Nefs kuyusundan can Yusuf'u kurtarmak By: SevD@_GüLü Date: 14 Mayýs 2012, 14:44:44
Nefs kuyusundan can Yusuf'u kurtarmak
Dünyada en zor meslek, insanýn eðitim ve terbiyesidir. Çünkü insandaki nefs, onun olgunlaþmasýnýn önündeki en büyük engeli teþkil eder. Bu sebepledir ki, Cenâb-ý Hak, en büyük insan terbiyecileri olarak peygamberleri göndermiþtir. Tasavvufun ana hedefi de, nefsi ýslâh ederek kalbi onun tasallutundan muhâfaza edebilmektir.
Zîrâ nefsin ýslâhý, yâni onun sertlik ve kabalýklarýnýn yontulup makbul bir hâle getirilmesi, birçok yorucu merhaleden geçmeyi gerektirir. Hamlýktan kurtulmak, çile iþidir.
Nefs kuyusundan can Yûsuf’unu kurtarmak, mânevî eðitimin sýkýntý ve ýztýraplarýna karþý sabýr ve sebatla mümkündür.
Hazret-i Mevlânâ, bir teþbihte bulunarak insanýn terbiye neticesinde olgunlaþmasýnýn bir misâlini mecâzî bir üslûpla þöyle anlatýr:
“Tenceredeki ham nohuda bak! Ateþte kaynayan sudan caný yanýnca nasýl da yukarý doðru sýçramaya baþlar, yüzlerce taþkýnlýk göstermeye koyulur.
(Kendisini piþirip yemek hazýrlayacak olan hanýma hâl lisânýyla der ki:)
«–Niçin beni ateþlere salýyorsun? Madem beni satýn aldýn, ne diye bu hâllere uðratýyor, benim canýmý yakýyor, beni horluyorsun?»
Evin hanýmý da, nohuda kepçe ile vurarak der ki:
«–Hayýr, iyice kayna, adam akýllý piþ de, ateþten sýçrayýp kaçmaya kalkýþma! Ben seni hor gördüðümden, istemediðimden, sevmediðimden ötürü kaynatmýyorum. Bir tat, bir lezzet elde edesin de gýda hâline gelesin, yenesin, cana karýþasýn diye kaynatýyorum. Yoksa seni cefâlara salmak, seni horlamak için deðil.»”
“–Ey nohut! Sen bostanda su içtin, yeþerdin, tazeleþtin. Ýþte senin o sularý içmen, bu ateþ (üzerinde kaynayan kýzgýn tencereye) düþmene sebep oldu. Çünkü o su, bu ateþ içindi… Bu sevgi ateþi, sendeki hamlýðý (nefsâniyeti) senden gidermek içindir.
Allâh’ýn rahmeti, kahrýný ve öfkesini aþmýþtýr. Bu yüzden de, birisini imtihan etmek için belâlara uðratmasý, rahmetindendir. Çünkü O’nun kahrýnda gizli bir lütuf vardýr.
Nefse eziyet edilmeden, nefisle savaþa giriþmeden (mânevî bir olgunluk ve) Allâh sevgisi elde edilebilir mi?
Ýlâhî takdîr gereði sana belâlar, kahýrlar gelince, bu kahýrlarda gizli lütuflar olduðunu düþün de üzülme. Bu kahýrlar yüzünden, dünya sevgisini, zevk duyduðun her þeyi (yani süflî arzularýný) Allah yolunda fedâ edersin. Baþýna gelen kahýrdan sonra, onun lütfunu görürsün ve içine girdiðin merhamet ýrmaðýnda, günahlardan, mânevî kirlerden temizlenerek ilâhî lütuflara kavuþursun. Zîrâ Cenâb-ý Hak: «Elbette zorlukla birlikte bir kolaylýk vardýr, gerçekten zorluðun yanýnda bir kolaylýk daha vardýr.»Ýnþirah,5 buyurmuþtur. Sen de zorluklarý hoþ gör ki arkadan gelen ferahlýðý elde edebilesin.)”
Bu ifadeler çerçevesinde Hazret-i Mevlânâ mânevî olgunluk yolunda sýkýntý, keder ve zahmetleri âdeta bir nîmet olarak görür ve ev sahibi olan hanýmý þöyle konuþturur:
“–Ey nohut! Bahar mevsiminde yeryüzüne çýktýn, yetiþtin. Þimdi de zahmet, sana misafir oldu. Misafire ikram et. Sen zahmet misafirini hoþ tut da, sana teþekkürler ederek dönsün. Böylece hakîkat pâdiþahýnýn huzûrunda, senin ikramlarýný, ihsanlarýný söylesin.
