým düþünmez­ler mi? Doðrusu insanlarýn çoðu Rablerine kavuþacaklarýný inkâr ederler. Yeryüzünde dolaþýp kendilerinden önce geçmiþ kimsele­rin sonlarýnýn nasýl olduðuna bakmazlar mý? Ki onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü kazýp alt-üst ederek onlardan çok imar etmiþ kimseydiler ve onlara belgelerle peygamberler gelmiþti. Böylece Allah onla­ra zulmetmiyor, onlar kendilerine zulmediyörlardý." (30: 8-9). Nemi Suresi'nde þunlarý okuyoruz: "Ýnkâr edenler: 'Biz ve babalarý­mýz toprak olduðumuz vakit mi, sahiden biz mi çýkarýlacaðýz? Andolsun ki bununla biz de ve daha önce babalarýmýz da tehdit edil­miþti. Bu eskilerin masallarýndan baþka bir þey deðil...' De ki: 'Yeryüzünde dolaþýn da suçlularýn sonunun nasýl olduðuna bir ba­kýn!...' " (27: 67-69).

Sonra, bu insanlarýn, her ilkbahar yaðan yað­murlarla, ölü topraðýn hayata dönüþünün az rastlanýr bir olay olmadýðýný düþünmeleri is­tenir: "O, ölüden diri çýkarýr, diriden de ölü çýkarýr. Topraða, ölümünden sonra hayat ve­rir; iþte siz de kabirlerinizden böyle çýkarýla­caksýnýz." (30: 19). Ayný surede þunlarý oku­yoruz: "Gökten su indirip, Ölümünden son­ra yeri onunla diriltmesi, O'nun varlýðýnýn belgelerindendir. Þüphesiz bunlarda düþünen kavim için dersler vardýr." (30: 24)

Kur'an-ý Kerim'de, psikoloji bilimindeki ye­ni araþtýrma alanlarýný gösteren, pek çok benzer pasaj vardýr. Ayný þekilde, peygamber­lik doktrini konusunda, saðduyu sahibi ki­þilerin kesinlikle kabul edemeyeceði sert tar­týþmalar ortaya koydular: "Karþýlarýnda açýk saçýk ayetlerimiz okunduðu zaman, 'Bu adam, bizi babalarýmýzýn taptýklarýndan alý­koymaktan baþka bir þey istemiyor. Bu Kur­an düpedüz uydurmadan baþka bir þey deðil' derlerdi. Hak, inkâr edenlere geldiðinde; 'Bu apaçýk bir sihirdir.' demiþlerdi. Halbuki biz, onlara, okuyacaklarý bir kitap vermemiþ ve senden önce de onlara bir uyarýcý gönderme­miþtik. Onlardan öncekiler de yalanlamýþlar­dý, oysa bunlar evvelki kâfirlere verdikleri­mizin onda birine eriþememiþlerdi. Böyley­ken peygamberimizi yalanladýlar. Beni inkâr etmek nasýl olur?" (34: 43-45). Sonra, insan­lara, Allah'ýn peygamberini inkâr ediþin so­nuçlarýný iyice düþünmeleri salýk verilir: "De ki: 'SÝze bir tek Öðüdüm var: Allah için, iki­þer ikiþer ve teker teker kalkýnýz, sonra da dü­þününüz. Göreceksiniz ki arkadaþýnýzda bir delilik yoktur. O, yalnýz çetin bir azabýn ön­cesinde sizi uyarmaktadýr.' De ki: 'Sizden bir ücret istersem, ücret sîzin olsun; benim mü­kâfatým ancak Allah'a aittir. O, her þeye þa­hittir.' De ki: 'Görünmeyenleri en iyi bilen Rabbim, bâtýlý hak ile ortadan kaldýrýr.' " (34: 46-48).

Ayný tür tartýþmalar, baþka bir þekilde Yu­nus Suresi'nde de tekrarlanýr: "Böyle iken, ayetlerimiz müþriklere birer açýk delil olarak okunduðu zaman, karþýmýzda hesap verme­yi ummayanlar: 'Bundan baþka bir Kur'an getir veya bunu deðiþtir.' dediler. De ki: 'Onu kendiliðimden deðiþtiremem; ben, ancak ba­na vahyolunana uyarým. Ben, Rabbime kar­þý gelirsem, gerçekten büyük bir günün aza­býndan korkarým.' De ki: 'Eðer Allah dile-seydÝ, ben Kur'an'i size okumazdým ve hiç­bir suretle allah onu size bildirmezdi. Bilir­siniz ki, ben Ýçinizde bundan önce bir Ömür durdum. Bunu hiç düþünmez misiniz? Ar­týk Allah'a bir yalan iftira eden veya onun ayetlerine yalan diyenden daha zalim kim olabilir? Þüphe yok ki mücrimler kurtula­mazlar." (10: 15-17).

