Evlilik - Ýletiþim
Pages: 1
Sen evlenmeden evine gelmem By: hafiza aise Date: 27 Nisan 2012, 17:51:01
“Sen evlenmeden evine gelmem!..”

Mart 2007 18.SAYI

Evlilik ömürlük bir yolculuk. Bazen eþler kýrk yýl ayný yastýða baþ koyar bazýlarý yýllarca özlem içinde yanarak yaþar. Her nasýlsa bu gönüllere mekansal uzaklýklar mesafe açmada etkisiz kalýr. Ömrü kah hapishanelerde, kah ülke dýþýnda geçen nice fikir adamý, þair ve yazarýn, gurbete ekmeðini kazanmak için giden pek çok insanýmýzýn evliliklerinin dumaný hasret ve sýla özlemine karýþmýþ fakat evliliðin safiyetine gölge düþürmemiþ. Çocuklarýyla bir baþýna kalan anneler, hem analýk hem babalýk vazifesiyle evlatlarý için “babasýz büyüdüler” dedirtmemiþ,  kol kanat germiþ.

Evlilikte iletiþim becerileri denilince modern terminoloji, genelde mekan olarak bir arada yaþayan çiftlerin evlilik sorunlarýyla baþ etme yöntemlerine öneriler sunar. Asýl beceri hasret ve meþakkati yaþayarak evliliklerini devam ettirenlerin tutumundadýr oysa. Bu evliliklerin en hoþ örneðini yaþayanlardan büyük þair, mütefekkir Necip Fazýl Kýsakürek’in evliliði hususunda bizzat kendisinin kaleme aldýðý satýrlar oldukça duygu ve hayret yüklü.

Evlen evlen evlen…

Gittiði her yerde ve bilhassa çok sevip saygý duyduðu, kendisinden “Efendim” diye bahsettiði bir büyüðü, her ziyaretinde, “Evlen, evlen, evlen!..” der. Namaz emrinden sonra Kýsakürek’e yönelik daimi ihtarý bu yönde olur. “Evime ne zaman þeref vereceksiniz?” diye her soruþunda, “Sen evlenmeden gelmem!” der. Necip Fazýl bir gün dayanamaz. “Efendim, ben münasibimi bulamýyorum. Siz bana muhitinizden, yakýnlarýnýzdan birini bulun ve emredin… Ýsterse o hizmetçiniz olsun, hemen evleneyim!” “Yok, olmaz”, der mürþidi. “Sen bulacaksýn ve kendi muhitinden bulacaksýn!..” Bundan sonrasýný Necip Fazýl bakýn nasýl anlatýr:

“Nihayet yoluma, otuz yedi yýldýr çile ortaðým, Neslihan çýktý. Bana nur topu gibi beþ çocuk hediye eden sevgili zevcem… Dýþ yüzün dýþ yüzünde baþlayan münasebet en kýsa zamanda köklere kadar indi. Kendisini aldým, Eyüb’e götürdüm, evin önünden geçirdim ve biraz ilerideki (Piyer Loti) kahvehanesinde oturttum. ‘Bekle biraz’ dedim; ‘Kendilerine haber vereyim. Çaðýrýrlarsa koþar, gelir seni götürürüm. Ýzinsiz çýkaramam huzurlarýna…’ Kýzcaðýz derin bir tevekkül içinde, oturdu, nasibini bekledi. Huzurlarýndayým. ‘Efendim; bir kýzla tanýþtým, ismi Neslihan… Bildiðiniz modern kýzlardan; Bâbanzadelerden. Buraya kadar da getirdim. Þu anda ilerideki kahvehanede oturuyor. Takdir buyurursunuz ki, zamane kýzlarýna güven zor.  Þüpheliyim… Ne emredersiniz?”

