Süneni Ebu Davud
Pages: 1
Kaplar By: reyyan Date: 24 Ocak 2012, 19:38:57
7. Kaplar

 

3690... Ibn Ömer ile Ibn Abbas'tan rivayet olunmuþtur; dediler ki:

Rasûlullah (s.a)'m; kabaðý, yeþil küpü, ziftli kabý, iyice kabuðu soyulup içi oyulan hurma kütüðünü (þýra kabý olarak kullanmayý) ya­sakladýðýna þahitlik ederiz.[77]

 

Açýklama
 

Hattâbî, metinde sözü geçen kaplarda þýra yapmanýn ya da bu kaplarý þýra kabý olarak kullanmanýn yasaklanmasý hak­kýnda þöyle diyor:

"Bu kaplar, içlerinde bulunan sývýyý sýcak tuttuklarýndan, içinde bulu­nan sývý maddeyi kýsa zamanda ekþitip onu sarhoþluk verecek hale getirebi­lirler. Sahibi de o sývýnýn bu hale geldiðini bilmeden ondan içip sarhoþ olur. Ýþte bu sebeple sözü geçen kaplarýn nebiz'kabý olarak kullanýlmasý yasaklan­mýþ olabilir.

Bu kaplarýn bu maksatla kullanýlmasýnýn yasaklanmasý konusunda pek çok görüþler ileri sürülmüþse de bu mevzuda söylenenlerin en doðrusu þudur:

Bu yasak Ýslâmiyetin ilk yýllarýna aittir. Sonra bu yasak, "Ben sizi deri kaplardan meþrubat içmekten nehyetmiþtim. Artýk her kaptan için; yeter ki sarhoþluk veren bir þeyi içmeyin"[78] hadisiyle yürürlükten kaldýrýlmýþtýr. Ba­zýlarý ise bu kaplan þýra kabý olarak kullanmakla ilgili yasaðýn yürürlükten kaldýrýlmadýðýný ve hâlâ geçerliliðini koruduðunu, binaenaleyh bu kaplan þýra kabý olarak kullanmanýn mekruh olduðunu söylemiþlerdir. Mâlik b. Enes ile Ahmed b. Hanbel ve Ýshak b. Râhûyeh bu görüþtedirler. Bu görüþ, Ýbn Ömer ile Ýbn Abbas'tan da rivayet edilmiþtir."[79]

 

3691... Saîd b. Cübeyr'den rivayet olunmuþtur; dedi ki:

Ben Abdullah b. Ömer'i, "Rasûlullah (s.a) küp þýrasýný haram kýldý" derken iþittim. "Rasûlullah (s.a) küp þýrasýný haram kýldý" sö­zünden korkarak, (onun yanýndan) çýktým. Ýbn Abbas'ýn yanýna gir­dim ve;

Ýbn Ömer'in ne dediðini iþitmiyor musun? dedim.

Nedir o? dedi.

Rasûlullah (s.a)'ýn küp þýrasýný haram kýldýðýný söyledi, dedim.

Doðru söylemiþ. Rasûlullah (s.a) küp þýrasýný haram kýldý, dedi.

Küp nedir? diye sordum.

Çamurdan yapýlan herþeydir, cevabýný verdi.[80]

 

3692... Süleyman b. Harb'in bize verdiði habere göre Ýbn Abbas'-dan (þöyle) dediði rivayet olunmuþtur:

Abdülkays heyeti Rasûlullah (s.a)'m yanýna geldi. (Heyette bu­lunan kiþiler) þöyle dediler:

Ey Allah'ýn Rasûlu! Biz Rabîa (oðullarýn)dan bir kabileyiz. Bi­zimle senin aranda Mudar kâfirleri vardýr. (Bu bakýmdan) biz Ramazan ayýnýn dýþýnda sana gelmeye imkân bulamýyoruz. Bize bir þey(ler) em­ret de emrine sarýlalým ve arkamýzda kalan kimseleri de bu emre ça­ðýralým.

(Hz. Peygamber de þöyle) buyurdu:

“Size dört þey emrediyorum, dört þeyi de yasaklýyorum. (Em­rettiðim dört þey þunlardýr:)

1) Allah'a iman ve Allah'dan baþka bir ilâh olmadýðýna þehâdet etmektir." (Ravi, Ebû Cemre, bu iki cümlenin aslýnda) bir (cümle) ol­duðunu elini yum(arak iþaret et)ti.

