Minada Namaz By: reyyan Date: 06 Þubat 2012, 19:40:11
75. Mina’da Namaz
1960. ...Abdurrahman b. Yezîd'den; demiþtir ki: Osman (r.a.) Minâ'da (dört rekât namazlarý) dört rekat olarak kýldý.
Abdullah (b. Mesûd) dedi ki: Ben Peygamber (s.a.)'le beraber (Minâ'da dört rekatlý namazlarý) iki rekat olarak kýldým. Ebû Be-' kir'le de iki rekât olarak (kýldým), Ömer'le de iki rekât olarak (kýldým. Müsedded) Hafs'dan (naklettiði hadisinde Abdullah b. Mesud'un sözlerine þunlarý) ilâve etti: t,Ben Osman'ýn) halifeliðinin ilk yýllarýnda (dört rekathk namazlarý) Hz. Osman'la birlikte (ikiþer rekat kýlmýþtým, fakat) daha sonralarý (bu ikiyi dörde) tamamÝa(maya baþla)dý. (Müsedded) Ebû Muaviye'den (aldýðý ve burdan itibaren gelecek olan sözleri de) ilâve olarak (þöyle) rivayet etti: Sonra sizde yollar ayrýldý. (Vallahi Osman'a uyarak kýlacaðým), dört rekat (namaz)'ýn benim için iki rekat makbul namaz yerine geçmesini ne kadar arzu ederdim.
A'meþ dedi ki: Muâviye b. Kurrâ'mn bana hocalarýndan naklettiðine göre Abdullah (b. Mes'ûd dörtlü namazlarý) dört rekat olarak kýl(maya baþla)mýþ da kendisine; "Osman'ý ayýpladýn sonra (dörtlü namazlarý) dört rekat olarak kýl(maya baþla)dýn," denilmiþ. O da; "aykýrýlýk fitnedir" diye cevap vermiþtir.[10]
Açýklama
Müsedded'in Ebû Mûaviye ve Hafs'dan rivayet ettiðine göre: Hz. Abdullah b. Mesûd Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Osman ile birlikte Minâ'da dörtlü namazlarý hep ikiþer kýldýðýný söylemiþtir. Ancak Müsedded'in Hafs kanalýyla rivayet ettiði Ýbn Mesûd'a ait bu cümlede þu ilâve de vardýr: "Hz. Osman'ýn halifeliðinin ilk yýllarýnda dörtlü namazlarý kýsaltarak ikiþer rekat olarak kýlardý. Sonralarý Minâ'da kýlýnan dörtlü namazlarý kýsaltmadan tam olarak kýlmaya baþladý". Müsedded'in Ebû Muaviye'den naklettiði rivayette ise, Hz. Ýbn Mesud'un yukarýdaki cümlesine þu cümlelerin eklendiðini görüyoruz: "Hz. Abdullah b. Mesud dedi ki: "Sonra sizin Minâ'da namazlarý edâ ediþ yollarýnýz deðiþti. Vallahî Minâ'da Hz. Osman'a uyarak kýlacaðým dört rekatlý namazýn iki rekatýnýn makbul olmasýný ne kadar isterdim." Görülüyor ki baþta Hz. Peygamber olmak üzere Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer, Minâ'da dörtlü namazlarý ikiþer rekat olarak kýlarken Hz. Osman, hilâfetinin son yýllarýnda Minâ'daki dörtlü namazlarý kýsaltmadan tam olarak kýlmaya baþlamýþtýr.
Hz. Ýbn Mesûd, "Hz. Osman'a uyarak Minâ'da dört rekat olarak kýlacaðým namazlarýn benim için makbul iki rekat namaz yerine geçmesini ne kadar isterdim" sözüyle Hz. Osman'ýn bu uygulatnasým tasvib etmediðini minâ'da kýlacaðý dört rekatlýk namazlarý Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer gibi iki rekat olarak kýlmayý arzu ettiði halde fitne korkusuyla buna muvaffak olamadýðým ifâde etmek istemiþ olsa gerekir. Hz. Osman'ýn Minâ'daki dörtlü namazlarý kýsaltmadan tam olarak kýlmasýnýn þu sebeblerden ileri geldiði düþünülebilir:
1. Mekke'de evlendiði için lorasý vatanî aslîsi olmuþtur da onun için MÝnâ'da dörtlü namazlarý kýsaltmadan kýlmýþ olabilir.
2. Devlet reisi olduðu için Ýslâm ülkesinin her tarafýnýn .kendi vatan-ý aslîsi hükmünde bulunduðundan dolayý böyle hareket etmiþ olabilir.
