Kitap
Pages: 1
Pergel By: hafiza aise Date: 05 Haziran 2012, 16:45:04
Pergel
Said YAVUZ • 56. Sayý / KÝTAP


Hazreti Mevlana’nýn pergel örneðinde bir ayak belli bir noktada sabitkadem dururken, diðer ayak serbest dolaþýr. Bugünün insanýnýn ise ayaðýný basacaðý yer kalmamýþtýr. Kalemi, kadim kültürümüzün baðrýnda yeþermiþ kelimelerinin sýðýnaðý olmuþ yazar Teoman Duralý, Sorun Çaðýnýn Anatomisi’nde, zamane insanýna saðlam bir zemin olarak manevi menþeini iþaret ediyor.

Eugene Ionesco’nun Gergedanlar adlý oyununu okuduðumda üniversitedeydim. Ýnsani anlamdaki yitimlere karþý durmaya çalýþan ve bunun edebiyatla var olacaðýna inanan genç bir þair olarak bu oyun oldukça dikkatimi çekmiþti.

Yaþadýklarý kentte bazý kiþilerin gergedana dönüþtüðünü duyan insanlar, bunu önce ciddiye almasalar da sýranýn kendilerine geldiðini dehþetle göreceklerdir. Ýnsanlar kahvede otururken birden büyük bir gürültü duyulur, gergedanlar homurtularla sokaktan geçmektedirler. Bir baþkasý alnýna dokunur. Orada bir sýzý, yanma hissetmektedir, az sonra bir boynuz oradan arz-ý endam edecektir. Ýnsanýn insanlýktan çýkýþý karþýsýnda Berenger adlý kahraman, sürü olmayý reddeder ve “Ýnsaným ben, insan kalacaðým. Tek baþýma olsam bile direneceðim!..” diye haykýrýr.

Ýþ bu kadarla kalmýþ mý? Yani insan insanlýktan çýktý ve yaradýlýþýnýn mahiyetini kaybetti, zail oldu! Zararsýzlaþtý. Bir yere kadar Iosnesco’nun anlattýklarý Teoman Duralý’nýn anlattýklarý yanýnda sanýrým hafif kalýyor.

Tek biçimli monocultura insan. Ayný þeye gülen, üzülen, tepkileri ayný… Yonga (chip) takýlmýþ, kararlarýna dahi uzaktan müdahale edilebilecek bir insan tipinin inþasý. 21. yüzyýlýn temel geliþmesinin bu olacaðýný ifade eden yazar, küresel sermayenin ailesi olmayan, millî bir mensubiyeti taþýmayan, köksüz, tarihsiz bir insaný var etmek için büyük gayret sarf ettiðini anlatýyor. Elimdeki eser, Mehmet Sabri Genç tarafýndan derlenmiþ. Teoman Bey’le yapýlan çok çarpýcý iki sohbet ve yine ayný yazarýn derlenmiþ yazýlarýndan oluþuyor.

Genç bir öðrenci iken, Ýzmir’den Ankara’ya yolculuðu esnasýnda karþýdan gelen kamyon þoförü ile bir çift laf etmek isteyen otobüs þoförünün baþýný camdan sarkýtýnca baþýnýn kopmasýna þahit olan mütefekkir, bugünün insanlarýný baþýnýn yerinde yeller esen o þoför gibi görüyor. Dikkatini bir þey üzerinde teksif edemeyen, cep telefonunun kölesi haline gelmiþ, Allah’la yürütülen bir muhavere olan yalnýzlýktan öcüden kaçar gibi kaçan insanlar. Hazreti Mevlana’nýn ifade buyurduðu pergelin ayaðý belli bir noktada sabitkadem durur ve diðer ayaðýyla serbest dolaþýr. Ýþte bugünün insanýnýn ayaðýný basacaðý yer kalmamýþtýr. Dahasý basýlan nokta bizim öz deðerlerimizi ifade ediyor.

