Utanma By: reyyan Date: 23 Nisan 2012, 15:34:28
6. Utanma
4795... (Abdullah) b. Ömer'den (rivayet edildiðine göre) Peygamber (s.a.) kardeþine (fazla) utanma(masý) hakkýnda öðüt vermekte olan ensardan bir zatýn yanýna uðramýþ da: "Onu býrak! Çünkü utanmak imandandýr"
buyurmuþtur.[105]
Açýklama
"Haya: Utanmak demektir. Kýnamayý gerektiren bir söz ve davranýþtan dolayý kýþýnýn Allah a ve insanlara karþý mahcubiyet duymasý (kýsaca utanmasý), "haya" sözü ile ifade edilmiþtir.
Edeb, haya, insan ahlâký için en güzel bir ölçüdür. Ýnsanýn haddini bilmesi, utanacak bir iþten dolayý sýkýlýp yüzünün kýzarmasý, büyük bir fazilettir. Bu fazilet, sahibini kötülüklerden uzak tutar. Utanýp kýnanmayacaðý iþler yapmasýna da sebep olur.
Gerçek haya insanýn yüce yaratanýna karþý duyacaðý hayadýr.[106]
"Haya" kabahatleri iþlemek korkusuyla nefsin ictinab edip geri durmasýdýr[107] þeklinde de tarif edilmiþtir.
Bilindiði gibi kabahatleri aklî, þer'î ve örfî olmak üzere üç kýsma ayýrabiliriz.
Aklî kabahat (Çirkinlik): Kötülüðü aklen bilinebilen kabahatlerdir ki iþleyenlere "mecnûn" denir.
Þer'î kabahat: Kötülüðü þer-i þerifin açýklamasýyla bilinebilen kabahatlerdir ki, iþleyenlere "fâsýk"denir.
Örfî kabahat: Çirkinliðini örf ehlinin anlayabildiði kabahatlerdir ki, irtikâb edene "ebleh"denir.[108]
Utanmak: Ýnsanýn yaratýlýþýnda mevcut olduðu halde, mevzumuzu teþkil eden hadiste, utanmanýn, imana baðlanmasý, utanmanýn yerini ve ölçüsünü dinin ve imanýn tayin etmesidir. Binaenaleyh burada din ve imanýn belirlediði yerler ve ölçüler dýþýnda görülen utanmalar söz konusu deðildir. Ýslâm ölçülerine uymayan utanmalar, gerçekte utanma deðildir. Yere düþen ekmeði almaktan utanmak, geçimini te'min için rençberlik yapmaktan utanmak gibi....
Mevzumuzu teþkil eden hadis-i þerifte, kardeþine utanmak hakkýnda öðüt verdiðinden bahsedilen ensarlý zata göre, kardeþi utangaçlýðý yüzünden çok zarar gördüðü için onun utanmayý býrakmasý gerekiyormuþ. Bu sebeble kardeþini utanmayý býrakmaya zorluyordu. Hz. Peygamber ise, utanmanýn Ýslâm inancý ile yakînen ilgili olduðunu, imandan kaynaklanan utanmanýn güzel huylardan olduðunu söyleyerek o Ensarîyî kardeþine karþý yaptýðý bu baskýdan men'etmiþtir.
Haya en kâmil haliyle imanýn doruðunda olan Peygamber efendimizde tezahür etmiþtir. Nitekim Ebu Said el-Hudrî (r.a.)'de; "Resul-i ziþan efendimizin bir kýzdan daha utangaç olduðunu" ifade etmiþtir.[109]
Beyhaki'nin rivayetine göre, Hz. Peygamber bir hadis-i þeriflerinde þöyle buyurmuþtur: "Ýzzet ve celal sahibi Hak teala karþýsýnda, her hangi bir kul, ellerini açýp dua ederek birþey dilerse Cenab-ý Hak onu eliboþ olarak çevirmekten haya eder."[110]
Hayanýn fertler için olduðu kadar cemiyetler için de büyük bir önemi vardýr. Ýman Þairimiz Mehmet Akif merhum þu mýsralarýyla bu gerçeði ne güzel ifâde etmiþtir:
"Göster Allahým, bu millet kurtulur tek bir mu'cize.
