Süneni Ebu Davud
Pages: 1
Mehdi Konusu By: reyyan Date: 20 Ocak 2012, 20:27:38
35- MEHDÎ KONUSUNUN BAÞI

 

"Mehdî" sözlükte, "kendisine rehberlik edilen" demektir. Bütün isti­kâmetler Allah'dan geldiði için, bu kelime, kendisine Allah tarafýndan yol gösterilen, yani hususî ve þahsî bir þekilde Allah'ýn hidâyetine nail olan mânâsýný almýþtýr.

Terim olarak, Hz. Peygamber (s.a)'in kýyamete yakýn bir zamanda ge­leceðin haber verdiði sâlih kuldur. Þüphesiz burada kastedilen, Þiilerin "Mehdî-Î Muntazar= Beklenen Mehdi" dedikleri Oniki Ýmam'ýn sonuncu­su olan Mehdî deðildir. Fakat, Mehdi'nin Hz. Fatýma'nýn torunlarýndan olacaðýna dair hadis vardýr. Ancak onun Hz. Hasan'in mý yoksa Hz. Hü-seyiniýý mi torunlarýndan olacaðý ihtilaflýdýr. Ýlerideki bir hadiste geleceði üzere Mehdinin adý Peygamberimizin adýndan, babasýnýn adý da Peygam­berimizin babasýnýn adýndan olacaktýr. Yani adý Muhammed, babasýnýn adý da Abdullah olacaktýr. "Mehdî ise onun ismi deðil lâkabýdýr. Meh­di'nin çýkmasý kýyametin aiâmetlerindendir. O, dini kuvvetlendirecek, yer yüzünde adaleti yayacak ve tüm müslümanlar kendisine uyacaklardýr. Mehdî'den sonra Hz. Ýsa inecek ve Deccâl'ý öldürecektir. Bir rivayete gö­re ise, Mehdî ile Hz. Ýsa birlikte "inecekler ve Deccâl'ý birlikte öldürecek­lerdir. Hz. Ýsa, namazýnda Mehdiye uyacaktýr.                           

Mehdî'nin zuhurunu haber veren hadîsi, Ebû Davûd, Tirmizî, Ibn Mace, Bezzâr, Hâkim, Taberanî, Ebû Râbî, rîvâyet etmiþlerdir.

Bu zatlar, hadisi sahabeden kalabalýk bir gruba isnâd etmiþlerdir. Bu sahabeler þunlardýr. Ali, Ýbn Abbas, Tâlha, Ýbn Ömer, Abdullah b. Mes'ûd, Ebû Hureyre, Enes b. Malik, Ebû, Saîd el Hudrî, Ümmü Habîbe, Ümmü Seleme, Sevbân, Kürel b. Ýyas, Ali el Hilâl Abdullah b. Haris b. Cezaî (r.a)'dýr. Anýlan bu zatlarýn hadislerinin kimi sahih, kimi hasen, ki­mi de zayýftýr. Ýbn Haldun, Mehdî, konusunda varid olan hadisleri hepsi­nin zayýf olduðunu ispat için gayret göstermiþ, ama isabetli görülmemiþ­tir. Bununla birlikte Mehdî konusunda, uydurulmuþ hadis de vardýr. Av-nü'I Ma'bûd'da Muhammed b. Münkedîr'den onun da Câbir'den merfû-an rivayet ettiði söylenen "Mehdî'yi yalanlayan kafir olur" mânâsýna ge­len ve hadis denilen sözün uydurma olduðu ifade edilmektedir.

Mehdî'nin varlýðýný kabul etmeyenlerin Rasûlullah (s.a)'den merfû olarak rivayet edilen "Meryem'in oðlu Ýsa'dan baþka Mehdî yoktur." mâ-nâsýndaki hadise dayandýklarý söylenmektedir. Ancak Beyhakî ve Hâkim bu hadisin zayýf olduðunu söylemiþlerdir. Buna sebep hadisin isnadmda-ki Ebân b. Salih'tir. O metrükü'l-hâdis birisidir.[1]

 

4279... Câbir b. Semure (r.a) þöyle demiþtir:

Rasûlullah (s.a)'i, þöyle buyururken iþittim: "Size etrafýnda (tüm) ümmetin toplanacaðý oniki halife gelinceye kadar, bu din ayakta kal­maya devam edecektir."

(Bu arada) Rasûlullah (s.a)'den bir söz duydum ama anlamadým, ba­bama: Rasûlullah ne diyor?" dedim. "Hepsi Kureyþ'den" (buyurdu) de­di.[2]

 

4280... Cabir b. Sebûre (r.a) þöyle demiþtir.

Rasûlullah (s.a)'i þunlarý söylerken iþittim. "Oniki halife (gelince)ye kadar bu din aziz olarak devam edecektir."

Bunun üzerine insanlar, tekbir getirdiler, feryad ettiler. Sonra Rasûlul­lah sessizce bir þey söyledi, Babama: "Babacýðým, Rasûlullah ne dedi?" dedim "Hepsi Kureyþ'ten (buyurdu) dedi.[3]

 

4281... Esveb. Saîd el Hemedânî, Cabir b. Semûre (r.a)'den bu (önce-ki) hadisi rivayet etti ve þunu ilâve etti:

Rasûlullah evine dönünce, Kureyþliler ona gelip "Sonra ne olacak?'' dediler. "Fitne ve iç savaþ" buyurdu.[4]

 

Açýklama
 

Bu babda geçen üç rivayet, ayný hadisin üç ayrý rivâyetidir. Gerek senetlerindeki, gerek se metinler­deki bazý farklýlýklardan dolayý, musannif bu rivayetleri ayrý ayrý hadisler halinde vermiþtir. Ayný hadisin rivayetleri olduðu için hepsinin izahýný birlikte yapmayý uygun bulduk.

Efendimiz, ilk rivayette on iki halife gelinceye kadar bu dinin ayakta olmaya devam edeceðini söylemiþtir.