3. Mekke'de -kendisini seferi olmak hükmünden çýkartacak þekilde-ikâmete niyet ettiði gün böyle hareket etmiþ olabilir.
4. Minâ'da bir arsasý bulunduðu için böyle hareket etmiþ olabilir.
5. Mekke'ye baþkalarýndan önce gelip Terviye gününe kadar en az onbeþ gün Mekke'de oturmaya niyet etmiþ olabilir.
Hafýz Ýbn Hacer'in beyânýna göre bu ihtimallerin ekserisi sadece bir zandan ibarettir. Çünkü Hz. Peygamber sefere aileleriyle birlikte çýktýðý halde yine de dörtlü namazlarý kýsaltarak kýlardý. Binaenaleyh birinci ihtimal yersizdir.
Ancak Bezlu'l-mechûd yazarýna göre Ýbn Hacer'in bu iddiasý son derece isabetsizdir. Çünkü insanýn bir memlekette evlenip kalmasý baþkadýr. Ailesiyle birlikte sefere çýkmasý baþkadýr ve Hanefî ulemâsý açýkça beyân etmiþtir ki, vatan-ý aslî insanýn doðduðu veya evlendiði ya da vatan edinmek maksadýyla yerleþip kaldýðý yerdir. Bir kimsenin ailesiyle sefere çýkmasýnýn bunlarla hiçbir ilgisi yoktur.
Hafýz Ýbn Hacer"eðer Ýslâm ülkesinin her tarafý devlet reisinin vatan-i aslîsi hükmünde olsaydý, Resûl-i Ekrem'in Veda haccý.nda Minâ'da kýldýðý dörtlü namazlarý tam kýlmasý lâzým gelirdi" diyerek ikinci ihtimale de yer olmadýðýný belirtti. Ayrýca Muhacirlerin Mekke'de ikâmet etmelerinin haram olduðunu, binaenaleyh Hz. Osman'ýn Mekke'de ikâmete niyyet etmesinin imkânsýz olduðunu, söyleyerek üçüncü ihtimalin düþünülemeyeceðini ifade etmiþtir. Her ne kadar dördüncü ve beþinci ihtimaller Ebû Davud'un rivayet ettiði 1961-1962 numaralý hadis-i þerifler tarafýndan da desteklenmekte ise de, bazý hadis otoriteleri bu hadislerin zayýf olduðunu söylemiþlerdir. Gerçekte ise, Muhacirlere haram olan, hicret maksadýyla terk ettikleri yeri vatan-ý aslî edinmeleridir. Hicret ettikleri yerin. dýþýnda bir yeri vatan-ý ikamet olarak kabullenip ikâmet etmelerinde ise bir sakýnca yoktur.
Ýbn. Hacer'e göre, Hz. Osman'ýn bu namazlarý kýsaltarak kýlmasý, "Onun ancak bilfiil yürüyüþ halinde olan yolcularýn dörtlü namazlarý kýsaltarak kýlabilecekleri kýsa bir süre için de olsa bir yerde konakladýklarý zaman ise, bu namazlarý tam kýlmalarýnýn gerektiði" görüþünde olmasýndan kaynaklanýyor.[11]
Bezlu'l-mechûd yazarýna göre Hz. Osman'ýn bu görüþte olmasýna imkân yoktur. Çünkü Hz. Osman'ýn Resûl-i Ekrem'in gazvelerinde ve hac seferinde bulunmuþ ve O'nun bir yere konakladýðý zaman da dörtlü namazlarý kýsaltarak kýldýðýna þâu i olmuþtur. Binaenaleyh Hz. Osman'ýn özürsüz olarak Resûl-i Ekrem'e muhalefet etmesi imkânsýzdýr.
Esasen Ýbn Hacer'in bu görüþü doðru olsa, bir yolcunun dörtlü namazlarý geceleyin dörder rekat olarak kýlmasý icab eder. Çünkü geceleyin bir yerde konaklamayan bir yolcu olamaz, olsa da nâdir denilecek kadar az olur.
Bu konuda Ýbn Battal þunlarý söylemiþtir: "Hz. Osman'la Hz. Âiþe, Hz. Peygamber'in ümmetine olan merhametinden dolayý Minâ'da dörtlü namazlarý kýsaltarak kýldýðý kanaatinde idiler ve bu namazlarý dört rekat olarak kýlmak kendilerine zor gelmediði için söz konusu namazlarý dört rekat olarak kýldýlar."
