Süneni Ebu Davud
Pages: 1
Namaz Vakitlerini Muhafaza By: reyyan Date: 17 Ocak 2012, 19:30:26
9. Namaz Vakitlerini Muhafaza
 


Namaz vakitlerini muhafazadan maksat, ya sünnetlerini, menduplanný, hudû ve huþûunu îfâ ya da namazý müstehap vaktinde edâ etmektir.

Ýslâm'da iman esaslarýndan sonra üzerinde en çok durulan ve dinin te­meli sayýlan namaz ibâdetidir. Bu ibâdet, vakitlerle mukayyettir. Vakitlerle ilgili bilgi bir önceki babta verilmiþtir. Bu önemli ibâdetin kýymeti, vaktinde kihnmasýndadýr. Sevap bakýmýndan da ecri daha büyüktür. Nitekim iman­dan sonra en hayýrlý ibâdetin re olduðu Resûlullah'a sorulduðunda; "Vaktindeki namazdýr." buyurmuþ olmalarý vaktin önemi için en bariz delildir. Ayrýca Mâ'ûn Sûresinde namazlarýný te'hir edenler, vaktinde edâ etmeyen­ler için de "yazýklar olsun" denmesi, namaz vakitlerinin riâyet edilmesi ge­reken þartlardan olduðunu açýkça Keyân etmektedir.

Bir diðer husus da ResûluÜah (sallellahü aleyhi vesellem)in namazýný vak­tinde kýlanlarý cennetle müjdelemesi, namaz vakitlerine baðlý kalmanýn lü­zumuna iþaret etmektedir.[127]

 

425. ...Abdullah b. Sunâbihî[128] demiþtir ki;

Ebû Muhammed[129] Vitrin vacip (farz) olduðunu ileri sürdü.

Ubâde b.es-Sâmit[130] ise dedi ki;

Ebû Muhammed hatâ etti. Þehâdet ederim ki, Resûlullah (s.a.)ý þöyle buyururken iþittim:

"Beþ vakit namazý Allah farz kýldý. Her kim, bu namazlarýn abtleslini (farzlarýna riâyetle) tam alýr, onlarý vaktinde kýlar, rükû ve hûþularýný eksiksiz yaparsa, onu baðýþlayacaðýna dâir Allah'ýn va'di vardýr. Her kim de bunu yapmazsa, Allah'ýn ona bir va'di yoktur. Dilerse ba­ðýþlar, dilerse azap eder"[131]

 

Açýklama
 

 Hadis-i þerifte "Ebû Muhammed hata etti" diye tercüme ettiðimiz kýsým "Ebû Muhammed yalan söyledi" manasýna þeklindedir. Çünkü Ebû Muhammed'in yalan söylemesi düþünülemez. Zira yalan, haberle alâkalýdýr. Ebû Muham­med'in yaptýðý ise, haber verme deðil, fetva'dýr. Fetva veren kimse yalan söy­lemez, verdiði fetvada hatâ eder. Ayrýca Ebu Muhammed sahâbilerdendir. BÝr sahâbinin verdiði haberde yalan söylemesi tasavvur edilemez.

Vitir namazýnýn vacip olmadýðýný söyleyenler bu hadisi delilleri arasýn­da sayarlar. Ubâde b. es-Sâmit, Ebû Muhammed'in "vitir vaciptir" derken hata ettiðini ileri sürerek fikrine Allah'ýn farz kýldýðý namazlarýn beþ vakit olduðuna dâir olan hadis-i þerifi þahit tutmuþlardýr.

Hadis'în devamýnda Hz. Peygamber, bu namazlarý abdestlerini tam ola­rak alýp vaktinde kýlan huþu' ve rukûunu eksiksiz yapan kimseleri affetme­nin Allatsýn va'di olduðunu haber veriyor.