Ýkinci Rivayette ise, bu mânâ "Azýz olmaya devam eder" þeklinde ifâde edilmiþtir. Müslim'in bir rivayeti de "Ýnsanlarýn iþi, kendilerine oniki zat hükmettiði müddetçe yürümekte devam edecektir" þeklin­dedir.[5]

Dinin ayakta durmasýndan maksat, tahrif edilmeden esaslarýnýn muha­fazasý, insanlara hakim olmasý, uygulanmasýdýr. Aliyyü'l Kârî'de "Dinin azýz olmasýný" aþaðý yukarý ayný kelimelerle izah etmiþtir.

Metindeki "On iki hâlife gelinceye kadar" cümlesi, Sahîh-i Müs­lim'in rivayetinde "Oniki hâlife hükmettiði müddetçe" þeklindedir. Zaten bu rivayette murad edilen mânâ da aynýdýr. Hadisin devamýnda ýnüslümanlarýn bu on iki halife etrafýnda toplana­caklarý beyan Duyurulmaktadýr.   Rasûlullah'm kasdettiði bu oniki halife kimlerdir? Bu konu ulemâ arasýnda hayli tartýþýlmýþtýr.

Bazý muhakkik alimler bu oniki halifeden dördünün Hülefa-i Raþidîn olarak tanýnan, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, ve Hz. Ali (Allah hepsinden razý olsun) olduðunu, kalan sekizinin de kýyamete kadar gele­ceðini söylemiþlerdir. Bir görüþe göre bu halifelerin hepsi ayný anda bu­lunacak, insanlar onlarýn etrafýna daðýlacaktýr.

Türbeþtî, buradaki halifelerden muradýn âdil olan hâlifeler olup, ger­çekte halife ismine onlarýn müstehak olduklarýný söyler.

Bu hadisle ilgili olarak, Avnü'l Ma'bûd Müellifi, Ýmam Nevevî, VeiiyyulJah Dehlevî ve Hafûziddîn b. Kesîr'den çok kýymetli görüþler naklet-mistir. Bu görüþleri özet olarak nakletmek istiyoruz.

Ýmam Nevevî, Kadî'den naklen þöyle demektedir. "Burada iki soru yö-neltilebilir. Bunlardan birisi þudur: Baþka bir hadisde Peygamber (s.a) kendisinden sonra halifeliðin otýýzüç sene olup, daha sonrasýnýn saltanat olacaðýný haber vermiþtir. Bu hadiste ise, on iki halife söz konusu edil­mektedir. Bu iki hadis arasýnda bir çeliþki vardýr. Çünkü otuzüç sene içe­risinde dört Râþit hâlifenin ve Hz. Hasan'in hilâfeti geçmiþtir.

Bu soruya þu cevâb verilir. Rasûlullah'dan sonra otuzüç sene sürecek olan halifelikten murad, Nübüvetin halifeliðidir. Nitekim bazý rivayetler­de bu, "Benden sonra Nübüvet halifeliði" þeklinde varîd olmuþtur. Oniki halife de ise bu þart aranmaz dolayýsýyla bu açýdan hadisler arasýnda bir zýtlýk yoktur.

Ýkinci soru da þudur; Müslümanlarýn baþýna onikiden fazla halife geç­miþtir. Bu, hadise zýt düþmez mi?

Bunun cevabý da þudur: Bu, bâtýl bir itirazdýr. Çünkü Rasûlullah (s.a) sadece "Oniki gelecek" dememiþ. "Oniki halife gelmedikçe", demiþtir.

Dolayýsýyla daha fazla halifenin gelmesi bu mânâya zarar vermez."

Þâh Veliyûllah'm söyledikleri de özetle þöyledir. "Bu din, Allah (c.c), hepsi Kureyþ'ten olmak üzere, oniki tane halife gönderilinceye kadar üs­tün olmaya devam edecektir." Hadisi müþkîl görülmüþtür. Bu iþkâle se­bep de, hadisin on iki imam inancýna sahip olan Ýsnâ aþeriyye mezhe-bi'nin görüþünü destekler mahiyette görülmesidir.

Gerçek Þudur: Kur'an-ý Kerim'de olduðu gibi Rasûlullah'ýn hadisleri de biribirlerini izah ederler. 4254 numarada geçen Abdullah îbh Mes'ûd'un rivayet ettiði bir hadiste Efendimiz, "Ýslam'ýn deðirmeni otuzbeþ veya otuzaltý sene dönecektir. Eðer helak olurlarsa, onlarýn yolu helak olanlarýn yoludur. Eðer onlarýn dini (düzgün olarak) kalýr­sa geçen kýsýmdan itibaren yetmiþ sene kalýr" buyuruyor. Bu hadisin mânâsýný anlamakta hayli hatalara düþülmüþtür. Bizim anladýðýmýz þudur:

Bu müddetin baþlangýcý, Hicrî Ýkinci yýldaki cihâddan itibarendir. Ha-disdeki "eðer helak olurlarsa" cümlesinden maksat, þek veya þüphe için deðil, o zaman büyük hadiselerin çýkacaðýný beyandýr. Açýk alâmetlere bakýldýðýnda görülüyor ki, Ýslâmiyet'in kuvveti zayýflamýþ, Cihâd kesil­miþtir. Sonra, Cenab-ý Allah, hilâfeti yoluna koyacak kiþiler gönderecek ve bu intizam 70 yýl kadar devam edecektir. Gerçekten de Rasûlullah'm haber verdiði þeyler olmuþtur. Cihâd'ýn baþlangnndan otuzbeþ sene geçin­ce Hz. Osman katledilmiþ, müslümanlar parçalanmýþtýr. 36. yýlýnda Cemel Vak'asi meydana gelmiþ, müslümanlar kâfirlerle cihadý býrakýp birbirleri ile uðraþmýþlardýr. Ýslâmiyet zayýflamýþtýr. Ama Cenab-ý Allah, hilâfeti tekrar düzene koymuþ ve tekrar cihadlar baþlamýþtýr, bu hâl Abbasilere kadar devam etmiþtir. Abbasiler döneminde de Allah Müslümanlara kuv­vet vermiþ, cihadlar devam etmiþ bu durumda Moðol istilâsýna kadar sür­müþtür.

