Resimli Konular
Pages: 1
Ruhumdaki Mavi Gemi By: sumeyye Date: 20 Þubat 2012, 23:18:54
Ruhumdaki Mavi Gemi


Gerek hayatýmýzýn çeþitli imtihan sahnelerinde, gerekse etrafýmýzda geliþen olay ve hadiseler neticesinde, ebetteki her zaman ayný duygularla seslenemiyorsunuz muhataplarýnýza. Ama her hadiseye raðmen, Yüce Rahman’ýn ihlâs’la yoðrulmuþ kullarýna yakýþan, teslimiyetlerinin göstergesi olan Hamd kelimesini dillerine vird edinip,bu virdi yüreklerine nakþetmeleridir.
Ruhumun bir tarafý sekineyle süslenirken, diðer bir tarafýda hüznü aðýrlýyor. Malum 31 Mayýs insanlýðýn tarihine sürülmüþ kara bir leke. Esefle kýnananlar olduðu gibi hayýrla yâd edilecek isimlerin, kalplere nakþedildiði bir gün. Ýnsan olan herkesin canýný acýtan, yýllardýr hiç dinmeyen bir yaraya merhem sürmek adýna Gazze’ye yola çýkmýþtý Mavi Marmara. Tarihte olduðu gibi bu günde, karakterlerinde hiç deðiþme olmayan kaypak yaratýklar tarafýndan, sinesinde güneþ ve muhabbet besleyen,
heybesinde ise Filistinli kardeþlerine yardým taþýyan dokuz güzel insaný katlederek sayýsýzca insanýn yüreðine ateþ düþürmüþtü. Bu hadise, insan kalmayý baþarabilenlerin yüreði gibi, benimde yüreðime kor düþürmüþtü elbet. Ten kafesime hüzün elbisesini geçiren bu hadise üzerinden, uzun bir zaman geçmemiþti ki “Ah keþke bende ”cümlelerini zikrettiren, hasretle gözleri ufuklara diktiren Aþk gemisi Mavi Marmara Ýstanbul’a dönmüþ ve binlerce insan bu muazzam karþýlamayla, Mavi Marmara'nýn özgürlüðe giden yolda bir sembol olduðunu teyit etmiþti. Akýn akýn bu karþýlamaya iþtirak eden insanlarýn varlýðýný gördükçe anladýk ki hala insanlýk namýna atan kalpler ve yumuþak kalmayý baþaran sineler var. Bizlerde Þahadet bir çaðrýdýr, nesillere ve çaðlara davetine uyup, bu tarihi karþýlamaya tanýklýk ederek þehitlerimizi karþýladýk. Þahadetin lezzetini yüreklerimizde hissedip, ruhlarýmýzda tadmaya çalýþtýk. Mavi Marmara gemisinde yaþananlarý  yerinden görme fýrsatýyla  tarifi imkânsýz  bir duyguya kapýlýp, manen þahadet makamýný gezme iþtiyakýyla doldu yüreðimiz. Belki bu makama ulaþmak bizlere nasip olmadý ama Þehitlerimizin kavi iman’larýna, onurlu direniþlerine þahitlik etmek ve her ne kadar canýmýz yansada, Filistin’e uygulanan ambargonun delinmesinde ciddi manada rol oynayan bu eylemin, yýllarca mahrum ve zayýf býrakýlmýþlar adýna sevindirici bir adým olup yüreðimize inþirah verdiðini hissettik. Ýþte hep taze kalmasýný istediðim bu halet-i ruhiye ile Bismillah….


Þüphesiz bu hadise üzerine çok yazýlar yazýldý ve halen yazýlýp çizilmeye devam ediyor. Kimileri Mavi Marmara'nýn yüklendiði misyonu anlamamak için direnmeye devam ederken, kimileride razý olunmuþ dokuz hayata imrenerek ve yutkunarak dualar göndermeye devam ediyor. Mavi Marmara þehitlerime makamlarý mübarek olsun diyor ve ardýma bakmadan karalamak istiyorum satýrlarý. Zira  bu hadise ,  gönül çeperimizden  Asr-ý Saadeti düþürüyor gönlümüze
“Allah'a inanan O'nun ve Resulü’nün ahdinde bulunanlar, Allah yolunu ve O'nun dostluðunu seçen Müslümanlar sýkýntý ve acý içinde. Þeytanýn ahdinde olanlar, onun yolunun yolcularý sýkýntýlardan uzak ve rahat yaþýyorlar.”