O büyük zat bir anda þimþek gibi bir hareketle sorar “Üzerinde ne var?” “Yeþil bir manto, efendim!” Yine bir anda, þimþek gibi bir hýz içinde, ani bir dalýþ ve uyanýþ haliyle, “Sen ondan deðil, kendinden þüphe et!” Bu cevabý, “Suratýmda þaklayan takdir tokadý” diye niteler Necip Fazýl. Bu ikazýn coþkusu ve Neslihan Haným’ýn bu kadar güzel kabul ediliþinin zevkiyle koþar adýmlarla müstakbel eþinin yanýna gider.

Küçük çekiþmeler dýþýnda…

Hýzla evlilik iþlemlerini baþlatan Kýsakürek, bundan sonrasýný þöyle anlatýyor: “Efendi Hazretleri ileride, vasýtamla Neslihan’a gönderecekleri mektuplarda kendisine ‘kýzým’ diye hitap edecekler ve benden ‘damadým’ diye bahis buyuracaklardýr. Ki, zevcemle aramda, sadece Efendimin yümniyle, bereketiyle, benim yüzümden çektiði bin bir musibete raðmen küçük çekiþmeler dýþý, hainliðe kaçan hiçbir hadise ve bað gevþemesi olmamýþtýr.”

“Þu adamýn eþi olacaðýma… dediðin oldu mu?”

Cuma 12 Aralýk 1952… Sabahýn saat 10’u… Necip Fazýl hüküm giyer. “Hapishanenin önündeyim… Yanýmda zevcem… Çilekeþ kadýna sormak istiyorum. ‘Söyle; acaba içinden þu adamýn zevcesi olacaðýma, bir bakkalýn, bir kunduracýnýn karýsý olsaydým! gibi bir duygu geçiyor mu? Söyle, hiçbir günü öbürüne uymayan bu belalý, bu netameli adam senden af dilemeye muhtaç mý?..’ Fakat çilekeþ kadýnýn asaletini biliyorum. O, bütün hayatý dalgalý bir ummanda ve kaptan köprüsünde geçen kocasýndan, sahilde sessiz bir balýkçý kulübesine mahsus bir yaþayýþ istemez!.. Ayrýlýk vakti geldiðinde, ‘Haydi güle güle! Dimdik durun ve neþenizden hiçbir þey kaybetmeyin! Beni iyi görmek istiyorsanýz iyi olmaya bakýn!..’ diyerek eþini uðurlar.

Neslihan Haným mazlum ve mütevekkil bir halde oradan uzaklaþýr. Necip Fazýl bu asaletli eþin arkasýndan o kadar gözyaþý döker ki, “Onlarý Toptaþý kasvet ocaðýnýn, asýrlýk, þerha þerha, süngere dönmüþ duvarlarýna verseydim, içemezdi, yutamazdý, alamazdý bu duvarlar” der… Neslihan Haným gibi evliliðinde zorluklara göðüs geren nice çilekeþ insanlar uçsuz bucaksýz bir kum çölünün ortasýnda yemyeþil yapraklarý ile etrafýna neþe saçan sevgi aðaçlarý gibiydiler. Çölün kavurucu sýcaðý kadar yakýcý meþakkatler, onlarýn yeþeren umutlarýný kurutamýyordu. Sadakatleri kelebek ömürlü olmamýþ, sevgileri ve evlilikleri mekansal sýnýrlamalarla çerçevelenmemiþti…

Hanzade YÜCEL

Ynt: Sen evlenmeden evine gelmem By: neslihan Date: 10 Nisan 2015, 20:09:32
Bu hikayeyi 7 güzel adam filminde dinlemiþtim, eþler birbirlerine saygý ve sevgi çerçevesinde yaklasirlarsa fedakarlýk ve Vefa da bunlarýn peþinden gelir diye düþünüyorum. Rabbim razi olsun Necip Fazildan da zevcesinden de senden de kardeþim.
Ynt: Sen evlenmeden evine gelmem By: Medine16 Date: 31 Mayýs 2016, 20:57:29
Kadýnýn gerçekten de  asaleti giydiði kýyafetten deðil gerçekten takýndýðý ahlak ve davranýþtaymýþ

radyobeyan