Hadisin Ýsna Aþerriyye'çilerin "on iki imam görüþü"nü teyid ettiðini söylemeye hiç imkân yoktur. Çünkü:

1- Hadiste anýlan, on iki imam deðil, hâlifedir. Halbuki Þiilerin kabul ettikleri oniki imamdan büyük çoðunluðu, halife olmamýþtýr.

Bunu Ýsna Aþeriyye de kabul eder.

2- Hadiste bu hâlifelerin Kureyþ'e nisbet edilmeleri onlarýn hepsinin

Ben-Î Hâþîm'den olmadýklarýný gösterir. Çünkü bir cemaatin hepsi bir ba­týna mensup iseler, o batýnla anýlýrlar, ama çeþitli batýnlardan iseler o ba­týnlarýn mensup olduðu kabileye nisbet edilirler. Ben-Î Hâþim batýn, Ku-reyþ kabiledir.

3- Oniki imam'a inananlar, dinin onlarla güç kazanacaðýný söylemiyor­lar. Aksine, Rasûlullah'ýn vefatýndan sonra dinin gizlendiðini Ýmamlarýn takiyye prensibine göre hareket ettiklerini Hz. Ali'nin bile kendi mezhep ve görüþünü açýða vuramadýðýný söylerler.

4- Hadisteki, "kadar" mânâsýna gelen ilâ harfi Cerri, on iki halifenin devri bitince bir fetretin olmasýný gerektirir. Halbuki onlar, Hz. Ýsa'nýn, bizim Peygamberimizin üzerine gelip, dini kemâle erdireceðini söylüyorlar. Bu ise gaye Muðaya mânâsýna uygun düþmez.

"... Biz onlardan oniki reis seçtik"[6] ayetini tefsir ederken Cabir b. Semûre, hadisin Müslîmdeki rivayetini zikretmiþ ve þunlarý söylemiþtir.: Bu hadisin mânâsý, oniki sâlih halifenin geleceðini müjdelemektir. Bunlar, hakký ikâme edecek, adaletle hükmedeceklerdir. Bu, onlarýn peþi peþine gelmelerini gerektirmez. Hûlafa-i Raþîdîn gibi, bir kýsmý peþi peþi­ne gelebilir. Bazýlarý da aralýklarla görülür. Ömer b. Abdülazîz'in de bu oniki hâlifeden birisi olduðunda ittifak vardýr. Ayrýca Abbasoðullari'ndan bazýlarý da bunlardandýr. Onlarýn velayeti gerçekleþinceye.kadar kýyamet kopmayacaktýr. Rasûlullah'ýn adý ile; baba adý,   Rasûlullah'ýn babasýnýn adý ile ayný olacak, yeryüzü zulümle dolduktan sonra orayý adaletle dol­duracak olan ve varlýðý hadislerle bildirilen Mehdi de bunlardandýr. Rafiztlerin, Samerra'daki sirdaptan çýkacaðýný beklediklerini Mehdî-i Muhta-zar, bizim dediðimiz Mehdî deðildir. Hadiste anýlan oniki halifenin de, îs-na Aþeriye Mezhebi mensuplarýnýn inandýklarý oniki imamla hiçbir alâka­sý yoktur. Avnü'l ma'bûd müellifi, yukarýya özetlediðimiz nakilleri daha geniþçe aktardýktan sonra þunlarý söylemektedir:

Þiîler, özellikle Ýmâmîye Mezhebi'nden olanlar, Rasûlullah (s. a)'den sonraki hak îmam'm Hz. Ali (r.a), sonra sýrasýyla oðlu Hz. Hasan, karde­þi Hz. Hüseyin, O'nun oðlu Zeynel Abidin, O'nun oðlu Muhammed Ba­kýr, oðlu Câfer-i Sâdýk, oðlu Musa Kâzým, oðlu Ali Rýza, oðlu Muham­med Takî, oðlu Ali Nakî, oðlu Hasan El Askerî sonra da onun oðlu bek­lenen Mehdî Muhammed Kâim olduðunu söylerler.

Ýmamiyeler, son Ýmam'ýn düþmanlarýndan korkarak gizlendiðini, bir gün ortaya çýkýp, dünyayý adaletle dolduracaðýna inanýrlar;

Hadislerde müjdelenen Mehdinin, Þiilerin gizli olup da çýkacaðýný bek­ledikleri Muhammed b. Hasan el Askerî ile ilgisi yoktur. Görüldüðü gibi, Hadiste anýlan on iki halifeden muradýn kimler olduðu konusunda farklý görüþler bulunmaktadýr. Ancak, Ehl-i Sünnet alimleri, bunlarýn Þiân'ýn zannettiði gibi onlarýn "Oniki Ýmam'ý olmadýðýnda hem fikirdirler.

Hadislerde, Râvî, Hz. Peygamberin, alçak sesle birþeyler söylediðini, ama kendisinin anlayamadýðýný, babasýna sorunca, Efendimizin "Onlarýn hepsi Kureyþ'tendir" buyurduðunu anladýðýný söylemektedir.Yukarýda Veliyullah Dehvelî'den de naklettiðimiz gibi bu, gelecek oniki halifenin Kureyþ'ten olacaðýnýn açýk delilidir.

Üçüncü rivayette, Hz. Peygamber (s.a) kendisine gelen Kureyþliler'in sorusu olarak bu oniki halifeden sonra kavga ve kargaþalarýn çýkacaðýný haber vermiþtir.[7]

 

4282... Bize Müsedded haber verdi, Onlara Ömer b. Abîd haber ver­miþ.[8] Bize Ebû Bekir, yani Ýbn-i Ayaþ haber verdi. (H), bize Müsedded haber verdi, bize Sûfyân'dan Yahya haber verdi (H). Bize Ahmed b. Ýb­rahim haber verdi. Bize Ubeyduilah b. Musa haber verdi.