Abdesti tam almaktan maksat, bazýlarýna göre, sünnet ve âdabýna riâ­yet ederek bazýlarýna göre ise farz ve þartlarýna itina ederek abdest almaktýr. Hadis-i þerifin sonundaki tehdid gözönüne alýnýnca ikinci mânânýn daha makul olduðu anlaþýlýr.

Namazlarý vaktinde kýlmaktan murat, Tîybî'ye göre ilk vaktinde kýlmak­týr. Ibn Hacer, bunu kabul etmez ilk vaktinde olmasa bile, vakit içinde kýlý­nan namazýn ayný sonucu verdiðini söyler.

Rükûýý eksiksiz yapmak itmi'nan ile ve teþbihlerini ihmal etmeden ifâ­dýr. Diðer rükûnlar anýlmadan sadece rukuun mevzu-ý bahs edilmesi, ya di­ðer rükûnlara galip kýlýndýðý veya öbürlerine bir mukaddime ve vesile addedildiði içindir. Cahillerin bunu önemsememeleri yüzünden özellikle anýl­mýþ olmasý da mümkündür.

Huþû'un tam olmasý ise, azalarýn lüzumsuz þeylerle uðraþmamasý, gö­zün secde mahalline bakmasý gibi,âzâyý ve kalbi baþka þeylerle meþgul ol­maktan korumaktýr.

Ýþte bu sayýlanlara riâyet ederek beþ vaktini kýlan kimseye, Allah'ýn ken­disini baðýþlayacaðýna dâir ahdi vardýr.

And: Aslýnda, yemin, emânet, zimmet, muhafaza mânâlarmdadýr. Bu­rada, vaad demektir. Allah vaadi, ahd diye isimlendirmiþtir. Çünkü bu her türlü vaad'den daha saðlamdýr. Bu vaad Allah'a vacip deðildir. Çünkü ku­lun Allah üzerine vacip olan hiç bir hakký yoktur. Ancak bu ve buna benzer þeyler, söylenilenin jmutlak vakî olacaðýný beyân içindir.

Allah'ýn baðýþlamayý vâdettiði günahlar, küçük günahlardýr. Baðýþlamak­tan murad ya onlarý amel defterlerinden silmek veya meleklerin gözlerinden gizlemektir.

Büyük günahlar, Ehl-i Sünnet inancýna göre, ancak tevbe veya Allah'ýn affý ile baðýþlanabilirler. Fakat büyük günahlarýn baðýþlanacaðýný söyleyen­ler de vardýr.

Hadis-i þerifte ifâde edilen þeyleri yapmayanlarý baðýþlayacaðýna dâir Cenab-i Allah'ýn bir vâ'di yoktur. Dilerse lütfeder, onlarý baðýþlar, dilerse adaletine binâen azablandýrýr.[132]

 
Bazý Hükümler
 

1. Farz namazlarýn adedi beþtir.

2. Hadis-ý þerifte beyan edildiði þekilde bu beþ vakti kýlanlarýn küçük günahlarýný baðýþlamayý Cenab-ý Allah va'detmiþtir.

3. Küfre götürmediði takdirde, âsinin günahý mutlaka azabý gerektir­mez. Mutîlere sevap da vacip deðildir. Çünkü Cenab-ý Allah üzerinde mahIûkâtýnýn hiç bir hakký yoktur.[133]

 

426. ...Ummu Ferve[134] (r.anha)dan, demiþtir ki;

Resûlullah (s.a.)a, amellerin hangisinin daha efdal olduðu so­ruldu. Nebi (s.a.);

" Ýlk vaktinde kýlman namazdýr" buyurdu.[135]

Huzâî rivayeti(el-Kasým b. Gannârn) Ummu Ferve denilen hala­sýndan, -ki o, Resûlullah salellahü aleyhi veselleme biat etmiþtir- "Resûlüllah'a soruldu" þeklindedir.[136]

 

Açýklama
 

Ýlk bakýþta bu hadisin, bazý hadislere muhalif olduðu zannedilebilir.Çünkü amellerin en efdalinin, vaktinde kýlýnan na­maz, Allah'a iman, Cihad, hac ve ana-babaya iyilik olduðuna dair çeþitli ha­disler vardýr. Fakat mesele üzerinde biraz durulunca, hadisler arasýnda herhangi bir tezat olmadýðý meydana çýkar. Þöyle ki; Amellerin en efdalinin vaktinde kýlýnan namaz olmasýndan maksat, bunun, namazýn dýþýndaki amel­lerden daha sevimli, ilk vaktinde kýlýnan ise, namaz da dahil bütün amelle­rin en efdali olduðunu beyândýr.

