Süneni Ebu Davud
Pages: 1
Fidye By: reyyan Date: 08 Þubat 2012, 21:45:27

42. Fidye
 



1856. ...Ka'b b. Ucre'den rivayet olunduðuna göre Resûlullah (s.a.) Hudeybiye (seferi)' sýrasýnda Ka'b'ýn yanýna gelip:

"Baþýnýn bitleri sana eziyet verdi mi?" diye sormuþ. O da: Evet, cevabýný vermiþtir. Bunun üzerine Peygamber (s.a.) "Baþýný týraþ et sonra da bir kurbanlýk koyun kes yahut üç gün oruç tut, yahut da altý fakire üç sa' hurma yedir", buyur­muþtur.[175]

 

Açýklama
 

Hevâm,   hâmmenin  çoðuludur.   Hâmme  ise,   yýlan  gibi zehirli olan hayvan demektir.  Sinek ve böcek gibi þey­lere de "hâmme'' denirse de burada kast edilen bittir. Zekât bölümününde de açýklandýðý gibi bir sa', örfî dirhemle 3,333 kg. aðýrlýðýndaki ölçüdür.[176]

 

Bazý Hükümler
 

1. Hac veya umre için ihrama §iren bir kimsenin ihramlý iken baþýnda bulunan bir rahatsýz­lýðý sebebiyle saçýný týraþ etmesi ve fidye olarak bir koyun kesmesi veya üç gün oruç tutmasý veya altý fakire 3 sa' (9,999 kg.) hurma yedirmesi caizdir. Vücudun diðer kýsýmlarýndaki kýllarý týraþ etmenin hükmü de baþ­taki kýllarý týraþ etmenin hükmü gibidir. Saçlarý veya kýllarý kesmekle týraþ etmek arasýnda bir fark yoktur. Davud-ý Zâhirî'ye göre ise, fidye ancak saçlarýn giderilmesinden dolayý lâzým gelir. Vücudun diðer kýllarýný gider­mekten dolayý fidye ihramlýya gerekmez.

Hadisin zahirinden ihramlý iken týraþ olan bir kimseye fidye lâzým gelmesi için saçlarýnýn hepsini týraþ etmiþ olmasý veya kesmesi gerektiði anlaþýlýyor. Bu bakýmdan saçlarýnýn tümünü.kesen veya týraþ eden bir ihramhya fidye lâzým geldiði konusunda icmâ vardýr. Ancak saçlarýn bir kýsmýný kesen ihramlýya fidye lâzým gelip gelmemesi konusunda ulemâ ara­sýnda ihtilâf vardýr.

a. Hanefî ulemasýna göre ihramlý bir kimseye saçlarýný izâle etmesin­den dolayý fidye gerekmesi için saçlarýnýn en az dörtte birini týraþ etmesi veya kesmesi gerekir. Dörtte birinden daha azýný kesen ihramh içinse sa­daka olarak yarým sa' (1667 gr.) buðday vermek gerekir. Bilindiði gibi bu bir sadaka-i fýtr mikdarýdýr. Hanefî mezhebine göre bir organýn dörtte biri, bütünü hükmündedir.

b. Þafiî ulemasýna göre ise, baþýn üç kýlýný üstüste kesen veya týraþ eden bir ihramh için fidye lâzým gelir. Çünkü çoðulun en azý üç sayýdýr. Binaenaleyh bundan üç veya daha fazla kýl izâle eden ihramh bir kimseye fidye gerekir. Bir kýl izâle eden ihramh için bir müdd, iki kýl izâle eden ihramh için iki müdd sadaka vermek gerekir. Bir müdd bir sa'ýn dörtte birine, eþittir.

c. Hanbelî ulemâsýna göre ise, ihramhnýn baþýndaki saçlarý izâle et­mekten dolayý fidye gerekmesi için saçlarýndan en az dört kýlý týraþ etmiþ olmasý gerekir. Binaenaleyh baþýndan dört teli izâle eden bir ihramiý fidye olarak bir kurban keser. Baþýndaki kýllardan bir kýldan üç kýla kadarým izâle eden bir ihramh ise her kýl için bir müdd sadaka verir.

d. Mâliki ulemâsýna göre ise, bir ihramhya saçlarýný izâle etmekten dolayý fidye gerekmesi için izâle ettiði saç telleri sayýsýnýn en az onbir ol­masý lâzýmdýr. Onbir adetten daha az sayýda izâle ettiði kýllara gelince:

a. Ýhramh olan kimse bu kýllarý baþýndaki bir rahatsýzlýðý gidermek için izâle etmiþse kendisine fidye (kurban) lâzým gelir.

b. Eðer bu kýllarý izâle etmekten böyle bir maksadý yoksa, bir avuç buðday tasadduk etmesi gerekir.