Müsedded (ise bu iki cümleyi birleþtirerek þöyle) rivayet etti:

"Allah'a imandýr" (buyurdu) sonra bu sözü onlara (þu þekilde) açýkladý:

“Allah'dan baþka bir ilah olmadýðýna ve Muhammed'in O'nun Rasûlü olduðuna þahitlik etmektir. 2) Namaz kýlmak, 3) Zekât ver­mek, 4) Ganimet olarak ele geçirdiðiniz mallarýn beþte birini yerine vermenizdir. Ve size:

1) Kabaðý, 2) Yeþil küpü, 3) Ziftle kaplý olan kabý ve ziftli kabý (þýra kabý olarak kullanmayý) yasaklýyorum."

(Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi bana Hammâd'dan nakleden Mu-hammed) Ýbn Ubeyd, (metinde geçen) ei-mukayyer (ziftli, kelimesi) ye­rine en-nakîr (hurma kütüðünden oyularak yapýlmýþ kap kelimesini) rivayet etmiþtir.

Müsedded de en-nakîr ve el-mukayyer kelimelerini rivayet etti, "el-müzeffet" kelimesini rivayet etmedi. (Senedde zikri geçen) Ebû Cem­re, Nasr ö. Ýmrân ez-Zubaî'dir.[81]

 

Açýklama
 

Fahr-ý Kâinat Efendimizin kabaktan ve hurma kütüðünden yapýlmýþ kaplarla yeþil küpleri ve ziftle kaplý kaplan þýra yapmak için kullanmayý yasak ediþinin hikmetini 3690 numaralý hadisin þer­hinde açýklamýþtýk.

3692 numaralý hadis-i þerifte Hz. Peygamber'i ziyaretegelen Abdülkays oðullarýnýn, kendilerinin Ramazan ayý dýþýnda Hz. Peygamber'e gelemedik­lerinden yakýndýklarý ifade edilmektedir. Onlarýn Hz. Peygamber'i ziyarete gelmelerine en büyük engel, hadis-i þerifte de açýkladýðý üzere kendileriyle müslümanlar arasýnda Mudar kâfirlerinin bulunmasýydý. Kâfirler haram ay­larýn dýþýnda çöllerde ve yollarda yakaladýklarý kiþilerin mallarýný zorla elle­rinden alýrlardý. Gerekirse onlarý öldürmekten de çekinmezlerdi. Ancak dört aylýk bir süre olan haram aylarda bunu yapmazlardý. Bu bakýmdan hadis sarihleri metinde geçen Ramazan ayý kelimesiyle mecazen haram aylarýn kas­tedilmiþ olduðunu söylemektedirler.

Metinde geçen "el-imanü billahi = Allah'a inanmak" cümlesi ile "Al­lah'tan baþka bir ilâh olmadýðýna þahitlik etmek" cümlesi netice itibariyle bir cümledir. Ravi Ebû Cemre, bu iki cümlenin bir cümle olduðuna eliyle yaptýðý bir hareketle iþaret etmiþ; Müsedded ise bunlarýn bir cümle durumunda olduklarýný, yani ikinci cümlenin birinci cümlenin tefsirinden ibaret olduðu­nu sözle açýklamýþtýr.

Yine 3692 numaralý hadiste Ýslâmýn þartlarýnýn üçü sayýldýðý halde oruç­la hac sayýlmýþtýr. Fakat bazý rivayetlerde Ramazan orucunun da sayýldýðý ifade edilmiþtir.[82] Haccýn zikredilmemesine gelince, sarihlerin açýklamasýna göre o günlerde henüz hac farz olmadýðý için zikredilmemiþtir. Yahutta Hz. Peygamber hacdan da bahsettiði halde râvi gafletinden dolayý onu zikretmemiþtir.[83]

Humus (beþte bir) vergisinden maksat düþmandan cihad yoluyla elde edilen mallarýn, "Biliniz ki, ganimet olarak aldýðýnýz þeylerin beþte biri Al­lah'a, Peygamber'e, yakýn akrabalara, öksüzlere, muhtaçlara ve yolculara aittir."[84] emrine uyarak âyette belirtilen yerlere vermektir.[85]