Allah'ýn varlýðýný Ýnkâr edenlere karþý yapý­lan bu tartýþma çizgisi, inanmýyanlarý, pey­gamberin onlarý, hangi açýdan bakýlýrsa ba­kýlsýn, daima kendi yararlarýna olacak bir yo­la davet ettiðine ikna etmek ve vicdanlarým doyurmak için, Kur'an-ý Kerim tarafýndan, deðiþik içeriklerde çok farklý biçimlerde ele alýnmýþtýr: "Andolsun ki, biz Kur'an'da in­sanlara türlü türlü misal gösterip açýkladýk. Fakat, insanlarýn çoðu nankör olmakta di­rendiler." (17: 89). Ayný psikolojik yaklaþým, insanlýðý, ilgilendiren ve beþikten mezara ka­dar, maneviyat ve ahlâktan sosyal ve siyasal meselelerine deðin hayatýn bütün alanlarýný kaplayan tüm sorunlarda, Kur'an'ýn her ta­rafýnda görünür. Bu, kiþiye, insan psikoloji­sine deðiþik açýlardan bakan yeni çalýþma sa­halarý aramak için, pek çok fýrsat saðlar.

Kur'an-ý Kerim, aþaðýda belirtildiði gibi, in­sanýn bazý kötü vasýflarýndan söz eder okuyoruz: "Allah'ýn fazlýndan kendilerine verdiði þeye cimrilik edenler, hiçbir zaman onu kendilerine hayýrlý sanmasýnlar. Aksine bu, kendileri için bir serdir." (3: 180). Nisa Suresi'nde þöyle buyurulur: "Allah, kendini beðenip böbürlenenleri sevmez. Onlar cim­rilik ederler, insanlara cimrilik tavsiyesinde bulunurlar." (4: 36-37). Hümeze Suresi'nde þu sözler geçer: "Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiþtirip alay eden kim­senin vay haline. Malýnýn kendisini ölümsüz kýlacaðýný sanýr." (104: 1-3). Muhammed Su­resi'nde de: "Ýþte sizler Allah yolunda sar-fetmeye çaðrýlan kimselersiniz. Kiminiz cim­rilik yapýyor. Ama cimrilik yapan bilsin ki, ancak kendine karþý cimrilik etmiþ olur!' (47: 38).

Yalan ve Ýkiyüzlülük: Bu da, insanlarda bu­lunan diðer bir psikolojik özelliktir. "O hal­de pis putlardan kaçýnýn, yalan sözden saký­nýn." (22: 31). Tevbe Suresi'nde: "Nihayet Al­lah'a verdikleri sözden caydýklarý ve yalan söylemeyi âdet edindikleri Ýçin, Allah da bu iþlerin sonunu, kalplerine kýyamet gününe kadar devam edecek bir nifak soktu" (9: 77).

Ýsraf: Kur'an-ý Kerim, insanlardaki bu kötü huydan þu þekilde söz eder: "... Bununla be­raber, (malýný) saçýp savurma! Çünkü israf edenler, þeytanlarýn kardeþleridir. Þeytan ise, Rabbine karþý pek nankördür." (17: 26-27).

Ýstismar etme: Âl-i Ýmrân Suresi'nde þöyle buyurulur: "... Haksýzlýk kim yaparsa, kýya­met günü yaptýðý ile gelir. Sonra da hakstz-iýk yapýlmaksýzýn herkese kazandýðý iyilik ve­ya kötülüðün karþýlýðý ödenir." (3: 161).

Gýybet ve Ýftira: Hucurat Suresi'nde þunlarý okuyoruz: "Ey iman edenler! Zannýn çoðun­dan sakýnýn; çünkü zannýn bir kýsmý günah­týr. Birbirinizin suçunu araþtýrmayýn; kimse kimseyi çekiþtirmesin. Hiç sizden biriniz ölü kardeþinizin etini yemek ister mi? Bundan tiksinirsiniz. O halde Allah'tan korkun.' " (49: 12).

Hased: Bakara Suresi'nde þöyle buyurulur: "Kitap ehlinden çok kimseler hak kendile­rine apaçýk belli olduktan sonra nefislerin-dekÝ hasedlerinden Ötürü sizi, imanýnýzdan sonra küfre döndürmeyi isterler." (2: 109). Nisa Suresi'nde de: "Yoksa, Allah'ýn fazlýn­dan insanlara verdiði nimetlere hased mi edi­yorlar?"

Kibir ve Benlik: Nisa Suresi'nde: "Allah, kendini beðenip övünenleri sevmez." (4: 36). Benî Ýsrail Suresi'nde: "Yeryüzünde böbür­lenerek yürüme! Çünkü sen, ne yeri delebi­lir, ne de boyca daðlara ulaþabilirsin." (17: 37).

Bunlar bir topluluðun sosyal normlarýný bo­zan, kötü huylarýn bir kýsmýdýr ve Kur'an-ý Kerim, çok açýk olarak, sorunlarým olduðu gibi inceleyip, muhtemel çözümleri önerme­leri için, ilâhiyatçýlarýn, politikacýlarýn, yö­neticilerin ve psikologlarýn dikkatini böyle kiþilere çeker.


 



radyobeyan