Tekmiletu'l-Menhel yazarýna göre mezheb imamlarýnýn bu konudaki ayrýntýlý hükümlerine Kitab veya Sünnetten bir delil bulmak mümkün gö­rünmüyor. Çünkü Cenab-ý Hakk'ýn "Kurban yerine varýncaya kadar baþ­larýnýzý týraþ etmeyiniz."[177] meâlindeki âyet-i kerimesinde "baþ" kelime­siyle baþýn tümü kast edilmiþtir. Baþýndan üç veya dört kýl izâle eden bir kimse için "baþýný týraþ etti" demek lügat bakýmýndan da örf bakýmýndan da doðru deðildir. Zahir olan þudur ki: "Baþtaki bir rahatsýzlýðý gidermek için týraþ olmak" denilince baþýn her tarafýný týraþ etmek anlaþýlýr.

Ýhramh bir kimsenin ihramsýz bir kimsenin saçlarýný týraþ etmesi me­selesine gelince:

Ýmam Þafiî, Mâlik, Ahmed ve Ebû Hanife (r.a.)'e göre bu ihramhnýn sadaka vermesi gerekir.[178]

Bu durum ihramhnýn saçlarýný ortada bir zaruret yokken, bile bile týraþ etmesi veya kesmesi haliyle ilgilidir. Ancak bir zaruretten dolayý týraþ etmiþse bunda herhangi bir vebal yoktur. Bilmeyerek týraþ etmiþse ilim adamlarýnýn büyük çoðunluðuna göre bu týraþtan dolayý herhangi bir vebâl olmadýðý gibi fidye de gerekmez. Zahirî mezhebinden îbn Hazm'a gö­re ise, herhangi bir zaruret olmadan bile bile baþýný týraþ eden bir ihramlý-mn haccý fâsid olur.

"Üç gün oruç tut" sözünde bu orucun hangi günlerde tutulacaðý açýk­lanmadýðý gibi peþi peþine tutulup tutulmayacaðý da söz konusu edilmemiþ­tir. Ancak bu orucun da diðer oruçlar gibi bayram günlerinde tutulmasý­nýn haram olduðu oruç konumundaki genel hükümlerden anlaþýlmaktadýr.

Bu üç günlük orucun teþrik günlerinde tutulmasý meselesine gelince bu konuda ihtilâf vardýr. (Bilindiði gibi teþrik, eti güneþletip kurutmaktýr. Zilhiccenin on birinci on ikinci ve on üçüncü günleri kurban etlerini güneJ þe sererek kurutmak Araplarca âdettir. Onun için bu üç güne teþrîk günle­ri denir.)

Ýmam Mâlik'e göre saçlarý týraþ etmeden dolayý fidye olarak tutula­cak oruç, teþrik günlerinde tutulur. Ýmam Ahmed'in de bu görüþte oldu­ðuna dair bir rivayet vardýr. Ýmam Mâlik'in meþhur olan mezhebi budur. Hanefî ulemâsýna ve Ýmam Þafiî'ye göre ise, teþrîk günlerinde fidye olarak tutulacak orucu tutmak caiz olmadýðý gibi baþka oruçlarý tutmak da caiz deðildir. Ýmam Ahmed'in de bu görüþte olduðuna dair bir rivayet vardýr.

3. "Yahutta altý fakire üç sâ' hurma yedir" cümlesine bakarak ule­mânýn büyük bir kýsmý fidye olarak verilecek üç sâ hurmanýn her birine yarýmþar sâ olmak üzere altý fakire, daðýtýlmasýna hükmetmiþlerdir. Ebû Hanîfe (r.a.)'ye göre ise, üç sâ'ýn hepsi birden bir fakîre verilir.

Nâfi', el-Hasen ve Ýkrime (r.a.) hazretlerine göre ise, ihramlý iken kýllarýný kesen veya týraþ eden bir kimse ongun oruç tutar, ayrýca on fakiri de doyurur. Fakat bu hadis, onlarýn aleyhine bir delildir.

Her ne kadar bu hadis-i þerifte fakirlere fidye olarak bir ölçek hurma yedirilmesi emredilmiyorsa da ileride gelecek olan 1860 numaralý hadiste fidye olarak fakirlere bir ferak (3 sa') kuru üzüm yedirilmesi emredilmek-tedir. Bu da buðday, hurma ve arpanýn kuru üzümle ayný hükme tabi olduðunu gösterir. Çünkü her yerde buniar birbirlerinin yerini tutmakta­dýrlar. Ve bunlardan hiç birinin üç sa'dan aþaðýsýnýn fidye olarak kâfi geldiði görülmemiþtir. Mâîikî ve Þafiî ulemâsý bu görüþtedir. Ýmam Ah­med'in meþhur olan görüþü de budur.

