Beyat By: reyyan Date: 31 Ocak 2012, 15:11:38
9. Bey'at
2940... Ýbn Ömer'den demiþtir ki:
Biz, Rasûlullah (s.a.)'e (emirlerini) dinlemek ve itaat etmek üzere söz verirdik (de, Rasûl-ü Ekrem efendimiz) bize
“Gücünün yettiði þeylere (söz ver)" diye telkinde bulunurdu.[55]
Açýklama
Metinde geçen gücünün yettiði þeylere anlamýndaki cümlesi bazý nüshalarda = gücünüzün yettiði þeylere" þeklindedir.
Ýmam Nevevî'nin açýklamasýna göre Müstemli ile Serahsi'nin rivayetlerinde bu cümle müfred olarak zikredilmiþ, baþkalarýnýn rivayetlerinde ise "gücünüzün yettiði þeylere" þeklinde cemi olarak rivayet edilmiþtir. Nevevî bu kelimeyi müfred mütekellim olarak yani, "Gücünün yettiði hususta" manâsýna almýþ ve þöyle demiþtir: "Bu Peygamber (s.a.)'in ümmetine olan sonsuz þefkat ve rahmetindendir. Ümmetinden biri takat getiremeyeceði bir beyatýn umumuna girmesin diye onlara gücümün yettiði hususta- demesini öðretmiþtir.[56]
Biatin asýl manâsý, mübadele akdidir. Sonralarý devlet baþkanýna itaat ve sadakati bildiren ve el sýkma suretiyle yapýlan ahitleþmeyi ifâde etmiþtir. Siyer kitaplarýnda açýklandýðý üzere Ýslam tarihinde ilk biat hadisesi Akabe denilen yerde yapýlmýþtýr. Medine devrinde vuku* bulan Biat'ür-ridvân Hz. Peygamberin Hudeybiye'de Mekke'lilerle antlaþma yolu aradýðý sýrada gerçekleþmiþtir.
Bu olayýn hatýrasý þu âyetlerle yüceltilmiþtir. "Andolsun ki Allah inananlardan, aðaç altýnda sana baþ eðerek biat edenlerden razý olmuþtur. Gönüllerinde olaný da bilmiþ, onlara güvenlik vermiþ, onlara yakýn bir zafer ve ele geçirecekleri bol ganimetlerden bahsetmiþtir."[57]
Dört halife devrinde ve sonraki Ýslam devletlerinde halkýn ileri gelenlerinin halifeye itaatlerini bildirmesine de biat, denmiþtir.[58]
Bütün bu açýklamalardan da anlaþýlýyor ki, "Biat yeni baþa geçirilen kimseye bazan da baþta bulunan kimseye itaat etmek üzere verilen bir sözdür." Daha önce de ifade ettiðimiz gibi, imamet veya halifelik, devlet baþkaný ile ümmetin görüþ sahipleri arasýnda yapýlan bir akidden baþka birþey deðildir. Akid ise, icab ve kabul olmadan olamaz. Ýcab, ümmet içindeki görüþ sahipleri veya þûra ehli tarafýndan yapýlýr. Bu ise halifeyi seçmekten ibarettir. Kabul; ümmetin görüþ sahipleri tarafýndan seçilen Halifece yapýlýr.
Burada imametin üç merhaleden geçtiðini söyleyebiliriz: Birinci Merhale: Ýmamete aday gösterme merhalesidir. Önceki imâm veya görüþ sahiplerinden bir tanesi yeni olacak imâmý aday gösterir.
Buna örnek: Sakife'deki toplantýda Hz. Ebu Bekir'in Hz. Ömer'le Hz. Ebu Ubeyde'yi aday göstermesi ve Hz. Ömer ile Hz. Ebu Ubeyde'-nin aday gösterilmeyi kabul etmemelerinden sonra Hz. Ömer'in Hz. Ebü Bekir'i aday göstermesini gösterebiliriz. Vefatý yaklaþtýðý sýralarda Hz. Ebû Bekir'in Hz. Ömer'i aday göstermesi, yaralandýktan sonra Hz. Ömer'in altý kiþiyi aday göstermesi de böyledir.
Ýkinci merhale: Seçilme veya aday gösterilmeyi kabul etme merhalesi-dir. Bu merhalede þûra ehli, adaylar birden fazla ise adaylardan birisini seçer veya aday bir kiþi ise ona muvafakat ederler. Buna dair de Hz. Ebû Bekir'in mektubu kendilerine okunduðu zaman halkýn onun aday göstermesini kabul etmelerini ve Abdurrahman b. Avf'ýn Hz. Osman'ý seçip arkasýndan halkýn da bu seçimi onaylamalarýný örnek verebiliriz.