 

3693... Ebû Hureyre (r.a)'den Rasûlullah (s.a)'ýn Abdülkays he­yetine (þöyle) buyurduðu rivayet olunmuþtur:

"Ben size hurma kütüðünden yapýlmýþ kabý, ziftli kabý, kabak­tan yapýlmýþ kabý, aðzý kesik küpü (þýra kabý olarak kullanmayý) ya­saklýyorum. Fakat sen deri su kabýndan iç ve (içtikten sonra) aðzým baðla."[86]

 

Açýklama
 

"el-Mezâdetü'1-mecbûbe" aðzý kesilmiþ ve küp büyüklüðünde, kalýn deriden yapýlmýþ su tulumu demektir. Büyüklüðü normal bir deriden daha ziyade olduðu için "el-mezâde" ismini almýþ; aðzý ke­sik olduðu için bu ismin sonuna bir de kesik anlamýna gelen "el-mecbûbe" kelimesi ilâve edilmiþtir. Bu tulumun aðzý geniþ olduðundan baðlanamazdý. Bu sebeple hava ile temasý çok olurdu ve içindekini çabuk ekþitirdi.

Bilindiði gibi bu kaplar, içlerindeki sývýlarý sýcak tuttuklarý ve kýsa za­manda ekþitip sarhoþ edecek bir duruma getirdiklerinden ve bir de eskiden beri onlarýn içinde þarap saklandýðýndan bu kaplarda þýra yapýlmasý ve bu kaplarýn þýra kabý olarak kullanýlmasý yasaklanmýþ. Fakat daha sonra hangi içkilerin yasak, hangi içeceklerin helâl olduðu müslümanlar tarafýndan iyice anlaþýlýnca bu kaplarla ilgili yasak 3698 numaralý hadisle yürürlükten kaldý­rýlmýþtýr. Bu yasak yürürlükten kaldýrýlýncaya kadar bu kaplarýn yerine, að­zýndan baðlanan istenildiði zaman baðlarý çözülen tulumlarýn kullanýlmasý ve içinden þýra alýndýktan sonra da aðýzlarýnýn mutlaka baðlanmasý emredil­miþtir.

Hz. Peygamber'in, tulumlarýndan suyu içtikten sonra aðzýnýn baðlan­masýný emretmesinin sebebi, bazýlarýna göre içine pisliklerin girmesini önle­mektir. Bazýlarýna göre de, tulum içinde bulunan þýra cinsinden bir sývý ora­da alkolleþtiði zaman aðzý baðlý olursa o tulumu patlatarak alkolleþtiðinin anlaþýlmasýna yarayacaðý için onlarýn aðýzlarýnýn baðlanmasýný emretmiþtir. Nevevî ile Hattâbî bu görüþtedirler.[87]

 

3694... Ýbn Abbas'ýn (Hz. Peygamberi ziyarete gelen) Abdülkays heyeti hakkýnda þöyle dediði rivayet olunmuþtur:

(Bu heyet içinde bulunan kimseler):

Ey Allah'ýn Peygamberi, (þýralarýmýzý) hangi kaplardan içelim? diye sordular. Allah'ýn elçisi:

“Size aðýzlan baðlanan deri su kaplan lâzým" buyurdu.[88]

 

Açýklama
 

Müslim'in rivayetinde, heyet içerisinden bu soruyu Hz. Peygamber'e yönelten kiþinin, vaktiyle sarhoþluk esnasýnda aralarýnda çýkan bir kavgada amcasý oðlunun savurduðu bir kýlýçla yaralanmýþ bir kiþi olduðu açýklanmaktadýr. Fakat herhalde o kimse bu soruyu heyet adýna sorduðu için mevzumuzu teþkil eden hadiste bu soru heyetin tümü ta­rafýndan sorulmuþ gibi çoðul sigasiyle ifade edilmiþtir.

Yine Müslim'in rivayetinde ifade edildiðine göre, bu soruyu yönelten kimse sarhoþluk esnasýnda almýþ olduðu bu yarayý utancýndan dolayý Hz. Peygamber'den gizlemekteymiþ.

