Nurdan Damlalar
Pages: 1
Risalei Nuru okuma ve anlama teknikleri 4 By: ehlidunya Date: 22 Þubat 2012, 14:54:59
Risale-i Nur’u okuma ve anlama teknikleri

Risale-i Nur’u anlamada ruhî ve kalbî hâletin rölü


Yirmi düsturu kuþanmak

Risale-i Nur’u okumak ve anlamaya yönelik çabalarda iki nokta önemlidir:
Birisi, bu eserleri okumaya teþvik edici ve ihtiyaç hissettirici hususlardýr.  Diðeri, risalelerin bir ilim olarak kavranmasý için izlenecek teknik ve pratik yollardýr.
Risale-i Nur’u anlamanýn bir yönü ilimle ilgilidir.  Buradaki derin meseleleri kavramak elbette önemlidir.  Ancak bunu sadece kuru bir bilgi yýðýný olarak öðrenmek fazla önem taþýmýyor.  Bu da gerekli þüphesiz; ama bu, iþin sadece aklî ve ilmî yönüdür.

Bir de anlama gayretinin ruhu ve kalbi ilgilendiren hâlî yönü var ki, hem girift meselelerin anlaþýlýp mânâ cevherlerinin açýlmasýnda, hem de ruh ve kalp üzerinde tesir icra etmesinde büyük ehemmiyet taþýmaktadýr.

Konunun ikinci veçhesi üzerinde dururken, Üstad Hazretlerinin ilk talebesi ve onun büyük iltifatlarýna mazhar olan Hulûsi Yahyagil Aðabeyin bir tavsiyesiyle karþýlaþtým.  Risalelerin en ince ayrýntýsýna kadar anlaþýlmasýna büyük ehemmiyet veren bu muhterem zat, þu dört hususu tavsiye ediyormuþ:
1.Önce Hücumat-ý Sitte’nin altý desisesini çok iyi anlamak ve onlardan kaçýnmak.
2.Ýhlâsýn altý düsturunu anlayýp uygulamak.
3.Dört Hatveyi fýtrî bir yaþayýþ, bir meleke hâline getirmek.
4.Farzlarý yapýp kebirelerden kaçmak, sünnete sarýlmak ve evrad ü ezkâra devam etmek.

Görünüþte çok kolay ve belki de tümünü uyguladýðýmýzý sandýðýmýz bu dört maddede tam 20 düstur var.  Bunlardan sadece birisi olan “günahlardan kaçýnma”nýn yüzlerce alt maddesi bulunuyor ki baþarabilen kimseyi takva mertebesine çýkarýyor.  Bir baþkasý olan “fazlarý yerine getirmek” maddesinde yýðýnla alt baþlýk var.  Bunlarý uygulayanlarý, abid ve salih makamýna terakki ettiriyor.

Bu maddelerin derin mânâlarýný Risale-i Nur’un ilgili bahislerine havale ederek, belki günlerce sürecek etraflý bir müzakereyi tavsiye ediyorum.  Þimdilik bunlarý çok özlü bir þekilde ele alalým.

1.Hücumat-ý Sittenin tuzaðýna düþmeyin

Hücumat-ý Sitte konusu, Yirmi Dokuzuncu Mektup’ta yer alýr.  Burada ins ve cin þeytanlarýnýn altý hilesi sonuçsuz býrakýlýr ve hücum yollarýnýn altýsý kapatýlýr.

Bu hileler sýrasýyla þunlardýr:
Hubb-u cah (makam sevgisi), hiss-i havf (korku duygusu), tamah (geçim endiþesi), ýrkçýlýk, enâniyet (benlik), tembellik.
Gerçekten de makam mevki arzusu ve þöhrete düþkünlük, insanýn risaleleri okuyup anlamasýnda ve hizmet etmesinde büyük bir engeldir.  Bir kimse makam ve þöhretini kaybetmemek için imanî hakikatleri ihmal ederse büyük zarar eder.  Bu yolda olan kiþinin, makamýný ve þöhretini feda etmekten bir an bile çekinmemesi gerekir.  Ýman dersiyle meþguliyetin kendisine zarar verebileceðini düþünen bir kimsenin korkusu da Nurlardan istifadeye büyük bir mânidir.

