Kanunlar perdesinde acip bir istibdat By: ehlidunya Date: 11 Mart 2012, 17:35:27
Kanunlar perdesinde acip bir istibdat
Evet, öyle acip bir istibdat ki, kanunlar perdesinde herkesin
vicdanýna ve mukaddesatýna, hattâ elbisesine müdahale ederler.
Evet, öyle acip bir istibdat ki, kanunlar perdesinde herkesin vicdanýna ve mukaddesatýna, hattâ elbisesine müdahale ederler. (Zannederim, asr-ý âhirde Ýslâm ve Türk hürriyetperverleri, bir hiss-i kablelvuku ile bu dehþetli istibdadý hissederek oklar atýp hücum etmiþler. Fakat çok aldanýp yanlýþ bir hedef ve hatâ bir cephede hücum göstermiþler.) Hem öyle bir zulüm ve cebir ki, bir adamýn yüzünden yüz köyü harap ve yüzer mâsumlarý tecziye ve tehcir ile periþan eder.
Þuâlar, s. 513, (yeni tanzim, s. 928)
***
Bu yakýnlarda ehl-i ilhâdýn perde altýnda tecavüzleri gayet çirkin bir suret aldýðýndan, çok biçare ehl-i imana ettikleri zalimâne ve dinsizcesine tecavüz nevinden, bana, hususî ve gayr-ý resmî, kendim tamir ettiðim bir mâbedimde hususî bir iki kardeþimle hususî ibadetimde, gizli ezan ve kametimize müdahâle edildi. “Niçin Arapça kamet ediyorsunuz ve gizli ezan okuyorsunuz?” denildi. Sükûtta sabrým tükendi. Kabil-i hitap olmayan öyle vicdansýz alçaklara deðil, belki milletin mukadderâtýyla keyfî istibdatla oynayan firavunmeþrep komitenin baþlarýna derim ki:
Ey ehl-i bid’a ve ilhad! Altý sualime cevap isterim.
Birincisi: Dünyada hükümet süren, hükmeden her kavmin, hattâ insan eti yiyen yamyamlarýn, hattâ vahþî, canavar bir çete reisinin bir usûlü var, bir düsturla hükmeder. Siz hangi usûlle bu acip tecavüzü yapýyorsunuz? Kanununuzu ibraz ediniz. Yoksa bazý alçak memurlarýn keyiflerini kanun mu kabul ediyorsunuz? Çünkü böyle hususî ibâdâtta kanun yapýlmaz ve kanun olamaz.
Ýkincisi: Nev-i beþerde, hususan bu asr-ý hürriyette ve bilhassa medeniyet dairesinde, hemen umumiyetle hükümfermâ hürriyet-i vicdan düsturunu kýrmak ve istihfaf etmek ve dolayýsýyla nev-i beþeri istihkar etmek ve itirazýný hiçe saymak kadar cür’etinizle, hangi kuvvete dayanýyorsunuz? Hangi kuvvetiniz var ki, siz kendinize “lâdinî” ismi vermekle ne dine, ne dinsizliðe iliþmemeyi ilân ettiðiniz hâlde, dinsizliði mutaassýbâne kendine bir din ittihaz etmek tarzýnda, dine ve ehl-i dine böyle tecavüz, elbette saklý kalmayacak, sizden sorulacak. Ne cevap vereceksiniz? Yirmi hükümetin en küçüðünün itirazýna karþý dayanamadýðýnýz hâlde, nasýl yirmi hükümetin birden itirazýný hiçe sayar gibi hürriyet-i vicdaniyeyi cebrî bir surette bozmaya çalýþýyorsunuz?
Üçüncüsü: Mezheb-i Hanefînin ulviyetine ve sâfiyetine münâfi bir surette, vicdanýný dünyaya satan bir kýsým ulemâü’s-sû’un yanlýþ fetvâlarýyla, benim gibi Þâfii’l-mezhep adamlara hangi usûlle teklif ediyorsunuz? Bu meslekte milyonlar etbâý bulunan Þâfiî mezhebini kaldýrýp bütün Þâfiîleri Hanefîleþtirdikten sonra, bana zulüm suretinde cebren teklif edilse, sizin gibi dinsizlerin bir usûlüdür denilebilir. Yoksa keyfî bir alçaklýktýr. Öylelerin keyfine tâbi deðiliz ve tanýmayýz!
Devamý için bakýnýz:
Mektûbât, s. 417, (yeni tanzim, s. 729)
radyobeyan