Üçüncü Merhale: Biat merhalesidir. Biat, seçimin dýþ görünüþü ve delilidir. Biat merhalesi, seçim aþamasýnýn içindede olabilir, ve aralarýnda bir zaman aralýðý bulunmayabilir. Hz. Ebu Bekir'in biatinde olduðu gibi, Hz. Ömer, kendisini aday göstermiþ ve ona: "Uzat elini sana biat edeyim" diyerek hemen biat etmiþ idi. Arkasýndan da diðerleri peþpeþe biatte bulunmuþtu.[59]
Bazý Hükümler
1. Zorla yaptýrýlan bir iþ, o kiþinin ihtiyarý ve gücü dý-þýnda meydana geldiði için, faili bu iþten sorumlu deðildir.
2. Gücünün yetmediði bir iþi yapmaya özenen bir kimseye "yapamayacaðýn iþe özenme, gücünün yeteceði iþlere giriþ" demek caizdir.
3. Peygamber efendimiz devlet reisine biat edilmesine çok önem vermiþ, ona muhalefetten sakýnmalarýný emretmiþtir.[60]
2941... Urve (r.a.)'den demiþtir ki:
Hz. Aiþe, Rasûlullah'ýn kadýnlarla biatleþmesini þöyle anlatmýþtýr:
Rasûlullah (s.a.) (biatleþirken) hiçbir kadýnýn eline dokunmadý. Ancak herbir kadýndan (biati sözle) aldý. Bir kadýndan (sözü) aldý da kadýn da (söz) verdi mi
“Git! senin biatim aldým" buyururdu.[61]
Açýklama
Kadýnlarýn Hz. Peygambere vermiþ olduklarý bu sözün neleri ihtiva ettiði Müslümin Sahihinde þu manâya gelen cümlelerle anlatýlmaktadýr. "Mü'min kadýnlar Rasûlullah (s.a.)'e hicret ettikleri vakit Aziz ve Celil olan Allah'ýn:
"Ey Peygamber! Sana mü'min kadýnlar Allah'a hiç bir þeyi ortak koþmayacaklarýna, zina etmeyeceklerine dair beyat etmeye gelirlerse"[62] âyetin-deki esaslara göre kendilerinden söz alýnýrdý."[63]
Müslim'in bu hadisinden anlaþýlýyor ki: Kadýnlarýn, Hz. pey-gamber'e ettikleri biat Allah'a þirk koþmamak, hýrsýzlýk yapmamak ve zina etmemek, çocuklarý öldürmemek, iftira etmemek ve Hz. Peygambere hiç bir ma'rufta isyan etmemek gibi hususlarý ihtiva etmektedir. Çünkü sözü geçen Mümtehine sûresinin 12. nci âyetinde kadýnlarýn bu þekilde biat etmeleri em-redilmektedir.
"Devlet baþkanýna, itaat etmek üzere söz vermek" anlamýna gelen biat uygulamasýnýn ilk örneðini Hz. Peygamber'in hayatýnda görebiliyoruz. Hz. Peygambere yapýlan biatler, ona ve Ýslamýn emirlerine baðlanmayý ihtiva ediyordu. Bu bakýmdan ashabýn biatleri Hz. Peygamberi devlet baþkanlýðýna getirmek anlamýný taþýmýyordu. Ancak onun peygamberliði ayný zamanda devlet baþkaný olmasýnýn da gereðiydi. Dolayýsýyle ona biat, hem Peygamber olarak yapacaðý tebliðlere inanmak, hem de devlet baþkaný olarak vereceði emirlere itaat etmeye söz vermek anlamlarýný birlikte ifâde ediyordu.
Hem devlet baþkanlýðý için baþa getirmek ve hem de itaatte bulunmak üzere yapýlan biat ise; ilk olarak Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in halifeliðe getirilmesi ile gerçekleþmiþtir.[64]
Ancak bir önceki hadisin þerhinde de açýkladýðýmýz gibi biatin üç merhalesi bulunduðunu unutmamak lazýmdýr.
Bazý ilim adamlarý, hadisteki biat kelimesine bakarak bu hadisin kadýnlarýn seçme hakkýna sahip olduðuna delâlet ettiðini söylemiþlerdir.