Evet, bu ince hasib bir dertle dertlenmiþ. Baþkalarýnýn derdiyle dertlenmeyen þahsiyetlerden fersah fersah uzak bir hasib…
Bu sözler, Mekke’nin baðrýndan çýkarak, oranýn çorak topraklarýna mümbit ve bereketli fidanlar eken. Cahilliklerin alabildiðine kol gezdiði, zulmün ise þeytan ve avanelerinin yüzünü güldürdüðü, piþkin ahlaksýzlýðýn ayyuka yükseldiði bir zamanda, vahþice bir yaþama tutsak olanlarý, vahyin sulak Rahmetiyle sulayan þefkatli bir bahçývanýn dokunmuþ olduðu bir yürekten sýzýyor… Kutlu bahçývanýn dizi dibinde yetiþmiþ olan bu gül, Mekke vadisinde bitmiþ güllerden sadece bir tanesi… Osman bin Maz 'un… Saadet bahçesinde ebedi huzura sevk ederek, kurtuluþa erdirecek nice örnek þahsiyetler var. Zira bunlarýn hangisinin elini tutsanýz, sizleri yüce divana razý olunmuþ bir þekilde çýkarýr. Kutlu Nebi bu hususta :” Ashabým gökteki yýldýzlar gibidir, hangisine uyarsanýz selamete kavuþursunuz” buyurur. Ve adeta onlarýn ulvi yaþantýlarýný, çaðlar öncesinden bir can simidi gibi fýrlatýr günümüze.
Yýldýzlar, lâkin yýldýzlar kadar uzak deðiller elimizi uzatsak tutacaðýz.
Yýldýzlar, lâkin sönücü deðiller daima ýþýklarýnda aydýnlanacaðýz.
Ýþte onlardan biridir Osman bin Maz un… 
Asrýn kasvet yüklü insanlarý, bu zatýn hayat karelerinde gezindikçe, kanayan yaralarýna þifa niyetine süreceði nice merhemler bulur. Ne kelamýn ne kalemin bu yüce þahsiyetin vasýflarýný anlatmaya gücü yetmez elbette. Bu yüzden bu güzide insaný, önem arz eden Mavi Marmara da oluþan hadiseler üzerine bir kez daha yâd edelim. Zira malý ve canýyla infak etmiþ bir topluluðun,
Rahman nazarýnda ne kadar kýymetli olduðunun bilincini bir kez daha bizlere öðreten bu hadise,
ayný zamanda zayýf býrakýlmýþlarýn yardýmýna koþarak, kardeþlerini kendi öz nefislerine tercih edebilmenin örneðinide sundu, Bu hadise bir grup yiðit insanýn þahsýnda, haksýzlýða asla boyun eðmemek adýna, zilleti asla izzete tercih etmemek adýna, canlardan nasýl vazgeçilebileceðini, söz deðil özleriyle pratiðe koyup anlatmasýna vesile oldu.
Günümüzde önemsenmesi gerekirken önemsenmeyen, en çok kýrýlma noktamýz, yerle yeksan olduðumuz zayýf noktamýza temas ederek, Osman bin Maz'unun ulvi bir veçhine nazarlarýnýzý çeviricem. “Malumunuz, Kardeþinin, derdiyle dertlenmeyen bizden deðildir” buyurur kutlu Nebi… Ýþte bu beyaný, yaþamýnýn eksenine oturtmuþ, vahiy damlalarýyla daima nemli tutmuþ ve pratikte bu sözü þiar edinerek en güzel örneðini sergilemiþ ve sonucunda Rabbi'nin hoþnutluðunu kazanmýþ bir zattýr Osman bin Maz’un. Habeþistana ilk hicret edenlerden. Allah izniyle Mekke’deki baský ve iþkencelerden uzak yaþarken aniden, günün birinde hasretle beklenilen haberle heyecanlanýp ayaða kalkanlardan. Mekke’lilerin Müslüman olduðu, artýk çile ve iþkence devrinin bittiði, Kureyþin Rasulullah’la birlikte Allah için secdeye kapandýðý, inkârdaki inatlarýnýn artýk kýrýldýðý yönünde bir haber…
