Haberdar

Haberdar By: hafiza aise Date: 22 Mayıs 2012, 11:38:37

HABERDAR

İbrahim BARAN • 46. Sayı / HABERDAR

AMERİKALILAR OBAMA’YI SEÇTİ

Amerika Birleşik Devletleri’nde uzun bir maratonun ardından başkanlık seçimini Demokrat Aday Barack Obama kazandı. Oyların çoğunluğunu alan Obama, Cumhuriyetçi Aday Mccain’i geride bırakarak başkanlığa seçildi. Obama’nın seçimi kazanması, ABD’de olduğu kadar dünyanın birçok ülkesinde de sevinçle karşılandı. Bundan 40 yıl öncesine kadar aynı ortamlarda bulunamayan, aynı otobüse binemeyen siyahların zaferiydi bu, bir bakıma. Uzun yıllar çile çeken, işkenceye maruz kalan ABD’li siyahîler, şimdi aynı topraklara başkan oluyordu. ABD’nin ulusal ve uluslararası pek çok politikasının Obama döneminde değişeceğine yönelik beklentiler kimi uzmanlar tarafından kuşkuyla karşılanıyor. Amerika’nın siyasî mekanizmasını işleyişi düşünüldüğünde Obama’nın istese bile beklendiği gibi ılımlı ve barışçıl bir politika izleyemeyeceği belirtiliyor. ABD’de Başkan’ın sistemin işleyişinden bağımsız bazı yeni politikalar geliştirme ihtimali var elbette; ama bu politikaların uygulanması bile ancak sistemin öngördüğü çerçevede hayata geçirilebiliyor. Kabine kurma çalışmalarını sürdüren Obama’nın Demokrat Parti’deki rakibi Hillary Clinton’ın Dışişleri Bakanlığı teklifini kabul ettiği bildiriliyor. Eski Başkan Bill Clinton’ın kabinesindeki birçok bakan da yeni dönemde görev alacak. Afganistan Harekâtı’nı genişleteceği, Kudüs’ün bölünmesine müsaade etmeyeceği gibi söylemleri de dikkate alındığında yeni Başkan’ın ABD’nin siyasal ve ekonomik politikalarını değiştireceğini umanların boş bir beklenti içerisinde oldukları ortaya çıkıyor. Obama döneminde ABD’nin ulusal ve uluslararası politikada ne tür bir yol izleyeceğini önümüzdeki yıllar gösterecek. Bir gerçeğin değişmeyeceğini biliyoruz ama: Amerika için aslolan Amerika’nın çıkarları.

G20 ZİRVESİ TOPLANDI

Dünyanın önde gelen 20 ülkesinin oluşturduğu G20 örgütünün liderleri, iki günlük zirve toplantısı için Washington’da biraraya geldi. Küresel krizle başa çıkmak için somut kararlar alma hedefiyle toplanan G-20 Zirvesi’nin sonuç bildirisinde Türkiye’yi ve diğer gelişen ekonomileri yakından ilgilendiren kararlar yer aldı. Toplantıda alınan kararların uygulanması için 5 aylık süre verilmesi ise dikkat çekiciydi. Türkiye’yi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği toplantıda, ülkelerin global malî krizden asgarî düzeyde etkilenmeleri için 6 öneri üzerinde duruldu. Bunların arasında Türkiye’yi en fazla ilgilendiren ise IMF ve Dünya Bankası’nda reform yapılmasına yönelik madde. Uzmanlara göre, “Kalkınmakta olan ülkelerin IMF ve Dünya Bankası’nda görevleri daha geniş biçimde uygulama alanına geçirilecek” maddesi, yakın gelecekte Türkiye ve gelişen ülke kategorisinde yer alan diğer ülkelerin bu örgütlerde söz hakkının daha da artacağı anlamına geliyor. Bildirgede şeffaflık, regülasyon, denetim ve risk yönetimi konusunda alınmasına karar verilen belli başlı önlemlerin, 31 Mart 2009'a kadar tamamlanması öngörülüyor. Ülkelerin alınan kararları uygulamak için beş ayları bulunuyor. Ekonomik krizin bütün dünyayı etkisi altına aldığı bir dönemde, G20’de alınan karaların ne kadar başarılı olacağını, uygulamaların neticeleri gösterecek.

