Süneni Ebu Davud
Pages: 1
Namaz Vakitleri By: reyyan Date: 18 Ocak 2012, 22:34:33
2. Namaz Vakitleri

 

393. ...Ýbn Abbâs (r.a.)dan   demiþtir ki;

Resûlullah (s.a.) þöyle buyurdu:

"Cebrail aleyhisseiâm Kabe'nin yanýnda iki defa bana imam ol­du. Öðleyi güneþ batýya eðilip (gölge) nalýnýn tasmasý kadar olduðu zaman ikindiyi, (her þeyin) gölgesi kendisi kadar olunca; akþamý, oruç­lunun iftar ettiði vakitte; yatsýyý, þafak kaybolunca; sabahý da (oruç­luya yemek ve* içmenin) haram olduðu zaman kýldýrdý.

Ertesi gün ise öðleyi, (her þeyin) gölgesi kendisi kadar; ikindiyi, iki misli olunca; akþamý, oruçlunun orucunu açtýðý zaman; yatsýyý, gecenin üçte birine doðru; sabahý da ortalýk aðarýnca kýldýrdý. Sonra da bana dönüp þöyle dedi:

Ya Muhammed, bu senden evvelki nebilerin vaktidir ve vakit, bu iki vaktin arasýdýr.[18]

 

Açýklama
 

Namaz vakitlerini öðretmek maksadýyla Cebrail aleyhisselâm' in Hz. Peygambere imam olarak namaz kýldýrdýðý bu hâdise, Þevkânî'nin Ýbn Abdilberr'den naklen bildirdiðine göre, Ýsrâ Gecesi'nden sonraki günde olmuþtur. Bu þekilde kýlman ilk namaz da meþhur olan kavle göre öðlen namazýdýr.

Hadisten de anlaþýlacaðý üzere, Cebrail aleyhisselâm'in Resûlullah (s.a.)a imam olarak namaz kýldýrmasý, peþipeþine iki günde olmuþ ve bazý namazla­rý her iki günde de ayný vakitte kýldýrdýðý halde, bazýlarýmý deðiþik zaman­larda kýldýrmýþtýr. Bu hal namaz vakitlerinin tâyininde ulemâ arasýnda bazý ihtilâflara sebeb olmuþtur. Bu ihtilâflarýn beyânýna geçmeden önce, hadis metninde geçen ve açýklanmasýna lüzum görülen bir iki hususa temasta fay­da mülâhaza edilmiþtir.

1. Güneþin, nâlinin tasmasý kadar olmasý meselesi; bundan maksat gü­neþ batýya yönelince doðuya doðru hareket eden gölgedir. Burada mecaz var­dýr. Sebep zikredilmiþ,müsebbeb kastedilmiþtir. Çünkü güneþ gölgeye sebebtir, Tirmizî'nin "Ýlk günde öðleyi gölge nalinin tasmasý gibi olduðu zaman kýldýrdý" þeklindeki rivayeti bu anlayýþý te'yid etmektedir. Bu ifâdeden mu­rat þudur, öðle namazýnýn vakti, zevalden sonra gölgenin artmaya baþladýðý zamandýr.

2. Üzerinde durduðumuz hadis-i þerifte, Cebrail aleyhisselâm ikinci gü­nü namazlarý kýldýrdýktan sonra, hiç bir istisnada bulunmadan, "Ya Muham­med, bu, senden evvelki nebilerin vaktidir" demiþtir. Bu ifâde, ulemânýn üzerinde durduðu konulardan biri olmuþtur. Çünkü Efendimizden gelen di­ðer bazý rivayetlerde, yatsý namazýnýn ümmet-i Muhammed'e has bir namaz olduðu, önceki ümmetlerde bu namazýn olmadýðý açýkça beyân edilmekte­dir. Meselâ, Tahâvî'nin Ubeydullah b. Muhammed tarikiyle Hz. Âiþe'den rivayet ettiði bir haberde beþ vakit namazýn her birinin ilk defa hangi Pey­gamberler tarafýndan kýlýndýðý ifâde edilmiþtir. Bu rivayete göre, sabah na­mazýný ilk defa Hz. Âdem, öðleyi Hz. Ýbrahim, ikindiyi Hz. Uzeyr, akþamý Hz. Dâvüd, yatsýyý da bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (aleyhimusselâm) kýlmýþlardýr. Yine bu rivayette akþam namazýnýn üç rekât oluþunun se­bebi þu þekilde beyân edilmiþtir:

Hz. Dâvûd (aleyhisselâm) evlâ olaný terk ettiðinden dolayý iþlediði hata affedilince kalkýp dört rekat namaz kýlmak istemiþ, fakat üç rekati kýlýnca aðlamaktan dolayý namaza devam edemeyip selam vermiþ, böylece akþam namazý üç rekât olmuþtur.[19]