Konforu, tüketim çýlgýnlýðýný bütün dünyaya hâkim kýlma mefkûresindeki küresel sermayenin Ladin ve Taliban’ý bahane ederek Afganistan’a saldýrdýðýný, bu saldýrýnýn tek gerekçesinin ise Afganlarýn sözü edilen çemberin içine girmeyi reddetmeleri olduðunu iþaret eden Duralý, can alýcý soruyu sormaktan geri durmuyor: Ýnsandaki kötülüðün engellenmesi, sýnýrlandýrýlmasý mümkün mü? Bunun için ruhun maddileþtirilmesi gayretleri karþýsýnda onun manevi menþeli olduðunu ilan etmelidir. Ýnsandan umut kesmeden, onun eðitilmesi ve bunun siyasi bir düzen içinde yapýlmasý gerekir. Çocuðu apartmanýn yirmi beþinci katýndan topraða indirmek, Allah’ý ona doða ile anlatmak, ekilmiþ tohumdan çýkan fidaný; acýma duygularýný depreþtirecek yeni doðmuþ bir tayý ona göstermek… Dünyevi bir denetim mercii dýþýnda bir gözlemin yapýldýðý inancýný saðlamlaþtýrmak. Çünkü Ýngiliz-Yahudi medeniyeti bu uhrevi denetim merciini ortadan kaldýrmadan iþlerini kolaylýkla yürütemeyecektir.

Nuri Pakdil, bir yazýsýnda “Seçtiði kelimelere özen göstermeyen yazarlar, düþüncelerinde özensizdirler” diyordu. Türk yazarlar içinde kelime seçimi konusunda oldukça titiz olanlar kimlerdir, dediðimizde bir çýrpýda aklýmýza gelenler arasýnda Teoman Bey olacaktýr. Hatta daha ileri giderek TDK’nýn bazý kurallarýný tanýmayýp kendine özgü bir gramer geliþtiren de odur. Ünsüz sertleþmesi, soru eklerinin yazýmý konusunda tercih ettiði yol her ne kadar tartýþýlýr da olsa; kalemi, kadim kültürümüzün baðrýnda yeþermiþ kelimelerinin sýðýnaðý olmuþtur. Özellikle felsefe-bilim alanýnda tercih ettiði kelimeler bir Duralý lügati oluþturacak, gelecekte pergelin bir ucunu bir noktaya saðlam basmak gereðine yürekten inanan gençlere kýlavuz olacaktýr.

Bütün bunlarýn yanýnda yanlýþ yönlendirmelerle felsefenin din dýþý bir uðraþý alaný ve gâvur icadý olduðu yönündeki kanaatleri yýkmayý baþarmýþ, onun bir akletme ameliyesi ve bilginin temeli olduðunu artýk zihinlerde uyandýrmýþtýr.

Tarihte görülmüþ devrimlerin en amansýz ve acýmasýzý olarak nitelediði yazý deðiþimi sebebiyle nelerin elimizden kayýp gittiðini, nasýl bir ucubeye dönüþtüðümüzü bu devrimi gerçekleþtirenler okusalardý yaptýklarýndan hicap duyarlar mýydý? Bütün bir millet bilincini alaþaðý eden yazý deðiþimi dili de beraberinde götürmüþtür. Bu nedenle ne Galib’i ne Fuzuli’yi bir Alman gencinin Goethe’yi anladýðý kadar anlayamýyoruz.

Karþýmýzda ilginç bir mütefekkir var. Hani “Kutsal inadý olanlar gerekli / Bir kalbi daha olanlar gerekli” diyor ya bir þair. Ýþte tam burasý. Ionesco’yu okuduðumda ara ara elimi alnýma götürür, “acaba ben de gergedanlaþýyor muyum?” diye sorardým. Bunu sormak insanlýðýmýn bir gereðiydi. Þimdi, bu bilinci yitirmeden öylesi bir homurtu edinmekten beni azade kýlacak þu sözü yeniden iþitmek istiyorum: “Baþkasýnda görüp nefret ettiðin þey sana edep olarak yeter.” (Hz. Ali)

Onu ulu bir aðaca muhabbetle sarýlmýþ öperken görürseniz þaþýrmayýn. “Kocamýþ uluð (doðru, uluð) aðaçlara sarýl, onlarý öp, öp ki ömür alýrsýn.” diyen bir tahtacýnýn bu öðüdünü dinleyen büyük mütefekkirin bu tavrýný ayný zamanda bütün demek istediklerinin özeti gibi okumak da mümkündür.   


radyobeyan