Bayraklar ve Sancaklar By: reyyan Date: 05 Mayýs 2012, 20:59:53
69. Bayraklar Ve Sancaklar
2591. ...Muhammed b. eI-Kâsým*ýn azatlý kölesi Yunus b. Ubeyd dedi ki; Muhammed b. el-Kasým Rasûlullah (s.a.) bayraðýnýn nasýl olduðunu sormak üzere beni el-Bera b. Âzib'e gönderdi. (el-Bera b. Âzib de), "Bayrak Nemîre kumaþýndan, siyah renkli ve kare þeklinde idi." diye cevap verdi.[414]
Açýklama
Aliyyü'l-kâri'nin açýklamasýna göre "râye" büyük bayrak demektir.Hz.Peygamber'in bayraðýnýn adý "Ukâb" idi. Bir askeri birliðe ait olan âleme "liva" denir, "liva" mýzraðýn aðaç kýsmýna sarýlan bir bez parçasýdýr. "Râye" ise, askeri birliðin alâmeti olup, "ümmü'1-harb" ismiyle künyelendirilir. Livadan daha üstündür. Turbeþtî'nin beyânýna göre “râye", harp kumandanýný temsil eden bir âlem, liva ise, devlet reisini temsil eden bir alemdir. Binaenaleyh "liva" râye'den üstündür. Müslim þerhinde de "râye" küçük bayrak, "li-va"ise, büyük bayraktýr,denilmek suretiyle bu görüþ tercih edilmiþtir. Nitekim, "Kýyamet gününde livâü'l-hamd benim elimde olacaktýr. Hz. Âdem ile ondan sonra dünyaya gelmiþ olan kimseler de benim livamýn altýnda toplanmýþ olacaklardýr" mealindeki hadis-i þerif te bu gerçeði te'yid etmektedir.[415] Mütercim Âsim Efendi Kamus tercümesi Okyanus'ta "râye" kelimesinin sancak, "liva" kelimesinin de bayrak anlamýna geldiðini ifâde ettikten sonra bu kelimelerden herbirinin diðeri yerinde kulamlageldiðini de söylemiþtir. Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözcüðü'nde M.Zeki Pakalýn da vak'a-nüvis Vasýf Efendiden naklen þu açýklamalarý kaydediyor: "Ulemay-ý luðat beyninde, liva ve râyet bir manadadýr. Fakat asrýmýzýn ýstýlahýna göre liva bayrak ve râyet sancak diye tercüme olunur.”[416] Bu mevzuda Ýmam Muhammed (r.a.) es-Siyer'l-Kebîr isimli meþhur eserinde þunlarý söylüyor: "Ukab, Peygamber (s.a.)'in bayraðýnýn ismiydi. Nitekim baþka eþyalarýnýn da isini vardý. Sarýðýnýn ismi es-Sahab, atýnýn ismi es-Sekb, katýrýnýn ismi de Düldül'dür. Liva sultana ait olan ve onun önünde çekilen sancaktýr. Râye ise, her komutan ve askeri birliðin ve o birliðin fertlerinin altýnda toplandýklarý bayraktýr.[417]
Asrýmýzýn kýymetli ilim adamlarýndan Muhammed Hamidullah da bu mevzuda þunlarý söylemiþtir: "Meselenin çözüm yolu olarak þunu düþünüyoruz: Liva müþrik Mekke'de düþmana karþý hücum ve çarpýþma esnasýnda ordunun en kahraman ve yiðit eri tarafýndan taþýnan umumiyetle askeri sancaktýr. Halbuki râye ordu kumandanýnýn alâmet veya timsali olan bir bayraktýr. Bu iki kelime bazan eþanlamlý olarak da kullanýlmýþtýr. îs-lâm'da ise bu, zýt anlama bürünmüþtür...”[418]
"...Görüldüðü gibi ayný þey bazý kaynaklar tarafýndan liva, diðerleri tarafýndan da râye olarak adlandýrýlmaktadýr ki bu durum, her iki ýstýlahýn da esasýnda eþ anlamlý olduðunu ve birbirlerinin yerine kullanýlabileceðini ve henüz Hayber devrindeki teknik manayý iktisab etmediðini ve ancak bu Hayber savaþýndadýr ki ordu kumandanýnýn liva çekme hakkýna ve orduya mensub her birliðin de râye sahibi olma hakkýna malik olduðunu isbat etmektedir.