Amellerin en efdalinin Allah'a iman olduðunu bildiren hadisin mânâsý, "itikatla ilgili amellerinin en efdaline" iþarettir. Üzerinde durduðumuz ha­diste haber verilen amel ise, ibâdete müteallik amellerdir. Zaten Allah'a iman olmazsa diðer bütün ibadetlerin hiçbir kýymeti olmaz.

Amellerin en efdalinin, cihad, hac ve ana-babaya iyilik olduðuna iþaret eden hadis-i þeriflerin mânâlarý zamana, zemine ve þahýslara göre deðerlen­dirilir. Genel manada deðildir. Yani bazý hallerde ve bazý þahýslar için amel­lerin en efdali anaya babaya ihsan, bazýlarý için hac, bazýlarý için cihaddýr.

Müellifin, hadisin sonuna Huzâî'nin sözünü ilâve etmekteki maksadý hadiste bir ýzdýrap olduðuna iþarettir. Huzâî, Abdullah b. Mesleme'ye muhâlefet etmiþtir. Çünkü Abdullah b. Mesleme, hadisin baþýndaki senedde, "Kasým b. Ðannâm, annelerinden, o da Ümmü Ferve'den" þeklinde rivayet ettiði halde, Huzâî, "Kasým b. Gannâm, Ummü Ferve adýndaki halasýndan..."

diye rivayet etmiþ, "analarýndan birinden" ifadesini zikretmemiþtir. Ayrýca Abdullah b. Mesleme, Ummu Ferve'nin biat ettiðini anmamýþ, Huzâî bunu da zikretmiþtir.[137]

 

Bazý Hükümler
 

1. Ýbâdetle ilgili amellerin en efdali, ilk vaktinde kýlýnan namazdýr. Ancak bazý namazlarý geciktirmeyi tav­siye eden hadisler var. Bunlar daha evvel geçmiþtir.

2. Câhilin bilmediðini sormasý gereklidir.[138]

 

427. ...Abdullah b. Fedâle, babasýnýn þöyle dediðini haber ver­miþtir:

Resûlullah (s.a.) bana (Ýslâm'ýn hükümlerini) öðretti. (Efen­dimizin), þu emri bana öðrettikleri arasýndadýr:

"Beþ vakitnamaza devam et!"

Bu vakitlerde benim meþguliyetlerim var. Bana (çeþitli fazilet­leri) toplayan bir þey emret, onu yaptýðým zaman bana, yetsin dedim.

"Ýki Asr'a devam et" buyurdu.

Bizim lûgatýmýzda bu kelime yoktu. "Ýki Asr nedir?" dedim.

"Güneþ doðmadan ve batmadan Önce birer namaz" bu­yurdular.[139]

 

Açýklama
 

Hadis-i þerifin metninde görüldüðü gibi, el-Asrân (iki asr) sözünü bizzat Hz. Peygamber "Güneþ doðmadan ve batmadan önceki namazlar" diye tefsir etmiþtir.

Hattâbî, bu namazlarýn sabah ve ikindi namazlarý olduðunu söyler. As­lýnda kelimenin müfredi olan "asr" ikindi demektir. Ancak Araplar bazý hal­lerde sabah ve ikindi (asr) kelimelerinden her birini diðeri üzerine hamlederek, hafiflik olsun diye isim olarak aralarýný cem ederler. Arapçada bunun baþka örnekleri de vardýr. Mesela hurma ve su için "Esvedeyn", Ebû Bekr ve Ömer (r.anhumâ) için "Ömereyn" tabirleri bu kabildendir.

