Tahavi Þerhi
Pages: 1
Sahih ve Fasit Te’vil By: saniyenur Date: 12 Ocak 2012, 21:34:01
Sahih ve Fasit Te’vil

Merhum Tahâvî’nin: "Ýhata edilmesi ve keyfiyet söz konusu olmaksýzýn" sözlerine gelince, O’nun bu þartlarda görülmesi azametinin ve yüceliðinin kemalinden dolayýdýr. Çünkü gözler O’nu idrâk edemez, O’nu kuþatamaz. Nitekim varlýðý bilinmekle birlikte bilgiyle onun kuþatýlamayacaðý gibi. Yüce Allah: "Gözler O’na eriþemez." (el-En’âm, 6/103) diye buyurduðu gibi: "Bilgileriyle Onu kuþatamazlar." (Tâhâ, 20/110) diye buyurmaktadýr.

"Bunun açýklamasý da O’nun murad edip bildiði þekilde olur’ …biz bu hususta ne görüþlerimize dayanarak te’vilde bulunarak ne de hevalarýmýzla vehmederek giriþmeyiz." sözleriyle Mutezile’nin ru’yet ile ilgili Kitap ve sünnetin nass’larýnda yaptýðýný yapmayýz, demek istemiþtir. Çünkü bu hem Yüce Allah’ýn hem de O’nun Rasûlünün kelamýný yerinden oynatarak tahrif etmektir.

Sahih olan tevil sünnetin getirdiklerine uygun olan tevildir. Bozuk (fasit) te’vil de ona muhalif olandýr. Ýfadelerin akýþýnýn delil teþkil etmediði ve beraberinde onu gerektiren bir karinenin de bulunmadýðý bir manaya çekilerek yapýlan her bir te’vili hiç þüphesiz beyan edici ve hidayete iletenin, kelâmý ile kastetmediði bir te’vildir.

Çünkü onu kastetmiþ olsaydý, hiç þüphesiz zahirine muhalif olan manaya delil teþkil eden karineler, söylenen sözün etrafýný kuþatmýþ olurdu ki; böylelikle o sözü dinleyen yanýlmaya düþmesin, iþi karýþtýrmasýn. Çünkü Yüce Allah, kelam’ýný apaçýk bir beyan ve bir hidayet olarak indirmiþtir. Eðer söylediði sözüyle zahirinin hilafýný murad etmiþ ise ve herkesin hatýrýna gelen ilk manadan baþkasýna delil teþkil edecek karineler bulunmayacak olursa, o takdirde bu söz beyan da olmaz, hidayet te olmaz. Çünkü te’vil söz söyleyenin muradýný haber vermekten ibarettir. Yeni bir söz söylemek deðildir.

Ýþte bu konuda insanlarýn bir çoðu hataya düþmektedirler. Þüphesiz ki maksat söz söyleyenin sözü ile ne kastettiðini kavramaktýr. Þâyet; lafzýn manasý þu, þudur denilecek olursa bu ifadelerle söz söyleyenin kastettiðini haber vermiþ oluruz. Eðer verilen haber söz söyleyenin maksadýna mutabýk olmazsa o takdirde bu, söz söyleyen kimse hakkýnda bir yalan olur.

Bir yolu da þudur: Söz söyleyen kimse sözlükte açýk manasý bulunan bir lafzý kullanýr, bununla birlikte bu manayý kastetmediðini ortaya koyacak þekilde o sözleriyle birlikte herhangi bir karine ile bir beyanda bulunmaz. (Yani sözün açýk anlaþýlan mana için kullanýldýðý ortada olur.) Ya sözleri ile birlikte onun, o sözlerin hakikat manasýný ve sözlükteki anlamlarýný kastettiðini ve böylece kullandýðýný ortaya koyacak deliller de bulunursa (o zaman ne söylenebilir)!

Yüce Allah’ýn: "Allah Musa ile de konuþtu." (en-Nisâ, 4/164) buyruðu ile Hz. Peygamber’in: "Sizler öðle vaktinde, sizinle güneþ arasýnda bulut olmadýðý halde güneþi gördüðünüz gibi Rabbinizi de ayan beyan göreceksinizdir."[93] sözleri buna benzer.