Fakat Hz. Peygamber bu kaplarda þýra yapýlmasýný niçin yasakladýðýný açýklarken söylediði, "Hurma kütüðünü oyarsýnýz, sonra içine ufak hurma­lar atarsýnýz, sonra içine su dökersiniz. Ýçine attýklarýnýz ekþiyip kükredi mi içersiniz. Hatta sizden biriniz amcasýnýn oðlunu pekâla kýlýçla vurabilir." an­lamýna gelen sözlerle onun almýþ olduðu bu yarayý açýklayarak onlara bir de mucize göstermiþtir.

Hz. Peygamber'in, bu kaplarda þýra yapýp saklamayý yasaklarken o kap­larýn yerine, aðzýndan baðlanan ince deriden yapýlmýþ su tulumlarýnýn kulla­nýlmasýný tavsiye etmesinin sebebini bir önceki hadisin þerhinde açýkladýðý­mýzdan burada tekrara lüzum görmüyoruz.[89]

 

3695... bdülkays (heyetin)den olup da Avf'ýn, isminin Kays b. Nu'man olduðunu zannettiði bir adamýn rivayetine göre Peygamber (s.a) þöyle buyurmuþtur:

"Hurma kütüðünden yapýlmýþ olan kapta, ziftli kapta, kabaktan yapýlmýþ kapta ve kalýn derilerden yapýlmýþ küp büyüklüðündeki kap­ta (þýralarý saklayarak) içmeyiniz. (Ancak) þýralarýnýzý, üzerinden bað­lanarak aðýzlarý kapatýl)an, ince deriden yapýlmýþ su kaplarýnda (saklaya­rak) içiniz. Eðer (þýranýz bu kaplar içerisinde de) kükre(yip sar­hoþluk verecek bir hale geli)rse onu(n bu þiddetini içerisine dökeceði­niz) su ile kýrýnýz. Eðer (onun þiddeti su ile kýrmaktan) sizi âciz býra­kýrsa onu dökünüz."[90]

 

Açýklama
 

Ýslâmm ilk yýllarýnda, þýralarýn gözenekleri bulunan ince de­riden yapýlmýþ aðzýndan baðlanan derilerde muhafazasýnýn tavsiye edilmesindeki hikmeti 3693 numaralý hadisin þerhinde açýklamýþtýk.

Burada bii önceki hadisten farklý olarak bir de Ýslâmýn ilk yýllarýnda, bazý kaplarda saklanmasýna karþýlýk ince deriden yapýlmýþ aðzýndan baðlý su kaplarýnda saklanan þýralarýn kap Ýçerisinde kükreyerek sarhoþluk verecek duruma gelmeleri halinde içlerine su karýþtýrýlmak suretiyle tesirlerinin kýrýlabileceði ifade edilmektedir. Fakat içerisine su dökülmesiyle bile þiddetini kýrmak mümkün olmayacak þekilde çok kükreyip þiddetlenmesi halinde ise onun dökülmesi emredilmektedir.

Çünkü bu durumda onun sarhoþ edici özelliðini giderme imkâný kalma­mýþtýr.

Burada su karýþtýrýlmak suretiyle þiddetinin kýrýlýp içilebileceðinden bah­sedilen henüz iyice alkolleþmemiþ fakat alkolleþmeye yüz tutmuþ olan þýra­lardýr. Ýyice þaraplaþmýþ olan þýralar deðildir. Görüldüðü gibi hadis-i þerifte onlarý dökmekten baþka bir yol olmadýðý ifade buyurulmaktadýr.[91]

 

3696... Ýbn Abbas (r.a)'dan rivayet olunduðuna göre; Abdülkays heyeti (Hz. Peygamber'in huzuruna gelip):

Ey Allah'ýn Rasûlü; biz (elimizde bulunan þýralarý) hangi kap­larda içelim? diye sormuþlar. (Hz. Peygamber):

"(Sakýn onlarý) kabaktan yapýlmýþ kaplarla ziftli kaplarda ve hur­ma kütüðünden yapýlmýþ kaplarda içmeyiniz. Þýralarýnýzý (ince deri­den yapýlmýþ) su tulumlarýnda yapýnýz" buyurmuþtur. (Onlar ikinci defa olarak):

Ey Allah'ýn Rasûlü; eðer (þýralarýmýz) su tulumlarýnda kükreye­cek olursa (ne yapalým)? demiþler. (Hz. Peygamber):