BAŞBAKAN HİNDİSTAN’DA

Başbakan Erdoğan bir dizi temaslarda bulunmak üzere Hindistan’ı ziyaret etti. Hindistan ziyaretinin başlangıcında mevkidaşı Singh tarafından renkli bir resmî törenle karşılandı. Erdoğan, eşiyle birlikte Hindistan’a bağımsızlığını kazandıran Mahatma Gandhi’nin ölümünden sonra yakıldığı meydan olan Rajghat'ı ziyaret etti. Başkent Yeni Delhi’deki ilk gününü resmî temaslara ayırdı ve önce Hindistan Cumhurbaşkanı, ardından Dışişleri Bakanı ile görüştü. Daha sonra Başbakan Singh ile bir araya gelen Erdoğan, Hindistan Başbakanı ile ortak bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada birçok alanda somut işbirliği yapılacağı vurgulandı ve iki noktaya dikkat çekildi: Serbest ticaret anlaşması ve enerji konusu. Serbest ticaret anlaşmasının imzalanmasının yaralı olacağı düşünüldüğü için ortak çalışma grubu oluşturulması yönünde mutabakata varıldığı ifade edildi ve özellikle Ceyhun-Karadeniz boru hattı gibi her iki ülkenin de menfaatlerine uygun olan projeler üzerinde durulduğu vurgulandı. Global ekonomik krizin etkilerini bertaraf etmenin yollarından biri de bölgesel işbirliği çalışmaları. Hindistan gibi istikrarlı büyüme gösteren bir ülke ile ekonomik alanda işbirliği oluşturmanın Türkiye’nin yararına olacağı vurgulanıyor. Ancak bu işbirliğinin Türkiye-Pakistan ilişkilerine de zarar vermemesi gerekiyor.

ABD-IRAK ANLAŞMASI İMZALANDI

ABD ve Irak arasından güvenlik anlaşması imzalandı. Anlaşmada Irak ile ABD arasında bir takım güvenlik politikalarının çerçevesini çiziyor. Anlaşma metninin en ilginç maddesi şuydu: “Irak toprakları, karasuları ve hava sahası, bir başka ülkeye karşı saldırı amacıyla veya böyle bir saldırıda geçiş noktası olarak kullanılamaz”. Irak’taki ABD güçlerinin geçtiğimiz günlerde Suriye’ye saldırıda bulunmaları üzerine Bağdat yönetimi bu maddenin anlaşmaya eklenmesi konusunda ısrarcı olmuştu. Bu anlaşma, Irak hava sahasının kontrolünü Iraklılar’a devrediyor. Ancak, Irak hükümeti de ABD güçlerinden, gözetleme ve kontrol amaçlı görevler için destek talep edebilecek. Anlaşma metninde Irak makamlarına, ABD’nin askerî ve sözleşmeli güvenlik mensuplarının ülkeye giriş-çıkışlarında kontrol yetkisi tanıyor. Irak’ın seçimle işbaşına gelmiş kurullarının ve demokratik sisteminin tehdit altında olması hâlinde, ABD'ye “gerekli önlemleri alma hakkı” tanınıyor. ABD bu güvenlik anlaşmasıyla yakın bir zamanda terk etmeyi düşündüğü Irak’taki egemenliğini risksiz bir çerçeveye oturtmuş oldu.

ÖZDEMİR ALMANYA’NIN OBAMASI MI OLACAK?

Almanya’da Yeşiller Partisi’nde yapılan seçimlerde delegelerin yüzde 79,2’sinin oyunu alan Türk asıllı siyasetçi Cem Özdemir eşbaşkanlığa seçildi. Cem Özdemir, oylamadan önce bir konuşma yaptı. Konuşmada, Yeşiller Partisi’nin Sosyal Demokrat Parti’yle (SPD) birlikte daha önce 7 yıl boyunca başarılı bir politika yaptığını belirten Özdemir; nükleer enerjiden kademeli olarak vazgeçilmesi, vatandaşlık yasasının modernleştirilmesi gibi konularda yenilikler yaptıklarını, partisinin sağlanan bu başarılardan dolayı gurur duyması gerektiğini söyledi. Guantanamo Cezaevi’nde masum olduğu hâlde yıllarca tutulan Murat Kurnaz ile ilgili konunun aydınlatılması için Avrupa Parlamentosu’nda yoğun çaba harcadığını da ifade eden Özdemir, Kurnaz’a bu üste bulunan masum insanların kurtarılması sözünü verdiğini, bunu başarmak için de partisiyle birlikte mücadele etmek istediğini kaydetti. Eğitim alanındaki eksikliklerin de giderilmesi gerektiğini, mevcut durumda sosyal açıdan zayıf ailelerin çocuklarının iyi eğitim alamadığını belirten Özdemir, “Nereden gelirlerse gelsinler, bizim için herkes önemli” diye konuştu. Cem Özdemir’in Yeşiller Partisi’ne eşbaşkan seçilmesi Türklerin Almanya’daki zaferi olarak değerlendiriliyor. Eğer Yeşiller Partisi seçimleri kazanırsa Almanya’da yaşayan Türkler için belki de uzun yıllardır düşlenen bir hayâl gerçekleşmiş olacak.

