Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Nefis mertebeleri ve nefs-i levvame By: ehlidunya Date: 02 Ocak 2012, 22:36:04
Nefis mertebeleri ve nefs-i levvame

Ýnsanýn nefs-i emmâresi, boynuna taktýðý gemle onu hep haram olan yerlerde gezdirir, varýlmasý caiz olmayan eðri-büðrü yollara sevk eder, söylenmemesi gerekli olan þeyleri söylettirir, dinlenmemesi gerekli olan þeyleri dinlettirir, uzanmamasý gerekli olan hususlara el uzattýrýr, düþünülmesi memnu olan, en azýndan hayalin fýskýna vesile olabilecek noktalarda insaný olumsuz düþüncelere sevk edip onun hayalini fýskla kirletir.

Sonra devamla hayalin fýský, ruhun fýskýna inkýlab eder, sonuç itibarýyla da insan bir fâsýk olup çýkar.

Mü'min, Ekin Gibidir

Bu nefisten bir derece üstte ise nefs-i levvâme vardýr. Bu nefis mertebesinde insan en küçük fenalýklardan dahi tedirgin ve rahatsýz olabiliyorsa ki bunun en aþaðý mertebesi, insanýn iþlediði günahlar karþýsýnda rahatsýzlýk duymasýdýr. Bu nefis mertebesinde insan, harama nazar ettiði zaman akrep sokmuþ gibi hemen serumun yanýna koþar, namazýnda bir kusur yaptýðý zaman, "Miracýmý berbat ettim!" diyerek kendiyle yüzleþir. O, öncelikle böyle büyük þeylerden baþlayarak daha sonra kendi içinden geçen hususlardan dolayý dahi kendini levm etmeye baþlar. Bu makamýn beyanýný þu hadisin içinde bulmak mümkündür: "Mü'min, týpký ekin gibidir. Yatar fakat yine doðrulur ve kalkar." Bu tabakadaki insan, bütün bir hayat boyu kendi iç kavgasýyla hayatýný devam ettirir. Bunu yaparken de Allah'ýn inayetiyle ye'se ve ümitsizliðe düþüp boðulmaz. Her defasýnda kendisini yenilemesini bilir. Olabildiðine bir canlýlýk ve neþat içinde düþtüðü gibi doðrulur, Allah (c.c.) korkusuyla tir tir titrer ve hep Allah'ýn rahmetini umar. Bu ise nefs-i levvâmenin en âli mertebesidir. Ayný zamanda nefs-i râziyeye geçmenin de ilk basamaðýdýr.

Pek çok mümin, hayatýnýn belli dönemlerinde, küçüðünden büyüðüne iþlemiþ olduðu günahlardan ciddi þekilde rahatsýz olduðunu hissetmiþtir. Ýþte bu nefs-i levvâme mertebesine ait bir hususiyettir ve bunu hissetmeyen bir nefis de hâlâ emmârededir. Aslýnda iþlemiþ olduðu kötülüklerden dolayý rahatsýz olmayan bir insanýn geleceðinden endiþe edilir. Ýç dünyasýnda veya davranýþlarýnda Allah'ýn hoþuna gitmeyecek hareketleri yapan bir insan, edip eylediði kötülüklerden rahatsýzlýk duymuyorsa, o insan, her an yýkýlabilecek þekilde tehlikeli bir durumda bulunuyor demektir. Bu itibarla, günah iþleyen bir mümin, vakit fevt etmeden hemen tevbe edip dergâh-ý nezd-i Ulûhiyet ve ehadiyette kemerbeste-i ubudiyet içinde âh u vâh edip inlemelidir. Dahasý, bu günahýnýn keffareti için etrafýna sadaka daðýtmalýdýr. Nitekim hadis diye rivayet edilen "Her günah, iþlendiðinde tevbe etmeden evvel bir sadaka verin!" beyaný da bu hakikati ifade etmektedir.

Yukarýda da ifade edildiði gibi nefs-i levvâme sýrrýna ulaþamayan bir insan, nefs-i emmâre dairesi içinde geziyor demektir ve o her zaman tehlikededir. Vâkýa bazý ehlullah, hatta Hz. Yusuf gibi bazý peygamberler bile nefs-i emmâreden þikâyet etmiþlerdir ama bu elbette farklý bir mülahazadýr.