Hadisin zahiri, ilk bakýþta meþguliyeti olan kiþiye sabah ve ikindiyi kýl­masýnýn kâfi geleceði, diðer namazlara lüzum olmayacaðý intibaýný vermek­tedir. Ne var ki Resûlullah (s.a.)ýn "Beþ vakit namaza devam et" emri, "onlara ilk vakitlerinde devam et" manasýnadýr. Hadisi haber veren sahâbî, Efendi­mize meþguliyetlerinin çokluðunu bu yüzden hepsini ilk vaktinde kýlmasýnýn mümkün olmadýðýný özür olarak beyân edip teklifin hafifletilmesini isteyin­ce Hz. Peygamber, baþkasý olmasa bile özellikle ikisini, sabah ile ikindiyi ilk vaktinde kýlmasýný, diðerlerini biraz geciktirirse, ilk vaktinde kýlýnanlarýn diðerlerine keffâret olacaðýný haber vermiþtir.

Hz. Peygamberin evvelâ beþ vakte devamý emrettikten sonra ikinci se­ferinde sabah ve ikindiyi hususan zikretmesi, bu iki namazýn vaktinden son­raya býrakýlmasý ihtimali daha çok olduðundan dolayý da olabilir. Çünkü sabah vakti uyku vaktidir. Yataktan kalkýp namaz kýlmak insana aðýr gele­bilir. Ýkindi vakti de özellikle Arabistan gibi sýcak ülkelerde iþ güç vaktidir. Ýnsanlardaki çalýþma ve kazanç hýrsý bu namazý ihmal etmelerine sebep teþ­kil edebilir. Dolayýsýyla, bu iki namazý vaktinde kýlan kimse diðerlerini ön­celikle kýlacaðý için ResûlulÝah sadece sabah ve ikindiyi zikretmiþ, diðerlerine lüzum    görmemiþtir.

Bununla beraber bu iki vaktin üzerinde durup "namazýnýzý vak­tinde kýlimz"ýsrarý bu iki vaktin kerahete en yakýn vakit olmasýndandýr. Zira ikindi vakti te'hir edildiði zaman kerahet vaktine kalmasý, sabah namazýnýn ise, güneþ doðmasý ile namazýn devamýna mâni kerahet vaktinin girmek en­diþesi bulunmaktadýr.[140]

 

Bazý Hükümler
 

1. Beþ vakit namazý özellikle sabah ve ikindiyi ilk vaktinde kýlmak tavsiye edilmektedir.

2. Soru soran kiþinin anlamadýðýnýn açýklanmasýný istemesi yerinde bir harekettir.,

3. Ýnsan, kendisine zor gelen bir þeyin hafifletilmesini isteyebilir.[141]

 

428. ...Ebû Bekr b.Umara b. Ruveybe, babasý (Umâra)[142] 'dan nak­len onun þöyle dediðini rivayet etmiþtir: Basralýlardan bir adam Umâra'ya:

Resûlullah (s.a.)dan duyduðunu bana haber ver, dedi. Umara þu karþýlýðý verdi:

Resûlullah (s.a.)ý þöyle buyururken iþittim;

"Güneþ doðmadan ve batmadan önce namaz kýlan adam ateþe girmez.”

Basralý, üç defa:

"Sen onu bizzat Resûlullah'tan duydun mu?" dedi. Umara her seferinde:

"Evet, onu kulaklarým duydu, kalbim hýfzetti” diyordu.

Adam:

"Ben de Resûlullah'ý (s.a.) aynýsýný söylerken iþittim" dedi.[143]

 

Açýklama
 

Hadis-i þerifin Müslim'deki rivayetinde "güneþ doðmadan ve batmadan önce namaz kýlarsa manasýndaký cümleden sonra: "Yani sabahý ve ikindiyi" açýklamasý yer almýþtýr.