Bu görüþte olan ulemaya göre, "Rasûlullah (s.a.) kadýnlara biat ettiði gibi bizimle de biat etmiþtir..."[65] mealindeki hadis-i þerifte kadýnlarýn erkekler gibi seçme hakkýna sahip olduklarýna delalet eder.
Hz. Peygamberin ashabýyla yapmýþ olduðu biatlerin nübüvvet üzerine deðil, siyasî nitelikli olduðunu anlatan bir hususta onun çocuklarla biat etmemesidir. Zira sahih olarak rivayet edilmiþtir ki:
Buluða ermemiþ çocuklar ya kendileri veya ebeveynleri vasýtasýyla biat istemiþler. Fakat Rasûlullah (s.a.) biat etmemiþtir.[66] Ýþte kadýnýn biati onun seçme hakkýna sahip olduðunu gösterir.[67]
Bazý Hükümler
1.Kadýnlar seçme hakkýna sahiptirler.
2. Bir erkeðin yabancý bir kadýnýn eline dokunmasý haramdýr.
3. Ýhtiyaç olduðu zaman, yabancý bir kadýnla konuþmak caizdir.
4. Kadýnýn sesi avret deðildir.
5. Erkeklerin biati sözle ve el sýkmayla kadýnlarýn biati sadece sözle olur.[68]
2942... Peygamber (s.a.)'e yetiþen Abdullah ibn Hiþâm'dan (rivayet olunduðuna göre) annesi Zeyneb bint Humeyd, onu Rasûlullah (s.a.)'e götürüp
"Ey Allah'ýn Rasûlü bununla biatleþ" demiþ, Rasûlullah (s.a.) de "- O (daha) küçüktür/' demiþ ve onun baþýný okþamýþtýr.[69]
Açýklama
Çocuklar mükellef olmadýklarýndan verdikleri sözlerden de sorumlu deðillerdir. Onlarýn biatlerinin de bir hükmü yoktur, iþte bu sebeble Hz. Peygamber onlardan biat almamýþ, bu maksatla gelen çocuklarýn sadece baþýný okþamakla ya da -Buharî'nin rivayetinde açýklandýðý üzere- onlara dua etmekle yetinmiþtir.
Taberani, Hz. Peygamber (s.a.)'in Hz. Hasan'la Hz. Hüseyin, Hz. Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Ca'fer(r.a.)'den.büluð çaðýna ermelerinden önce[70] Abdullah b. ez-Zübeyr ile yine Abdullah b. Ca'fer'den yedi yaþýnda biat aldýðýný[71] rivayet etmiþse de çocuklardan alýnan bu biatin devlet baþkanýna itaati teahhüd eden siyasi nitelikli bir biat olduðu söylenemez. Ancak sahih ameller iþlemek üzere yapýlan bir biat olabilir. Çünkü biat; hicret etmek, yardým etmek, ölünceye kadar cihad etmek gibi maksatlarla da yapýlabilir.[72]
[55] Buharî, ahkam 43; Müslim, Ýmâre 90; Nesâî, bey'at 24, Ýbn Mâce, Cihad 41; Muvatta; bey'at 1; Ahmed b. Hanbel, 11-62, 81, 101, 139.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 11/196.
[56] Davudoðlu A. Þahih-i Müslim Terceme ve Þerhi IX, 48.
[57] Feth (40), 18, 19.
[58] Debbaðoðlu Ahmed, Ansiklopedik Büyük Ýslâm Ýlmihâli 82-83.
[59] Udeh Abdülkadir, Ýslâm ve siyasi durumumuz, 213, 214.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 11/197-198.
[60] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 11/198.
[61] Buhârî, talak 20, þurût 1, tefsir 60/2, ahkam 49; Müslim imâre 88, 89; Ýbn Mâce, Cihad 43; Ahmed b. Hanbel, VI-114, 270, 365.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 11/198-199.
[62] Mümtehine (60),12.
[63] Müslim, imare 80.
[64] Eryarsoy Beþir, Ýslamda devlet yapýsý 175.
[65] Buhârî 8, 125, Hayatü’s-Sahabe 1-218, 223.
[66] 2942 numaralý hadis.
[67] Topaloðlu Bekir, Ýslam'da kadýn 247.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 11/199-200.
[68] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 11/200.
[69] Buhârî, ahkam 46.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 11/200.
[70] Heysemi, Mecmeuzzevâid VI-140.
[71] a.g.e. 9, 285.
[72] Ýsa Abdulkadir Hakaik Anýl-Tasavvuf 89, Bedrüddin Aynî Umdet'ül-karî XXIV-272.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 11/200-201.