Bize Zaide haber verdi. (H) Bize Ahmed b. Ýbrahim haber verdi, bana Ubeyduilah b.Mûsa Fýtri'dan haber verdi, dedi. (Rivâyetlerdeki) mânâ ay­nýdýr. Bunlarýn hepsi Asým'dan, Asým, Zir'den o da Abdullah (b.Mes'ûd (r.a) vasýtasýyla Rasûfullah (s.a)'den rivayet etmiþtir;

Rasûlullah (s.a) þöyle buyurmuþtur:

"Dünyada sadece bir gün kalsa, -Zaîde, hadisinde þöyle dedi - Allah o günü uzatýr da - sonra bütün râvîler ittifak ettiler.[9] -O günde Ben­den veya ehli beytimden, adý adýma, babasýnýn adý da babamýn adýna uyan bir adam gönderir"

Fitr hadisinde þu ilâve vardýr:

O þahýs "dünyayý, zulümle dolduðu gibi, adaletle dolduracaktýr" Süfyân hadisinde þöyle dedi. , Araplara, adý adýma uyan ehl-i beytim­den biri hakim olmadýkça dünya son bulmayacak, - Veya gitmeyecek­tir -[10]

Ebû Davûd der ki, Ömer ve Ebu Bekr'in (rivayetleri) Süfyân'm (riva­yetinin) aynýdýr, (yani son ilâve, bunlarýn rivayetinde de vardýr.[11]

 

Açýklama
 

Tirmizî, hadis-î þerif için "Hasen Sahîh" demiþtir.

Dipnotta da iþaret edildiði gibi bu hadis, müsannýfa beþ ayrý isnâdla gelmiþtir. Bu isnâdlardaki rivayetler mânâ itibariyle ay­ný olmakla birlikte, lâfýz olarak aralarýna bazý küçük farklar vardýr. Metin­de bu farklar gösterilmiþ, tercemeye de aynen aktarýlmýþtýr. Ancak bu: okuyucu için, hadisin mânâsýný anlatmakta, bir güçlük doðurmaktadýr. Onun için, hadiste ifâde edilen mânâyý tekrar atkarmak istiyoruz.

Efendimiz'in beyânýna göre, dünyanýn ömründen sadece bir gün bile kal­sa Cenab-ý Allah, o günü uzatacak ve Rasûlullah'in ehl-i beytinden Abdul­lah oðlu Muhammed isminde bir zat gönederecektir. Bu zat tüm araplara ha­kim olacak ve daha önce zulümle dolan dünyayý adaletle dolduracaktýr.

Ulemanýn beyanýna göre, Rasûlullah'ýn geleceðini haber verdiði bu zat Mehdî'dir. Mehdî'nin, Rasûlullah'ýn ehl-i beytinden olduðu, hadisle sabit olmakla beraber, oun Hz. Hasan'm mý yoksa Hz. Hüseyin'in mi soyundan geleceði konusunda bir nâss yoktur. Bu yüzden Ulema bu husus­ta ihtilâf etmiþtir. Aliyyü'l Kârî Mirkat'da, iki nesebin birlikte bulunma­sýna bir engel olmayacaðýný, zahire göre Mehdî'nin baba tarafýndan Hz. Hasan, Anne tarafýndan Hz. Hüseyin'e mensup olacaðýný söyler. Bunu söylerken de Hz. Ýbrahim'in oðullan Ýsmail ve Ýshak (s.s)'a kýyas yapar, îsrailoðullarýnýn bütün peygamberleri Hz. îshak'm soyundan geldiði hal­de bizim Peygamberimiz (s.a), Hz. Ýsmail'in soyundan gelmiþ ve Öbürle­rinin tümü makamýna kâîm olmuþtur. Ayný þekilde Ýmamlarýn çoðu ve Ümmetim büyükleri, Hz. Hüseyin'in soyundan gelmiþtir. Ýþte buna karþý­lýk beklenen Mehdî'nin de Hz. Hasan'ýn soyundan gelmesi muvafýktýr. Ýþ­te evliyanýn sonuncusu olacak olan bu zat, diðer büyük zevatýn yerine ka-îm olacaktýr.

Hadisten, gelecek zatýn adýnýn Muhammed, babasýnýn adýnýn da Ab­dullah olacaðý bildirilmektedir. Bu, beklenen Mehdî'nin, Samerra'daki bir dehlizde gizli olan Muhammed b. Hasen el - Askerî olduðunu söyle­yen Þiâyý reddetmektedir. Çünkü onlarýn iddia ettikleri Mehdî'nin baba­sýnýn adý Abdullah deðil Hasen'dir.

Efendimiz'in bildirdiðine göre, Mehdî geldiðinde yeryüzünü adaletle dolduracaktýr. Kimi alimler bundan maksadýn tüm dünya, kimi alimler Arap ülkeleri ve ona tâbi yerler olduðunu söylerler.

Süfyân'ýn rivayetine göre, Mehdî tüm Araplara malik olacaktýr. Alim­ler "Araplar"m galibe nazaran zikredildiðini, onun sadece Araplara de­ðil tüm kavimlere mâlik olacaðýný söylerler. Rasülullah'ýn sadece Arap­larý anmasý, o zaman Müslümanlarýn araplardan oluþmasý, ya da diðer halklar müslüman olunca, ilk müslüman olan Araplarla tek millet gibi ol­malarýdýr. Þüphesiz, doðrusunu Allah bilir.[12]

 

4283... Ali (b. Ebî Talib) (r.a)'dan; Rasûlullah (s.a)'in þöyle buyurdu­ðu rivayet edilmiþtir.

Dünyanýn ömründen sadece birgün kalsa bile, Allah (c.c) benim ehl-i beytimden bir adam gönderecektir. O dünyayý, (daha önce) zu­lümle olduðu gibi, Adaletle dolduracaktýr.[13]

 

Açýklama
 

Bu hadisin senedi saðlamdýr. Ýsnâddaki Fýtr b. Hânife’yi Ahmet b. Hanbe], Yahya b. Saîd el-Kettân, Yahya b. Maîn, Nesaî, î, Ýbn Sa'ad ve Sâcî sika kabul etmiþlerdir.

