Allah dostu Allah sevgilisi By: ehlidunya Date: 06 Mayýs 2012, 19:16:13
Allah dostu (Halîlullah) Allah sevgilisi (Habîbullah)
Bu konudaki bir yazýmda þöyle demiþtim: "Bu irfana (Allah sevgilisi olmanýn manasýna) ve ona bina edilen özel râbýtaya dayanak kýlmak için "hadisçilerin sýhhatini onaylamadýklarý" rivayete ihtiyaç da yok sayýlýr. Çünkü meâlini verdiðim âyette Allah'ýn, onu sevmekle iktifa etmediði, bütün insanlýðýn, Allah sevgisine mazhar olmasýný ona ittibâ etmeye baðladýðý açýkça ifade buyuruluyor. Buradaki ittibayý (ona tabi olmayý) hýlkatin mebdeine götürdüðümüz zaman ta ezelde "asýl sevgilinin, severek yaratýlanýn" o olduðu, baþkalarýnýn ilâhî sevgi devletine asaleten deðil, onun yolundan, onun tâbii olarak ulaþabileceði hakikati yine açýkça ortaya çýkýyor."
Bir aziz dost bu yazýma itiraz ediyor, "Allah Teâlâ'nýn yalnýzca bizim Peygamberimize tabi olmayý emretmediðini, Peygamberimize hitaben de Hz. Ýbrahim milletine tabi olmayý emrettiðini" söylüyor.
Yazýmda bahis konusu ettiðim husus din olarak, dini hayata uygulama yol ve yöntemi (sünnet) olarak peygamberlere uymak deðildir; benim konum "Allah sevgisine nail olmak için kime tabi olunacaðý"dýr. Hiçbir âyet "Allah'ýn da sizi sevmesini istiyorsanýz filan peygamberi izleyin ona tabi olun" demiyor; bunu yalnýzca bizim peygamberimiz için söylüyor. Kendi zamanlarýnda yollarý izlenen her peygamberin ümmeti þüphesiz Allah rýzasýna nail olurlar; ancak Allah'ýn sevgilisi olmak için -Peygamberimizin (s.a.) dünyayý teþriflerinden ve insanlarý Ýslam'a davetinden sonra- tek aracý (yolu izlenecek, onun gibi olmaya özen gösterilecek örnek) Habîbullah Muhammed Mustafa'dýr; bu mana âyette apaçýktýr. Peygamberimiz dünyayý teþrif etmeden önce, ezelden beri Allah sevgilisi olmanýn Peygamberimizle (onun hilkatin baþlangýcý olan varlýðý ile) alâkasý (buna baðlý/tabi olmasý) ise ayetin açýk ifadesi ile deðil, iþareti ve baþka çeþitten delaletler ile sabittir. Bu ikincisine katýlmayan olabilir, ama bu anlayýþý dýþlamak olmaz.
Allah tevbe edenleri, maddi ve manevi temizliðe riayet edenleri de sever, ama ilâhî murada uygun olarak bu sýfatlara sahip olabilmek için de Peygamberimizin rehberliðine, irþadýna, ona tabi olmaya ihtiyaç vardýr.
Allah'ýn halîli olmakla habîbi olmak arasýndaki farký ve Peygambermizin hangisi olduðu konusunu bir sonraki yazýya býrakarak "Ýbrahim milletine tabi olma" konusunu, büyük alim, itikadda mezheb imamýmýz Mâtürîdî'nin tefsirinden yararlanarak biraz açmak istiyorum.
"Ýbrahim milletine tabi olma"yý öven veya emreden âyetlerde geçen "millet"ten maksat "din"dir diyenler olmuþtur; bu takdirde mana "onun dinine uyun" demek olur. Milletten maksat "sünnet" tir; yani "dini, hayata uygulama yol ve yöntemidir" manasý bizce daha uygundur; çünkü bütün peygamberlerin vahye dayanan dinleri birdir, birinin diðerinden farký yoktur. Farklý olan "sünnet ve þeriatlar"dýr; Hz. Ýbrahim'in sünnet ve þeriatý, Hz. Muhammed'in sünnet ve þeriatýna en uygunu olduðu için özellikle zikredilmiþtir (Matürîdî Tefsirinin Nisa suresi, 125. yetini tefsirine bak.)
Ýmam Mâtürîdî'nin, günümüzde tartýþma konusu olan "Ýbrahîmî dinler" kavramýna da açýklýk getirebilecek ifadeleri var:
"Allah Teâlâ'nýn Hz. Ýbrahim'e lutfettiði "halîl" olma vasfýnýn sebebi þu da olabilir: Bütün (aslý vahye dayanan) dinlerin mensuplarý kendileri ile onun arasýnda bir bað kuruyorlar (dinlerini ona baðlýyorlar) ve onun dinini uyguladýklarýný iddia ediyorlar. Müslümanlarýn salavat okurken 'Allah'ým, Muhammed'e, Ýbrahim'e olan salâtýn gibi salât lutfeyle" demelerinde de bu mana vardýr."
Hz. Ýbrahim'in dini ve ona uymanýn manasýný þu ayetler açýk ve kesin olarak ortaya koyuyor:
"Ýbrâhim ne yahudi ne hýristiyan idi; bilâkis o hanîf bir müslümandý; müþriklerden de deðildi. / Doðrusu insanlarýn Ýbrâhim'e en yakýn olaný, ona tâbi olanlar, þu Peygamber (Hz. Muhammed) ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur" (Al-i Ýmran: 3/67-68).
HAYRETTÝN KARAMAN
radyobeyan