Gaib hazinenden bir utanmak hissi ver bize.
Haya sýyrýlmýþ inmiþ, öyle yüzsüzlük her yerde.
Ne çirkin yüzler Örtermiþ meðer bir incecik perde."
Mevzumuzu teþkil eden bu hadiste hayanýn imandan bir þube olduðundan bahsedilmesi imanýn birçok þubeleri olduðuna delâlet eder.
Biz imanýn bu þubelerini "4673" numaralý hadisin þerhinde açýkladýðýmýzdan burada tekrara lüzum görmüyoruz.[111]
4796... Ebu Katede'den demiþtir ki:
Biz, Ýmran b. Husayn ile birlikte idik. Orada Buþeyr Ýbn Ka'b da vardý. (Bir ara) Ýmran Ýbn Husayn (söze baþlayýp), Rasûlullah'm (s.a.): "Utanma tamamiyle hayýrdýr" dediðini ya da "utanma(nýn) hepsi de hayýrdýr" buyurduðunu söyledi.
Bunun üzerine Büþeyr Ýbn Ka'b'm:
"Biz bazý kitaplarda bazý hayalarýn vakar (aðýrlýk), bazýsýnýn sekînet (iç huzuru), bazýsýnýn da zayýflýk (kaynaðý) olduðuna rastladýk" dedi.
Ýmran hadisi tekrar rivayet etti. Büþeyr de sözü(nü) tekrarladý; (hayanýn bir takým zaaflarýn kaynaðý olduðunu ifade eden Büþeyr'n bu sözlerini ikinci kez iþiten) Ýmran öfkelenip gözleri kýpkýrmýzý oldu ve (Büþeyr'e hitaben):
Görüyorum ki, ben sana Rasûlullah (s.a.)'dan söz ediyorum, sen de bana kitaplarýndan bahsediyorsun, dedi. (Biz bu durumu görünce Ým-ran'ýn daha fazla kýzmasýný önlemek için kendisine):
Ey Ebu Nüceyd, (artýk bu kadarý) yeter! dedik.[112]
Açýklama
Bezlü'l-Mechûd yazarýnýn da ifade ettiði gibi, Ýslamýn kabul ettiði, hayanýn her çeþidinin hayýr olduðunda; Ýslâmî manada haya çeþitlerinde hayýrdan baþka bir þey olmadýðýnda þüphe yoktur.
Her ne kadar avam-ý nas arasýnda bazý zayýflýklara ve zararlara yol açan bazý davranýþlar, haya sayýlmakta ise de, aslýnda o tür davranýþlarýn haya ile bir ilgisi yoktur. Eðer o davranýþlar haya olsaydý, bu zararlý hareketleri terk etmek gerekeceðinden, sünnetin bir kýsmýný terk etmek icab edecekti.
Büþeyr (r.a.); "Bazý hayalarýn zaaflara sebep olduðunu" söylerken, Hz. Ýmran'ýn zaaflara sebep olan ve halk arasýnda haya olarak bilinen bu hallerin aslýnda haya olmadýðýný açýklamasýný ve halký bu yanlýþ anlayýþtan kurtarmasýný istiyordu. Fakat bu isteðini ortaya koyarken âyet ve hadisten deðil de baþka kitaplardan delil getirmesi, Hz. Ýmran'ýn öfkelenmesine sebep oldu.