Lakin bu, sonradan doðru olmadýðý fark edilecek yanýltýcý bir haberdi. Rasulullah bir gün Beytullah'ýn yanýnda Necm suresini okuyordu. Herkes bu ayetlerin akýþýna kendisini kaptýrmýþtý. Rasulullah sureyi bitirip secde ayetine gelince secde etti. Hatta gururu secdeye gitmeye elvermeyen Ümeyye bin halefin bile yerden toprak avuçlayarak alnýna götürdüðü nakledilir. Evet, müþrikler Müminlerle birlikte secde etmiþlerdi ama dalalet ve inatlarýndan vazgeçmemiþlerdi. Bu haber Habeþistana yanlýþ varmýþ olsa gerektir ki, Mekke'ye dönüþ hazýrlýklarýna baþlayanlar oldu. Sýla hasreti, gönül arzusu aðýr basmýþ, nihayetinde bu haberin doðruluðuna inanmýþlar ve Mekke’ye dönmek üzere yola koyulmuþlardý. Ancak dönünce acý gerçek yüzünü gösterdi. Fakat Müminlerin sayýsý arttýðý gibi, müþriklerin baský ve þiddet boyutlarýda artmýþtý. Osman saldýrý ve iþkenceye uðramamasý için, Mekke’nin en nüfuzlu kiþilerinden olan amcasý Velid bin muðire tarafýndan himaye altýna alýndý. Artýk rahatça dolaþabiliyordu. Belki müþrikler bu himaye sayesinde ona dokunamýyorlardý ama Osman’a baþka bir þey dokunmaya baþlamýþtý. Mümin kardeþlerini eza görürken, baský ve saldýrýlara uðrarlarken görmesi ve buna kayýtsýz kalmasý, kendisininse rahatça dolaþabilmesi. Onlara yardým edemeyiþi, onlarýn acýsýna ortak olup ayný duygularý hissedemeyiþi. Beyhaki onun bu duygularýný naklediyor”Osman Rasulullah ve ashabýnýn uðradýðý saldýrý ve baskýlarý; kiminin ateþ, kiminin kamçýlarla iþkenceye uðradýðýný, kendisininse bu sýkýntýlardan uzak yaþadýðýný görünce saldýrý ve iþkenceleri, içinde bulunduðu rahatlýða, rahat ortama tercih etti”
Evet O þöyle diyordu:”Allah'a inanan, onun Resulünün ahdinde bulunanlar, Allah yolunu ve Onun dostluðunu seçen Müslüman'lar sýkýntý ve acý içinde. Þeytanýn ahdinde olanlar, onun yolunun yolcularý sýkýntýlardan uzak ve rahat yaþýyorlar.” Osman, bir müþrikin himayesinde yaþamaktansa, mümin kardeþleriyle, iþkence görmeyi, onlarýn acýlarýna ortak olmayý ve onlarýn yanlarýnda bulunduðunu göstererek amcasýnýn himayesinden ayrýlýp safýný tercih ediyordu. Zira Allah ve Resulü’ne verdiði söz ve Hak yoldaki samimiyet ve ihlâsý kendisini buna zorluyor ve vicdanýnýn sesine kulak veriyordu. Bunun üzerine Osman daha ilk günden saldýrýya uðramýþtý.Bir gözü morarmýþ,kapanmýþtý..Onun bu periþan hali üzere amcasý yeniden himaye teklif ediyor,ama hem amcasý hem müþrikler Osman dan þu sözleri duyuyordu.”Vallahi diðer gözümde ,soldaki kardeþinin uðradýðý akýbete uðramaya hazýrdýr.Yeterki Mümin kardeþlerimle beraber olayým”
“Bu suretle onlarý, sonradan gelecekler için bir selef ve bir örnek kýldýk.

“Zuhruf-56
Vefakâr kardeþ, fedakâr kardeþ.
