Nurdan Damlalar
Pages: 1
Kerim olana iyilik yapmak By: ehlidunya Date: 05 Haziran 2012, 11:27:10

Süleyman KÖSMENE

Kerim olana iyilik yapmak


Edincik’ten Ali Karakaþ: “Uhuvvet Risalesinde geçen kerim olana iyilik yapmak ne demektir?”

Risale-i Nur’un yýldýzlarýndan birisi Yirmi Ýkinci Mektuptur.
Yirmi Ýkinci Mektubun yýldýz kavramlarýndan birisi de “mü’minin þe’ni kerim olmaktýr” kavramýdýr.
Kerim Esma-i Hüsna'dandýr. Allah’ýn cömertlik, kerem ve þeref sahibi olduðunu; ikram, iyilik ve ihsanýnýn bol olduðunu ifade eden bir güzel ismidir.
Ayný kökten gelen keramet, Allah’ýn kuluna hususi iyiliði, lütfu ve ihsaný demektir.
Mü’min, en güzel iyilik ve keramet olan imana ulaþmýþtýr. Ýman iyiliði ve kerameti, mü’minin bütün huylarýný, ahlâkýný ve davranýþlarýný kendi rengine boyamýþtýr.   
Ýman boyasýna girmiþ kiþi, bütün iyilik özelliklerini ve türlerini üzerinde taþýr, bunlarý yaþar ve gösterir.
Fakat bu pek kolay olmaz þüphesiz. Çünkü bütün iyilik özelliklerini taþýmak ve yaþamak ayrý ayrý imtihan konusudur.
Bazýsýndan eksi alabilir, bazýsýndan sýnýfta kalabilir.
Çünkü sonuçta o mü’mindir, ama melek deðildir.
Hatalarý, kusurlarý, yanlýþlarý, günahlarý eksik olmaz.
Bazen kullara karþý, bazen de düpedüz Allah’a karþý hatalar ve yanlýþlar yapar.
Hatadan ve yanlýþtan kendisini tam olarak arýndýrmadan da ömrü geçer gider.
Allah’a döndüðünde Allah hatalarý ve kusurlarý affediyor.
Mü’min bunu biliyor ve çoðu defa Allah’a dönerek tövbe ediyor ve kusurlarýný baðýþlatýyor. Bunu severek de yapýyor. Yani dilinden tövbeyi düþürmüyor. Burada bir problem yoktur.
Asýl problem kullara karþý hata ve kusurlarda ortaya çýkýyor.
Bir insana karþý hata yapmaya gör; ne sen vaktinde özür dileyebiliyorsun, ne karþý taraf seni affedebiliyor!
Problem burada!
Burada hatlar karýþýyor, ipler kopuyor!
Bu noktada mahþerde iþimiz hayli zora benziyor.
Adavet edene adavet besliyoruz.
Fenalýk yapaný doðduðuna bin piþman ediyoruz.
Yanlýþ yapanýn burnundan getiriyoruz.
Hata kabul etmiyoruz.
Özür dilemeyi rezillik sayýyoruz.
Ýyilik yapaný enayi görüyoruz.
Oysa imanýmýz bize inadýna muhabbeti, karþýlýksýz iyiliði, yanlýþý affetmeyi, mü’minleri baðýþlamayý emrediyor. Ýmanýmýzýn þe’ni bunlardýr.
Bir yanlýþta imanýmýzýn iki türlü þe’ni ortaya çýkýyor:
1-Yanlýþý biz yaptýðýmýzda derhal özür dilememiz ve helâlleþmemiz.
2-Yanlýþý mü’min kardeþimiz yaptýðýnda ise özür dilese de, dilemese de onu affetmemiz.
Mü’minden bir yanlýþ gördüðümüzde bizim ona ikramýmýz, onu affetmemizdir. Üstad Bediüzzaman’ýn ifadesiyle: “Senin ikramýnla sana musahhar olur.”1
Yani onu elde edersin. Yani adaveti varsa biter, yanlýþý varsa yanlýþýndan döner, özür dilememiþse özür diler, husumeti sürdürecekse sürdürmez, kýrgýnlýðý varsa sona erer.
Yani senin affýnla þeytanýn ona sokulacaðý delik kalmaz.
Affetmezsen þeytan ona bir sürü delikten sokulur ve düþmanlýðý körükler.
Affedersen mü’min kardeþini þeytanýn oyuncaðý olmaktan kurtarmýþ olursun.
Ýþte Kur’ân bu iki türlü faydayý ve kerameti saðlamak için buyuruyor ki:
“Mü’minler boþ sözlerle ve çirkin davranýþlarla karþýlaþtýklarý zaman, izzet ve þereflerini muhafaza ederek oradan geçip giderler.”2
“Eðer onlarý affeder, kusurlarýna bakmaz ve baðýþlarsanýz, þüphesiz ki Allah da çok baðýþlayýcý ve çok merhamet edicidir.”3
Bediüzzaman’ýn, “Zâhiren leîm bile olsa, Ýmân cihetinde kerîmdir.”4 sözünden, mü’minin affedilmez kusurlarý olsa da, affa liyakati bulunduðunu anlýyoruz.
Yukarýdaki âyetten de anlýyoruz ki, her ne kusur iþlemiþ olursa olsun, mü’mini affetmek ibadettir.
Dipnotlar:
1 Mektubat, (yeni tanzim), s. 447
2 Furkan Suresi: 72
3 Teðabün Suresi: 14
4 Mektubat, s. 448


radyobeyan