Nurdan Damlalar
Pages: 1
Ey Risale-i Nur'un talebeleri! By: selsebil Date: 26 Temmuz 2009, 13:33:04


Bismillahirrahmanirrahim

 

Ey Risale-i Nur'un kýymettar talebeleri ve benden daha bahtiyar ve fedakar kardeþlerim,
Þahsiyetim itibarýyla sizin ziyade hüsnü zannýnýz belki size zarar vermez; fakat sizin gibi hakikatbin zatlar vazifeye, hizmete bakýp, o noktada bakmalýsýnýz.

 

Perde açýlsa, benim baþtan aþaðýya kadar kusuratla âlûde mahiyetim görünse, bana acýyacaksýnýz. Sizi kardeþliðimden kaçýrmamak, piþman etmemek için þahsiyetime karþý haddimin pek fevkinde tasavvur ettiðiniz makamlara irtibatýnýzý baðlamayýnýz.

Ben size nispeten kardeþim; mürþidlik haddim deðil. Üstad da deðilim, belki ders arkadaþýyým.

 

Ben sizin, kusuratýma karþý þefkatkârâne dua ve himmetlerinize muhtacým. Benden himmet beklemeniz deðil, bana himmet etmenize istihkakým var.

 

Cenab-ý Hakkýn ihsan ve keremiyle sizlerle gayet kudsi ve gayet ehemmiyetli ve gayet kýymettar ve her ehl-i imana menfaatli bir hizmette taksimü'l-mesâi kaidesiyle iþtirak etmiþiz. Tesanüdümüzden hâsýl olan bir þahs-ý manevinin fevkalade ehemmiyet ve kýymeti ve üstadlýðý ve irþadý bize kâfidir.

Hem madem bu zamanda herþeyin fevkinde hizmet-i imaniye en ehemmiyetli bir vazifedir. Hem kemiyet ise, keyfiyete nispeten ehemmiyeti azdýr. Hem muvakkat ve mütehavvil siyaset âlemleri ebedî, daimi, sabit hidemat-ý imaniyeye nispeten ehemmiyetsizdir, mikyas olamaz, medar da olamaz.

 

Risale-i Nur'un talimatý dairesinde ve bizlere bahþettiði hizmet noktasýnda feyizli makamlara kanaat etmeliyiz. Haddinden fazla fevkalade hüsnüzan ve müfritane âlî makam vermek yerine, fevkalade sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlas lazýmdýr. Onda terakki etmeliyiz.

Kardeþiniz
Said Nursî

SÖZLÜK:

BAHTÝYAR : Bahtlý, iyi tâlihli; mesut, mübârek, kutlu.

HÜSN-Ü ZAN : Güzel düþünme.

ÞAHSÝYET : Bir kimsenin kendine ait özel halleri. Karakter sahibi olma.

ÝTÝBÂRÎ : Gerçek olmayan, varsayýlan.

ZÝYÂDE : Fazla, çok.

HAKÝKATBÎN : Hakîkati gören, hakîkati anlayan ve hakîkate inanan.

KUSURÂT : Kusurlar. Noksanlar, eksikler.

ÂLÛDE : Karýþýk, bulaþýk, birlikte.

MÂHÝYET : Birþeyin aslý, içyüzü, esâsý.

HADD : Hudut. Çizgi. Sýnýr.

FEVK : Üst, üzeri.

TASAVVUR : Birþeyi zihinde þekillendirme; düþünce, tasarý; tasarlama.

ÝRTÝBAT : Baðlanmak, rabtedilmek.

NÝSBET : Münâsebet, yakýnlýk, baðlýlýk, oran, ölçü; raðmen, inat olarak, inat olsun diye.

MÜRÞÝDLÝK : Doðru yolu gösterme hizmetinin yapýlmasý.

ÞEFKATKÂRÂNE : Þefkatlý bir þekilde. Acýyarak, merhamet ederek.

HÝMMET : Ciddî gayret, kalb ile gösterilen samîmi gayret.

ÝSTÝHKAK : Kazanýlan þey, hak edilen.

ÝHSAN : Ýyilik etmek, baðýþta bulunmak.

KEREM : Cömertlik, lütuf, ihsan, inâyet, izzet, þeref.

KUDSÎ : Mukaddes, yüce, temiz. Kusursuz ve noksansýz.

TAKSÝMÜ'L-MESÂÝ : Mesâilerin tanzimi ve ayarlanmasý.

ÝÞTÝRAK : Ortaklýk, katýlma.

TESÂNÜD : Dayanýþma, birbirini destekleme.

ÞAHS-I MÂNEVÎ : Bir þahýs olmayýp, kendisine bir þahýs gibi muâmele edilen þirket, cemaat, cemiyet gibi ortaklýklar; belli bir kiþi olmayýp bir cematten meydana gelen mânevî þahýs.

MÜTEHAVVÝL : Bir halde durmayýp baþka þekle giren, deðiþen.

HÝDEMÂT-I ÎMÂNÝYE : Îmân ait hizmetler.

MÝKYAS : Ölçek, kýyas edecek âlet, ölçü âleti, ölçü.

MEDÂR : Sebep, vâsýta, vesîle. Yörünge.

BAHÞENDE : f. Baðýþlayan, ihsan eden. Afveden.

MÜFRÝTÂNE : Çok aþýrýya kaçarak


radyobeyan