Yine Ýmam Ahmed'den gelen bir rivayete göre fidye olarak altý faki­rin her birine buðdaydan bir ölçek hurma, kuru üzüm ve arpadan yarým ölçek yardým kâfidir, i

Hanefî ulemâsýna göre ise, altý fakirden her birine buðdaydan yarým ölçek diðerlerinden bir ölçek yedirilir.

4. Hadisin zahirine göre fidye olarak kurban kesmek, üç gün oruç tutmak, ve fakirlere yemek yedirmek olmak üzere üç çeþit ödeme yolu tavsiye edilmiþ fakat bunlarýn nerede edâ edileceði konusunda herhangi bir açýklama yapýlmamýþtýr.

a. Ýmam Mâlik'e göre bunlardan istenileni istenilen yerde edâ edilebi­lir. Herhangi bir yer ile kayýtlý deðildir.

b. Hanefî ulemâsýna göre yemek yedirmek için belli bir yer yoksa da kurban kesmek için belli bir mekân' tâyin edilmiþtir. Bu da haremin hudududur. Zaman tayini ise kurban için söz konusu deðildir.

Oruca gelince, oruç içinde belli bir zaman ve mekân tayin edilmediði görüþünde bütün ulemâ ittifak etmiþtir.

Ýmam Þafiî'ye göre yemek yedirmek ve kurban kesmek için yer ola­rak Harem tayin edilmiþ, Haremin dýþýnda yedirilen yemek veya kesilen kurban fidye olarak makbul deðildir.[179]

Bu hadiste Hz. Ka'b oruç tutmak veya fakir doyurmak yahut hayvan kesmekte muhayyer býrakýldýðý gibi âyet-i kerimeden dahi bu mânâ anlaþý­lýr. Ýbn Abdilberr, belli baþlý bölgelerin ulemâsýnýn (ulemau'l-emsâr) bu þekilde amel ettiklerini söylemiþtir.

Ýmam A'zam, Ýmam Þafiî ve Ebû Sevr muhayyerliðin zaruret zamaný­na mahsus olduðunu söylemiþlerdir. Onlara göre zaruret yokken kendi ihtiyarýna göre hareket eden kimseye hayvan kesmek icab eder. Hadisin Abdullah b. Muðaffel rivayetinden; muhayyerliðin ancak hayvan kesmeðe kudreti olmayana bahsedildiði anlaþýlmaktadýr. Böylesi fakir doyurmakla oruç tutmak arasýnda muhayyerdir.

Hadisin lafzý þöyledir: Rasülullah (s.a.) Ka'b'a: "Öyleyse ya oruç tut ya fakir doyur." buyurdular. Bundan dolayýdýr ki Ebu Avâne: "Bu hadis hayvan kesmeye kudreti olanýn oruç tutamayacaðýna ve fakir doyurarna-yacaðýna delildir. Lâkin ulemadan buna kail olaný bilmiyorum. Yalnýz Taberânî ile baþkalarýnýn rivayetine göre said b- Cübeyr:

"Nüsük, koyun kesirîektir. Koyun bulunamadýðý takdirde kýymeti dir­hem olarak, dirhem de yiyeceðe çevirilerek kýymet biçilir ve tasadduk edi­lir. Yahut her yarým sâ' için bir gün oruç tutulur, demiþtir" diyor.

. Taberânî bu rivayeti A'meþtarikiyle tahriç etmiþtir. A'meþ: "Ben bu­nu Ýbrahim'e söyledim, o da bunun mislini Alkame'den iþittiðini anlattý" demiþtir.

Bu takdirde iki rivayetin arasýný bulmak icab eder. Ulemâ bunlarýn

arasýný muhtelif þekillerde cemetmiþlerdir. Þöyle ki:

a. Ýbn Abdilberý'e göre, hadiste tertibin vâcib olduðuna deðil, tercihi­ne iþaret vardýr.

b. Nevevî'ye göre, maksat oruç veya fakir doyurmanýn yalnýz kurban bulamayana mahsus olduðunu anlatmak deðil, hayvan kesmeye iktidarý

olanýn kesmekle oruç tutmak veya fakir doyurmak arasýnda muhayyer ol­duðunu bildirmektir. Hayvan bulamayan ise yalnýz oruçla fakir doyurmak arasýnda muhayyerdir.

c. Bazýlarýna göre ihtimal ki, Peygamber (s.a.) Hz. Ka'b'a baþým týraþ etmesi için izin verince âyet-i kerime inerek bu gibilerin hayvan kesmek fakir doyurmak ve oruç tutmak arasýnda muhayyer olduðunu bildirmiþ Resûlullah (s.a.) de Hz. Ka'b'ýn hayvan kesemeyeceðini bildiði için kendi­sini oruçla fakir doyurmak arasýnda muhayyer býrakmýþtýr.[180]

