Kazanamazsan rezil oluruz! By: ehlidunya Date: 13 Mart 2012, 00:49:26
Kazanamazsan rezil oluruz!
'Çocuðum üniversiteye hazýrlanýyor' diye eve misafir almayan, ders çalýþacak diye evde olaðanüstü hal ilan eden, müfettiþ gibi onun sürekli ders çalýþýp çalýþmadýðýný kontrol eden anne-babalar doðru yapmýyor. Bir de "Sýnavý kazanamazsan seni zor günler bekliyor, herkesin gözü senin üzerinde, mutlaka týp fakültesi kazanmalýsýn" gibi baskýlar söz konusu ise öðrencinin panikleyip kaygý altýnda ezilmesi kaçýnýlmazdýr.
Yüksek sýnav kaygýsý, öðrencilerin baþarýsýný olumsuz yönde etkileyen hususlardan birisidir. Yüksek kaygýnýn etkisiyle öðrenciler sýnavda panikler ve gerçek performanslarýný ortaya koyamaz. Sýnavda yaþadýklarý gerginliðin etkisiyle öðrendikleri bilgileri sýnav esnasýnda etkili bir þekilde kullanamayan, hatta bildikleri sorularý dahi doðru cevaplayamayan bu öðrenciler, ayný sorularý sýnavdan sonra rahatlýkla çözebilir.
Üniversite sýnavýný bir maratona benzetirsek, yüksek kaygý taþýyan öðrencinin durumu 20-30 kiloluk bir çantayla koþmaya çalýþan atlet gibidir. Bu atlet ne kadar istekli olsa da taþýdýðý yükün etkisiyle erken yorulacaktýr. Öðrencilerin sýnav kaygýsýný tetikleyen hususlarýn baþýnda ebeveynlerin yanlýþ tutumu gelir. Ebeveynlerin sýnavý bir ölüm-kalým meselesi gibi algýlamasý ve çocuðunu motive etme amaçlý da olsa, "Sýnavý kazanamazsan seni zor günler bekliyor", "Herkesin gözü senin üzerinde", "Kazanamazsan çevreye rezil oluruz" gibi ifadeler kullanmasý, teþvik edici olmaktan çok adeta öðrenciyi kilitleyecektir.
Ebeveynin, çocuðunun kapasitesini göz önünde bulundurmadan "Mutlaka týp fakültesini kazanmalýsýn" ya da "Hukuk fakültesini kazanamadýktan sonra baþka bir bölüm kazansan da bir þeye yaramaz" gibi ifadeler kullanmasý, öðrenci açýsýndan yýkýcý sonuçlar doðurur. Ebeveynin çocuðuna güvenmemesi ve sýnavý kazanmasý için ona baský yapmasý, aþýrý otoriter bir tavýr içine girmesi, çocuðun kaygýsýný yükselteceði gibi onun ailesinden soðumasýna da yol açar. Bu durumda ebeveynlerin þu hususlara dikkat etmesi yararlý olacaktýr:
Ebeveyn, çocuðuna sýnavý bir ölüm-kalým meselesi gibi takdim etmemelidir.
Çocuðun kapasitesi konusunda gerçekçi olunmalý ve beklenti düzeyi ona göre belirlenmelidir.
Öðrenci, kesinlikle baþkalarýyla kýyaslanmamalý. Bu durum, onun aþkýný-þevkini kýrmaktan baþka bir iþe yaramaz.
Sýnavý bir kiþilik ölçüm aracý olarak kullanmamalý ve çocuðun deðeri sýnavdaki baþarýsý üzerinden biçilmemeli. Bilakis çocuðunuza "Sen bizim evladýmýzsýn, kazansan da, kazanmasan da bizim için çok deðerlisin" mesajý verilmelidir.
"Senin imkânlarýn bende olsaydý mükemmel bölümler kazanýrdým, ama sen çalýþmýyorsun" tarzýndaki ifadeler, öðrenciyi motive etmemekte, hatta itici bulunmaktadýr. Beklentinizi ifade edip çocuðun ders çalýþmamasýnýn asýl sebeplerini araþtýrmanýz daha yararlý olacaktýr.
Çocuk, ebeveynini bir korku objesi olarak görmemeli. Ebeveyn, öðrencinin ders durumunu takip ederken müfettiþ edasýyla davranmamalý. Teftiþ edilmek, insaný gerginliðe sürükler.
Ebeveynin sýnava hazýrlýk süresince çocuðu adeta "karantinaya" almasý, kimseye misafirliðe gitmemesi, eve misafir almamasý, yemeði ve çayý çocuðun ayaðýna götürmesi, çocuk ders çalýþacak diye evde "olaðanüstü hal" ilan etmesi, çocuðun iyice paniklemesine sebep olabilir.
Özellikle ekonomik durumu iyi olan ebeveynlerin çocuðunu özel okula ve dershaneye göndermekle yetinmeyip, her ders için özel öðretmen ayarlamasý, öðrencinin "boðulmasýna" sebep olabiliyor. Bu tarz abartýlý "özel ders takviyeleri" öðrenciyi baský altýna almakta ve "Bunca emeðe raðmen kazanamazsam mahvolurum" düþüncesinin oluþmasýna zemin hazýrlamaktadýr. * Özel Toros Akdeniz Lisesi Rehber Öðretmeni
zaman
radyobeyan