Ýlk bakýþta, bu hadisler arasýnda bir ihtilâf olduðu izlenimi ortaya çýk­maktadýr. Bu görünümü izâle ve hadislerin arasým birleþtirme sadedinde de­ðiþik görüþler ortaya atýlmýþtýr. Bunlarýn içerisinde en muvafýk görüneni Kâdî'nin þu sözleridir:

"Yatsý namazýný diðer peygamberler nafile olarak kýlardý. Teheccüdün farz olmadýðý gibi yatsý da onlarýn ümmetlerine farz deðildi. Yatsý namazý bizim Peygamberimize farz kýlýnmýþtýr. Bu durumda hadisler arasýnda zýd­diyet yoktur. Çünkü yatsý namazýnýn bu vaktinin diðer nebilerin vakti olu­þu, onlarýn yatsýyý nafile olarak kýldýklarýna itibar iledir."

Aliyyü'1-Kârî de, Kâdî'nin bu açýklamasýný beðenmiþ ve "gerçek þu ki hak Kâdî ile berat erdir" demiþtir.

Ulemâ her namaz için muayyen bir vaktin olduðu ve vaktinden evvel kýlýnan namazýn edâ sayýlmayacaðý konusunda müttefik olduklarý halde bu vakitlerin baþlama ve bitme anlarý konusunda ihtilâf etmiþlerdir.

Öðle namazýnýn vakti: Güneþin zevalinden itibaren baþlar. Bunda ulemâ müttefiktir. Bu vaktin ne zamana kadar devam ettiði ise, ihtilaflýdýr.

Þafiî, Mâliki, Hanbelî mezhepleri ile Ýmam Ebû Yûsuf ve Ýmam Muhammed'e göre fey'-i zevalden (bir þeyin gölgesinin en kýsa olduðu andan) baþlar, her þeyin gölgesi bir misli oluncaya kadar devam eder, buna "Asr-ý evvel" denilir.

Ülkemizdeki amel de bu istikâmettedir.

Ýmam Azam'a göre ise, Fey'-i zevaldan baþka her þeyin gölgesi iki misli oluncaya kadar devam eder. Buna "asr-ý sâni" denilir.

Ülkemizin birçok köyünde amel buna göredir.

Ýmam Mâlik ve bir kýsým ulemâya göre öðle namazý ile ikindi namazý arasýnda müþterek bir vakit vardýr. Her þeyin gölgesi bir misli olduktan son­ra, hem öðlen hem de ikindinin edasýna uygun dört rekat kýlacak kadar bir zaman vardýr. Bu zaman öðle ve ikindi namazlarý arasýnda ortak vakittir. Diðer ulemâ ise, böyle ortak bir vaktin olmadýðý fey'-i zeval hariç her þeyin gölgesi bir misli olunca öðlenin vaktinin çýktýðý görüþündedir. Tabii Ýmam-ý Âzam da gölge iki misli olduðu zaman öðlenin vakti çýkar görüþündedir.Cuma nýn vakti de öðlenin vaktidir.

Ýkindinin Vakti: (Öðle ile ilgili ihtilâflar nazar-ý itibara alýnarak) öðle­nin vakti çýktýðý andan itibaren baþlar. Cumhura göre güneþ batýncaya ka­dar devam eder. Ýmam Þafii'den ise iki kavi vardýr:

a. Her þeyin gölgesi iki misli olunca ikindinin vakti çýkar, fakat.akþa­mýn vakti girmez. Bu zamanla güneþin batmasý arasýnda boþ bir vakit vardýr.

b. Her þeyin gölgesi iki misli olunca ikindinin mustehap vakti sona erer, vaktin aslý ise güneþ batýncaya kadar devam eder. Þafiî mezhebinde fetva bu kavle göre verilmiþtir. ,

Akþam Namazýnýn Vakti: Güneþ battýðý andan itibaren baþlar, Þafak kayboluncaya kadar devam eder, Þafaðýn ne olduðu hususu ihtilaflýdýr. Ýbn Ömer, Ýbn Abbâs, Mekhûl, Tâvûs, Mâlik, Süfyan es-Sevrî, Ýbn Ebî Leylâ, Ebû Yûsuf, Muhammed, Þafiî, Ahmed b.Hanbel, Ýshâk b. Râhûye ve Ýmam-ý Azam'dan bir kavle göre þafak güneþin battýðý taraftaki kýrmýzýlýktýr. Ebû Hureyre.Ömer b.Abdülaziz, Ýmam Ebû Hanife'nin esah kavli veEvzâî'ye göre ise, ufuktaki kýzýllýktan sonra beliren beyazlýktýr.