Bu hadis, yukarýda geçen hadisle ayný mânâdadýr.   Rasûlullah'ýn söz konusu ettiði þahýs Mehdî'dir. Yukarýda gerekli malumat verilmiþtir.[14]

 

4284... Ümmü seleme (r.a)þöyle demiþtir: Rasûlullah (s.a)'i þöyle buyururken iþittim:

"Mehdî[15] benim ailemden, Fatima'nýn oðullarýndandýr."

Abdullah b. Cafer þöyle demiþtir:

Ebûl MelhYi, Ali b. Niifeyl'i överken ve onun iyiliðini söylerken din­ledim.[16]

 

Açýklama
 

Hadisin Ýbn Mâce'deki rivâyetinde"benim ailemden cumiesi" mevcut deðildir.

"Benim ailem" diye terceme ettiðimiz” kelimesi birkaç mânâya gelmektedir. Hattabî, bu kelime ile ilgili olarak þu mânâlara iþâret etmektedir.

a) Kiþinin, kendi sulbünden gelen oðlu,

b) Kiþinin akrabalarý,

c) Kiþinin amcaoðullan Hz. Ebu Bekir Sakîfe gününde, "Biz, Rasûlul­lah'ýn amca oðullarýyýz" demiþtir.

Ýbnü'l Esîr, En-Nihâye adýndaki eserinde bu kelimeyi þöyle izah etmiþ­tir: kiþinin en yakýn akrabasýdýr. Hz. Peygamber'in ýtresi Abdû'l Muttalip oðullandýr. Kureyþ olduðu da söylenmiþtir. Meþhur olan, onlarýn, kendilerine zekat verilmesi caiz olmalayanlar (Haþimoðullan) ol­duðudur.

Hadisin devamýnda Efendimiz, Mehdî'nin Hz. Fâtýma'mn evlâdýndan olacaðýný beyan buyurmuþtur. Hafýz Ýmâduddin, bu ifadeyi göz önüne ala­rak Mehdî'nin Abbasilerden sonra çýkacaðýný söylemiþtir.

Sindi de Ýbn. Mâce Hâþiyesi'nde, Ýbn Kesîr'den þunlarý nakleder: "Dârakutnî'nin Efrâd'da, Osman b. Affan'dan merfu olarak rivayet ettiði; "Mehdî, amcam Abbas'in oðullarýndandýr", hadisi garibtir. Dârakutni' 'nin de dediði gibi o hadisi sadece, Beni Hâþim'inin azaltýsý Muhammed b. el-Velid rivayet etmiþtir."

Munâvî de, o hadisin senedinde bir yalancýnýn bulunduðunu söyler.

Bu hadis, Mehdî'nin Hz. Fatýma'nýn oðullarý arasýndan çýkacaðý konu­sunda açýktýr. Ama hangi oðlunun neslinden geleceði konusunda bir açýk­lýk yoktur. Bu konu 4282. hadisin þerhinde açýklanmýþtýr.

Hadisin sonunda Abduîah b. Cafer, Râvîlerden Ali b. Nüfeyl'in güven­li bir râvî olduðuna dikkat çekmek istemiþtir. Onu böyle bir izaha gerek duyduran sebep Ali b. Nüfeyl hakkýndaki bazý söylentilerdir. Ulema ge­nelde bu zat hakkýnda (Lâ be se bih) tâbirini kullanmaktadýr.[17]

 

4285... Ebû Saîd El Hudrî (r.a)'dan rivâyt edildiðine göre, Rasûlullah (s.a) þöyle buyurmuþtur:

"Mehdî ben (im neslim) dendir. O açýk alýnlý ve ince burunludur. Dünyayý zulümle dolduðu gibi adaletle dolduracak ve yedi sene hü­küm sürecektir."[18]

 

Açýklama
 

"Açýk alýnlý" diye terceme ettiðimiz terkibi, aslýnda, "baþýnýn ön tarafýnýn saçý dökül­müþ veya saçýnýn yarýsý dökülmüþ" mânâlanndandýr. "Ýnce burunlu" di­ye terceme ettiðimiz terkibinin de ayrýca, uzun burunlu, yumru burunlu mânâlarýna gelmesi ihtimal vardýr. Aliyyü'l Kâýl bundan maksadýn "yassý ve yumru burunlu" omadiðýný, çünkü onun çirkin görü­nümlü olduðunu söyler.

Bu hadiste Efendimiz, yukarýdakilerden farklý olarak Mehdî'nin þekli­ni tarif etmiþ, kalacaðý müddeti söylemiþtir. El Münâvî bir rivayette yedi senenin yaný sýra "Veya dokuz" sene ilâvesinin, baþka bir rivayette de "Allah ona üçyüzbin melekle yardým edecektir." ilâvesinin yer aldýðý­ný söyler.

El-Münzirî, hadisin isnadýndaki Ýmrân b. Kattan'm, Buharý, Affan b. Müslim ve Yahya b. Saîd el Kattan tarafýndan Sîka kabul edildiðini, Yah­ya b. Maîn ve Nesaî'nin ise zayýf saydýklarýný, el - Hülâsa'da da Ah-med'in : "Hadisinin sâlih olduðunu umarým" dediði nakledilir.[19]

 

4286... Rasûlullah (s.a)'in hanýmý Ümmü seleme (r.a)'dan Rasûlul-lah'm þöyle buyurduðu rivayet edilmiþtir.