"(Þýranýn) üzerine su dökün" buyurmuþ (Onlar): Ey Allah'ýn Rasûlü, (þýranýn kükremesi iyice artacak olursa ne yapalým? diyerek soruyu (birkaç defa daha) tekrarlamýþlar. (Hz. Pey­gamber de) üçüncü ya da dördüncü de oniara:

"(Öyleyse) onu döküverin" cevabýný vermiþ, sonra: "Þüphesiz Allah bana (þarabý, kumarý ve kûbeyi) haram kýldý" (buyurmuþ); ya-hutta, "(Þüphesiz Allah) þarabý, kumarý ve kûbeyi haram kýldý ve her sarhoþluk veren haramdýr" buyurmuþtur.

Sufyân (es-Sevrî) dedi ki: "Ben bu hadisin ravilerinden olan) Ali b. Bezîme'ye, kûbe'yi sordum da; "Kûbe) davuldur" cevabýný verdi."[92]

 

Açýklama
 

Kûbe: Davul, gitar, tavla ve satranç gibi anlamlara gelir. 3685 numaralý hadisin þerhinde açýkladýðýmýz gibi, Hattâbî'ye göre bu kelimeyle burada telli çalgý aletlerinin tümüyle, zarla oynanan tüm oyunlar kastedilmiþ ve bunlarýn haram olduklarý ifade edilmek istenmiþtir. Metinden anlaþýldýðýna göre Hz. Peygamber'in huzuruna gelen Kays he­yeti adýna söz alan kiþiler, Hz. Peygamber'e önce üzümlerinin þýralarýný hangi kaplarda sýkýp, hangi kaplarda saklayacaklarýný sormuþlar. Hz. Peygamber de onlara ince deriden yapýlmýþ aðzýndan baðlamalý su tulumlarýný tavsiye etiþ. Onlar; "Bu kaplar içerisinde sakladýðýmýz þýra kükreyecek olursa o za­man ne yapalým?" diyerek ikinci bir soru daha yöneltmiþler. Hz. Peygam­ber de: "Þýranýn üzerine su dökerek onun þiddetini kýrmalarýný" tavsiye etmiþ. Bunun üzerine onlar: "Ya þiddetini çok artýrmýþsa o zaman ne yapalým?" diyerek üçüncü bir soru daha yöneltmiþler. Bu sefer Hz. Peygamber onlara; ya üzerine suyu daha da çok dökmelerini tavsiye etmiþ ya da þýrayý yere dök­melerini emretmiþ. Veyahutta onlar dördüncü defa olarak: "Þýra þiddetini daha da artýrýrsa o zaman ne yapalým." diye bir soru daha sormuþlar da Hz. Peygamber dördüncüsünde: "O zaman onu döküverin" cevabýný vermiþ. Hz. Peygamber'in, metinde geçen kaplarý þýra kabý olarak kullanmayý yasaklayýp onlarýn yerine ince deriden yapýlmýþ su tulumlarýný tavsiye etme­sinin hikmetini 3593 numaralý hadisin þerhinde açýkladýðýmýzdan burada tek­rara lüzum görmüyoruz.

Hanefî ulemasýndan Ebû Cafer et-Tahavî'ye göre; mevzumuzu teþkil eden bu hadis-i þerif, þarabýn dýþýndaki sarhoþluk verici içkilerin sarhoþ etmeye­cek kadar az mikdarým içmenin haram olmadýðýný söyleyen Ýmam Ebû Hanîfe ile Ebû Yusuf'un bu görüþlerini doðrulamaktadýr. Þöyle ki:

1- Þýra kükreyip þiddetlenerek bir miktar içilince sarhoþluk verecek hale gelmesine raðmen Hz. Peygamber'in, onun þiddetinin su ile kýrýlarak sar­hoþluk vermeyecek hale getirilerek içilebileceðini ifade buyurmasý, Hanefi imamlarýnýn bu görüþünü te'yid etmektedir.

