Bana bir masal anlat By: sumeyye Date: 19 Nisan 2012, 16:31:02
Bana bir masal anlat...
Mustafa Uçurum'un yazýsý...
Sanki bir Nuh tufaný yaþamýþýz da dört bir yanýmýz sularla çevrilmiþ gibi ortalarla öylece kalakalmýþýz. Dünya ahengini yitirmiþ, her þey eðreti bir hâl almýþ, kimsenin kimseden haberi olmadan öylece yaþayýp gidiyoruz. Ýçimizde büyütüp durduðumuz kalp dinamiklerimizi çalýþtýrmayý ihmal ettiðimizden bu yana kuþlar ayný güzellikte uçmuyor, daðlarýn ardýndan gelecek iyi haberleri bekleyenimiz yok.
Günümüz insanýnýn en büyük cenderesi; kendine vakit ayýramama olarak kalýplaþmýþ þekilde her yerde karþýmýza çýkýyor. Elimizden kayýp giden bir güzel yanýmýza þahit olmayagörelim, hemen vakitsizlik üzerine bir sürü veryansýn baþlýyor, koþuþturma denen, hayat gailesi denen o müthiþ duvar önümüze setlerini kuruyor. Böyle bir tufanýn içinde kendini ihmal eden insanoðlunun da çocuklarýný bu tufana kaptýrmasý da kaçýnýlmaz son olarak sahneye konuyor. Sonuç olarak masalsýz büyüyen çocuklarýmýza anlatacak sözümüz olmadan hayal dünyasý kýt bir çocuk ordusu ile gerçek dünyada savaþýp duruyoruz.
Masalý yalnýzca bir edebi tür olarak düþünmemek gerek. Masallar içimizde söyleyemediðimiz, çýrpýnýp duran bir dünyanýn anahtarýný bizlere sunan sihirli bir kapýdýr. Dünya telaþýndan sýyrýlmamýzý saðlayan, bizi alýp bilinmedik diyarlara götüren masallar ayný zamanda bir efsunlu sözler iklimidir de.
Doyumsuz insanlar haline gelmeye baþlamamýzýn miladý olarak televizyonun evlere girmesi gösterilebilir. Ne zaman ki evlerde masal anlatan dedelerin, ninelerin yerini bizleri içine hapseden evlerdeki camdan canavarlar almaya baþladý, içimizdeki susturulmaz doyumsuzluk da büyüyüp geliþti. Gözlerimizi kapatýp da bir an için hayal ettiðimiz o sihirli sahneyi düþünün. Bir küçük oda, çýtýrtýlarla yanan soba, etrafýnda bir sürü çocuk, en büyük mindere oturmuþ aydýnlýk yüzlü bir dede ve anlattýðý masallar. Masalý dinlerken kendini o dünyaya kaptýran, hayal dünyasýnýn denizlerine çoktan dalmýþ çocuklar ve mutlu bir yuva.
Masallarla büyüyen çocuklarýn umutlarý daha da büyüktü. Yerinde durmak bilmeyen, umutsuzluk nedir tanýmayan, her zaman her iþin üstesinden gelen çocuklardý onlar. Pes etmek onlarýn kitaplarýnda yazmazdý. Onlar biliyorlardý ki Kaf Daðýnýn ardý vardý ve gün gelecek oradan bir haber gelip kendilerini kurtaracak. “ Ýyilik” denen o büyülü sözcüðü hayatlarýnýn baþýna koyan çocuklar, düþeni kaldýrmayý, birinin elinden tutmayý, “Baþarýlamayacak iþ yoktur.” felsefesini hep masallardan öðrenmiþlerdi. Dünyada iyi insanlar da olduðunu, en küçük kardeþin ne yapýp edip her iþin üstesinden geleceðini bilen çocuklar her zaman kendilerini küçük kardeþin yerine koyarak büyüdüler. Umutlarý daðlar gibiydi ve o daðlarý aþmak o kadar da zor deðildi. Çünkü gün gelecek ve bir Anka kuþu gelip onlarý kurtaracaktý.