Âlimlerden bazýlarý ''Akþam namazýnýn vakti abdest alýp, ezan ve ka­metle birlikte uç rekât namaz kýlýncaya kadarlýk bir müddettir. Bundan son­raya kalýrsa edâ olmaz kaza olur" derler.

Her ne kadar cumhurun görüþü bu deðilse de, akþam namazýnýn ilk vak­tinde kýlýnmasý müstehabtýr.

Yatsý Namazýnýn Vakti: Akþamýn vakti çýkýnca baþlar. (Tabii burada ak­þamýn vaktinin çýkýþýndaki ihtilâf aynen mevcuttur). Ýkinci fecrin (fecr-i sâdýkm) doðuþuna kadar devam eder. Hanefî ve Þâfiüer bu meselede müttefiktir. Yatsý namazýnýn son vaktinin gecenin üçte biri ve gece yarýsý olduðunu söy­leyen âlimler de vardýr.

Hanefî mezhebine göre, her ne kadar yatsýnýn vakti yukarýda iþaret edil­diði gibi ise de, gecenin üçte birine kadar te'hiri müstehab gece yarýsýna ka­dar te'hiri mubah, fecrin doðmasýndan hemen evvele kadar beklemek de (bir özür yoksa) mekruhtur. Uyuyup da uyanamayacaðýndan korkan kimse namazýný yatmadan kýlmalý, gecenin üçte birine býrakmamalýdýr.

Vitir namazýnýn vakti de aynen yatsý namazýnýn vaktidir. Ancak vitir namazý yatsý kýlýndýktan sonra kýlýnmalýdýr. Bu Ýmam-ý Azam'a göredir. Ýma-meyn'e göre vitir namazýnýn vakti yatsý namazý kýlýndýktan sonra baþlar. Bu ihtilâfýn sonucunda þöyle bir mesele ortaya çýkar: Bir kimse yatsý ve vitir na­mazlarýný kýldýktan sonra yatsý namazýnýn herhangi bir sebepten!dolayý sahih olmadýðý ortaya çýksa, Ýmam-ý Azam'a göre sadece yatsýyý, Ýmameyne göre ise, hem yatsýyý hem de vitir namazýný iade etmesi gerekir.

Sabah Namazýnýn Vakti: Ýkinci fecrin (fecr-i sâdýkýn) doðmasý ile girer. Fecr-i sâdýk güneþin doðduðu istikâmette; geniþlemesine (yatay) beliren ve kaybolmayan aydýnlýktýr. Bundan önce doðan ve yukarýdan aþaðýya (dikey) uzanan bir fecir daha vardýr ki buna "fecr-i kâzib" denir. Fecr-i Kâzib, oruç tulan kimsenin yemesine içmesine mâni deðildir. Bu fecirle sabahýn vakti gir­mez. Sabah namazý vaktinin giriþ zamanýnda ihtilâf yoktur. Vaktin çýkýþý ko­nusu ise ihtilaflýdýr. Hanefilere göre sabah namazýnýn vakti güneþ doðuncaya kadar devam eder.

Þafiilere göre sabah namazýnýn dört vakti vardýr:

a. Efdal olan vakit: Tam fecir doðduðu zaman,

b. ihtiyar vakti: Ortalýk aðarýncaya kadar süren zaman.

c. Cevaz vakti: Kýrmýzýlýk doðduðu zamandýr.

d. Tahrfm vakti: Namaz yetiþtirilemeyecek kadar az olan zamandýr. Buna göre Þâfiîler sabah namazýný erken kýlmayý efdal addederler. Ha­nefilere göre ise, sabah namazýný ortalýk aydýnlanýnca kýlmak müstehaptýr.

Buraya kadar anlatmaya çalýþtýðýmýz namaz vakitleri gece ve gündüz nor­mal olup bütün namaz vakitleri belli olan mutedil bölgelere göredir. Gecele­rin çok uzun veya çok kýsa olmasý sebebiyle bazý namaz vakitleri namazýn edasýna müsait olmayacak kadar dar, veya hiç olmayan gayr-i mutedil böl­gelerde namaz vakitlerinin nasýl tayin edileceði konusunda ulema deðiþik gö­rüþlere sahiptirler.

Nuru'l-Ýzah Þerhi, Merakýl-Felah'ta, Þafak kaybolmadan önce fecrin doðduðu bölgelerde yatsý ve vitir namazlarýnýn vacip olmadýðýný söyler. Þû-runbilâlî bundan sonra bu meselenin, Hz. Peygamber'den rivayet edilen, Dec-câlin bir gününün bir seneye denk olacaðýný ve bu zamanda namazlarýn takdir edilerek kýlýnacaðýný bildiren hadisin hükmüne girmediðini ilâve eder. Þurun-bilâlî'nin bu ifadelerinden vakit olmadýðý için kýlanamayan bu namazlarýn kazasýna da lüzum yoktur, manasý çýkarýlýr.