2- Hz. Peygamber'in sarhoþluk verecek hale gelen þýranýn üzerine su dökülerek þiddetinin kýrýlýp içilebileceðini, fakat þiddetinin son dereceye ulaþmasý halinde dökülmesi gerektiðini ifade buyurmasý, þarap ile þarabýn dýþýndaki içkiler arasýnda bir fark bulunduðu anlamýna gelir ki, bu Hanefî imamlarýnýn bu mevzudaki görüþlerinin te'yidinden baþka bir þey deðil­dir.[93]

 

3697... Hz. Ali (r.a)'den rivayet olunmuþtur; dedi ki:

Rasûlullah (s.a) bize; kabaktan yapýlmýþ kabý, yeþil küpü, hurma kütüðünden yapýlmýþ kabý (þýra kabý olarak kullanmayý) ve arpadan elde edilmiþ þýrayý yasakladý.[94]

 

Açýklama
 

Hz" Peysamber'm metinde geçen kaplarý þýra kabý olarak kul­lanmayý niçin yasakladýðýný 3690 numaralý hadisin þerhinde açýkladýðýmýz gibi, arpa þýrasýndan yapýlan içki gibi þarabýn dýþýndaki alkol­lü içkiler hakkýndaki yasaðýn hükmünü ve mezheb imamlarýnýn bu mevzu­daki görüþlerini 3681-3682 numaralý hadislerin þerhinde açýkladýðýmýzdan bu­rada tekrara lüzum görmüyoruz.[95]

 

3698... (Ýbn Büreyde'nin) babasýndan Rasûlullah (s.a)'ýn þöyle bu­yurduðu rivayet olunmuþtur:

"Ben size üç þeyi yasaklamýþtým. Þimdi size onlarý (yapmanýzý) emrediyorum:

1. Size kabir ziyaretini yasaklamýþtým. Artýk (bundan sonra) on­larý ziyaret ediniz. Çünkü onlarý ziyarette (ölümü ve kýyameti) hatýr­latma vardýr.

2. Size þýralarý (nýzý) deriden yapýlmýþ kaplarýn dýþýndaki kaplar­dan içmenizi yasaklamýþtým. Artýk her kaptan içiniz. Fakat sarhoþluk veren (içkiler) i içmeyiniz.

3. Size üç günden sonra kurban etlerini yasaklamýþtým/Artýk (on­larý istediðiniz zaman) yiyiniz ve yolculuklarýnýzda da onlardan yarar­lanýnýz.”[96]

 

Açýklama
 

Bu hadis-i þerifte þu üç þeyin Ýslâmýn ilk zamanlarýnda yasaklanýp sonradan yasaðý gerektiren sebep ve sakýncalar ortadan kalkýnca bu yasaklarýn da neshedilerek yürürlükten kaldýrýldýðý ifade buyurulmaktadýr:

1- Ýnce deriden yapýlmýþ kaplarýn dýþýndaki kaplarýn þýra kabý olarak kul­lanýlmasý.

2- Kabir ziyaretr.

3- Kurban etlerinin üç günden fazla elde tutulmasý.

Bu yasaklardan birinci yasakla ilgili açýklama bu babýn daha önceki ha­dislerinin þerhlerinde, ikinci yasakla ilgili açýklama Cenaze Bölümünde 3235 numaralý hadis-i þerifin þerhinde; üçüncüsü de Kurban Bölümünde 2812 nu­maralý hadisin þerhinde geçtiði için burada tekrara lüzum görmüyoruz.[97]

 

3699... Câbir b. Abdillah'dan rivayet olunmuþtur; dedi ki;

Rasûlullah (s.a) (müslümanlara ince deriden yapýlmýþ kaplarýn dý­þýndaki) kaplarý (þýra kabý olarak kullanmayý) yasaklayýnca Ensar, (þýra kabý olarak) ince deriden yapýlmýþ kaplar kullanmalarýnýn kendileri için imkânsýz derecede zor olduðunu beyan ederek; (þýra kabý olarak kul­lanmak üzere) "bizim için (diðer kaplara) kesinlikle ihtiyaç vardýr" dediler. Bunun üzerine (Peygamber Efendimiz):

"Öyleyse bu hususta (bir sakýnca) yoktur" buyurdu.[98]

 

