Kanada’dan istanbul’a ezan dinlemeye geldi By: hafiza aise Date: 29 Mart 2012, 16:38:48
Kanada’dan istanbul’a ezan dinlemeye geldi
Ekim 2007 25.SAYI
Kanada’da Müslüman bir baba ve Hýristiyan bir annenin kýzý olarak dünyaya gelen Sadiya Durrani, iki dini de öðrenerek büyür. Sekiz yaþýnda iken ilk baþörtüsünü takar. Baþörtüsünü annesi dikmiþtir. Oruçlu olduklarý günler iftar sofrasýný kuran anne, namaz vakitlerini de yine babasýnýn evde olmadýðý zamanlar çocuklarýna hatýrlatma görevini üzerine alýr. Anne ve babasýnýn din seçiminde serbest býraktýðý üç kardeþ ergenlik çaðýna geldiklerinde Ýslam’ý seçip Müslüman olurlar. “Çünkü kafamýzdaki sorularýn cevabýný Ýslam’da bulduk” diyen Sadiya ve kardeþlerinin din seçimlerini anneleri saygýyla karþýlamýþ. 14 yaþýnda iken babasý vefat eden Sadiya, Kanada’da annesi ve ablasý ile birlikte yaþýyor. Kendisi grafiker, annesi ve ablasý ise öðretmenlik yapýyor.
Sadiya, 28 yaþýnda iken ilk kez Müslüman bir þehre, Ýstanbul’a gelir. Uçaktan indiði ilk gün bavulu ile birlikte Sultanahmet’e gider ve burada namazýný büyük bir sevinç ve þükürle eda eder. Onun için en güzel sürpriz evde yemek yerken dinlediði ezan sesi olur. Yemeðini yarým býrakýp büyük bir sükünetle ezaný dinler ve eve ezan sesinin gelmesinin büyük bir nimet olduðunu düþünür. “Kanada’da mescitlerimiz var ama müezzin içerde sadece bizim duyacaðýmýz þekilde ezan okur. Her Müslümanýn evinde namaz saatleri vardýr ve bu saatlere bakarak namazlarýmýzý kýlarýz ” diyen Sadiya, pencereden seyrettiði Ýstanbul silüetini göze hoþ gösteren þeyin de camiler ve minareleri olduðunu düþünüyor.
11 Eylül’den sonra Ýslam’a ilgi arttý
Kanada’da Müslümanlarla yaþadýklarý için hiçbir zaman yalnýz kalmadýklarýný ifade eden Sadiya, eðitimini Kanada halkýnýn gittiði bir okulda sürdürürken ayný zamanda haftada 4 saat de Müslüman bir okula gittiklerini anlatýyor. O günler hakkýnda “Okulda hiçbir sorun yaþamadýk. Neden baþýmýzýn örtülü olduðunu soranlara Müslüman olduðumuzu söylüyorduk, sýnýfa yeni gelen çocuklara ise bizim bir þey söylememize fýrsat kalmadan diðer çocuklar bilgi veriyordu” diyor.
Müslüman kimliklerinden dolayý 11 Eylül olaylarýnýn ardýndan bazý sýkýntýlar yaþadýklarýný ancak bu sýkýntýlarýn güzel kapýlar açýlmasýna vesile olduðunu söyleyen Sadiya, Müslümanlara öfke duyanlardan daha çok bu olaydan sonra Ýslam’ý öðrenmek ve yakýndan tanýmak isteyenlerin sayýsýnýn arttýðýný dile getiriyor ve ekliyor: “Mescitlerimizi her dinden insana açtýk. Merak edenler gelip bizi yakýndan tanýdý Müslümanlarý tanýdýktan sonra Ýslam’ý seçenlerin sayýsý hýzla arttý. 11 Eylül’den sonra Müslüman olanlarýn sayýsýnda bir patlama yaþandý.”
Türkiye karýþýk bir ülke
Kanada’da Müslüman arkadaþlarýyla birlikte ortak birçok çalýþmaya imza attýklarýný belirten Sadiya haftada bir toplanýp dünyanýn dört bir yanýnda yaþayan Müslümanlarýn sýkýntýlarýný konuþup fikir alýþveriþi yaptýklarýný aktarýyor. Türkiye hakkýnda Kanada’da son zamanlarda en çok konuþulan konulardan birinin seçimler ve baþörtüsü yasaðý olduðunu söylüyor.
Türkiye’ye Müslüman bir ülke hakkýnda izlenim edinmek için gelen Sadiya, Ýstanbul’u düþündüðünden çok daha güzel ve çekici bulmuþ. Türkiye ve Ýslam ülkeleri hakkýnda iyi bir araþtýrma yaparak geldiðini dile getiren Sadiya, “Ýlk gençlik yýllarýmda Ýslam ülkelerindeki herkesin çok sýký Müslüman olduðunu sanýyordum. Ama daha sonra çok þey okuyup, araþtýrýnca gerçeði daha iyi görüp anladým” diyor.
Sadiya, üç hafta boyunca Ýstanbul’daki camileri gezmiþ ve Sultanahmet Camisi’nin avlusu ile Süleymaniye Camisi’nden çok fazla etkilenmiþ. Her fýrsatta namazlarýný camide cemaat ile kýlan Sadiya cami cemaatini sandýðýndan daha kalabalýk görmüþ. “Camilerin içini daha da boþ sanýyordum ama cemaat düþündüðümden daha kalabalýk” diyen Sadiya için cemaatle kýlýnan namazýn hazzý bir baþka. Sokakta yürürken ezan sesini duyup camiye gitmenin anlatýlmaz bir duygu olduðunu ifaden eden Sadiya, camiler ve þehir kadar Ýstanbul halkýný da sevdiðini belirtiyor ve ekliyor: “Ýnsanlar hep birlikte yaþýyorlar. Þehirde bir cemaat ruhu var. Sokakta yürüyen bir çocuðu hiç tanýmayan biri uzanýp þefkatle seviyor. Herkes birbirine çok güveniyor ve sýcacýk bir iliþki içindeler.”
Korna ikinci dil gibi
Kanadalý genç kýz insanlarýn birbirlerine duyduklarý güvenin en belirgin örneðini minibüslerde þoföre ulaþtýrýlmasý için herkesin ücreti bir öndekine verdiðini görünce yaþamýþ. “Kanada’da o paranýn þoföre kadar gitmesi mümkün deðil. Arada biri alýr ve o para kaybolur. Veren kiþi de ‘enayi’ olur” diyor. Türkiye ile ilgili baþka ilginç tespitleri de var. Mesela hepimizi çýldýrtan trafiðe bir olumsuz yorum da ondan geliyor. Trafiðin yoðunluðundan mý bilinmez ama Türkiye’de Türkçe dýþýnda konuþulan ikinci dilin araba kornasý olduðunu söyleyen Sadiya, ilk günler araba kornasý sesinden uykusuz kaldýðýný ama sonra yavaþ yavaþ bu gürültüye alýþtýðýný belirtiyor. Hava sýcaklýðýna aldýrmadan günlerce her fýrsatta çay içen Sadiya’nýn Türk çayýna yorumu ise þöyle: “Türk çayý cennetten çýkma bir içecek.”
Ayþe OLGUN