Kemal Ýbnu'l-Hümam Hidâye Þerhi Fethu'l-Kadîr'de yukarýda mevzuu bahs edilen Deccal Hadisini zikrettikten sonra þunlarý kaydeder:

"Anladýk ki vacip olan namaz umûmu üzerine beþtir. Ancak bunlarýn vakitlerine tevzii vaktin mevcudiyetine baðlýdýr. Vaktin olmayýþý namazýn farziyyetini düþürmez. Resulullah (s.a.) da:

"Allah beþ vakit namazý kullarýna farz kýldý" derken bunu söylemiþtir."

Tenvîru'l-Ebsâr'da da, þafak kaybolmadan fecrin doðduðu bölgelerde müslümanýn yatsý namazý ile mükellef olduðu ve onu takdir ederek kýlacaðý ifâde edilmektedir.

Ýbn Âbidin'in Reddü'l-Muhtar'daki beyânýna göre, Hanefî ulemâsýn­dan Bakkalý bu bölgelerde yatsýnýn vacip olmadýðýný söyler. Hulvanî öncele­ri farz olduðuna fetva verirken bilahare, Bakkalî'nin fikrine dönmüþtür. Burhânu'l-Kebîr, Ýbn Emiri'1-Hac, Þeyh Kasým b. Kutlu Boða, Ýbn Hümâm ve Ýbn Þýhne ise, vaktin belli olmadýðý bölgelerde namazýn farz olduðunu ve takdir edileceðini kaydederler. Tenvirü'I-Ebsâr'da bu mezhebin görüþü ola­rak takdim edilmiþtir.

Hanefî fýkýh kitaplarýndan, Kenz, Diirer, Müllekâ'da bu durumda müs-lumanlarýn namazla mükellef olmayacaðý gorüþu benimsenmiþtir.

Ýbn Âbidin, yukarýdaki âlimlerin birbirine zýt olan görüþlerini uzun uzadýya aktardýktan sonra kendi görüþünü þu cümle ile ortaya koymuþtur:

"Hülasa bu iki görüþ de sahihtir. Ancak beþ vaktin gerektiðinde müd­det takdiri ile kýlýnmasý icap ettiðini söyleyen görüþ daha kuvvetlidir. Bilhas­sa bu görüþü savunanlar arasýnda Þafiî gibi müctehid bir imamýn olmasý, bu görüþü daha da kuvvetlendirmektedir."

Ýslâm dininin namaza verdiði önem, oturmaktan âciz olanýn yattýðý yer­den, abdest ve teyemmüm imkâný bulamayan kimsenin abdestsiz, üzerine gi­yecek bir þey bulamayanýn çýplak olarak namaz kýlmasýnýn gereði ve namazý terk edene karþý takýnýlan kesin tavýr gözönüne alýnýrsa bu mutedil olmayan bölgelerde (Hollanda, Ýsveç, Norveç, Danimarka vs.de) yaþayan müslümanlarýn yatsý namazlarýný terketmeyip Burhânü'l-Kebir, Ýbn Hümam, Ýbn Emiri'l-Hac, Kasým b.Kuthýboða, Ýbn Þýhne, Ýbn Âbidin gibi büyük hanefi alimleri­nin ifâde ettikleri gibi vakti takdir ederek kýlmalarý icâb eder. Bu, vaktin ta­hakkuk etmediði yerlerde namazýn farz olmadýðýný söyleyen âlimlerin görüþünü alýp namaz sayýsýný dörde indirmekten çok daha ihtiyatlý ve isabetlidir.

Bu konuda büyük Þafii âlimi Ýmam NevevFnin sözleri çok daha açýk ve kesindir. Nevevî þöyle der:

"Þafak hiç batmadýðý için yatsýnýn vakti belli olmayan bölgelerde, yat­sýnýn ilk vakti, þafaðýn battýðý en yakýn bölgeye göre kýyas edilir. Yani þafa­ðýn battýðý o komþu memlekette güneþin batýþý ile þafaðýn batýþý arasýnda geçen müddet, þafaðýn kaybolmadýðý bölgede güneþin battýðý âna eklenir ve bu vakit yatsý namazýnýn vakti olmuþ olur."[20]

 

Bazý Hükümler
 

1. Namaz Ýbadetinin kadri yücedir ve ona ihtimam lâzýmdýr. Çünkü Cenab-ý Allah, namaz vakitlerini ve kýlýnýþýný sadece sözle bildirmekle kalmamýþ fiilen tatbik ederek göstermesi için en büyük meleðini, Cebrail aleyhisselâmý göndermiþ ve tatbik ettirmiþtir...