Açýklama
 

Bilindiði gibi Hz. Peygamber'in ince deriden yapýlmýþ deri­nin dýþýndaki kaplarda þýra yapmayý ve onlarda þýra sakla­mayý yasaklamasýnýn sebebi, bu kaplarýn içindeki þýrayý kükreterek þarap ha­line çevirmesi ve eskiden beri bu kaplarda saklanmakta olan kükremiþ sýra­larý müslümanlarýn farkýna varmadan içmeleri tehlikesini önlemek idi. Fa­kat ince deriden yapýlmýþ tulumlarda þýra yapmanýn müslümanlar için im­kânsýz derecede zor olduðu Ensar topluluðu tarafýndan belirtilince Hz. Pey­gamber bu yasaðý kaldýrarak, kükremiþ þýralara karþý dikkatli olmak kay­dýyla deriden yapýlmýþ tulumlarýn dýþýndaki kaplarda da þýra yapýlýp saklan­masýna izin verdi.[99]

 

3700... Abdullah b. Amr (r.a)'dan rivayet olunmuþtur; dedi ki:

Rasûlullah (s.a); kabaktan yapýlmýþ olan kap, yeþil küp, ziftli kap, hurma kütüðünden oyularak yapýlan kap (gibi bazý) kaplarý zikretti (ve bu kaplarda þýra yapmayý ve saklamayý yasakladý). Bir bedevi: "Bi­zim (bu sözü geçen kaplardan baþka) kaplarýmýz yoktur" dedi. Bu­nun üzerine (Hz. Peygamber):

"Helâl olan (þýralar) ý (bu kaplardan da) içiniz" buyurdu.[100]

 

3701... (Yine bir önceki hadisin) senediyle (Ýbn Amr'den Hz. Pey­gamber'in þöyle) buyurduðu rivayet olunmuþtur:

"(Sözü geçen kaplardan hangisi olursa olsun, her kapta þýra ya­pýp içebilirsiniz fakat) sarhoþ eden içkilerden sakýnýnýz."[101]

 

Açýklama
 

Daha önceki hadisler gibi bu hadisler de Hz. Peygamber'in bir takým sakýncalar dolayýsýyla içlerinde þýra yapýlmasýný yasaklamýþ olduðu kabaktan ve hurma kütüðünden yapýlmýþ olan kaplarla ye­þil küpte ve ziftli kapta þýra yapýlmasýna sonradan izin verdiðine delâlet et­mektedir. Bu izin, sözü geçen kaplarýn þýra kabý olarak kullanýlmasý ile ilgili yasaðýn sonradan neshedildiði anlamýna gelir.[102]

 

3702... Câbir b. Abdillah (r.a)'dan rivayet olunmuþtur; dedi ki: Rasûlullah (s.a)'a (ince deriden yapýlmýþ) bir su tulumunda þýra yapýlýrdý. (Böyle bir) su tulumu bulamadýklarý zaman kendisine taþ­tan yapýlmýþ bir çanak içinde þýra yapýlýrdý.[103]

 

Açýklama
 

Hz. Peygamber, Ýslâmiyetin ilk yýllarýnda içindeki sýrayý kükreten kaplarda sýra yapmayý yasaklamýþ, kendisi de bu yasa­ða herkesten fazla riayet etmiþtir.

Ümmetine þýralarýný ince deriden yapýlan gözenekli su tulumlarýnda yap­malarýný tavsiye etmiþ, fakat müslümanlar bu tulumlarý bulmakta güçlük çek­tikleri için sonradan bu yasaðý kaldýrmýþtýr.

Kendisi ise su tulumu bulduðu zaman þýrasýný bu tulum içinde yaptýr­mýþ, bulamadýðý zaman ise þýrasýný þýrayý kýsa zamanda ekþitmeyen taþ ça­naklarda yaptýrmýþtýr.[104]

[77] Buharý, iman 40, ilim 25, mevâkit 2, zekât 1, humus 2, menâkib 1, 5, meðâzî69, eþribe 4, 8, edeb 98, ahâd 5, levhid 56; Müslim, iman 23, 25, 26, 28, eþribe, 33, 45, 56, 57; Tirmizî, eþribe 5; Nesâî, cenâiz 100, iman 25, zinet 43, eþribe 5, 9, 23, 26, 28, 32-34, 36, 37,48; Ýbn Mâce, eþribe 13; Dârimî, eþribe 14; Ahmed b. Hanbel, I, 119, 138, 228, 274, 276, 291, 304, 334, 340, 352, 361, II, 14, 27, 41-43, 56, 58, 78, 211, 241, 279, 355, 414, 491, 501, III, 23, 57, 90, 237, 379, 432, IV, 86, 87, 206, 207, 213, 228, 429, 443, V., 57, 64, 65, 359, 446, VI, 31, 47, 80, 97, 98, 112, 123, 131, 172, 203, 242, 244, 314, 332.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/313.