Bilindiði gibi, gerçek haya insanýn dince, akýlca ve örfçe çirkin sayýlan þeyleri yapmaktan sýkýlmasý, üzüntü duymasý ve yüzünün kýzarmasýdýr. Bunun dýþýndaki duygu ve düþüncelerden kaynaklanan utanýp sýkýlmalar ise, gerçek haya deðildir. Nitekim, þu hadis-i þerif bu gerçeði çok güzel bir þekilde ifade etmektedir:
"Hz. Peygamber, bir gün ashabýna: "Allah'dan hakkýyla haya ediniz" buyurdu. Ashab da:
Ey Allah'ýn Rasulü, elhamdülillah, haya ediyoruz, dediler. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.):
"Hakiki haya o deðildir. Fakat gerçek manasýyla haktan haya eden baþýný (yani baþtaki duyu organlarýný ve baþýn içindeki düþüncelerini gayr-i meþru düþünce ve davranýþlardan) korusun. Karný ve karnýn ihtiva ettiðini (midesini) kontrol etsin. Böyle yapanlar Allah'tan hakkýyla haya etmiþ olurlar" buyurdu.[113]
4797... Ebu Mesûd (r.a.)'dan (rivayet edildiðine göre) Rasulullah (s.a.) þöyle buyurmuþtur:
"Ýnsanlarýn ilk Peygamberlikten beri duyageldikleri sözlerden biri; utanmazsan dilediðini yap! sözüdür."[114]
Açýklama
Ýmam Hattâbî'nin açýklamasýna göre mevzumuzu eden bu hadisî hayanýn ilk Peygamberden itibaren bütün Peygamberler tarafýndan teþvik edildiðini ifâde etmektedir. Çünkü, Allah her peygambere hayalý olmayý ve ümmetini hayalý olmaya teþvik etmeyi vahyetmiþtir. Haya bir taraftan vahy mahsulü olduðu gibi, diðer taraftan da güzelliði ve fazileti açýk olduðundan bütün akýl sahipleri onun güzel bir haya olduðunda ittifak etmiþlerdir. Bu özellikleri taþýyan bir hüküm hiçbir zaman nesh edilmeyeceðinden haya da ilk peygambere vahy edildiði gibi, hiç neshe uðramadan peygamberlerin tümünün þeriatinde yürürlükte kalmýþtýr.
Hadiste geçen; "utanmazsan dilediðini yap" cümlesine ulemâ üç çeþit mana vermiþtir:
a. Bu cümle emir kalýbýnda bir haber cümlesidir. "Eðer haya duygusu sana engel olamýyorsa artýk sen nefsinin arzu ettiði bütün kötülükleri yaparsýn" demektir. Hz. Ebu Ubeyd, bu görüþtedir.
b. "Dilediðinizi yapýnýz, o yaptýklarýnýzý görmektedir" (Fussilet, (40) 41) âyet-i kerimesi gibi tehdid ifâde etmektedir. Yani utanmýyorsan dilediðini yap, fakat þunu unutma ki her yaptýðýnýn cezasýný göreceksin, demektir. Ebu'j Abbâs bu görüþtedir.
c. "Yapacaðýn bir iþe bakmalýsýn, eðer seni utandýracak bir iþse ondan vazgeçmelisin, fakat yaptýðýn takdirde seni mahcub duruma düþürmeyecekse onu yapabilirsin" anlamýndadýr. Ebu Ýshak el-Mervezî de söz konusu cümleyi böyle açýklamýþtýr.[115]
[105] Buharý, iman 3, (6, edeb 77; Müslim, iman 57-59; Ebu Davud, sünne 14; Tirmizî, birr 56, 80, iman 7, Nesâî, iman 16, 27; Ýbn Mâce, mukaddime 9; zühd 17; Muvatta, hüsnü'l-hulk 10; Ahmed b. Hanbel, 11-56, 147, 392, 414, 442, 501, 533, V, 269.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/628.
[106] Kýlavuz Dr. Saim, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, 510.
[107] Muhammed Said, Ahlâk-ý Hamide s. 29.
[108] a.g.e.
[109] Buharý, edeb 77.
[110] Eþref Edip, Asr-ý Saadet VI, 463.
[111] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/629-630.
[112] Müslim, iman 60-61.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/630-631.
[113] Tirmizî, kýyâme, 24; Ahmed b. Hanbel, I, 387.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/631-632.
[114] Buharý, enbiya 54, edeb 78; Ýbn Mâce, zühd 17; Muvattâ, sefer 46; Ahmed b. Hanbel, IV, 121-122, V, 273.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/632.
[115] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/632-633.