Masallar her halleriyle insaný içine çeken bir dünyadan seslenmekteler. Gerçek dünyadan uzak bir dünyanýn masalýný dinleyen çocuklarýn içinde uzak bir düþ daima büyür durur. O dünyaya gidemeyeceklerini bilseler de içlerinde bir umut, kalplerinde bir düþ vardýr. Hayatýn bir tekerlemesi olduðunu, iyilerin günü geldiðinde galip gelebileceðini, önlerine çýkan üç yolun en iyisini seçebilmek için iyi olmak gerektiðini, güzeller güzeli bir periyle en sonunda iyi olanýn karþýlaþabileceðini ve gökten düþecek üç elmadan en az bir tanesinin kendi payý olduðunu öðrenen çocuklar masalla gerçek arasýnda bir köprü kurarak masal çaðýndan sýyrýlýp gerçek dünyaya süzülürken yüreklerinin sesine kulak vermeyi ihmal etmemiþlerdir.
Masalýn yerini televizyon, bilgisayar almaya baþlayýnca elbette çocuklarýn hayal dünyasý da tersine döndü. Artýk iyiler deðil de güçlü olanlar, hile yapanlar galip gelmeye baþladý. Oynadýðý bilgisayar oyunlarýnda rakibini kendi gücüyle deðil de birkaç tuþ darbesi sayesinde hile ile alt eden çocuklar günlük yaþantýlarýnda da baþ edemedikleri iþlerde hile yapmanýn o dayanýlmaz cazibesine kapýlmayý ihmal etmediler. Onlarýn hilesi Keloðlan’ýn oyunlarý gibi akla deðil sýrtýndan vurmaya dayalý olduðundan ne yazýk ki sonunda Keloðlan gibi padiþahýn kýzýna ulaþmalarý mümkün olmadý.
Çocuklarý teknik donanýmlarla kuþatarak hayal dünyasýndan uzaklaþtýrdýk. Masal diyerek izlettirilen ve onlara masaldan öte sihirli bir dünyasýnýn kapýsýný açan bol fantastik filmler de onlarýn içindeki masal açlýðýna ne yazýk ki çare olamadý. Onlar biliyorlardý ki göklerde süzülüp duran sihirli çocuðun her tarafýnda görünmez renkte çelikten halatlar vardý. Oysa ki Peter Pan uçarken o kadar sahiciydi ki her an pencereden içeriye süzülmesi an meselesiydi.
Çocuklarý bu dijital kuþatmadan kurtarýp da onlarý masalýn büyülü dünyasýna çaðýrmak en az Keloðlan’a padiþah tarafýndan verilen üç görev kadar zor. Þunu da unutmamak gerek; Keloðlan ne yapýp edip görevleri tamamlayýp her zaman padiþahýn kýzýyla evlenmeyi baþarýyordu. Bir masal kitabýnýn kapaðýný açýp çocuklarýmýza her gün okuyacaðýmýz bir masal onlarýn dünyalarýna ayrý bir renk olacaktýr. Masallarda bizi içine çaðýran o kadar çeþitli renk var ki. Önemli olan kapýyý aralamak. Varsýn bizi Deli Dumrul karþýlasýn. Onu da alt etmenin elbet bir yolu vardýr. Önemli olan baþlamak.
Ynt: Bana bir masal anlat By: melikebat Date: 19 Nisan 2012, 22:29:50
çok güzel olmuþ kaleminize saðlýk.
Ynt: Bana bir masal anlat By: sumeyye Date: 04 Ocak 2015, 03:19:41
s.a.. , çocuklara masal anlatmanin ve okumanin ayri bir yeri vardir..Maalesef artik teknoloji ilerledikçe bunlardan da yoksun kaliyor çocuklar ya da aileler istesede çocuklar pek sicak bakmiyor ne yazik herseyin ayri bir yeri ve güzelligi vardir.