Diðer Yazýlar
Pages: 1
Sihir korkusu By: hafiza aise Date: 27 Nisan 2012, 18:15:49
Sihir korkusu

Mart 2007 18.SAYI

Sihrin yani büyünün tarihi çok eskilere dayanýr. Kur’an-ý Kerim, sihrin Hz. Süleyman’ýn (a.s) zamanýnda, þeytanlar tarafýndan halk içinde nasýl yayýldýðýndan bahseder. (Bakara,102) Tefsircilerin belirttiðine göre, Hz. Süleyman (a.s) zamanýnda insan ve cin þeytanlarý pek azýtmýþtý. Þeytanlar, gökteki meleklerin konuþmalarýný gizlice dinleyip meydana gelen ve gelecek olan olaylar hakkýnda birtakým bilgiler edinir, sonra onlarýn içine yüzlerce yalan karýþtýrarak halka yayardý. Þeytanlar bu iþlerde aracý olarak, fýtrat ve hali kendilerine benzeyen, bozuk tabiatlý, yalancý, sahtekar, itikadý bozuk, fesadý çok kimseleri seçerler ve onlara çeþitli telkinlerde bulunurlardý. Kahin, sihirbaz, büyücü diye bilinen bu kimseler, cinlerin bazý haberleri doðru çýktýkça onlara güvenir, getirdiklerini alýr, içine kattýklarý binlerce yalanla bunlarý halk içinde yayarlardý. Sonra bunlarý yazarak çeþitli sihir-büyü kitaplarý oluþturdular.

Süleyman (a.s), Allah’ýn emriyle bu cinleri hükmü altýna aldý, onlarý birtakým hizmetlerde kullandý. Onlarýn önceden yaydýðý ve kahinlere yazdýrdýðý bütün sihir (büyü) kitaplarýný toplatarak tahtýnýn altýnda bir mahzene kapattý. Hz. Süleyman’ýn vefatýndan bir müddet sonra hakikati bilen alimler de kalmayýnca þeytanlardan biri insan suretinde gelip, “Ey insanlar! Bilmiþ olun ki Süleyman b. Davud, bir peygamber deðildi, o bir sihirbazdý; cinleri, þeytanlarý, rüzgarlarý hep sihirle büyüler ve kullanýrdý. O neye erdi ise hep sihir bilgisi sayesinde erdi; inanmazsanýz, sakladýðý kitaplarý bulur, anlarsýnýz” dedi. Kitaplarýn saklý olduðu yeri gösterdi. Orayý açtýlar, gerçekten de birçok kitap çýkardýlar. Bunun üzerine insanlar, “Süleyman sihirbaz imiþ, hükümetini sihir ile idare edermiþ” dediler.
Bu fitne o derece yayýldý ki daha sonra gelen Ýsrailoðullarý, Hz. Süleyman’a (a.s) iyi sihirbaz olan bir hükümdar gözüyle baktýlar ve halka da öyle tanýttýlar. Nihayet Ýslam geldi ve Kur’an, Ýsrailoðullarýnýn Hz. Süleyman hakkýndaki iftiralarýný reddetti, iþin aslýný öðretti. Kahinlerin hilesini, sihirbazlarýn sahtekarlýklarýný ortaya çýkardý. Sihri, fala bakmayý, cinlerden haber alýp vermeyi, gök cisimlerinden ve burçlardan gayba ait haberler üretmeyi ve bunu yapanlara gitmeyi yasakladý.

Sihrin hükmü nedir?

Dinimizde sihir, büyük günahlardan biridir. Öyle ki hadis-i þerifte, insaný helak eden yedi büyük günahýn içinde sihir, þirkten sonra ikinci sýrada zikredilmiþtir. (Buhari) Sihrin tesiri ve zararý olduðu inkar edilemez. Zarar verdiði için de haram kýlýnmýþ, ayet ve hadislerde bu tür þeytani iþlerin þerrinden Allah’a sýðýnýlmasý istenmiþtir.
Sihrin bir kýsmý küfürdür; þeytan, cin, yýldýz gibi Allah’tan baþka varlýklarý büyütmek, onlarýn kendi baþýna insanlara fayda veya zarar verdiðini söylemek, buna inanmak, onlardan yardým istemek þirk olup insaný dinden çýkarýr. Böylelikle sihri öðrenmek, öðretmek ve ona inanmak haramdýr. Yine insanlarý öldürmek, karý-koca arasýný ayýrmak, dostlarý birbirine düþürmek için yapýlan sihir ve büyü türleri de bu kýsma girer. Bu kýsma girmeyen göz boyama, aldatma, hayal ettirme cinsinden olan sihir iþlerinin öðrenilmesi de uygun deðildir. Sýrf oyun, eðlence ve insanlarý rahatlatmak için yapýlan fakat sihir adý altýnda uygulanan el çabukluðu türünden olan bu iþler mekruhtur. (Ebu Hayan, Tefsiru’l-Bahri’l-Muhit, 1/328). Sihir ya da falcýlýk türü iþler bir imtihan çeþididir; hepsi Allah’ýn izni ve yaratmasýyla gerçekleþir. Bunun için onlardan korunmanýn en güzel yolu, yüce Allah’a sýðýnmak, sihirbaz ve cinden deðil, Allah’tan korkup haramlardan kaçmaktýr.