 

1857. ...Ka'b. b. Ucre'den rivayet edildiðine göre, Rasûlullah (s.a.) O'na;

"Ýstersen bir kurban kes, istersen üç gün oruç tut, istersen alü fakire üç sâ' hurma yedir" buyurmuþtur.[181]

 

Açýklama
 

Burada geçen "kurban" sözüyle "koyun" kast edilmiþ­tir. Nitekim bir önceki hadisin metninde "kurban" ke­limesi yerine "koyun" kelimesi kullanýlmýþtýr. Bir rivayette bu kelime, " = kurban kes" þeklinde geçtiði halde diðer bir rivayette de " = bir koyun kes" þeklînde geçmektedir. Kurtubî'ye göre hadis-i þeriflerde bu kurbanlýktan "koyun" diye bahsedilmesi,onun hedy kurbanlýðý olmadýðýný ifâde etmektedir. Bu kurbanlýðýn hedy,kurbaný ol­mayýþý, onun harem hududlarý dýþýnda da kesilmesinin caiz olduðunu gös­terir. Bir önceki hadis-i þerifin þerhinde de açýkladýðýmýz gibi imam Mâlik bu görüþtedir.

Ancak Þafiî ulemâsýndan Hafýz Ýbn Hacer, "bu kurbanlýktan nüsük veya nesîke diye bahsedilmesi onun hedy kurbanlýðý hükmüne girmesine mâni deðildir. Nitekim Buhârî'nin bir rivayetinde de bu cümle "yahutta Hedy kurban!- ý olarak bir koyun gönderir"[182] þeklinde geçiyor. Bu cümle

Taberî'nin rivayetinde de "hedy kurbanlýðýn var mý?" þeklinde geçmekte­dir. Ancak Taberî'nin bu rivayetindeki deðiþiklik râvilerin kelimeler üze­rindeki tasarrufundan ileri gelmimþ olabilir. Nitekim Müslim'de bulunan "yahut ta bir koyun kurban et,"[183] rivayeti, bu ihtimali kuvvetlendirmek­tedir. Eðer gerçekten Kurtubî'nin dediði gibi bu kurbanlýktan maksat, hedy kurbanlýðý deðilse, o zaman ihramda iken kesilen saçlara fidye olarak ke­silecek olan bu kurbaný harem hududlarý dýþýnda kesmek de caizdir. Nite­kim tabiînin ekserisi bu görüþtedir.[184] Fakat Taberânî'nin rivayet ettiði "Ka'b b. Ucre baþýndan rahatsýz oldu da Peygamber (s.a.)'e ne kurban edeyim", diye sordu. (Resûl-i Ekrem de);

"Harem-i þerife, boynuna tasma takacaðý bir hedy kurbanlýðý gön­dermesini emretti", anlamýndaki Ka'b b. Ucre hadisinde[185] nüsük'den "hedy" diye bahsedilmektedir. Fakat bu hadisin senedinde ismi açýklan­mayan bir râvî vardýr.[186]

 

Bazý Hükümler
 

1. Ýhramda iken saçlarým týraþ eden bir kimsenin fidye olarak bir koyun kurban etmesi veya üç gün oruç tutmasý veya altý fakire üç ölçek hurma yedirmesi yeterlidir.

2. Ýhramlý bu üç çeþit fidyeden istediðini uygulayabilir. Nitekim "Ýçi­nizden hasta olan veya baþýndan bir rahatsýzlýðý bulunan (bundan ötürü týraþ olmak zorunda kalan) kimse oruçtan, sadakadan veya kurbandan

(biriyle) fidye (versin)"[187] anlamýndaki âyet-i kerime de bu görüþü te'yid eder. Ulemânýn ekserisi de bu görüþtedir. Biz bir önceki hadis-i þerifin þerhinde bu konuyu etraflýca açýklamýþ bulunmaktayýz.[188]

1858. ...Ka'b b. Ucre'den rivayet olunduðuna göre) Hudeybiye (seferi) sýrasýnda Ka'b (baþýndaki rahatsýzlýkla ilgili bu) olayý yanýna gelen Rasûlullah (s.a.)'e anlatmýþ bunun üzerine (Hz. Peygamber)

"Yanýnda kurban var mý?" diye sormuþ. O da;

"Hayýr, cevabýný vermiþ. (Resul-i Ekrem de:)

"O halde üç gün oruç tut yahutta her iki fakire bir sâ' olmak üzere altý fakire üç sâ' hurma tasadduk et" buyurmuþtur.[189]