2. Resûlullah (s.a.), kendi kendine hüküm koymamýþ, yaptýðý ve istedi­ði þeyleri Cenab-ý Hakk'ýn talimine göre yapmýþtýr.

3. Ýbâdet Cenab-ý Allah tarafýndan bildirilen amellere mahsustur.

4. Namaz vakitleri kavlen ve fiilen beyân- edilmiþtir.

5. Daha faziletli olan birisinin kendisinden daha az fazilet sahibi olan birinin arkasýnda namaz kýlmasý sahihtir.

6. Beþ vakit namazý mescidde kýlmak teþvik edilmiþtir.

7. Bütün Peygamberler kendilerine mahsus vakitlerde namaz kýlmýþlardýr.

8. Namaz vakitleri (akþam hakkýndaki ihtilâf hâriç) belirli biri noktaya hasredilmemiþ ve aralarýnda belli süre olan bir baþlama ve bitiþ vakti arasýn­da geniþ tutulmuþtur.[21]

 

394. ...Ýbn Þihâb'ýn Usâme b. Zeyd el-Leysî'ye bildirdiðine göre;

Ömer b. Abdil-Aziz (bir gün) minberde oturmakta idi. Bu yüz­den ikindiyi birazcýk geciktirdi. Bunun üzerine Urve b. Zübeyr ken­disine:

Dikkat et, Cebrail (aleyhisselâm), Muhammed (sallellahü aleyhi ve sellem)e namaz vakit(leri)ni haber verdi, demiþ. vÖmer de Ona:

Söylediðini iyi bil[22]  karþýlýðýný vermiþtir. Bu sefer Urve:

Ben Beþîr b. Ebî Mes'ud'dan iþittim; O da Ebû Mes'ud el-Ensârî'den duymuþ; Ebû Mes'ud demiþ ki: Resûlullah (s.a.):

"Cebrail indi ve bana namaz vakt(ler)ini haber verdi. Ben de onunla namaz kýldým. Sonra (yine) onunla namaz kýldým, sonra (yi­ne) onunla namaz kýldým, sonra (yine) onunla namaz kýldým, sonra (yine) onunla namaz kýldým" buyuruyor, parmaklan ile de beþ nama­zý sayýyordu.

(Ebû Mes'ud devamla þöyle dedi):

Resûluýlah'ý öðle namazýný güneþ batýya eðildiði zaman kýlarken gördüm. Hava sýcak olduðu zaman ise, bazan biraz geciktirirdi. Ýkindiyi güneþ sararmadan önce beyaz ve yüksek bir halde[23]  iken kýl­dýðýný gördüm. Bir kimse (ikindi) namazýndan çýkar ve güneþ batma­dan önce Zul-Huleyfe'ye[24] gelirdi. Resûlullah akþam güneþ battýðý, yatsýyý da ufuk karardýðý zaman kýlardý. Bazan da insanlarýn toplan­masý için geciktirirdi. Sabahý bir sefer alacakaranlýkta, baþka bir sefer de ortalýk aðarýnca kýldý. Bundan sonra, Efendimizin sabah namazý, ölünceye kadar alaca karanlýkta oldu, bir daha ortalýk, aðarýnca kýlmadý.[25]

Ebû Dâvûd dedi ki:

Bu hadisi ZuhrVden, Mâmer, Mâlik ve Ýbn Uyeyne, Þuayb b. Ebî Hamza, Leys b. Sa'd ve baþkalarý da rivayet etti. Bunlarýn hiç biri Re­sûlullah 'in namaz kýldýðý vakit(ler)i zikretmediler ve açýklamadýlar. Ayný þekilde, Hiþam b. Urve ve Habîb b. Ebî Merzûk da Urve (b. Zü-beyrj'den Ma'mer ve Ashabýnýn rivayetleri gibi rivayet ettiler. Ancak Habib Beþîr'i zikretmedi. Vehb b. Keysân da Câbir kanalýyla Resû­lullah 'tan akþamýn vaktini rivayet etti. (Bu rivayette Câbir) þöyle dedi:

Sonra (Cebrail) ertesi günü güneþ battýðý zaman tek vakit ola­rak akþam için geldi.

Ebû Dâvûd devamla þöyle dedi:

Ebû Hureyre vasýtasýyla Hz. Peygamber'den ayný þekilde rivayet edilmiþtir. (Bu rivayette) Resulütlah (s.a):

"Sonra bana akþamý (yani ertesi günü  -tek vakit olarak- ) kýldýrdý" buyurdu,

Abdullah b. Amr b.-el-As'dan Hassan b. Atýyye'nin hadisi, Amr b. Þuayb 'dan; O babasýndan, O da dedesinden Ebû Hureyre ve Câ­bir'in rivayetleri gibi rivayet edilmiþtir.[26]

 

Açýklama
 

Devlet baþkanýna imam denir ve imamlar, ümmetin lideri, devletin baþkaný olmasý hasebiyle devletin özel iþlerini de ca­milerdeki mimberlerden ümmete hutbe ile irad ederlerdi. Bu alýþkanlýk ve dinî örfün gereði Ömer b. Abdülaziz'in o gün ikindi olmasýna raðmen hut­beye çýkýþý yorulup oturuþu, devlete ait özel durumu halkýna iletmek için ol­sa gerektir.