"Bir halife öldüðünde kargaþa çýkacak. Medineliler'den birisi, Medine'den çýkýp, Mekke'ye kaçacak. (Ama) Mekke'lilerden bazý in­sanlar, onu (bulunduðu yerden) çýkarýp, istemediði halde (Kabe'de) Rükün ile Makam-ý Ýbrahim arasýnda ona bîat edecekler. Þam'lilarda Onun üzerine bir ordu gönderilecek, ama o ordu Mekke ile Medi­ne arasýndaki Beydâ denilen yerde yere batacak.[20] Ýnsanlar bunu gö­rünce, Þam'ýn ebdâli ve Iraklýlarýn asâîbi (þam ve Irak'ýn hayýrlý salih kullarý) ona gelip,[21]  bîat edecek. Sonra Kureyþ'ten, dayýlarý Kelp (kabilesinden) olan bir adam çýkýp, o biat edenler ü/erine bir ordu gönderecek. Fakat bîat edenler, Ben-î Kelb'linin gönderdiði orduya galip gelecekler. Bu ordu Kelb'in gönderdiði ordudur, (o zaman) Kelb'in ganimetinde hazýr bulunmayana yazýk!... Halife olan zat (Mehdî) malý taksim edecek. Ýnsanlardan bir kýsmý, Peygamberleri­nin Sünneti ile amel edecek, Ýslâmiyet yeryüzüne tamamen yerleþe­cek. (Mehdî) yedi sene kalýp, sonra vefat edecek ve Müslümanlar onun namazýný kýlacak"

Ebû Davûd derki:

"Bazýlarý Hiþâm'dan rivayetle, dokuz sene" bazýlarý da "yedi sene" de­di.[22]

 

4287... Bize Harun b. Abdullah haber verdi, bize Hemmaýrdan naklen Abdüssamed haber verdi. Hemmam'da katâde'den bu hadisi rivayet etti. Hemmam rivayetinde "dokuz sene" dedi.[23]

 

Açýklama
 

Rasûlullah (s.a) bir halife öldüðünde insanlar arasýnda kargaþa çýkacaðýný haber vermektedir. Bundan maksat, bir þahsýn ölmesi deðil, devlet otoritesinin kalkmasýdýr. Çýkacak ihtilâftan Murad'da ehl-i hâl ve'l akdin arasýnda çýkacak olan an­laþmazlýktýr.

Bu ihtilâf anýnda, Medine'den çýkýp, Mekke'ye koþacak olan þahsýn bu hareketine sebep ya baþa geçmeyi istememesi, ya da çýkan fitneden kork-masýdýr. Anýlan zatýn Mekke'ye kaçmasýna sebep, oraya girenin emin olu­þudur.

Tîbî, Ebû Davud'un bu hadisi Mehdî konusuna almýþ olmasýna dikkat çekerek, hadiste anýlan zatýn Mehdî olduðunu söylemektedir.

Metinden anlaþýldýðýna göre, anýlan zata Mekke'de biat edilince, ken­disi ile savaþmak üzere Þam'dan bir ordu gönderilecek, fakat, Mekke ile Medine arasýndaki Beydâ denilen yere gelince yer yarýlýp bu orduyu yutacaktýr. Ýnsanlar, bu Harikulade hadiseyi görünce Þam'ýn efdâlleri (ha­yýrlýlarý) gelip ona bîat edecektir.

Ebdâl: Bedel kelimesinin çoðuludur. Nihâye'de "Bunlar Evliya ve âbîdlerdir. Tekili bedeldir. Onlardan birisi öldüðünde yerine baþkasý gel­diði için bunlara bedel denilmiþtir" denilmektedir.

Süyûtî Mirkat'üs - Suûd'da, Kütüb-ü Sitte içerisinde Ebdâl'in sadece Ebû Davud'un bu hadisinde varid olduðunu söyler.

Avnü'l Ma'bud Müellifi, Ebdâl hakkýnda Kütüb-i Sitte'nîn haricinde­ki hadis kitaplarýnda birçok hadisin bulunduðunu söylemiþ ve þunlarý nak-letmiþtir.

Ubâde b. Sâmir (r.a)'den, Merfü olarak rivayet edilmiþtir. "Bu üm­metteki ebdâl otuz kiþidir" Onlarýn kalpleri Hz. Ýbrahim (s.a)'in kal­bi üzeredir. Onlardan birisi öldüðünde Allah baþkasýný kor. "Ahmed b. Hanbel)

Ubâde b. Sâmît (r.a)'dan, rivayet edilmiþtir. "Ümmetim içerisindeki Ebdâl otuz'dur. Yeryüzü onlarla ayakta durur. Onlarýn hürmetine yaðmur yaðar ve insanlar onlar sebebiyle yardým görürler." (Taberanî)

Avf b. Mâlik (r.a)'den, rivayet edilmiþtir;

"Ebdâl Þam'hlar arasýndadýr. Onlar sebebiyle yardým görürler ve onlarýn sayesinde rýzýklamrlar." (Taberanî)

Hz. Ali (r.a)'den, rivayet edilmiþtir;

"Bedeller (ebdâl) Þam'dadýr. Onlar kýrk kiþidir. Her biri öldüðün­de Allah yerine baþkasýný koyar. Onlar sayesinde yaðmur yaðar. On­larýn hürmetine düþmanlara karþý muzaffer olurlar. Onlarýn hürme­tine Þam'hlar azap edilmezler". (Ahmed b. Hanbel)

Bu hadisin Hâkim'deki rivayetinde þu ilâvelerde vardýr: "Onlar in­sanlarý çok namaz, çok oruç, ve çok teþbihle geçmediler, ama güzel ahlâk, samimiyet, hüsnüniyet ve kalp temizliði ile geçtiler. Onlar Al­lah'ýn hizbidirler".

Münâvî, "Ebdâl'm sayýsýnýn bu hadiste kýrk, az önce geçen bir hadis de otuz olarak anýlmasý zarar vermez. Çünkü onlarýn tamamýnýn kýrk, kalple­ri Hz. Ýbrahim'in kalbi üzere olanlarý otuz kiþidir. On tanesi ise böyle de­ðildir" der.