 

Açýklama
 

Hudeybiye seferi esnasýnda  Resul-i  Ekrem (s.a.) Hz. Ka'b'ýn  yanýna vardýðý  bir  sýrada Ka'b  ona baþýndaki rahatsýzlýðý anlatmýþ, bunun üzerine Resûl-i Ekrem saçlarýný kesmesini ve bunun fidyesi olarak metinde ifâde edildiði þekilde üç yoldan birini uygu­lamasýný emir buyurmuþtur. Her ne kadar burada Resul-i Ekrem'in Hz. Ka'b'in yanýna uðradýðý ifade ediliyorsa da Buhârî'nin bir rivayetinde Resûl-i Ekrem'in Hz. Ka'b'ý yanýna çaðýrttýðý ve Hz. Ka'b geldikten sonra baþýn­daki aðrýyla ilgili olarak onunla konuþtuðunun belirtilmesi durumu iki ha­dis arasýnda bir çeliþki bulunduðunu göstermez. Çünkü önce Resul-i Ek­rem'in Hz. Ka'b'ýn yanýna uðrayýp onun rahatsýzlýðýný öðrenmesi daha sonra da O'nu yanýna çaðýrýp saçlarýný kesmesini ve fidye ödemesini emretmesi mümkündür. Metinde Kurban kesmesinin üç günlük oruçtan ve üç ölçek-lik hurma tasadduk etmekten önce zikredilmesine bakarak bazý ilim adam­larý, yanýnda kurban bulunan bir kimsenin fidye olarak üç gün oruç tut­masýnýn veya altý fakire üç ölçek hurma tasadduk etmesinin, efdali terk olduðu kanaatine varmýþlardýr. Said b. Cubeyr ile Ýbn Abdilbefr bu görüþ­tedirler. Gerçekten metinde kurbanýn daha önce zikredilmiþ oimasý bu ter­tibe uymanýn vâcib olduðuna deðil, fakat daha faziletli oldðuna iþarettir. 1856 ve 1857 numaralý hadis-i þeriflerde bu üç çeþit fidye ödeme yollarýn­dan her hangi birini uygulamakta muhayyerlik ifâdesi bulunduðu halde bu hadiste kurbana öncelik tanýnmasý bu hadîsle sözü geçen iki hadis ara­sýnda bir çeliþki olduðunu göstermez. Çünkü Resûl-i Ekrem bu hadiste önce kurban kesmeyi zikretmekle öncelikle kurban kesmenin vâcib olma­dýðýna fakat daha faziletli olduðuna dikkati çekmek istemiþ olabilir. Nite­kim Atâ'nýn Ka'b'dan rivayet etmiþ olduðu þu hadis de bu görüþü te'yîd etmektedir: Rasûlullah (s.a.) beni çaðýrdý.

"Yanýnda altý fakire taksim edebileceðin bir farak (üç sa') hurma veyahut kurbanlýk bir koyun var mý? Veya üç günlük oruç tutabilir mi­sin?" diye sordu Ben de,

Ya rasûlullah! Benim için bu üçünden birini tercih et? dedim. Bunun üzerine;

"Altý fakire yedir?" buyurdu.[190]

Ayrýca Resul-i Ekrem'in Hz. Ka'b'a; "Yanýnda kurbanlýk var mý?" diye sormaktan maksadý, öncelikle kurban kesmenin vacib olduðunu vur­gulamak deðil, onu bu üç yol arasýnda muhayyer býrakmak olabilir. Ya-hutta Resûl-i Ekrem kendi içtihadýyla Hz. Ka'b'a önce kurban kesmesini tavsiye etmiþken sonra bu üçyol arasýnda muhayyerlik bulunduðunu ifâde eden âyetin inmesiyle ve Hz. Ka'b'm yanýnda kurban olmadýðýný da bildi­ði için ona oruçla ifam arasýnda muhayyer olduðunu bildirmiþ olabilir. Gerçekten Abdullah b. Ma'kýl'ýn þu rivayeti de bu ihtimâli kuvvetlendir­mektedir:                                                     

Ka'b (r.a.) mescidde iken yanýna oturdum da þt  âyeti sordum:

"Oruçtan, yahut sadakadan, yahut kurbandan bir fidye lâzýmdýr." Ka'b (r.a.);

O benim hakkýmda nazil olmuþtur. Baþýmdan rahatsýzdým. Bu sebeple bitler yüzüme saçýla do küle Rasûlullah (s.a.)'e götürdüldüm de:

"Meþakkatin bu gördüðüm dereceyi bulacaðýný zannetmezdim. Bir koyun bulabilecek misin?" buyurdu. Ben:

Hayýr, cevabýný verdim. Bunun üzerine þu: "Oruçtan yahut sadaka­dan yahut kurbandan bir fidye lâzým gelir." âyet-i kerimesi nazil oldu. Üç gün oruç yahut her fakire yarým sa' yiyecek vermek suretiyle altý fakir doyurmak hassaten benim hakkýmda nazil olmuþtur. Ama o sizin umûmu­nuza þâmildir, dedi.[191]

 

1859. ...Baþýna arýz olan bir rahatsýzlýktan dolayý (baþýný) týraþ etmiþ olan Ka'b b. Ucre'den rivayet olunduðuna göre; Peygamber (s.a.) O'na, (beyt-i þerife) bir sýðýr hediye etmesini emretmiþtir.[192]

 

Açýklama
 

Bu hadis-i þerifte ihramlý iken baþýndaki rahatsýzlýðý dolayýsýyla saçlarýný kesen Hz. Ka'b'a Resûl-i Ekrem Efen­dimizin bu hareketinden dolayý fidye olarak bir sýðýr kurban edip etini Harem-i Þerifte bulunan fakirlere daðýtmasýný emrettiði ifâde ediliyor. Oy­sa bundan önceki hadis-i þerifte Resûl-i Ekrem'in Hz. Ka'b'a bu hareke­tinden dolayý bir koyun kesmesini emrettiði ifâdesi vardýr. Resul-i Ekrem'­in Hz. Ka'b'a sýðýr kurban etmesini emrettiðine dair daha baþka hadisler de vardýr. Bunlar þu hadislerdir:

1. Ýbn Ömer dedi ki: Ka'b b. Ucre baþýný týraþ etmiþti. Resul-i Ekrem O'na bir sýðýr kurban etmesini emretti."[193]

2. Ýbn Ebû, Leylâ, Nafi' yoluyla Süleyman b. Yesâr'dan rivayet et­miþtir. Hz. Ömer Ka'b b. Ucre'nin oðluna:

Baban baþýna arýz olan hastalýktan dolayý ne yaptý? diye sordu. O da: Bir sýðýr boðazladý, diye cevap verdi. Bu hadisi Sâid b. Mansûr da tahrîc etmiþtir. Süleyman b. Yesâr Hz. Ömer'e yetiþmemiþtir.[194]

3. Ebu Ma'þer Nâfi yoluyla Ýbn Ömer'den rivayet etmiþtir. Ýbn Ömer dedi ki:

Ka'b baþýna arýz olan rahatsýzlýktan dolayý baþým týraþ ettiði için boy­nuna tasma geçirdiði ve sýrtýna alâmet koyduðu bir sýðýr kurban etti. Bu hadisi Âbd b. Humeyd de rivayet etmiþtir. Fakat Ebu Ma'þer zayýftýr.

Her ne kadar bütün bu rivayetler Hz. Ka'b'ýn fidye olarak bir sýðýr kurban ettiðini açýkça ifâde ediyorlarsa da daha Önce geçen 1856 numaralý Ebû Kýlâbe hadisinde Resûli Ekrem'in Hz. Ka'b'a; "Yahut bir koyun kes"[195] buyurduðu, yine Müslim'in Abdullah b. Ma'kýPdan rivayet ettiði hadis-i þerifte de Resûl-i Ekrem'in Hz. Ka'b'a; "Bir koyun bulabilecek misin?"[196] buyurduðu ifâde ediliyor. Bütün bu rivayetler de Hz. Ka'b'ýn fidye olarak kestiði kurbanlýðýn koyun olduðunu, sýðýr olmadýðýný ortaya koyuyorlar. Gerçekten de söz konusu kurbanlýðýn sýðýr olmayýp koyun ol­duðunu ifâde eden rivayetler daha sahihdir. Nitekim Kadý Iyaz, Aynî ve Ýbn Hazm de bu görüþtedirler.[197]

 

1860. ...Ka'b b. Ucre'den; demiþtir ki Ben Hudeybiye yýlýnda Resûlullah (s.â.) ile birlikte iken baþýma bitler musallat oldu. Öyle ki gözlerimden endiþelenmeye.baþladým. Derken Allah Teâlâ benim hakkýmda; "içinizden hasta olan veya baþýndan bir rahatsýzlýðý bu­lunan (ve bundan ötürü traþ olmak zorunda kalan) kimse...[198] (an­lamýndaki âyet-i kerimeyi) indirdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) beni çaðýrdý ve;

"Baþýný týraþ et ve üç gün oruç tut, yahut attý fakire bir farak kuru üzüm yedir, yahut da bir koyun kurban et" buyurdu. Bunun üzerine baþý­mý týraþ ettim sonra da bir koyun kurban ettim.[199]

 

Açýklama
 

Hz. Ka'b, Hudeybiye seferinde ihramlý olmasý sebebiyIe baþýný yýkamamýþtý.Çünkü baþýndaki bitleri öldürmekten korkuyordu. Bir taraftan da sýcaklarýn þiddetinden dolayý gözlerine bir zarar geleceðinden endiþelenmeye baþlamýþtý ki, Allah Teâlâ onun du­rumuyla ilgili olarak; 'içinizden hasta olan veya baþýndan bir rahatsýzlýðý bulunan kimse oruçtan, sadakadan veya kurbandan biriyle fidye (versin)" mealindeki âyet-i kerimeyi inzal buyurdu.