Müslim'deki bu açýklamadan da anlaþýlacaðý üzere Hz. Peygamberin in­sanýn cehenneme girmesine engel olacaðým haber verdiði namazlar, sabah ve ikindi namazlarýdýr. Bu ifâde hiç bir zaman diðer namazlarýn ihmâlini meþru kýlmaz. Çünkü uyku vakti"olan sabah ve iþ vakti olan ikindi namazlarýný ih­mal etmeyip devam eden kiþinin, diðer namazlarý ihmal etmeyeceði tabiîdir. Ayrýca bu iki namaza hem gündüz hem de gece melekleri þâhidlik ederler. Bu yönden de bu   namazlarýn ayrý bir deðeri vardýr.

Hadisteki, "cehenneme girmez" ifâdesi, "ebedî azab için oraya girmez"-þeklinde anlaþýlmalýdýr. Çünkü oraya girebilir veya uðrayabilir. Bir de bu va'd ya namazlara devama teþvik bakýmýndan söylenmiþtir, ya da kýldýðý na­mazý kötülüklere mâni olacak þekilde namaz kýlanlar kastedilmiþtir. Zira Efen­dimizin haberine göre; kýyamet günü namazý, orucu ve zekâtýyla gelip de baþkalarýna sövdüðü, iftira ettiði, baþkasýnýn malýný yediði veya kaným dök­tüðü için elinden bu amellerinin sevabý alýnýp yetiþmezse hasmýnýn günahý yüklenerek cehenneme atýlacak nice musallîler vardýr.[144]

 

Bazý Hükümler
 

1. Özellikle sabah ve ikindi namazlarýný vakitlerinde edâ etmek gerekir.

2. Diðerleri ile birlikte bu namazlarý muntazam bir þekilde kýlanlar ebediyyen ateþte kalmayacaklardýr.

3. Baþkasýnýn söyleyip de kendisinin de bildiði konularda gereðinde þahitlik edilebilir.[145]

 

429. ...Ebû'd-Derdâ[146]  (r.a.)dan demiþtir ki:

Resulüllah (s.a.) þöyle buyurdu:

"Beþ (haslet) var ki, her kim onlarý (bilerekve) inanarak yapar­sa, cennete girer: (Bu hasletlerin sahipleri) Abdestlerine, rükûlarýna, secdelerine, ve vakitlerine riâyet ederek beþ vakit namaza devam eden, Ramazanda oruç tutan, gücü yeterse Kabe'yi hacceden gönlü razý ola­rak zekât veren ve emânete riâyet edenlerdir."

(Ýþitenler): Ya Ebâ'd-Derdâ "Emanete riâyet nedir?" dediler.

Cünüplükten dolayý yýkanmak, dedi.[147]

 

Açýklama
 

Hz. Peygamber hadiste zikredilen beþ haslete sahip olan kimsenin cennete gireceðini ifâde ettikten sonra, bu kiþilerin hangi amelleri iþleyenler olduklarýný teker teker açýklamýþ ve en son olarak emâneti edâ etmeyi   saymýþtýr.

Rivayeti Ebû'd-Derdâ'dan dinleyenler, emâneti yerine getirmekten mak­sadýn ne olduðunu sorunca, büyük bir ihtimalle yine ResulüIIah'tan Öðren­diði bîr karineye dayanarak, "cünüplükten dolayý gusletmek" þeklinde cevap vermiþtir.

Ancak bu ifâdenin genel manada emânete riâyet maksadýyla söylenmiþ olmasý ve fakat Ebu'd-Derdâ (r.a.)nýn açýklamasýnýn tamamen anlayýþýna da­yalý olmasý da mümkündür.