Bu görüþ bir cemaat tarafýndan sahih bir izah tarzý olarak kabul edilmiþ, Kurtubî de bu görüþe katýlmýþtýr. Gerçekten bu izah tarzý Þafiî mezhebine de uygun düþmektedir.[12] Bazýlarý da "o sene Minâ'da namaz kýlmasýný bilmeyen afaplar çok sayýda bulunduðu için Hz. Osman onlara bazý namazlarýn dört rekatlý olduðunu Öðretmek maksadýyla dörtlü namazlarý tam olarak kýldý" demiþlerse de Bezlu'l-mechûd yazarý "Eðer bazý namazlarýn dört rekat olarak kýlýnacaðýný bilmeyen kimselerin çok sayýda bulunmasý dörtlü namazlarýn kýsaltýlmadan kýlýnabilmesi için bir sebep teþkil etseydi, o zaman daha önce Veda Haccýnda bu namazlarý ResûM Ekrem'in tam olarak kýlmasý gerekirdi" diyerek bu görüþü reddetmiþtir. Bu durumda Ýbn Battâl'ýn konu ile ilgili yaptýðý açýklama, en saðlýklý yorum olarak kabul edilebilir.[13]
Bazý Hükümler
1. Hacýlar Minâ'ya çok yakýn çevrelerde bile olsalar yine de Mina da kýlacaklarý dört rekatlý namazlarý kýsaltarak kýlmalarý gerekir. Ýmam Mâlik ile Evzâî ve Ýbn Uyeyne bu görüþtedirler. Çünkü sözü geçen bu ulemâya göre Minâ'da namazý kýsaltarak kýlmanýn sebebi yolculuk deðil hac ibâdetidir.
Hanefî ulemasýyla Ýmam Þafiî Ýmam Ahmed ve .ulemânýn büyük çoðunluðuna göre ise, Minâ'da namazý kýsaltarak kýlmanýn sebebi hac ibâdeti deðil, dinen yolculuk sayýlacak uzaklýktaki yolculuktur. Bu uzaklýktaki bir yolculuða çýkmayan bir kimse Minâ'da da olsa namazlarý kýsaltamaz. Nitekim 1929 numaralý hadisin þerhinde açýklamýþtýk.[14]
1961. ...Zührî'den rivayet olunduðuna göre Osman (r.a.) hacdan sonra (Minâ'da bir süre) ikâmet etmeye kesin karar verdiði için Minâ'da (dört rekath namazlarý) dört rekat (olarak) kýlmýþtýr.[15]
Açýklama
Bu haber "Hz.-Osman' Mekke'de evlendiði Tâif'te mal-mülk edindiði ve bu sebeple hacdan sonra Medine'ye
dönmeden önce Mekke'de bir süre kalmaya kesin karar yerdiði için Mekke'de ikâmet ettiði müddetçe dört rekath namazlarý kýsaltmadan kýlmýþtýr" diyen Hanefî ulemâsýnýn delilidir. Bu görüþte olan Hanefî ulemasýna göre Mekke'de evlendiði için orasý kendisinin vatan-ý aslîsi olmuþtur.
Her ne kadar bu görüþ ilende gelecek olan, "Muhacirler Veda tavafýndan sonra Mekke'de sadece üç gün kalabilirler." anlamýndaki 2022 numaralý hadis-i þerife zahiren aykýrý düþmekte ise de 2022 numaralý hadisin hükmü Mekke'nin Fethinden önceki zamanlar için geçerlidir. Mekke'nin fethinden sonra bu hadisin hükmü yürürlükten kaldýrýlmýþtýr. Þafiî ulemâsýndan îmaný Nevevî'de bu mevzuda, "muhacirlerin Mekke'de bir süre ikâmet etmesinde hiçbir sakýnca yoktur. Muhacirler için haram olan Mekke'ye yerleþmek ve orayý yurt (vatan-ý aslî)edinmektir. Bazýlarýna göre Mekke'yi yurt edinmekte de bir sakýnca yoktur.. Muhacirlerin Mekke'de ikâmet etmelerini nehyeden hadisin hükmü, Mekke'den.Medine'ye hicret etmenin farz olduðu fetih öncesi dönemlerine aittir." diyor.[16] Konumuzu teþkil eden bu haber munkatý' denilen zayýf hadis çeþitlerindendir. Çünkü bu hadisin râvilerinden olan Zührî'nin Hz. Osman'a eriþmediði bilinen bir gerçektir.[17]
1962. ...Ýbrahim (en-Nehaî)'den; demiþtir ki: Osman (r.a.)(Mekke'de dört rekatli namazlarý) dört (rekat) olarak kýldý. Çünkü orayý (kendisine) yurt edinmiþti.[18]
Açýklama
Bu hadisi þerif "insanýn evlenip kaldýðý veya hayatýný kazanmak üzere bir daha göç etmemek üzere yerleþip kaldýðý yer onun vatan-ý aslîsi olur" diyen Hanefî ulemâsýnýn delilidir. Hadis-i þeriften Hz. Osman'ýn Mekke'de evlendiði için orada kaldýðý sürede dörtlü namazlarý tam kýldýðý anlaþýlýyorsa da bu hadis-i þerifi nakleden Ýbrahim en-Nehâî'nin Hz. Osman'a yetiþmediði bilindiðinden bu haber munknjj" denilen zayýf hadislerdendir. Bu sebeple delil olma niteliðinden uzaktýr.