Bu bâbda daha önce geçen hadis-i þeriflerde Resûl-i Ekrem'in Hz. Ka'b'a fidye olarak üç sâ' hurma tasadduk etmesini emrettiði ifâde edilir­ken burada üç sâ' yerine "üç farak" sözünün kullanýlmýþ olmasý, bu iki hadis arasýnda bir çeliþki bulunduðu anlamýna gelmez. Çünkü bir farak on altý ntla eþittir. Bir sâ' ise, 5 1/3 ntla eþittir ki, bu da bir farakýn üç sâ'a eþit olduðunu gösterir.

Ancak buradaki "kuru üzüm” sözü bir önceki hadiste geçen "üç sâ' tankýyla Abdullah b. Malik'den rivayet ettiði "altý fakire herbirine yarým­þar sâ’ olmak üzere (üç sâ') yemek yedirmektir."[200] anlamýndaki hadis-i þerifle hafýz Ýbn Hacer'in zikrettiði Biþr b. Ömer'in Þu'be'den rivayet etti­ði "yarým sâ' (ölçek) buðday" anlamýndaki hadise de aykýrýdýr. Ýbn Hazm bir kiþi ile ilgili olan ve belli bir yerde cereyan eden bir hâdise hakkýndaki bu birbirine aykýrý rivayetler arasýnda bir tercih yapýlmasý lâzým geldiðini söylemiþ, Ýbn Hacer de bu tercihle ilgili görüþlerini þöyle dile getirmiþtir: "Bu rivayetler arasýnda tercihe en lâyýk olaný Þube'nin rivayetidir. Çünkü onun rivayetinde, "Altý fakirden her birine yarým sâ' (ölçek) yemek yedirmek" tâbiri geçmektedir. Yemek ise, buðdaydan olabildiði gibi hur­madan da olabilir. Bu bakýmdan râvîler bu mevzudaki hadîsleri rivayet ederken "yemek" kelimesi üzerinde tasarrufta bulunarak kimi "hurma" kimisi de "buðday" diyerek rivayet etmiþlerdir. Ama "kuru üzüm" riva­yetine gelince, ben buna (Ebû Davud'un rivayet ettiði) Hakem b. Uteybe hadisinden baþka bir hadiste rastlamadým. Bu hadisin de senedinde Ýbn Ýshak vardýr. O meðazî ile ilgili konularda kendisine güvenilen bir kimse olmakla beraber, ahkâmla ilgili konularda güvenilir râvilere ters düþ­mektedir,

Buðdayla hurma rivayetleri arasýnda da tercihe lâyýk olan hurma riva­yetidir. Nitekim Müslim'in Ebû Kilabe yoluyla naklettiði hadiste "hurma" kelimesi geçmektedir."[201]

"Sonra bir koyun kurban ettim" cümlesi de 1858 numaralý hadis-i þerifte geçen "Bunun üzerine (Hz. Peygamber) "Yanýnda kurban var mý?" diye sormuþ o da, "Hayýr" cevabýný vermiþ" cümlesine aykýrý olduðu gibi Ýmam Ahmed ve Müslim'in rivayet ettikleri "bir koyun bulabilecek mi­sin?" buyurdu ben de "hayýr" cevabýný verdim"[202] anlamýndaki hadis-i þerife de aykndýr. Bu rivayetlerin arasým þu þekilde uzlaþtýrmak mümkün­dür. Hz. Resul-i Ekrem'in Hz. Ka'b'a ilk defa, "yanýnda kurban varýný?" diye soruþunda Hz. Ka'b'ýn yanýnda kurbanlýk yoktu. Daha sonra bir kur­banlýk bulup onu kesti.[203]

 

Bazý Hükümler
 

Ýhramlý bir kimse baþýndaki bir rahatsýzlýktan dolayý  saçlarýný  kesip  sonra  oruçtan  sadakadan veya kurbandan biriyle fidye verebilir.[204]

 