Olay, Hz. Peygamber'in "ümmetimikindiyi güneþin sararmasýna, ak-samý yýldýzlarýn çoðalmasýna, kadar te'hir etmiyorsa hâlâ o ümmetimde ha­yýr vardýr" hadisini duyan ve bilen bir kiþinin emiru'l-mü'minîni ikaz etmesinden baþka bir þey deðildir.

Hadis-i þeriften de anlaþýldýðýna göre Halife Ömer b. Abdülaziz min­berde otururken ikindinin vakti girince kalkýp hemen namazý kýldýrmamýþ biraz geciktirmiþ. Cemaat içerisinde bulunan Urve b. Zübeyr bu durumu hoþ karþýlamayarak kendisini uyarmýþ ve Ebû Mes'ud el-Ensârî tarafýndan riva­yet edilen Hz. Cebrail'in, Resûlullah (s.a.)a namaz vakitlerini öðrettiði hâ­diseyi nakletmiþtir. Halife'nin namazý te'hiri, Nevevî'nin dediði gibi ya Cebrail'in imameti ile ilgili haber kendisine ulaþmadýðýndan, ya da vakit çýk­madýkça namazýn te'hirini caiz gördüðünden dolayýdýr. Çünkü Râfiî'nin de iþaret ettiði gibi Ömer Ýbn Abdülaziz gibi kiþiler, bile bile efdali terk etmez­ler. Hz. Urve'nin kendisine ihtarda bulunmasý ikindiyi Cebrail'in kýldýrdýðý faziletli vakitten geriye býrakmasýndandýr. Bu Hadis-i Þerif de bundan önce­ki hadiste olduðu gibi namaz vakitlerini bildirmektedir. Ancak o hadiste Pey­gamber Efendimiz Cebrail (aleyhisselâm)ýn hangi namazý hangi vakitlerde kýldýrdýðýný teker teker bildirdiði halde, bu rivayette açýklanmamýþ, sadece Cebrail'in kendisine beþ defa namaz kýldýrdýðýný söylemekle iktifa etmiþtir. Buna mukabil, Râvî Resûlullah'ýn namaz kýldýðý vakitleri haber vermiþtir. Buna göre Efendimiz genellikle öðleyi güneþ batýya yönelir yönelmez kýlmýþ, fakat hava sýcak olduðu bazý zamanlarda te'hir etmiþtir. Ýkindi namazýnýn vakti de güneþ daha sararmadan hararet ve ýþýðý varkendir. Akþam, güneþ batýnca yatsýida,ufuk kararýnca kýlýnýr. Ancak Efendimiz bazý günler yatsýyý tehir etmiþtir. Sabah namazýný ise, ekseriyetle alaca karanlýkta kýlmýþ, bazan da ortalýðýn aðardýðý vakitte kýlmýþtýr. Bu, sabah namazýný alaca karanlýkta kýlmayý efdal gören Þâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlerin görüþünü takviye etmektedir. Sabah namazýný ortalýk aðarýnca (güneþ doðmadan) kýlmayý, daha faziletli sayan Hanefîler ise, "Sabahý aydýnlýða býrakýnýz. Çünkü onun ecri daha büyüktür" hadis-i þerifini esas almýþlardýr. Resûlullah'ýn bu namazý alaca karanlýkta kýlmasý kendi füli,ortalýk aðarýnca kýlýnmasýný emretmesi de üm­metine ait bir emri olmasý mümkündür.

Müellif, hadis-i þerifin devamýnda baþka isnadlara ve farklý rivayetlere de iþaret etmiþ ve sarihler bu rivayetlerle ilgili hayli tafsilât vermiþlerdir. An­cak biz bu bilgileri buraya almaya lüzum görmedik.[27]

 

Bazý Hükümler
 

1. Namaz'ýn edasý için vakit þarttýr.

2. Sýcak günlerde öðle namazýný geciktirmek caizdir.

3. Akþam ve ikindiyi kýlmakta acele etmek efdaldir.

4.  Yatsý namazýný geciktirmek meþrudur.

5. Sabah, (Þafiî, Mâliki ve Hanbelî mezheplerine göre) alacakaranlýkta (Hanefilere göre de) gün aðardýktan sonra kýlmak daha efdaldir.[28]

