Þeyhül Ýslam Ebus Suud Efendi Fetvalarý
Pages: 1
Arazi Meseleler By: saniyenur Date: 25 Ocak 2012, 18:32:37
12- ARAZÎ MESELELERÝ

I. Arazî
 
824. Mes’ele: Arâzî-i memleketi sultan temlike kadir midir?

Elcevap: Kadirdir. [874]

825. Mes’ele: Arz-i mülk ve arz-ý mîrî nedir?

Elcevap: Þehirler içinde olan yerler mülktür. Sahibi bey'e ve hibeye ve vakfa kadirdir. Fevt olucak cemi' vereseye intikâl eder. Mîrî arz, karyeler etrafýnda olan zirâ'at olunur yerlerdir ki, sahipleri kulluðunu çekip behresini verirler. Bey'e ve hibeye ve vakfa kadir deðillerdir. Fevt oldukta oðullarý kalsa tasarruf eder­ler ve illâ sipahisi tapuya verirler. [875]

826. Su'al: Arz-ý mîrî, arz-ý öþrî midir, yoksa harâcî midir. Ve tasarruf eden re'âyânýn bey' eylemeleri ve rehin komalarý ve mi­ras deðmesi ve þüf'a câri olmasý þer'an caiz midir?

Cevap: Asla caiz olmaz. Ne öþrîdir ve ne harâcîdir. Ýkisi dahi ashabýnýn memlûküdür. Buna mutasarrýf olanlar mâlik de­ðillerdir. Memlekettir. Alýnan eðerçi arzýn haracýdýr amma arzýn rakabesi beyt-ül-mâl için alýkonmuþtur, re'âyâya temlik olunma­mýþtýr. [876]

827. Su'al: Vilâyet-i Rumelinde, re'âyâ ellerinde olan arazînin bey' ü þýrasýnýn vedî'a ve i'âresinin ve þüf'a ve istibdâlinin sýhha­tinde, anda olan kudât-i müslimîn ki hüccet verip ve sicillerine kayd ederler, þer'-i þerife muvafýk mýdýr?

Cevap: Muhaliftir, hemen i'tibar sipahilerinin tapuya ver­mesidir. Kudât bey'ü þirâ yazmak hatâdýr. "Zeyd, tasarrufunda olan tarlalarýn tasarrufunu Amra tefvîz edip, mukabelesinde þu kadar miktar akça alýp feragat ettikte, sipâhî olan Bekr dahi þu miktar resm alýp Amra verdi" deyu yazmak gerektir. [877]

828. Su'al: Zeyd mâ-tekaddemûn mukâta'aya vere geldiði çayýrýný Amra bey' ettikte, Bekr-i sipâhî, Zeydden akçasýnýn öþrünü almaða kadir olur mu?

Cevap: Bey' bâtýldýr, öþrün almak deðil çayýrý Amrdan alýp âhara tapuya vermeðe kadirdir. [878]

829. Mes’ele: Zeyd, mîrîde bir miktar yerin etrafýnda hendek ve hark edip, ba'zý meyve aðaçlarý dikip zirâat etse þer'an Zeydin mül­kü olup veresesine deðer mi?

Elcevap: Yer mülk olmaz, amma verese tasarruf ederler. [879]

830. Mes’ele: Zeyd tasarrufunda olan arz-ý mîriyye üzerinde, kim aþýladýðý ma'lûm olmayan meyve aðaçlarý yere tâbi' olur mu?

Elcevap: Aþýlý aðaç yere tâbi' olmaz, sahibi yok ise beyt-ül-mâle raci'dir. [880]

831. Mes’ele: Zeyd, Amr ile müþterek olduklarý yerin üzerinde olan hüdayî fidanlarý aþýlayýp, Amr dahi "fidanlarda hakkým vardýr" deyu talep ettikte, vermeyip "var ahar yerde olan fidanlarý aþýla”dese, gayri fidanlardan hisse taleb eylemeðe kadir olur mu?

Elcevap: Olmaz, fidanlarý aþýladýðý zamanda deðer bahasý­nýn nýsfýn alýr. [881]                                   

832. Sual: Arz-ý mîrî üzerinde hudâyî biten aðaçlarý Zeyd aþýlasa, Zeydin mi olur, yoksa sâhib-i arzýn mý?

Elcevap: Zeydindir, sâhib-i arza fidan bahasýyla behresin ve­rir. [882]

833. Mes’ele: 'Akar hususundan onbeþ yýl mürur eylemiþ kaziye mesmû'a olur mu?

Elcevap: Mülk-i vakýf olucak olur, mîrî yer olucah olmaz” memnundur. [883]

834. Mes’ele: Zeydin tasarrufunda olan mîrî yerde alçý ma'deni bulunsa, mîrî canibinden emin, Zeydi dahi ettirmemeðe kâdîr olur mu?