Tarihin her devrinde hak ve hakikat kahramanlarýna zorluk çýkaranlar, onlarýn canýna ve malýna kast edenler, hapis ve iþkenceyi reva görenler olmuþtur.  Bunlarý düþünen bir kiþi, iman deryasýndan istifade edemez ve hizmette bulunamaz.  Bunun için korku ve evhamý býrakmak, imanýn kazandýrdýðý hakikî cesareti kazanmak þarttýr.  Bazý kimseler ihtiyat gerekçesiyle Risale-i Nur’u evinde bulundurmaktan bile çekinmektedir.  Oysa bu ihtiyat deðil, korku tuzaðýna düþerek bu eserlerden istifade etmemektir.  Eserlerden istifade edemedikten sonra dünyevî rahatýn hiçbir deðeri yoktur.  Hem risaleler, þimdiye kadar hiç kimseye zarar vermemiþ, zahirdeki bazý küçük sýkýntýlar ise onlarýn daha fazla yayýlmalarýna vesile olmuþ ve ýstýrap çekenlere hadsiz sevaplar kazandýrmýþtýr.

Rýzýk endiþesi taþýyarak imanî eserlerden istifade etmemek, çalýþmaktan dolayý hizmete vakit bulamamak da ciddî bir tuzaktýr.  Buna karþý, hýrs ve mal sevgisini terk etmek, iktisat ve kanaat ile Nurlardan istifadeyi ve hizmeti sürdürmek gerekir.

Tembellik ve rahata düþkünlük

Irkçýlýk da, ulvî duygularýn yerine konan yalancý ve sahte bir hamasettir ki, nice nesiller bu illete yakalandýðýndan iman ab-ý hayatýndan kana kana içemediler.  Bu engeli “Ýslâm kardeþliði”ni kurup yaþayarak aþmak icap eder.

Benlik ise, kiþinin hakký kabul edip anlamasýna, yaþayýp yaþatmasýna en büyük engellerden biridir.  Bunun yerine tevazu ve mahviyeti bir yaþayýþ tarzý olarak uygulamak, Nurlardaki hakikatlere boyun eðmek gerekir.  Bilhassa dinî konularda ilmi bulunan bazý kimseler Risale-i Nur’a karþý ihtiyacýný tam hissetmemekte, müstaðni kalmaktadýr. Böylece hem þahsî olarak istifade edememekte, hem de baþkalarýna anlatamamýþ olmaktadýr.  Zaten kim bu eserlere ilgisizce yaklaþýrsa tam anlayamaz ve anlatamaz.  Bugün dünyaca ünlü bilim adamlarý Risale-i Nur üzerinde derin araþtýrmalar yapmakta, bu eserler Mýsýr’daki Ezher Üniversitesinde ders kitabý olarak okutulmaktadýr.  Bütün dünyanýn ilgi ve hayranlýkla okuduðu bir kaynaða ilgisiz kalmak, akýl kârý deðildir.

Ýnsanýn tembelliði veya rahata yahut vazifeye düþkünlüðü de Nurlarýn ruhunu kavramaya ve hizmet etmeye büyük bir settir.  Bunu aþmak için de, vazifenin kudsiyetine ve ulviyetine hakkýyla inanýp faydasýz meþguliyetleri gereksiz ve boþ bilmek lâzýmdýr.

Bu bahsi bizzat Yirmi Dokuzuncu Mektup’tan okuyup kendimizle mukayese edelim.  Dikkatle bakalým; bir zamanlar ehl-i dalâletin kullandýðý tuzaklarý þimdi kendi ellerimizle kendimize kurmuyor muyuz? Çok kazanma ve rahat yaþama hýrsý, makam ve þöhrete düþkünlük, korku ve benlik yakamýza yapýþmamýþ mý? Tam bir nefis muhasebesi yapýp, bizi dünyaya ve gereksiz þeylere baðlayan kopmaz halatlarý ihlâs düsturlarýyla kesmeden risaleleri hakkýyla okuyup anlayabilir miyiz?

Heyhat! Serâ nerede, Süreyya nerede?

Cemil TOKPINAR


radyobeyan