 

395. ...Ebû Bekr b. Ebî Musa'dan rivayet edilmiþtir ki;

Bir adam Resûlullah (s.a.)a (namaz vakitlerini) sordu. Fakat Efen­dimiz hiç bir cevap vermedi. Bilâl'e (ezan okumasýný) emretti, O da fecir doðduðu zaman (ezan okudu ve) kamet etti. Efendimiz (sabahý)

bir kimse (yanýndaki) arkadaþýnýn yüzünü tanýyamadýðý veya[29] bir kimse yanýndakinin kim olduðunu tanýyamadýðý bir zamanda (alaca karanlýkta) kýldý. Sonra Bilâle emretti o da öðle namazýna güneþ ba­týya eðildiði zaman kamet getirdi.Öyle ki cemaatten (en bilgili olan) biri: "gündüz yarý oldu" demiþti. Sonra Bilâl'e yine emretti o da gü­neþ bembeyaz ve yüksekte iken ikindiye ikâmet etti.

Akþam namazý için de güneþ battýðý zaman ikâmet ettirdi. Þafak kaybolduðunda Bilâl'e emretti, o da yatsý için kamet etti.

Ertesi günü, sabah namazýný kýldý ve çýktý. (O kadar geciktirmiþti ki) biz "güneþ doðdu mu ne?" dedik. Öðleyi bir evvelki günün ikindi vaktinde, ikindiyi güneþ sararmýþ bir halde iken  -veya[30] akþam olunca- akþamý þafak kaybolmadan biraz önce, yatsýyý da gecenin ilk üçte birinde kýldý ve:

Namaz vakitlerini   soran nerede?  Vakit iþte bu ikisinin arasýndadýr" buyurdu.[31]

Ebû Dâvûd dedi ki:

Süleyman b. Mûsâ Atâ'dan, Ata Câbir'den o da Resûluîlah (s.a.)'dan akþam namazý vaktini yükyandaki rivayette olduðu gibi ri­vayet etti. Câbir (devamla): "Resûlüllah sonra yatsýyý kýldý, sahâbilerden bazýsý onu gecenin üçte birinde bazýsý da yarýsýnda kýldýðýný söyledi."

Ýbn Büreyde de babasý vasýtasýyla Resûluîlah 'tan ayný þekilde ri­vayet etti.[32]

 

Açýklama
 

Ashâb-ý Kiramdan birisi Resûluîlah (s.a.)'a namaz vakitlerim sormuþ, Efendimiz ise, sözle cevap vermemiþ, soruyu fii­len bizzat tatbik ederek cevaplandýrmýþtýr. Bu hareketi Hz. Peygamberin so­rulan soruyu cevapsýz býraktýðý anlamýna gelmez. Çünkü Efendimizin sorulan her soruya mutlaka cevap verdiði inkârý imkânsýz gerçeklerdendir. Nitekim - hadis-i þerifin Müslim'deki bir rivayetinde Efendimizin soru soran zata:

"Bizimle beraber namazda hazýr bulun" Tirmizî'dekinde de;

"Bizimle beraber dur inþallah" buyurmasý, Resûlüllahýn maksadýnýn soruyu cevapsýz býrakmak deðil, fiilen tatbik ederek cevaplandýrmak ol­duðunu gösterir. Bir þeyin açýklanmasýný ihtiyaç vaktine kadar geciktirmeyi caiz görenler Efendimizin bu hareketini esas almýþlardýr.

Bu hadis-i þerif de öteki hadislerde olduðu gibi namazlarýn ilk ve son vakitlerini beyan etmektedir. Bu vakitler hakkýnda mezheplerin görüþleri ve hangi namazýn hangi vakitte kýlýnmasýnýn daha efdal olduðu 393. hadisin açýk­lamasýnda verilmiþtir.[33]

 

Bazý Hükümler 
 

1. Dinin hükümleri öðrenilmelidir.

2. Soru sorulanýn mevkiinin büyüklüðü soru sorma­ya mâni olmamalýdýr.

3. Namaz vakitleri müslümanlara kolaylýk olmasý bakýmýndan geniþ tu­tulmuþtur.

4. Âlimin câhili öðretme yolunda bütün gayretini ortaya koymasý ve en faydalý metodu seçmesi lâzýmdýr.