Kelime aslý bakýmýndan liva sarýlýp dürülen þey'e iþaret eder ki, teþhire ihtiyaç duyulmadýðý vakit rabtedilmiþ bulunduðu bir nevi mýzraðýn üzerine sarýlýp dürülen kumaþ parçasý manasýnadýr. Râye kelimesinin kökü görmek'dir ki, kendisinin veya düþman ordusunun merkezini gösteren þeye iþaret eder, yani kumandanýn itibarî olarak bulunduðu yeri gösterir.[419] Daha sonraki devirlerde Milli varlýðý temsil eden sembollere bayrak (râye), askeri birlikleri temsil eden sembollere de (liva = sancak) ismi verilmiþtir. Metinde geçen "N emir e" siyah ve beyaz çizgili yün kumaþ demektir. Kaplan derisine benzediði için bu kumaþa Kaplan anlamýna gelen nemir kelimesinden türetilen "Nem i re" ismi verilmiþtir.
Bayraklarýn siyah olmasýnýn hoþ karþýlanmasý savaþçýlarýn siyah rengi seçmelerindendir. Her topluluk kendi bayraðýnýn çevresinde toplanýrlar. Siyah renk günün aydýnlýðýnda daha iyi ve rahat görünür. Hele tozlu ve dumanlý zamanlarda baþka renklerden daha iyi seçilir. Askerler savaþ esnasýnda birbirlerini kaybettikleri zaman siyah bayraklarý sayesinde biribirlerini daha rahat bulabilirler. Ýþte bu yüzden mücâhidler bayraklarý için siyah rengi tercih ederler.
Þer'î yönden ise, bayraklarýn beyaz, sarý yahut kýrmýzý olmalarýnda bir sakýnca yoktur. Sancaklarda beyazýn seçilmesi ise, Rasûlullah (s.a.)'ýn; "Allah yanýnda elbisenin en sevimlisi beyaz olanýdýr. Canlýlarýnýz beyaz giysin ölülerinizi de onunla kefenleyin'* hadis-i þerlerinden kaynaklanmaktadýr ve her orduda ancak bir sancak bulunur.[420]
2592. ...Cabir (r.a.)'den merfu' olarak rivayet olunduðuna göre "Peygamber (s.a.) Mekke'ye girdiðinde sancaðý beyazdý."[421]
2593. ...Simak'm haber verdiðine göre, kavminden bir kimse, "Ben peygamber (s.a.) in bayraðýný sarý renkli olarak gördüm" demiþtir.[422]
Açýklama
Bu hadisi rivayet eden ravinin ismi ile Hz. Peygamberin sarý bayrak taþýdýðý bu savaþýn hangi savaþ olduðu hadis
sarihleri tarafýndan tesbit edilememiþtir.
Bazý hâdis-i þeriflerde hz. Peygamberin bayraðýnýn siyah olduðu ifade edilirken[423], burada sarý olduðundan bahsedilmesi bu hadisler arasýnda bir çeliþki olduðu anlamýna gelmez. Çünkü Hz. Peygamberin bazý seferlerde siyah bazýlarýnda da beyaz bayrak taþýmýþ olmasý mümkündür. Nitekim, Prof. M. Hamidullah'ýn þu sözleri de bu gerçeði te'yid etmektedir.
"....Hz. Peygamber zamanýnda orduya mahsus asgari iki nevi bayrak bulunuyordu ki renkleri baþka baþkaydý...."[424][414] Tirmizi, cihad 10; Ahmed b. Hanbel, IV, 297.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 10/93.
[415] bk. Aliyyii'1-kâri, Mirkâdý'I-mefâtih IV, 210.
[416] bk. Tarih Deyimleri ve Terimleri I, 47 (alem maddesi).
[417] bk. Ayintabi se'yyid Muhammed Münib, Tercümetü's-siyer'il-kebir, I, 44.
[418] M. Hamidullah, Ýslam Peygamberi, II, 249.
[419] bk. A.g.e, 254.
[420] bk. Seyyid Muhammed Münib, Tercümetü’s-siyeri'l kebir 1, 44.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 10/93-95.
[421] Tirmizi, cihad 9,10; Nesâi, menâsik 106; Ýbn Mâce cihâd 20.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 10/95.
[422] Beyhâkî, es-Sünenu'1-Kübrâ, VI. 293.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 10/96.
[423] 2591 nolu hadis ve Ýbn Mâce, cihâd, 21; Tirmizi cihâd 10.
[424] bk. Ýslam Peygamberi II, 255.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 10/96.