Sihirbazlarýn temel özelliði

Ýslam alimleri sihir ve büyünün temelini imansýzlýk, ahlaksýzlýk ve aldatmanýn oluþturduðunu söyler. Müfessir Ýsmail Hakký Bursevi’nin (rah) belirttiði gibi, sihirbazlar, þeytanlara rüþvet vermeden, onlardan bir yardým alamazlar. Bu rüþvetin baþýnda, sihirbazlarýn Allah’ý inkar etmesi gelir. Sonra Allah’ýn ayetlerine hakaret etmek gelir. Bunun için büyücüler hiç çekinmeden, Kur’an ayetlerini bozarlar, onu pis maddeler üzerine yazarlar, kan veya pislikle karýþtýrýrlar. Ayrýca kendileri de pislik içinde yaþarlar, namaz, oruç gibi farzlardan kaçarlar. Her türlü haramý mübah görürler. Onlar bu iþleri yaptýðý sürece kafir cinler ve þeytanlar onlara yardýmcý olup birlikte fitne ateþini yakarlar. (Bursevi, Ruhu’l-Beyan, 1/246 Beyrut, 2001)

Bunlar içinden bazýlarý kendilerine vahiy ve ilham geldiðini bile söyler, fakat onun kimden geldiðini söylemez ya da bilmez. Ayette belirtildiði gibi, (Þuara, 221/223) onlara gelen, þeytandýr; getirdiði ise baþtan sona yalan ve hezeyandýr. Bunlar Allah’ýn deðil, þeytanýn dostlarýdýr. Sihirbaz ve kahinler, çeþitli ilimlerden, edebiyattan, felsefeden, teknolojiden istifade ederler; tabiattaki garip varlýk ve olaylarý istismar ederek malzeme olarak kullanýrlar.

Sihir ve büyü nasýl bozulur?

Kendisinde sihir olduðu tespit edilen bir kiþiyi, ancak ehil bir kimse tedavi edebilir. Tedavi edebilecek kapasitedeki bu kimse, Müslüman olmalý, beþ vakit namazýný kýlmalý, harama helale dikkat etmeli, iþin inceliðini ve tedavi usulünü bilmeli, tedavi ederken hiçbir haram iþlem yapmamalý ve bu iþi geçimini saðladýðý bir meslek haline getirmemelidir.

Bu durumlarda, týbbi tedavi yanýnda, tavsiye edilen dualarý okumak, bu dualarý okuyup þahsa veya suya nefes vermek, onlarý okuyamayan çocuk, hasta, yaþlýlar ve akli dengesi yerinde olmayanlar için yazýp, uygun þekilde sararak üzerlerine asmak caizdir, faydalýdýr. Bunlar þifa için okunan dualar, ayet ve hadislerden alýnmýþ olmalýdýr. Manasý belli olmayan tuhaf þeylerin okunmasý ve yazýlmasý bir fayda saðlamaz, bu tür þeyler yasaktýr. Bu iþle meþgul olanlarýn, sihirbaz, falcý ve kahinlere gidenlerin, bunu terk edip tövbe etmesi farzdýr. Ýþin bir de hukuki boyutu vardýr ki, o da yetkili birimlerin iþidir. Ýnsanlýðýn bütün dertlerine derman olarak gönderilen Ýslam dini, doðru olarak anlaþýlýp yaþanmadan, insanýmýzýn huzuru bulmasý imkansýzdýr. Zehire bal diye sarýlmak ne kadar tuhaftýr!

Dilaver SELVÝ


radyobeyan