Sonunda nimet yerine, sana o nimetleri veren gelsin (yani müsebbibü’l-esbâba ulaþ) ki; dünyadaki bütün nimetler sana gýpta etsin.
Sevgiliden gelen cefâya karþý sakýn suratýný asma, onu neþe ile karþýla, ona «hoþ geldin» de. Gamdan, ýztýraptan daha tatlý, daha mübârek bir þey olamaz. Onun karþýlýðý sonsuzdur.”
Bu noktada Hazret-i Mevlânâ nohuttan, yani terbiye edilip olgunlaþmayý dileyen kimseden, Hazret-i Ýsmail teslîmiyeti ister. Çünkü piþiren, Hazret-i Ýbrahim gibi mâhir olsa da, piþecek olan, Hazret-i Ýsmail gibi teslim olmazsa, netice alýnamaz. Bu itibarla kadýn, nohuda þöyle seslenir:
“–Ey nohut! Ben Halil Ýbrahim, sen de býçak karþýsýnda benim oðlumsun. Sýcaðýn önüne baþýný koy, çünkü rüyamda seni kurban ettiðimi gördüm. Heyecanlanma, gönlüne korkuyu sokma, kahýr býçaðý önüne baþýný koy da, Hakk’a teslîm olmuþ Ýsmail gibi senin boðazýný keseyim. (Lâkin o býçak, Ýsmâilleri tanýr, onlarý vuslata erdirir.)
Baþýný keserim, lâkin bu baþ, o baþ deðildir. Bu baþ, kesilmekten, ölmekten uzak olan bir baþtýr. (Zîrâ bu baþ, nefsin ve hevânýn kesilen baþýdýr.)
Yani Allâh’ýn ezelî dileði, senin baþýnýn kesilmesi deðildir. Senin (nefsânî arzularýný bertaraf etmen ve cemâlî tecellîlere mazhar olarak) O’na teslîm olmandýr. Bu sebeple O’na candan teslîm olmanýn gayretine gir.
Hâsýlý ey nohut, belâlara uðra, kayna (ve olgunlaþ) da, benliðinden sýyrýl, fânî varlýklardan kurtul (ki saâdeti bulasýn)!
Ekili bulunduðun bostanda, bir müddet ter ü taze durdun, yeþiller giyinmiþ olarak neþeli neþeli sallanarak güldün. Fakat sen (çektiðin bu çilelerden sonra) þimdi gönül bahçesinin, can bahçesinin nâdide gülü oldun.”
Bu sözlerin ardýndan mahâretli ve tecrübeli hatun, nohuda, onun kýymet ve deðerini hatýrlatýr. Bu kýymet ve deðerinin nasýl artacaðýný da açýklayarak þöyle der:
“−Ey nohut! Sen su ve çamur bostanýndan ayrýldýn, lokma oldun, dirilere karýþtýn. Gýdâ oldun, insanlarýn bedenlerine girdin. Böylece kuvvet oldun, düþünce oldun. Yani bitki olarak meydana gelmiþtin; þimdi de hayvanî rûh kazanýp güçlen, ormanlarda arslan ol, sonra da bu gücünle insanî rûha hizmet et.
Vallâhi sen önce Hakk’ýn sýfatlarýndan ayrýldýn da geldin. Tekrar çevikçe acele et, yine O’nun (cemâlî) sýfatlarýna dön.
Ey nohut! Sen buluttan, yaðmurdan, güneþten, gökyüzünden gelen nîmetlerle hayat buldun. Þimdi ise, nefsinle yaptýðýn savaþlarla ilâhî sýfatlardan feyz aldýn, göklere yükseldin.
Sen güneþin, bulutun ve yaðmurlarýn bir terkibinden hayat buldun. Sonra piþtin, lezzet kazandýn ve olgunlaþtýn. Þimdi ise (sâlih) bir insanýn lokmasý olmakla, ona can oldun, güç oldun, iþ oldun, söz ve düþünce oldun (da semâlara çýkýp yüceldin).”
Taþ gibi nohudu piþirmekte son derece usta ve mâhir olan bu mübârek haným, bir bakýma onunla Hak yolcusunu temsil eder. Bu olgunluk yolunda istekli olmanýn ve zorlukla deðil, muhabbetle hareket etmenin zarûretine bilhassa dikkat çeker. Hazret-i Mevlânâ, mecazdan mecaza geçerek nasihatlerini þöyle sürdürür:
“Durum böyle olunca; ey Hak yolcusu, öbür âleme hoþ bir hâlde, (bir þeb-i arûs hâlinde, düðün gecesine gider gibi, yâni kalb-i selîm ile) git, haydutlarýn daraðacýna gittikleri gibi binbir acý ve piþmanlýklarla, itilerek gitme.