[78] Bk. 3698 nolu hadis.

[79] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/313-314.

[80] Buharý, eþribe 8; Müslim, iman 24, eþribe 35, 43, 47, 49, 52, 54, 60; Tirmizî, eþribe 4; Nesâî, eþribe 28, 29, 48, 56; Ýbn Mâce, eþribe 15; Dârimî, eþribe 14; Ahmed b. Hanbel, I, 27, 38, 50, 228, 229, 274, 304, 340, 348, 371, II, 29, 35, 44, 47, 48, 56, 73, 74, 78, 414, 450, III, 3, 9, 66, 78, 277, 279, 304, 384, 447, IV, 3, 5, 6, 57, 87, VI, 96, 97, 99, 203, 235, 244, 252, 333, 337.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/314-315.

[81] Buharý, Ýman 40, ilim 25, mevâkit 2, zekât I, humus 2, menâkýb t, 5, meðâzî 69, eþribe 4, 8, edeb 98, ahâd 5, tevhid 56; Müslim, iman 23, 25, 26, 28, eþribe, 33, 45, 56, 57; Tirmizî, eþribe 5; Nesâî, cenâiz 100, iman 25, zinet 43, eþribe 5, 9, 23, 26, 28, 32-34, 36, 37, 48; Ýbn Mâce, eþribe 13; Dârimî, eþribe 14; Ahmed b. Hanbel, I, 119, 138,228, 274,276,291,304,334,340,352,361,11, 14,27,41-43,56,58,78,211,241,279,355, 414, 491, 501, III, 23, 57, 90, 237, 379, 432, IV, 86, 87, 206, 207, 213, 228, 429, 443, V, 57, 64, 65, 359, 446, VI, 31, 47, 80, 97, 98, 112, 123, 131, 172, 203, 242, 244, 314, 332.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/315-316.

[82] A.Z. Gümüþhanevî, Levâmiu'I-Ukûl, I, 51.

[83] A.g.e, 51.

[84] Enfâl (8)41.

[85] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/316-317.

[86] Müslim, eþribe 33; Nesâî, eþribe 38; Ahmed b. Hanbel, II, 491, III, 90.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/317-318.

[87] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/318.

[88] Müslim, iman 26; Nesâî, eþribe 15; Ahmed b. Hanbel, I, 361, III, 23, 432, IV, 207.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/318-319.

[89] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/319.

[90] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/319-320.

[91] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/320.

[92] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/320-321.

[93] es-Sehârnefurî eþ-Þeyh Halil Ahmed, Bezlü'l-Mechüd, XVI, 32.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/321-322.

[94] Nesâî, eþribe 29-37.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/322-323.

[95] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/323.

[96] Müslim, cenâiz 106, edâhi 37, eþribe 64, 65; Tirmizî, edâhi 14; Nesâî, cenâiz 100, dahâyâ 36, fer' 2, eþribe 4; Ýbn Mâce, edâhi 16; Dârimî, edâhi 6; Muvatta, dahâyâ 6-8; Ahmed b. Hanbel, III, 23, 57, 63, 66, 75, 237, 250, 388, V, 76, 350, 355-357, 359, VI, 187, 209, 282.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/323-324.

[97] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/324.

[98] Buharý, eþribe 8; Tirmizî, eþribe 6; îbn Mâce, eþribe 14.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/324.

[99] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/325.

[100] Buharý, eþribe 8; Müslim, eþribe 63-65.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/325.

[101] Müslim, eþribe 63.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/325.

[102] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/326.

[103] Buharý, eþribe 6; Müslim, eþribe 61, 62; Nesâî, eþribe 27, 38; Ýbn Mâce, eþribe 12; Dâri-mî, eþribe 12; Ahmed b. Hanbel, II, 35, III, 304, 307, 326, 379, 384.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/326.

[104] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 13/326.



radyobeyan