Ýþte bu gibi buyruklarý iþiten bir kimse bu sözleri söyleyenin maksadýný kat’î olarak anlar.

O ayrýca te’kid edici karinelerle birlikte bu lafzýn kullanýldýðý hakikat manasý ile kullanýldýðýna delil teþkil edecek þekilde maksadýný haber verecek olursa, onun verdiði bu haber doðru demektir. Eðer sözü delalet etmediði bir manaya ve o manaya delalet ettiðini ortaya koyacak bir karine de bulunmadýðý halde yorumlayacak olursa, böyle bir kimsenin o sözü söyleyenin maksadýnýn bu olduðuna dair vereceði haber; söz söyleyene bir yalandýr ve bu mücerred görüþe dayalý bir te’vildir, heva’ya dayanan bir vehimdir.

Ýþin hakikati þudur: Bir kimsenin; biz bunu böyle yorumlarýz yahut bunu böylece te’vil ederiz demesi, aslýnda lafzýn delalet ettiði ve sözlükteki manasýndan baþka bir manaya yorumlanmasý demektir. Çünkü bu kimse ile tartýþan kiþi, bu sözleri delil olarak getirince kendisi de bu buyruðun varid olduðunu reddetme imkanýna sahip olamadýðýndan, bu sefer o sözün manasýný kabul etmeme yoluna gider ve: Ben bunu zahirinin hilafýna göre yorumlar ve öylece kabul ederim, der.

Eðer: Yorumlamanýn sizin sözünü etmediðiniz bir baþka manasý vardýr. O da þudur; Lafýzýn hakikati ve zahirinin kastedilmiþ olmasý imkansýz olduðundan ve bu lafzýn geçersizliðine hüküm vermek de mümkün olmadýðýndan, biz de o lafzýn varid oluþunu, zahirinin de kastedilmemiþ olmasýný, onun mecazi manasýnýn kastedilmiþ olduðuna delil kabul ettiðimizden, baþtan bu manaya geldiðini söylemeyerek, delaleten onu bu manaya yorumladýk; denilirse;

Buna þöyle cevap veririz: Ýþte bu mana, söz söyleyen kimsenin o manayý kastettiðini haber vermektir. Böyle bir haber ya doðrudur, ya da yalandýr. Hem hakikat ve zahir anlamýnýn hilafýný kastedecek, hem de o sözü iþitene kastettiði manayý açýklamayacak þekilde söz söylemek ise imkansýzdýr. Aksine; söz söyleyen, mutlaka gerçek maksadýný pekiþtirecek þekilde karineleri de sözüyle birlikte açýklar.

Bizler söz söyleyen kimsenin bazen söylediði sözleriyle -uygun düþen yerlerde- dinleyen için sözünü muammaya dönüþtürme maksadýný güttüðü takdirde, sözlerinin zahirinden anlaþýlanýn aksini kastedebileceðini imkansýz görmüyoruz. Ancak burada kabul etmediðimiz husus þudur: Eðer sözleriyle beyaný açýklamayý ve maksadýný kavratmayý murad etmiþ ise, söyledikleri ile sözlerinin hakikatinin ve zahirinin aksini kastetmiþ olmasýný kabul edemiyoruz. Peki, ya söz söyleyen kimse sözleriyle mecazý nefyettiðini belirten ifadelerle de te’kid etmiþ ve birden çok da tekrarlamýþ, buna dair misaller de vermiþ ise, buna ne denilir?


[93] Buhârî 4581; Müslim 183 - yakýn ifadelerle
Ynt: Sahih ve Fasit Te’vil By: Sevgi. Date: 18 Nisan 2021, 20:18:42
Esselamü Aleyküm. Bilgiler için Allah sizlerden razý olsun kardeþim vesileniz ile bir çok bilgiler ediniyoruz elhamdülillah

radyobeyan