Unutma ki, (eðitilmediði için) avcý olamamýþ köpeðin tasmasý yoktur. Çilelerle yoðrulmadýðý için olgunlaþmamýþ, ham bir kiþinin arkadaþlýðý da ziyanlýktýr.”
Bu derin, mânâlý ve iknâ edici hikmetler, ibretler ve mârifetler neticesinde nohut boyun büker. Hamlýktan kurtulup olgunluk yoluna samimiyetle baþ koyar. Týpký Hazret-i Ýsmail -aleyhisselâm- gibi teslîm olur. Bütün mesele de zaten budur.
Neticede nohut, kendisini piþiren o mahâretli hanýma cân u gönülden ve minnetle þöyle der:
“–Ey fazîletli haným! Mâdem ki iþ böyledir. Hoþça kaynayayým, bu hususta sen de bana yardým et. Sen bu kaynayýþta benim mîrâcým gibisin. Kepçeni kafama vur ki, ýslah olayým!
Ne de güzel vuruyorsun. Yâni ey mürþidim, ben deðersiz müridini, ne iyi terbiye ediyorsun. Ben tam mânâsýyla sana teslim oldum.
Böylece kendimi, kaynamaya býrakayým ve mücâhede kucaðýndan hakîkate bir yol bulayým. Aksi hâlde insan, varlýklar denizinde azgýnlaþýr, rüya görmüþ fil gibi azar, kudurur.”
Bunun üzerine o mübârek haným nohuda, kendisinin de yaþadýðý þu gerçeði dile getirir:
“–Ben de bundan önce, senin gibi yeryüzünün cüz’lerinden, yâni parça buçuklarýndan idim. Ateþ gibi yakýcý olan nefisle savaþa giriþtim. Nefsânî duygularý yenmenin zevkini tadýnca, makbûl bir insan oldum, (huzur bulup huzur tevzî ettim).
Bir müddet yeryüzünde coþtum, kaynadým; bir zaman da, beden tenceresine girdim, orada piþtim, köpürdüm, taþtým, insan oldum.
Sen cansýzlar âleminde iken, sana hâl lisâný ile derdim ki: «O mertebeden koþ, yüksel ki, insanlýk mertebesine gelesin, mânâya mensup sýfatlar elde edesin.» Sen cansýzlýktan kurtulup canlý olunca, bir kere de ‘kayna’ dedim, hayvanlýktan da geç, (insanlýða) yüksel.
Bu nükteleri, bu gizli iþaretleri yanlýþ anlayarak ayaðýnýn kaymamasýný, sapýklýða düþmemeni Allâh’tan iste!..”
Mesnevî Bahçesinden ÝNSAN DENÝLEN MUAMMÂ'dan alýntýdýr
Ynt: Nefs kuyusundan can Yusuf'u kurtarmak By: sümeyra Date: 14 Mayýs 2012, 17:52:08
Çok güzel bir hikayeyle anlatýlmýþ iþin özü..ALLAH razý olsun..Ham olana piþmek gerek,vesselam..
Ynt: Nefs kuyusundan can Yusuf'u kurtarmak By: saniyenur Date: 14 Mayýs 2012, 19:18:32
Nefs kuyusundan can Yûsuf’unu kurtarmak, mânevî eðitimin sýkýntý ve ýztýraplarýna karþý sabýr ve sebatla mümkündür.
Mevlana'nýn nohut örneði çok güzel anlatmýþ nefsi, nasýl olgunlaþacaðýný ve nasýl düþtðünü, emeðinize saðlýk..
Ynt: Nefs kuyusundan can Yusuf'u kurtarmak By: yaðmur40 Date: 14 Mayýs 2012, 20:55:10
çok güzel bir hikaye. Allah hamlýðýmýzý olgunluða çevirecek kepçeler ve sevgi ateþleri nasip etsin :)
Ynt: Nefs kuyusundan can Yusuf'u kurtarmak By: Hadice Date: 25 Haziran 2012, 09:28:32
Dualarýnýza amin ecmaýn olsun..
Sevgiliden gelen cefâya karþý sakýn suratýný asma, onu neþe ile karþýla, ona «hoþ geldin» de. Gamdan, ýztýraptan daha tatlý, daha mübârek bir þey olamaz. Onun karþýlýðý sonsuzdur.”
Paylaþým için Rabbim razý olsun kardeþim..
radyobeyan