Ýslâm'ýn bütün vecibeleri Allah'ýn bizlere bir emânetidir. Cünüplükten dolayý gusletmek bu emânetler zincirinin bir halkasýdýr. Ebu'd Derdâ Haz­retlerinin kül içinde cüz olan cünüplükten gusletmeyi özellikle zikretmesi öne­mine binaen olsa gerektir.[148]

 

Bazý Hükümler
 

1. Ýslâmýn esaslarýný edâ, kiþinin felahýna ve cennete girmesine vesiledir.

2. Hac ancak gücü yetene farzdýr.

3. Zekâttan dolayý sevap alýnabilmesi için, gönül rýzasýyla verilmesi þarttýr.[149]

 

430. ...Ebû Katâde b.Rib'î(veya Rab'î) (ra.) "Resûlullah (s.a.)uý "Allah (azze ve celle) þöyle buyurdu" dediðini haber vermiþtir:

"Ben ümmetin üzerine beþ (vakit) namazý farz kýldým ve onlarý tam vakitlerinde kýlarak geleni, cennete koyacaðýma katýmda ahdet­tim. Ama kim o namazlara devam etmezse benim katýmda onun için herhangi bir ahd yoktur" buyurdu.[150]

 

Açýklama
 

Görüldüðü üzere hadis-i þerif, lafzý Resûlullah'tan, mânâsý Cenâb-ý Allah'dan gelen kýýdsî bir hadistir.

Hadiste zikredilen "ahd'den maksat, "va'd"dýr.Anlaþýlýyor ki Cenab-ý Allah beþ vakit namaza devam edeni cennete koyacaðýný va'detmekte, bun­lara devam etmeyen için böyle bir va'dinin olmadýðýný ifâde buyurmaktadýr. Bazýlarý, Tirmizî'nin Bureyde'den rivayet ettiði,"Bizimle onlar arasýn-dak: ahd namazdýr. Kim onu terkederse kâfir olmuþtur” hadisine dayranarak, namazý terk eden kimsenin cennete giremeyeceðini söylemiþlerdir. Fakat cumhur bu hadisi, namazý inkâr ederek terketmeye hamletmiþlerdir.[151]

 

Bazý Hükümler
 

1. Farz namazlarýn adedi beþtir.

2. Bu namazlarý vakitlerinde eda eden kimse cennete girmeye hak kazanmýþtýr.

3. Namazlarý terk edenler, büyük tehlike içerisindedirler.[152]

[127] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/166.

[128]  Abdullah b. Sunâbihî; Bu zâtýn sahâbî olup olmadýðý Ýhtilaflýdýr, tbn Maîn Medine'liler-den bir sahâbî olduðunu söyler. Resûlullah'tan ve Ubâde b. Sâmit'den hadis rivayet et­miþtir. (Bilgi için bk. Ibnu'1-Esir, Üsdu'1-ðâbe, III, 281-282).

[129] Ebû Muhammed, Mes'ûd b. Evs b. Zeyd el-Ensârî'dir. Bedir ve Akabe'de bulunmuþ tur. Ýbn Hibbân, Sahâbî olduðunu söyler. (Bilgi için bk. tbmý'1-Esîr, Üsdü'1-ðabe, V, 158; tbn Hacer, el-tsâbe, III, 522).

[130]  Ubâde b. es-Sâmit: Hazrec kabilesine mensuptur. Akabe biatinde hazýr bulunanlardan­dýr. Resûlullah (s.a.)ýn bütün savaþlarýna katýlmýþ ve Rýdvan bey'atinde hazýr bulunmuþtur. Hz. Peygamber'den 181 hadis rivayet etmiþtir. Buhârî ve Müslim bunlarýn altýsýný müþ­tereken, ayrýca her biri bir hadisini kitaplarýna almýþlardýr. Buhârî, et-Tarihu's-Saðîr'inde Ubâde'nin Hz. Peygamber zamanýnda Kur'an-ý Kerim'i toplayanlardan olduðunu kayd eder. H. 34 yýlýnda Þam'da 72 baþýnda vefat etmiþtir. (Bilgi için bk. îbn Sa'd, Tabakât, III, 546, 621; Buhârî, et-Târihu'1-kebir, VI, 92; tbn Ebî Hatim, el-Cerh ve't-ta'dîl, VI, 95; Îbnu'1-Esir, Üsdu'l-ðabe, III, 160; Zehebî A'lâmu'n-nubelâ, II, 5-11; tbn Hacer, el-tsâbe ; Tehzîbu't-Tehzîb, V, 111 -112, tbnu'1-tmâd, Þezerâtu'z-zeheb, I, 40, 62; Ansa-rî, Asr-ý Saadet, (Ashâb-ý Kiram), III, 473-480).