Vefatýndan sonra bu kardeþi, kutlu Nebi alnýndan öpüyor, Cennet-ul Baki'de topraða veriyor ve þöyle diyordu”Osman bin Maz’un, bizim için ne güzel bir selef, ahirete bizden önce giden ne güzel bir kimse”
    Acýda, tatlýda inanan kardeþleriyle birlikte olmanýn, en açýk ve güzel misallerinden birini veriyor Osman. Þimdi bizde diyoruz ki Kutlu Nebi diliyle”evet bizim içinde ne güzel bir selef Osman” 
Asrýsaadetten güzel bir kardeþlik örneði. Asýrlar ardýnda bulunan bizler, onlarýn muhatap olduðu vahiyle muhatap olmamýza raðmen bu örneklerin ne kadarýný sergileyebiliyoruz. Hayatýn zorlu ve sýrlý yolculuðunda, her yönden kuþatýlmýþ ruhlar olarak ne kadarda ihtiyacýmýz var bu örnekleri gündemimize yeniden taþýmaya. Zira her koldan bizleri kuþatmaya çalýþan sýrtlanlara yem olacak kadar gücümüzün zayýfladýðýný, bu zayýflýklarýn en büyük sebebininse kardeþlik baðlarýnýn kopukluðundan kaynaklandýðýný idrak edemiyoruz. Yalnýzlýðýn anaforuna öylesine kaptýrmýþýz ki kendimizi, tercihlerimiz hep bu yönde olmuþ. Yalnýz kendi eksenimizde tavaf edip sadece kendimizi görerek, bir baþkasýna gözümüzü kulaðýmýzý týkamýþ ve en nihayetinde onarýlmaz yaralar almaktan baþkada, payýmýza düþen hiçbir þey olmamýþ. Maalesef attýðýmýz her adým bizleri tekrardan asýrlar öncesinde Rabbimiz tarafýndan kurtarýldýðýmýz uçurumun kenarýna sürüklüyor.
“Elbirlik Allah’ýn dinine sýmsýký sarýlýn. Birbirinizden ayrýlýp daðýlmayýn. Allah’ýn üzerinizdeki (Ýslâm) nimetini düþünün ki, cahiliyet devrinde birbirinize düþmanlar iken o, sizin kalpleriniz arasýnda ülfet (yakýnlýk ve sýcaklýk) meydana getirdi de onun nimeti sayesinde din kardeþleri oldunuz. Hem siz ateþten bir çukurun tam kenarýnda bulunuyordunuz da Allah, Ýslâm’ýnýz sebebiyle o ateþe (cehenneme) düþmekten sizi kurtardý. Ýþte Allah size ayetlerini böylece açýklýyor ki, doðru yola eresiniz.”

Ali Ýmran-103
Bu kadim kelamýn, bizleri sapasaðlam, kopmayan bir tel gibi birbirine kenetlemesi gerekirken, maalesef bizler birbirimize ulaþmada, keder ve hüzünlerimizi paylaþmada duyarsýz kalmýþýz ve yüreklerimizin önüne set yaptýðýmýz nice dikenli teller örmüþüz.
Kardeþlikten payidar olmayanlara þahit olmak canýmýzý en çok kanatan husus olmakla beraber, kanatlarýmýzý en çok kýran ve kirpiklerimizin ucunda bir damlanýn sürekli asýlý kalmasýdýr. Ve asýrlar evvelinden özlemini çektiðimiz, bir meltem gibi gelipte, sinemizi okþamasýný arzuladýðýmýz duygudur uhuvvet duygusu. Uhuvvet ,”Ben”i “Biz” yapan,hoyrat rüzgarlara karþý sabýr soluklarýyla direncimizi artýran,en onulmaz yaralarýmýzla bile birbirinde þifa bulduran,mihnet ve çile güzergahýnda yol alýrken sýðýndýðýmýz liman,yalnýzlýðýn korkunç  anaforunda sallanýrken yaný baþýmýzda ye ’eslerimize Harun misali kalkan olan..Rabbimiz  katýndan þefkat tepsisiyle ikram edilmiþ tohumun,Saadet asrýnda topraða ekilerek, asýrlar ötesine uzanan nadide sarmaþýktýr uhuvvet..
Tüm bu güzel sözcükler, üzeri setredilmiþ nice nimetler gibi kardeþlik nimetinin üzerine çekmiþ olduðumuz katran karasý örtülerin altýnda kalmýþ. Bu örtüleri buruþturup atamýyoruz bir türlü. Zira kalplerimiz örtülü…
Oysa ne kasvet vericidir insanýn yüreðine çektiði perdeler. Bu perdelerki, nice yürekleri güneþsiz býrakmýþ. Iþýðýn içeri girmesini engellemiþ.
Perdesi aralanmayan yürekler, mevsimsiz kalýr. Iþýksýz kalan ve güneþten nasiplenmeyen yürekler, verimsiz bir topraða dönüþür.