5. Öðretmenin öðretimde hem söz, hem de hareketten faydalanmasý, öð­renci için en faydalý metod sayýlýr.[34]

 

396. ...Abdullah b. Amr (r.a.) ResûluIIah (s.a.)ýn þöyle buyurdu­ðunu rivayet etmiþtir:

"Öðlenin vakti, ikindi vakti girmedikçe; ikindininki güneþ sararmadikça, akþamýn vakti de þafaðýn kýrmýzýlýðý kalbolmadýkça (de­vam eder); yatsýnýn vakti gece yansýna; sabah namazýnýn vakti ise, güneþ doðuncaya kadardýr."[35]

 

Açýklama
 

Bu hadis-i þerif namaz vakitlerinin çýkýþ zamanlarýný tesbit etmektedir. Burada üzerinde durulmayý gerektiren iki husus vardýr:

Biri ikindi namazý ile ilgili bölümdür. Bu hadis-i þeriften ikindinin vak­tinin güneþin sarardýðý ana kadar devam ettiði anlaþýlmaktadýr. Halbuki baþka rivayetlerde ikindi namazýnýn güneþ batmcaya kadar kýlýnabileceði beyân edil­mekte idi. Buna göre hadisler arasýnda bir tearuz olduðu görünümü ortaya çýkmaktadýr. Ulemâ bu tearuzu ortadan kaldýrmak üzere bu hadis-i þerifte gösterilen ikindi vaktinin kâmil vakit olduðunu söylemiþlerdir. Buna göre ikindi namazýný güneþ sararmadan önce kýlmak efdal, fakat güneþin batma­sýndan önce kýlmak kerâheten caizdir.

Ýkincisi de akþam namazý ile ilgilidir. Ulemâdan bir kýsmý akþam nama­zý vaktinin batýdaki kýrmýzý þafaðýn kaybolmasý ile son bulduðu, diðer bir kýsmý da kýrmýzýlýktan sonra meydana gelen beyazlýðýn kaybolmasý ile son bulduðu görüþündedirler. Ýmam Þafiî, Ebû Yûsuf ve Ýmam Muhammed bi­rinci görüþtedir. Bu hadis-i þerif bu görüþü takviye etmektedir. Ýmam Âzam ve Evzâî de ikinci görüþtedirler. Hanefî mezhebinde fetva Ebû Yûsuf ve Muhammed'in görüþlerine göre verilmiþtir.[36]

[18] Tirmizî, salât 1: Ahmed b. Hanbel, I , 223, 354; III, 30.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/118-119.

[19] Þerhu Meâni'l-Asâr, I, 175.

[20]     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/119-123.

[21]  Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/123-124.

[22]  Bu cümleyi "söylediðini açýkla" manasýna göre þeklinde okuyanlar da vardýr. 

[23] Bu güneþin ýþýk ve ýsýsýnýn mevcut olduðu zamandan kinayedir. Her þeyin gölgesi bir misli olduðunda güneþ bu haldedir.

[24] Zül-Huleyfe: Medine'ye altý mil uzaklýkta bir yerin adýdýr. Medinelilerin mîkatýdýr.

[25] Buhârî, mevâkit 1; tbn Mâce, salât 1.

[26]  Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/124-126.

[27] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/126-127.

[28] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/127-128.

[29] Buradaki þüphe râvilerden birisine aittir.

[30] Þüphe râvilerden birine aittir.

[31] Bk. Buhârî, mevâkýt 1: Müslim, mesâcid 176; Ýbn Mace, salat 1: Tirmizî, mevâkît i; Nesâî, mevâkit 1, 24; Muvatta; vakt 3; Ahmed b. Hanbel, IV, 416-.V, 349.

[32] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/128-129.

[33] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/129-130.

[34] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/130.

[35] MüsIim, mesâcid 172; Nesâî, mevâkît 15; Ahmed b. Hanbel, II, 21. 213, 223, 232.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/130.

[36] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/130-131.


Ynt: Namaz Vakitleri By: kaan 7A Date: 21 Aralýk 2014, 23:38:44
Þafiilere göre sabah namazýnýn dört vakti vardýr:
a. Efdal olan vakit: Tam fecir doðduðu zaman,
b. ihtiyar vakti: Ortalýk aðarýncaya kadar süren zaman.
c. Cevaz vakti: Kýrmýzýlýk doðduðu zamandýr.
d. Tahrfm vakti: Namaz yetiþtirilemeyecek kadar az olan zamandýr. Buna göre Þâfiîler sabah namazýný erken kýlmayý efdal addederler. Ha­nefilere göre ise, sabah namazýný ortalýk aydýnlanýnca kýlmak müstehaptýr.
Ülkemizdeki amel de bu istikâmettedir.
Ynt: Namaz Vakitleri By: sedanurr Date: 28 Nisan 2018, 09:59:54
 Esselamünaleyküm Rabbim bizlere namazlarýmýzý vaktinde , huþu içerisinde kýlabilmeyi nasip eylesin. Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Namaz Vakitleri By: Bilal2009 Date: 28 Nisan 2018, 14:18:18
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri namazi dosdoðru kilanlardan eylesin Rabbim paylaþým için razý olsun

radyobeyan