Evet, her mümin, bir yýlan veya çýyanýn karþýsýnda duruyor gibi nefsine karþý devamlý surette gerilim içinde olmalý ve nefsini kýnamalýdýr. Bu kýnama iþinin herkes için yapýlmasýnýn doðru olup olmayacaðýnýn münakaþasý yapýlabilir. Bu, tamamen her insanýn vicdanýna kalmýþ sübjektif bir meseledir. Ancak münakaþasý yapýlamayacak bir mesele vardýr ki, o da insanýn, hangi mertebede olursa olsun daima günahlarýný hatýrýnda tutmasýdýr. Ýnsan hal-i hazýrdaki ömrüne kadar geçmiþini düþünüp, bugünden sonra yarýnla baþlayan bütün ömrüyle çok iyi hazýrlanmasý için sýk sýk geçmiþin defterini okumasý þarttýr. Büyük muhasebe insaný Hasan Basri Hazretleri –ihtimal hayalinden geçenlerle alakalý - seyyiatýný madde madde sayarak adeta kendine þunlarla seslenmektedir: "Fâsýk! Hani sen bir gün, falan çarþýdan geçerken, orada bir haramýn olduðunu gördüðün halde gözlerini kontrol etmedin. Biliyordun ki, gözüne bir haram iliþecek, yine de dikkatli olmadýn. Sen bu halinle hâlâ velilik mi iddia ediyorsun? Yine sen bir gün þurada duruyordun. Orada nefsini gemlemen mümkün iken, nefsini olabildiðine salýverdin. Serkeþ bir at gibi nefsinin arkasýndan sürüklenip gittin!" vs... vs...

Bu sebeple insan, yer yer nefsini kýnamalý, kendini yeniden ayarlamalý, sýk sýk vaziyet deðerlendirmesi yapmalý ve ileriye matuf bütün iþ ve davranýþlarýný, geçmiþ hayatýný da nazara alarak ayarlamalýdýr. Ayrýca bir kul, kendisine verilen lütuflar karþýsýnda devamlý surette Alvar Ýmamý'nýn ifadesiyle "Deðildir bu bana layýk bu bende / Bana bu lütf ile ihsan nedendir?" duygu ve düþüncesi içinde olmalýdýr.

Evet, insan nefsini kýnamalýdýr; ancak bununla birlikte þu hususlarý da unutmamalýdýr:

1. Kýnama, insaný ümitsizliðe götürecek, Allah'ýn rahmetinden ümidini kestirecek ve muvazene bozukluðuna sevk edecek þekilde olmamalýdýr.

2. Ýnsan ellerini kaldýrýp Rabb'inden bir þey istediði zaman mümkün mertebe bu muhakemeyi (kendini levm edip kýnamayý) yapmamalý, sadece O'nun rahmetine teveccüh edip rahmetini düþünerek istekte bulunmalýdýr.
3. Bir hizmet kervaný içinde bulunan bir insan, kervandaki diðer yolcularýn hareketlerini hüsn-ü zanna hamletmeli ve "Rabb'im! Bu kadar insanýn hepsi fâsýk u fâcir olamaz. Nefsim hakkýnda ben böyle düþünsem de onlarýn davranýþlarýný fena yöne hamledemem." duygu ve düþüncesi içinde hareket etmelidir.

Hâsýlý, nefsini kýnama, tenkid etme ve daima onun kötülüðünü telkin etme hususu, mutlaka böyle ayrý ayrý mülahazalarla ele alýnarak bir deðerlendirmeye tabi tutulmalýdýr.

Her þeyin en doðrusunu Allah (cc) bilir.

- Nefs-i levvâme, öncelikle büyük þeylerden baþlayarak daha sonra kendi içinden geçen hususlardan dolayý dahi kendini levm etmeye, ayýplamaya baþlar.

- Levvame, nefsin kendini kýnamasý, asla insaný ümitsizliðe götürecek, Allah'ýn rahmetinden ümidini kestirecek ve muvazene bozukluðuna sevk edecek þekilde olmamalýdýr.

- Levvame tabakasý insaný, bütün bir hayat boyu kendi iç kavgasýyla hayatýný devam ettirir. Ne var ki -Allah'ýn inayetiyle- asla ye'se ve ümitsizliðe düþüp boðulmaz.

FETULLAH GÜLEN

Ynt: Nefis mertebeleri ve nefs-i levvame By: sümeyra Date: 08 Ocak 2012, 19:55:55


     Mümkün olur mu bilmem ama Rabbim Radýyye makamýný nasib etsin,inþaallah..Hayýrlýsýyla tabii..

radyobeyan