1861. ...Abdülkerim b. Mâlik el-Cezerî de bir önceki olayý Ka'b b. Ucre (r.a.)'den Abdurrahman b. Ebî Leylâ yoluyla rivayet etmiþ­tir. Ancak bu rivayete (þu sözleri) ilâve etmiþtir: "Bunlardan hangi­sini yaparsan sana yeter."[205]

 

Açýklama
 

Burada söz konusu olan hâdiseyi Ýmam Mâlik Muvatta'ýnda þöyle anlatýr:  Ka'b b.  Ucre ihranýh olarak Resûl-i Ekrem'in yanýnda bulunduðu bir sýrada baþýndan rahatsýz olmuþ, Re-sûl-i Ekrem de; Ona saçlarýný kesmesini emretmiþ ve;

"Üç gün oruç tut, yahut da (altý fakirden) her birine ikiþer müd (yarým sâ') yemek yedir ya da bir koyun kurban et (kes), buyurmuþtur.[206] Bilindiði gibi bir sâ' dört müddür ve kilo cinsinden hesap edilirse bir sâ' 3.333  kg.'dýr.

Aslýnda bu hadisi Ka'nebî ile Mutarrif da Mâlik ile Abdülkerim vasý­tasýyla îbn Ebî Leylâ'dan rivayet etmiþlerdir. Fakat Abdülkerim, Ýbn Ebi Leylâ ile görüþmemiþtir. Ayrýca bu hadisi ayný senedle Ýbn Vehb ile îbn Kasým da rivayet etmiþlerdir. Fakat bunlarýn senedinde Abdülkerim ile Ýbn Ebî Leylâ arasýnda Mücâhid vardýr ki, bu sened doðrudur.

"Bunlardan hangisini yaparsan sana yeter." cümlesi, ihrâmh iken sa­çýný kesen bir kimsenin fidye olarak bu üç yoldan birini tutmakta muhay­yer olduðunu ifâde etmektedir. Altý fakirden her birine ikiþer müdd ola­rak yedirilecek olan yemek Ýbn Hacer'e göre hurma yemeðidir. Nitekim bir önceki hadisin þerhinde açýklamýþtýk.[207]

[175] Buhârî, mýýhsar 5, 6, 8, meðâzî 35, merdâ 16, týb 16, keffârat 1; Müslim, hac 80-84; Tirmizî, hac 105; tefsîr sûre (2), 21; Muvatta', hac 238; Ahmed b. Hanbel, IV, 241-243.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/192-193.

[176] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/193.

[177] el-Bakara (2), 196.

[178] Aynî, Umdetu'l-kaarî, X, 152.

[179] Tekmiletu'l-Menhel, I, 180-181.

[180] bk. Davudoðlu, Sahih-i Müslim Terecine ve Þerhi, VI, 362-363.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/193-197.

[181] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/197.             

[182] Buhârî, muhsar, 8.                   

[183] Müslim, hac 73.

[184] Ýbn Hacer, Fethu'1-Bârî, IV, 391.

[185] Mecmeu'z-zevâid, III, 234.

[186] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/197-198.

[187] el-Bakara (2), 196.

[188] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/198.

[189] bk. Ýbn Hazm, el-Muhallâ, VII, 209 (Mes'ele 874).

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/198-199.

[190] Mecmeu'z-zevâid, IV, 235.

[191] Müslim, hac 85.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/199-200.

[192] Ýbn Hazm, el-Muhallâ, VII, 211 (mesele; 874).

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/200.

[193] Ýbn Hacer, Fethu'l-Barî, IV, 389.

[194] bk. Ýbn Hacer, Fethu'l-Bari IV, 389.

[195]  Müslim, hac 83.

[196] Müslim, hac, 85.

[197] Ýbn Hacer, Fcthü'I-Bârî, IV, 13; Aynî, Umdetü'l-kaari, X, 156; Ýbn Hazm, el-Muhalla, VII, 211, (mesele 874).

  Sünen-i Ebu Davud Tercemem ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/201.

[198] el-Bakara (2) 196.

[199] Beyhaki, es-Sünenü'l-kübrâ, V, 55.

  Sünen-i Ebu Davud Tercemem ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/201-202.

[200] el-Fethü'r-rabbânî, XI, 221.

[201] Ýbn Hacer, Fethu'l-Bârî, IV, 388-389.

[202] Müslim, hac 85; Fethü'r-rabbânî, XI, 221.

[203] Sünen-i Ebu Davud Tercemem ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/202-203.

[204] Sünen-i Ebu Davud Tercemem ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/203.

[205] Buhârî, muhsar 6; Müslim, hac 82; Muvatta', hac 237.

     Sünen-i Ebu Davud Tercemem ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/204.

[206] Zürkanî, Þerhü'l-Muvalta', III, 246.

[207] Sünen-i Ebu Davud Tercemem ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/204.



radyobeyan