Süneni Ebu Davud
Pages: 1
Kelale By: reyyan Date: 19 Ocak 2012, 13:31:19
2. Kelale

 

2886... Ýbn el-Münkedir, Cabir'i (þöyle) derken iþitmiþ;

"Ben hastalanmýþtým. Baygýn bulunduðum bir sýrada Peygam­ber (s.a.): Ebû Bekir'le birlikte yaya olarak beni ziyarete gelmiþ ben (baygýnlýðým sebebiyle) kendisiyle konuþamayýnca bir abdest alýp (ab-dest suyunu) üzerime serpmiþ, bunun üzerine ben ayýldým. (Rasûl-i Ek­rem'in yanýmda olduðunu görünce): "Ey Allah'ýn Rasûlü malým hak­kýnda nasýl bir iþlem yapayým. Benim (geride kalacak) kýz kardeþlerim de var" dedim. Hemen o anda "senden fetva istiyorlar de ki, Allah sizi babasýz ve çocuksuz kiþinin mirasý hakkýnda hükmünü (þöyle) açýk­lýyor..."[6] (mealindeki) miras âyet-i kerimesi indirildi.[7]

 

Açýklama
 

Avnü'l Ma'bud yazarýnýn açýklamasýna göre, "Metinde geçen kelale kelimesinin manâsý üzerinde çeþitli görüþler ileri sürülmüþtür. Kastalanî'ye göre kelale geride çocuk ve baba býrakmadan ölen kimsedir. Lügat alimlerinin cumhurunun görüþü budur. Sahabeden Hz. Ali ile Abdullah b. Mesûd da bu görüþtedirler. Bazýlarýna göre, geride baba bý­rakmadan ölen kimsedir. Ashab-ý Kiram'dan Ömer b. Hattâb (r.a.) bu gö­rüþtedir. Bazýlarýna göre erkek çocuk býrakmadan ölen kimsedir. Anne ve baba býrakmadan ölen kimse olduðunu söyleyenler de vardýr. Bütün bu gö­rüþlere göre kelale ölen kimseye verilen bir isimdir. Bazýlarýna göre de kelale anne ve baba dýþýnda kalan mirasçýlar demektir. Kutrubi ile ashab-ý kiram­dan Ebû Bekr (r.a.) bu görüþtedirler. Hanefi ulemasýndan Aynî bu mevzuda cumhurun görüþünü tercih etmiþtir.                                         

Kelale kelimesinin manâsýnda ihtilaf edildiði gibi, hangi kökten türedi-ði konusunda da ihtilâf edilmiþtir.

Bu mevzuda Ýmam Nevevî þöyle diyor: "Ulemanýn ekserisine göre bu kelime tekellül kökünden türemiþtir. Tekellül kenarda kalmak manâsýna ge­lir. Mesela amca oðlu, nesebin dikine inen usul- für'u çizgisi üzerinde deðil­dir. Bu çizginin yan tarafýnda kaldýðý için kelale ismini alýr.

Bazýlarýna göre bu kelime ihtilaf etmek anlamýna gelen iklil kökünden türemiþtir.

Varisler ölüyü dört tarafýndan kuþattýklarý için bu ismi almýþlardýr. Ni­tekim baþý dört tarafýndan sardýðý için baþa giyilen taca da iklil ismi verilmiþtir.

Mevzumuzu teþkil eden bu hadis-i þerifte kelalenin mirasý þöyle anlaþýlý­yor. "Ölenin annesi, babasý ve çocuklarý yok da anne bir kýz ve erkek karde­þi varsa, bunlarýn herbirine mirasýn altýda biri düþer. Eðer anne bir erkek ve kýz kardeþler birden fazla ise, bunlar mirasýn üçte birini kendi aralarýnda paylaþýrlar.

Her ne kadar Hz. Cabir'in mirasý hakkýnda inen âyetin senden fetva istiyorlar de kî Allah size babasýz ve çocuksuz kiþinin mirasý hakkýnda hük­münü þöyle açýklýyor:[8] mealindeki âyet-i kerime olduðu ifade ediliyorsada, îbn Cerir Hz. Cabir'in mirasý hakkýnda inen âyetin Allah size çocuklannýz(ýn alacaðý miras) hakkýnda, erkeðe kadýnýn payýnýn iki mislini tavsiye eder.[9] me­alindeki âyet-i kerime olduðunu[10] rivayet etmiþtir.

Tirmizî'nin rivayeti[11] de Ýbn Cerir'in bu rivayetini te'yid etmektedir.

Malikî ulemasýndan Ýbn el-Arabi, Ýbn Cerir'in rivayeti ile Tirmizî'nin rivayetini mevzumuzu teþkil eden hadis-i þerife tercih ederek bu rivayetlerin arasýný te'lýf etme yoluna gitmiþse de Bezlü'l Mechûd yazarý bu müþkili þöy­le halletmiþtir:

"Aslýnda yukarýda meali geçen Nisa sûresinin 176 numaralý âyet-i keri­mesi Hz. Cabir'in mirasý hakkýnda inmiþtir. Fakat bu âyet-i kerimede kelalenin mirasý açýklanýrken söz konusu edilen erkek ve kýz kardeþten maksat anne-baba bir ya da baba bir erkek ve kýz kardeþ deðil, anne bir erkek ve kýz kardeþtir. Nitekim Sad b. Ebî Vakkâs'ýn rivayeti ile îbn Mes'ûd'un kýra­atleri de buna delalet etmektedir.

Durum böyle olunca, anne bir kardeþlerin dýþýnda kalan anne-baba bir kardeþlerle baba bir kardeþlerin mirasý bu âyet-i kerimede açýklanmamýþtýr. Bunun üzerine ashab-ý kiram Hz. Peygamber'den onlarýn miraslarý hakkýn­daki hükmü sormaya baþlamýþlar, nihayet Cenab-ý Hak Nisa sûresinin 11. âyet-i kerimesini indirerek onlar hakkýndaki hükmünü de açýklamýþtýr. Ne­tice itibariyle her iki âyetin, :inmesine de sebeb Hz. Cabir'in mirasýdýr. Her iki âyetin de Hz. Cabir hakkýnda indiðini söylemek mümkündür. Bir baþka ifadeyle yukarýda geçen rivayetler arasýnda bir çeliþki yoktur.[12]

 

[6] Nisa, (4) 176.

[7] Buhârî, feraiz 13; Müslim feraiz 6-7; Tirmizî, feraiz 7; Ýbn Mâce feraiz. 5.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 11/108-109.

[8] Nisa, (4) 176.

[9] Nisa, (4) 11.

[10] Ýbn Cerir, Tefsirii't Taberi, IV-276.

[11] Tirmizî, feraiz 6.

[12] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 11/109-110.



radyobeyan