Beyhakî'ye göre; "Eðer Hz. Osman'ýn dört rekatlý namazlarý tam kýlmasýnýn sebebi Mekke'de evlenmesi olsaydý ve bir beldede evlenmek orayý vatan-ý aslî hükmüne getirseydi, bu durumu sahâbîlerin de bilmesi ve dört rekatlý namazlau tam kýldý diye Hz. Osman'a itiraz etmemeleri gerekirdi. Hz. Osman evi kuþatýldýðý zaman kendisine Mekke'ye gitmesi teklif edilince "hicret ettiðim yeri terk edemem" diye cevap vermesi de Hz. Osman'ýn Mekke'de ikâmete razý olmayacaðýný gösterir."[19]
1963. ...Zuhrî'den; demiþtir ki: Osman Tâif'te (bir takým) mallar eüinip de orada (bir süre) ikâmet etmeye karar verince (dört rekatli namazlarý) dört (rekat) olarak kýl(maya baþla)dý. Sonra (Beni Ümeyye'den olan) devlet baþkanlarý (Osman'ýn) bu (uygulamasý)na sarýldýlar.[20]
Açýklama
Bu eser de Munkati' denilen zayýf hadislerdendir. Bu bakundan delil olma niteliðinden uzaktýr.[21]
1964. ...Zührî'den rivayet olunduðuna göre Osman b. Affân, o sene (hacda) a'rabîler çok olduðu için onlara (bazý) namaz(larýn) dört rekat olduðunu öðretmek için halka (dört rekatli namazlarý kýsaltmadan) dört (rekat) olarak kýldýrmýþtýr.[22]
Açýklama
Hz. Osman'ýn kendi halifeliði döneminde hac mevsiminde Minâ'da dört rekatlý namazlarý niçin kýsaltmadan tam olarak kýldýðý ulemâ arasýnda ihtilaflý bir konudur. Bazýlarýna göre, O sene hac mevsiminde namaz ahkâmýný ve öðle ikindi ve yatsý namazlarýnýn dört rekat olarak kýlýnacaðýný bilmeyen kimseler pek çok sayýda bulunduðu için Hz. Osman onlara bu namazlarýn kaç rekat olduðunu ve nasýl kýlýnacaðýný öðretmek maksadýyla dörtlü namazlarý kýsaltmadan kýldýrmýþtýr. Hz. Osman'ýn Minâ'da dörtlü namazlar kýsaltmadan kýlýþýnýn sebebi budur. Delilleri ise bu hadisi þeriftir.
Fakat bu görüþ iki yönden tenkid edilmiþtir:
a. ez-Zührî'nin Hz. Osman devrine eriþemediði bilinen bir gerçektir. Binaenaleyh bu eser "münkati" dir. Delil olma niteliðinden uzaktýr.
b. Eðer halka bilmediklerini öðretmek için Minâ'da dörtlü namazlarý tam olarak kýlmak caiz olsaydý, bunu daha önce Veda Haccý'nda Resûl-i Ekrem yapardý. Çünkü Resûl-i Ekrem halkýn namaz meselelerim öðren-mesini^hem Hz. Osman'dan daha çok arzu ederdi, hem de ümmetine karþý beslediði sevgi ve merhameti Hz. Osman'ýn sevgi ve merhametinden kat kat daha fazla idi.[23]
[10] Buhârî, hac 84; Müslim, müsâfirîn 16; Dâriî, menâsik 47; Ahmet b. Hanbel, VI, 297.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/384-385.
[11] Ýbn Hacer, Fethýý'1-Bârî, IV, 224, 225.
[12] Ýbn Hacer, Fethu'l-bârî, III, 225.
[13] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/385-387.
[14] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/387-388.
[15] Kütüb-i sitte sahiplerinden sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiþtir.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/388.
[16] Fethu'l-Bârî, VIII, 269.
[17] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/388.
[18] Sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiþtir.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/389.
[19] Ýbn Hacer, Fethü'1-Bârî, III, 225.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/389.
[20] Kütüb-i Sitte sahiplerinden sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiþtir.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/389-390.
[21] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/390.
[22] Beyhakî, es-Sünenu'1-kübrâ, II, 144.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/390.
[23] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 7/390.