Cevap: Öyle emr olucak olur, [884]

II. Arazî Rüsumu

835. Su'al: Sipahilerin arz-ý mîrîde olan mahsûlden aldýklarý sümün, ve resm-i çift deyu aldýklarý akça ve resmi bennâk ve resm-i mücerred ve resm-i ganem ve resm-i nahl ve resm-i tapu sipahilere helâl olur mu?

Cevap: Resm-i ganem, ganemin zekâtýdýr, ikiyüz dirheme mâlik olmayana haram deðildir. Resm-i nahl dediði balýn öþrü ise, fâkîr olana ol dâhi haram olmaz. Elinde yeri olmayan müslimden alýnandan gayrisi ganî olana dâhi haram olmaz. [885]

836. Su'al: Arz-ý mîrînin, bey'i ve hibesi ve rehni ve aðýrlýk verilmesi ve bedel-i sulh deyu verilmesi þer'an caiz olur mu?

Cevap: Olmaz. [886]

837. Su'al: Bir karyenin malikânesinden murad, yerinin tasar­rufu mudur, yoksa öþr-i hâsýl mýdýr?

Cevap: Hiç biri deðildir, yerin rakabesidir. Sahibinin yer mülküdür. Dîvânîsinden alýntýn, ol yerden alýnan onda bir yahut se­kizde bir harac-i mukâsemedir. Ve çift akçasý deyu alýnan harac-i muvazzafýdýr. Yeri tasarruf' eden re'âyâ müste'cilerdir. Malikâne canibe onda bir midir, sekizde bir midir verdikleri yerin ücretidir. [887]

838. Mes’ele: Zeyd-i sipâhî,  re'âyâsýnm terekesinden kýrk kilede beþ kile, ve yirmi iki akça çift hakký, ve mücerredden altý akça, ve te'ehhül edenlerden dokuz akça, ve öþr-i kovan ve resm-i 'arûs deyu aldýðý helâl olur mu?

Elcevap: Kadimden sekizde bir âlýný gelicek helâldir. Çift akçasý yirmi iki akça dahi helâldir, Ba'zý yerlerde elli yediþer vazy olunmuþtur. Mücerred ve mütehhüin elinde azdan çoktan yer yok ise anlardan alýnana bir mesned-i þer'î yoktur, Resm-i arûs dahi öyledir. Öþrî yerde hâsýl olan balýn öþrü verilmek lâzýmdýr. [888]

839. Su'al: Zeyd, tasarrufunda olan mîrî yerin üzerine buðday ekip biçip, aðniyâdan olan sipâhî Amra öþrün verdikten sonra, buðdaydan fukaraya bir miktar nesne lâzým olur mu?

Cevap: Öþür, öþür deðildir. Öþür demek, âmme-i nâsýn galat-ý fahiþleridir. Mîrî yer cemî'an harâciyedir. Asla öþriye olmak muhaldir. Verilen behre harâc-i mukâsemedir. Sipahinin hakk-i þer'îsidir. Arz-i öþriye, nevâhi-i Ra'be-i muazzamadýr. Andan alý­nan öþür fukaraya verilir. [889]

840. Mes’ele: Sipâhî, reayanýn gailelerinin öþrünü, cebren akça al­maya kadir olur mu?

Elcevap: Olmaz. [890]

841. Mes’ele: Zeyd-i câbî, cibâyetinde re'âyâdan aldýðý mahsûlü bey' ettikte narh-i rûzîden eksiðe bey' eylese, emr-i þerîf ile teftiþ olundukta, a'yân-i vilâyetten ol zaman narh-i rûzî ne idüðü ma'­lûm olduktan sonra, mezbûr câbîden narh-i rûzî üzere akçayý, mütevellî-i vakf almaða kadir olur mu?

Elcevap: Kadirdir. [891]

842. Mes’ele: Resm-i çift ve resm-i bennâk deyu alman akça heIâl midir?

Cevap: Resm-i çift ve ekinli bennâk resmi helâldir, meþru­dur, arzýn harac-i muvazzafýdýr. [892]

843. Su'al: Emr-i þerîf ile tekâlif-i 'urfiyeden mu'âf olan ehl-i karyeden, emîn bennâk almaða kadir olur mu?

Cevap: Bennâk akçasý tekâlif-i 'urfiyeden ise alýnmaz. [893]

844. Su'al: Zeyd-i sipâhî re'âyâsýndan ispençe deyu aldýðý akça, ve baðlarýnýn üzümün 'asr ettikte yedi ölçüde birini, ve hýnzýr ye­dikleri zamanda dahi ikisine bir akça alsa helâl olur mu?