ALMANYA AYDIN DOĞAN’I ÖDÜLLENDİRDİ

Almanya’da Başbakan Angelina Merkel’in de katıldığı bir törenle Aydın Doğan’a “Altın Victoria” ödülü verildi. Merkel’in yanı sıra, İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ve Bild Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kai Dickman’ın da katıldığı törende bir konuşma yapan Aydın Doğan, “Böyle güzel bir gecede bu ödülü almaktan büyük onur duyuyorum. Seçiciler Kurulu ve Alman Dergi Yayıncıları Birliği’ne teşekkür ediyorum” dedi. Aldığı ödülün sorumluluğunu artırdığını bildiren Doğan, Almanya’da yaşayan Türkler ve bunların başarılarına da değindi. Almanya’da televizyon ve dergileri bulunan Aydın Doğan’ın bu ülkenin önemli bankalarından Deutsche Bank ile Türkiye’de ortak yatırımlarının olduğu belirtiliyor. Doğan’a Almanya Başbakanı’nın da katıldığı bir törenle “Altın Victoria” ödülünün verilmesinin, “Deniz Feneri Operasyonu’nda” Doğan Medya Grubu’nun Türkiye’de Alman makamlarının tezlerine paralel yayınlar yapmasının hemen sonrasına denk gelmesi de dikkat çekiciydi. Doğan’a, dergi ve televizyonları aracılığı ile Almanya’daki Türklerin bu ülkeye entegrasyonuna katkıda bulunduğu için de ayrıca teşekkür edildi. Aslında Almanların entegrasyondan kastı, uzun zamana yayılmış bir asimilasyon. Çünkü Almanya, dört milyona yakın Türk’ün hâlâ dinî ve millî kimliklerini korumalarından rahatsızlık duyuyor.

SEZAİ KARAKOÇ SEMPOZYUMU

İstanbul Fatih Belediyesi “Şair ve Düşünür Sezai Karakoç” başlıklı bir sempozyum düzenledi. Topkapı Eresin Otel’de düzenlenen sempozyuma 28 kişilik bir yazar, şair ve akademisyen topluluğu katıldı. Sezai Karakoç’un tüm yönleriyle ele alındığı sempozyum, genel olarak “Hayatı”, “Düşünce Dünyası”, “Sanatı” ve “Sonuç” bölümlerinden oluştu. Oturumlarda ana hatlarıyla, şair ve düşünce adamı Karakoç’un Diriliş Akımı, İkinci Yeni’deki konumu, medeniyet tasavvuru ve gelenekle ilişkisi değerlendirildi. Sezai Karakoç modern Türk Şiiri denince akla gelen en önemli isimlerden biri. Ama Karakoç yalnızca bir şair değil. Millet ve medeniyet kavramlarına farklı anlamlar yükleyen, kırk bir yılda adeta “diriliş nesli” oluşturan bir medeniyet işçisi aynı zamanda. Sempozyumun oturumlarında Şair’in bütün yönlerine zaman el verdiğince değinildi. Karakoç sempozyumunun en iyi taraflarından biri, pek çok yazar ve şairin, usta için bir araya gelmiş olması; bir değeri de oturumlara gösterilen ilgiydi. Özellikle genç okurlar gün boyunca salonda boş yer bırakmadılar ve dikkatle konuşmaları dinlediler. Küresel dünyaya eklemlenmeye çalışan Türkiye’nin kimlik krizinin derinleştiği bir zamanda, Sezai Karakoç’un fikirlerinin gündeme getirilip konuşulması önemliydi.