Çorak …Kýsýr bir toprak-yürek-…Öyle ki kaskatý kesilir.Katý bir yürekse merhametten nasibini almamýþ demektir.Merhametten yoksun olan yüreklerse asla baþkalarýnýn derdiyle dertlenemez.. Dolayýsýyla yüreklerini vahyin damlalarýyla ýslatýp bereketli hale getirmek için öncelikle ona set yaptýðýmýz perdeleri açmamýz gerekir. Bahar uðramamýþ, güneþ yansýmamýþ, Rahmet yaðýþlarýyla tanýþmamýþ yürek bahçemizde Asla Osman bin Maz ’ un gülleri bitmeyecektir. O güllerin tomurcuklanmasý, içimizdeki topraðýn nem oranýna baðlý, ne kadar sulak býrakýrsak yürek topraðýmýzý o denli verimli olur. Buram buram tevazu kokmalý gönül topraðýmýz. Öyle ya, topraktan yaratýlmýþ insan, o halde aslýný koklayabilmeli yüreðinde. Ki unutmasýn kuru bir balçýkken nasýl yüceltildiðini, kuru bir balçýkken baþ eðmeyen ateþin hangi vasýflarla hasým kesildiðini. Hasmýnýn bir toprak gibi tevazuda olamayýþýnýn acý akýbetini unutmasýn… Ve unutmasýn hasmýna uygulanan Allahýn hükmünü… Evet, unutmasýn insan. Zira unuttuðu an, unutulanlardan olma ihtimali pek yüksek… Unutmak, insaný birçok güzelliklerden mahrum býrakýr. Nice güzel kapýlarýn aralandýðýný görmeyecek kadar gaflet uykularýna daldýrýr. Etrafýnda olup bitenlerden haberdar olmayacak kadar derin uykularýn koynunda sarhoþ eder. Artýk, ne günü bellidir bu insanýn ne gecesi. Gün ve gecesi bir olmuþtur. Çünkü her lahza gaflet mahmurluðu ile gezdirir unutkanlýk.
Ýþte bunun içindir Rab katýndan uzanan kardeþlik duygusu. Unutulmamasý gerekenleri bir ayna gibi daima önünde durarak hatýrlatan. Serinlik veren bir su misali, yüreðine deðdiðinde ve yüzüne gözüne serptiðinde mahmurluðunu sýyýrýp atan, kendine getiren,
uyandýran bir su. Bu serinliði, bu Rahmeti tenine deðdirmeyen nasýl uyanýr? Nasýl görür
yarý baygýn gözlerle Filistin’de, Afganistan’da, Pakistan’da, Keþmir’de ve nicesinde
olanlarý? Nasýl anlar yarý baygýn kalple, Mavi Marmara’nýn baðrýna devrilen canlarý? Ve nasýl anlar Osman bin Maz' unun tercihini?
Evet, nice kelimeler sýralasýnýz Kardeþliðe-Uhuvvete dair, Yüce Rahman 'ýn ona biçtiði kudreti, yüklediði manayý kavrayamazsýnýz. Zira bitimsiz uykulara dalmýþ bir benlik tüm bunlarý kavramaya muktedir olamaz uyanmak gerek ilkin. Uyanmak ve hatýrlamak..
Vahyin kalbine oturtulmuþtu,
”Ýnnemel mû’minûne ihvetun ” “Muhakkak müminler kardeþtirler”  demiþti Rabbimiz.
Elçilere teselli olmuþ, yar olmuþ-yaran olmuþtu,
"Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeþlerimi görmeyi çok isterdim" diyen bir Elçiye özlem olmuþtu.
Özlemle Kevser de randevu veren bu Kutlu Kardeþ ve bu Kardeþin tezgâhýnda dokunan nice canlar, kardeþlik uðruna dokuz kere deðil milyon kere canýndan geçmiþti.
Týpký Osman bin Maz ’ un edasýyla, beþer himayesine deðil, Hakkýn himayesine sýðýnarak kardeþliði diriltmiþti.
Evet, uyanmak ve hatýrlamak gerek anlamak için…
Ne mutlu uyananlara
Ne mutlu hatýrlayýp yeniden kardeþine sarýlanlara
Ne mutlu kardeþ kýlýnanlara, uçurumdan kurtulanlara
Ne mutlu kardeþine omuz veren Osman bin Mazun yüreklilere
Ne mutlu Kardeþi için canýndan geçen ve Mavi Marmara da can bulanlara.

Rüveyda Çelik




radyobeyan