[131] Nesâî, salât 6, b. Ýbn Mâce, ikâme 194;Dârimî, salât 208; Muvatta, salâtu'1-leyl, 14; Ah-med b. Hanbel, V, 315, 317.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/166-167.

[132] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/167-168.

[133] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/168.

[134] Ümmü Ferve: Hz. Ebû Bekr'in baba bir kýz kardeþidir. Hz. Ebû Bekir kendisini (Ümmü Ferve'yi) Eþ'as b. Kays ile evlendirmiþ ve bu evlilikten Muhammed b. Eþ'as dünyaya gelmiþtir. (Bilgi için bk. Ýbnu'1-Esir, Üsdu'1-ðâbe, VII, 377; Ibn Hacer, el-isâbe, IV, 483).

[135] Tirmizî, mevâkýt, 15.

[136]  Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/168-169.

[137]  Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/169-170.

[138]  Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/170.

[139] Ahmed b. Hanbcl, IV, 344.

      Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/170.

[140] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/171.

[141] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/171.

[142] Umara b. Rueybe; Resûlullah'tan dokuz hadis rivayet etmiþtir. Bunlann ikisi Müslim'in Sahih'inde mevcuttur. (Bilgi için bk. Ýbnu'1-Esir, Üsdu'1-ðâbe, IV, 138, Ýbn Hacer, el-Isâbe, II, 515).

[143] Müslim salat 13, 21; mesâcid2I3, 214, Nesâî, salat 13, 21; Ahmed b. Hanbel IV, 136, 261.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/172.

[144]  Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/172-173.

[145] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/173.

[146] Ebu'd-Derdâ, Uveymir b. Mâlik: Ensârýn Hazrec kabilesindendir. Bedr günü müslüman olmuþtur. Uhud gazasýna iþtirak etmiþ ve Hz. Peygamber'in övgüsünü kazanmýþtýr. Ken­disinden 179 hadis nakledilmiþtir. Bunlarýn ikisinde Buhârî ve Müslim müttefiktir. Ay­rýca sadece Buhârî'de üç, Müslim'de de sekiz rivayeti vardýr. Hz. Peygamber onu Avf b. Mâlik'le kardeþ yapmýþtýr. Hz. Ömer'in emri Ýle Hz. Muâviye onu Þam'a kadý tayin etti. Menkýbe ve faziletlerine dair birçok rivayet bulunmaktadýr. (Bilgi için bk. Ýbn Sa'd,' Tabakât, VII, 391-393; Ýbn Ebî Hatim, el-Cerh ve't-ta'dîl VII, 26-28; Ýbnu'1-Esîr, Üsdü'I-ðâbe, VI, 97; Zehebî, Tezkirem'1-huffaz, I, 24; A'lamýý'n-nubclâ. II, 335-353; Ýbn Ha-cer, el-Ýsâbe III, 45-46, Tehzibu't-Tehzib, VIII, 175-177, lbnu'1-fmad, Þezerâtu'z-zeheb, I, 39, 44; Ansârî, Asr-ý Saadet (Ashâb-ý Kiram) III, 254, 271).

[147] Ahmed b. Hanbel, 1, 46; II, 362; V, 367.

      Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/173-174.

[148] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/174.

[149] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/174-175.

[150] 1bn Mâce, ikâme 194.

      Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/175.

[151] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/175.

[152] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi,Þamil Yayýnlarý: 2/175-176.



radyobeyan