Cevap: Hýnzýrdan alýnan nâmeþrû'dur. Amma kalaný kadim­den alýný geldiyse taðyir olunma olmaz. [894]

845. Mes’ele: Zeyd-i sipahi, onbeþ kilede iki kile öþür alsa þer'an helâl olur mu?

Elcevap: Sipahinin aldýðýna öþür demek cehelededir. Öþür olsa fukaraya verilir idi. Harac-i mukâsemedir. Ol onda bir alýnmak lâzým deðildir. Yerin tahammülüne göre vaz' olunur, nýsfýna deðin caizdir. [895]

846. Su'al: Zeyd semen takdir olunan yerlerde, vermeyip öþür verse helâl olur mu?

Cevap: Vazifesi semen ise olmaz. [896]

847. Su'al: Baba ve müsellem taifesine, yerlerinde götürdükleri hâsýldan öþür verilmek lâzým olur mu?

Cevap: Kadîmden nice olu gelir ise taðyir olunmaz [897]

848. El-Su'al: Timar ile hisar eri olan Zeyd, vakt-i hasadda bir ay hizmet eylese Amr "a'þârý ben alýrým, kabz ettim" deyu Zeyde vermemeðe kadir olur mu?

Elcevap: Olur, Umarda böyledir. [898]

849. Mes’ele: Kadîmden sultan Murad han (aleyh-ir-rahmeti ve-1-gufran) vakfýndan olan mahsûlün bâyi'i  olanlarýndan alýnmak mümkün olmamaðýn, bacý, tüccar taifesinden alým gelmiþ iken, hâ­len tüccar vermemeðe kadir olur mu?

Elcevap: Þeri-i þerife bacýn alâkasý yoktur. [899]

850.  Mes’ele: Bac-i bâzâr vakf olmak caiz olur mu?

Elcevap: Olmaz, pazar yeri vakf olunup, üzerinde bey' olunan nesnelerden ücret alýnmak caiz olur, þer'îdir. [900]

III. Arazý-i Mukaddese
 
851. Mes’ele: Cemî' diyâr-ý 'Arab arz-ý mukaddeseden midir, yok­sa hudûd-i muayyenesi var mýdýr, arz-ý mukaddesenin sair arazî­den farký var mýdýr?

Elcevap: Mutlaka diyâr-ý Þâmiye arz-ý mukaddes derler. Beyt-i Mukaddes ve Haleb ve þâir nevâhî, Dýmýþk andandýr. Ba'zýlarý he­men Erbaha derler. Ba'zýlarý Dýmýþk ve Filistindir derler. [901]

852. Bu Surette: Arz-ý mukaddesenin þâir arazîden rüchâný olupp, þerefi ne veçhedir. Ve anda sakin olan halka sevabýn meziyeti ne cihettendir. Ve bir kimse arz-ý makbûlede sakin olmak için vatan-ý aslîsini terk etmekle âsim olur mu?

Elcevap: Hak subhânehu ve te'âlâ, bikâ'-ý arzýn her birini bir keyfiyet-i hâssa üzerine ibda' buyurmuþtur. Nebat, hubûd ve simâr, sair âsâr-ý zahirede birbirine muhalif ve mubâyin olduðu gi­bi, âsâr-i bâtýnede dahi birbirinden tefâvüt-i kesîresi vardýr. Arâzî-i mukaddese, safâ-i cevahir ile sair bikâ'dan mümtaz olma­ðýn, menâzil-i enbiyâ (aleyhim-üs-salâti ve-s-selâma) mehbit da­hi olmuþtur. Anda vâki' olan ibâdatýn sevabý anýn için ekserdir. Vatan-i aslîsinde sýlasý vâcib olur erhâmý olmayýp, anda muhace­ret etmekle ibâdete teveccühü ve kalbinin rikkati artýk olucak, varmak efdaldir. Ve illâ vatanýnda olup uhdesinde olan hukûk-i er­hâmý murâ'ât edip, ibadete teveccüh ve ikbal tahsiline sa'y etmek evlâdýr. Vallâhu a'lem. [902]



radyobeyan