îbn Ömer (r.a)'denrivâyet edildiðine göre Rasûlullah (s.a) þöyle bu­yurmuþtur: :Her asýrda ümmetimin hayýrlýlarý beþyüzdür. Ebdâl'dc kýrktýr. Beþyüz ve kýrk hiç eksilmez. Bunlardan her biri öldüðünde, beþyüz kiþiden Allah (c.c) birisini kýrka katar" Sâhâbîler, "Yâ Rasû­lullah onlarýn amellerini bize haber ver" dedi.Efendimiz: "Kendilerine zulmedenleri affederler, kendilerine kötülük yapana iyilik ederler, Allah'ýn kendilerine verdiði malý daðýtýrlar" buyurdu. (Ebû Nuaym el-Ýsfahânî, Hilyetü'l - Evliya)

Görüldüðü gibi bu hadislerin hepsinde, Rasûlullah Efendimiz, bu üm­met içerisinde otuz ya da kýrk sâlih kulun bulunacaðým; onlarýn yüzü su­yuna dünyanýn ayakta durup, insanlarýn nzýklanacaklarým haber vermiþ ve bunlarý "Ebdâl" diye isimlendirmiþtir. Asaib: Hayýrlýlar demektir. Rasûlullah (s.a) Iraklýlar'dan bîate gelecek olanlarý bu kelime ile ifâde bu­yurmuþtur. Aliyyü'I Kân bu kelimenin, (asabe kelimesinin çoðulu olup, Hayýrlar manasýna geldiðini söyler. Nihayede ise bu keli­menin kelimesinin çoðulu olup on ile kýrk kiþi arasýndaki top­luluk mânâsýna geldiðini belirtmiþtir.

Alimler bu kelimenin, Ebdâl ile yanyana zikrediliþini göz önüne alarak hayýrlýlar mânâsýný daha uygun görmüþlerdir.

Hadisin devamýnda Ben-Î Kelp kabilesine mensup birisinin etrafýna topladýðý ordu ile Mehdi'ye saldýracaðý, ama Maðlup olup malarýnýn Meh-dî tarafýndan ganimet olarak daðýtýlacaðý bu savaþa katýlmayýp ganimetten mahrum olanlarýn, büyük bir fýrsatý kaçýrmýþ olacaklarý bildirilmektedir. Önündeki engelleri aþtýktan sonra Mehdi, Efendimizin sünneti üzere ya­þayýp muamele edecek, Ýslam'ý tam,olarak yerleþtirecek ve bir rivayete göre yedi, diðer bir rivayete göre dokuz sene yaþayýp vefat edecek, Müs­lümanlar da onun cenaze namazýný kýlacaklardýr.[24]

 

4288... Bize Ýbnü'l Müsenna haber verdi, Bize Amr b. Asým haber ver­di. Bize Ebûl Avam haber verdi.Bize Katâde Ebûl Halil'den, O Abdullah b. Halis'ten , o da Ümmü Seleme (r.a) vasýtasýyla Rasûlullah (s.a)'den bu (yukardaki) hadisi rivayet etti. Muâz'm hadisi daha mükemmeldir.[25]

 

4289... Ümmü Seleme (r.a)  Rasûlullah (s.a)'den (Mekke ile Medine arasýnda) batýrýlacak olanlarýn kýssasýný haber verip (þöyle devam etti): "Ya Rasûlullah, bu orduya istemeyerek zorla götürülen ne olacak? dedim. Rasûlullah (s.a):

Öbürleriyle birlikte o da batýrýlacak, ama Kýyamet Günü niyetine göre diriltilir, buyurdu.[26]

 

Açýklama
 

Hâdis-i þerifin, Sahîh-i Müslim'deki rivayeti, Ubeydullah b. Kiptiyye tankýyla þu þekildedir:

"Haris b. Ebû Rabîa ve Abdulah b. Safvan'la birlikte Ümmü'l Mü'minin Ümmü seleme (r.a)'nýn yanma girdik. (Arkadaþlarým) ona, yere batý­rýlacak olan Orduyu sordular. - Bu hadise Ýbn Zübeyn'in halifeliði günle­rinde idi.-

Ümmü Seleme þöyle dedi:

Rasûlullah (s.a) "Kabeye birisi sýðýnacak. Ona bir ordu gönderile­cek, arzdan Beydâ'ya[27] geldiklerinde yere batýrýlacaklar" buyurdu. Kendisine: Yâ Rasûlullah, zorla getirilenler ne olacak?" dedim. ''Onlar­la birlikte o da batýrýlacak ama, kýyamette niyetine göre diriltilecek" buyurdu.

Müslim'deki baþka bir rivayette Sâhâbîlerin, Rasûlullah'a "Yâ Rasû­lullah, bazen yol insanlarý toplar" dedikleri, Hz. Peygamber (s.a)'inde: "Evet onlar içerisinde kasýtlý olaný, mecbur kalaný ve yolcusu bulu­nur. Bunlarýn hepsi bir çýrpýda helak olurlar, çeþitli yerlerden çýkar­lar. Allah onlarý niyetlerine göre diriltir." þeklinde cevapladýðý bildiril­mektedir.

Ebûl Velid el-Kattanî, Ümmü seleme (r.a)'mn, Hz. Muâviye'den ev­vel vefat ettiðini, dolayýsýyla Ýbn Zübeyr'in hilâfetine eriþemediðini söy­leyerek hadisteki bir zaafa iþaret etmiþtir. Kâdî Ýyâz ise, onun, Muâviye-nin oðlu Yezîd zamanýnda vefat ettiði yolunda rivayetler bulunduðunu söyler.

Hadîste anýlan ve Mekke ile Medine arasýnda Beydâ denilen yerde ba­týrýlacaðý bildirilen ordu ile ilgili bilgi 4286 numaralý hadîs izah edilirken verildi.

Bu rivayette dikkatimizi çeken bir konu þudur;

Bir topluma azap ve helak geldiði zaman iyi kötü ayýrýmý yapmaz top­luma hep birden gelir. Suçu olmayanlar, uðradýklarý azabýn karþýlýðýný öbür dünyada alýrlar. Bir de bizzat kendileri kötülük yapmamakla birlik­te, emr-i bi'l maruf Nehy-i ali'l Münker vazifesini ihmâl ettiklerinden do­layý ayný azabý haketmiþ olabilirler.

Hâdis-i Þerif, kötü insanlardan uzak kalmanýn, onlarla iþbirliði yapma­manýn gereðine iþaret etmektedirler.[28]

 

4290... Ebû Ýshak'tan rivayet edildiðine göre;

Hz. Ali (r.a) oðlu Hasan'a bakýp þöyle demiþtir:

"Benim þu oðlum Rasûlullah (s.a)'in isimlendiði gibi seyyiddir. Onun sulbünden, adý Nebimizin adýndan olan, ona yaratýlýþta deðil, huyda ben­zeyen bir adam gelecektir."

Hz. Ali kýssayý zikretti, "Dünyayý Adaletle dolduracak..." dedi.

Harun þöyle dedi: Bize Amr b. Abi Kays Mutarrýf b. Tariften o Ebî Hasen'den, o'da Hilâl b. Amr'dan þöyle dediðini rivayet etti:

Maverâünnenehir'de el-Haris b. Harras[29] adýnda bir adam çýkacak. Onun (ordusunun) önünde Mansur denilen birisi bulunacak, Kureyþ'in Rasûlullah'a imkan verdiði gibi âl-i Muhammed'e (Hilâfetine) imkân ve­recek - veya hazýrlayacak.[30] Her mü'minin ona yardým etmesi veya onun davetini kabul etmesi vaciptir.[31]

 

Açýklama
 

Hz. Ali (r.a) oðlu Hasen (r.a)'in, Rasûlullah'm dediði gj seyyid olduðunu söylemiþtir. Bu sözü ile Efendimiz'in, Hz. Hasen hakkýnda söylediði, "Þüphesiz þu oðlum seyiddir. Umarým ki, Allah onunla Müslümanlardan iki büyük topluluðun arasýný Ýslah edecektir/' Hadisine iþaret etmiþtir.

Hadis, Mehdî'nin Hz. Hasen'in soyundan geleceði konusunda açýk de­lildir. Diðer rivayetlerle birleþtirilince, Mehdî'nin beklenmekte olan Mu-hammed b. Hasen El-Akserî olduðunu söyleyen Þia'nýn aleyhine delil olduðu görülür. Çünkü Muhammed b. Hasen Ýttifakla Hz. Hüseyin'in so-yundandir.

Mâverâünnehir, sözlükte, nehrin arka tarafý demektir. Buradaki Nehir­den Maksat Ceyhun nehridir. Mâverâünnehir, Semerkant, Buhara gibi bü­yük Ýslâm merkezlerinin bulunduðu bölgedir. Bu bölgelerde yetiþen çok de­ðerli Ýslâm alimlerinin yazdýklarý kýymetli eserler, bu gün halen Ýslâm kültür mirasýnýn hazineleridir.

Hadis-i þeriften anladýðýmýza göre, Mâverâünnehir Bölgesi'nden el-Haris b. Harras adýnda birisi çýkýp, Rasûlullah'm âline, yani Zürriyetine yardým edecektir. El Hâris'in Ordusunun baþýnda Mansur adýnda birisi olacak ve bu þahýslar, hilâfetin Rasûlullah'm zürriyetine geçmesine imkan hazýrlayacalardýr. Peygamber anýlan zatlarýn, zürriyetinin hilâfetine im­kân hazýrlamalarý meselesinin Kureþ'in kendisine imkân hazýrlamasýna benzetmiþtir. Bundan maksat, yâ Ebû Talib gibi kendisi müslüman olma­makla birlikte Rasûlullah'a yardýmcý olanlardýr, ya da maksat, sonuçta vu­ku bulan hâldir.

Hz. Peygamber, anýlan bu þahýslar çýktýðý zaman müzminlerin onlara yardým etmelerinin veya onlarýn davetlerini kabul etmelerinin gerekli ol­duðunu söylemiþtir.[32]


--------------------------------------------------------------------------------

[1] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/393-394.

[2] Tirmizî, Fiten, 46.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/394.

[3] Müslîm. Ýmare 7; Ahmed b. Hanbel V-90,93.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/395.

[4] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/395.

[5] Müslim, Ýmare 6.

[6] Mâide, 12.

[7] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/395-399.

[8] Bu iþaret deðiþik senetleri delirtmek için konulur. Bu hadis Müellife beþ ayrý isnâdla gelmiþ ve bunlarýn ara sun  harfi Ýle ayýrmýþtýr. "Tahvil" anlamýndadýr.

[9] Buradaki þek râvî'dendir,

[10] Þek râvîdendir.

[11] Tirmizî, Fiten 52.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/399-400.

[12] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/400-401.

[13] Ýbn. Mâce, Fiten 34 Ahmed b. Hanbel 1-299, III -28,37.

Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/401-402.

[14] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/402.

[15] "Mühdi" þeklinde okumak mümkündür.

[16] Ýbn Mâce, Fiten 34.

Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/402.

[17] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/402-403.

[18] Ahmed b. Hanbel II-291, 111-17.

Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/403-404.

[19] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/404.

[20] Beydâ'nýn bir yer ismi olduðunu söyleyenler olduðu gibi. Mekke ile Metline arasýndaki kuru araziye de­nildiðini söyleyenlerde vardýr.

[21] Makam-ý Ýbrahim ile Rükün arasýnda.

[22] Ahmet 6/316.

Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/404-405.

[23] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/406.

[24] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/406-408.

[25] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/408.

[26] Müslim fiten 4.

Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/408-409.

[27] Veya çöle. Müslimdeki bir rivayet hu kelimeye (çöl) diye açýklamýþtýr.

[28] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/409.

[29] Avnü'l Ma'bûd'da bu isim El Haris Harrâs  þeklindedir. Bu durumda el-Haris Ýsmi Hairas'da mesleði olur ki, çiftçi demektir. (X): Bu rakam iki defa tekrarianmis.hr. bu ve önceki ha­dis, Aynii'l Ma'budda numarasýzdýr.

[30] Þek ravîdendir.

[31] Þek râvîdendir.

Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/410.

[32] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 14/410-411.



radyobeyan