Her Rekatta Fatiha Okumak By: saniyenur Date: 21 Aralýk 2011, 23:31:22
11- Her Rekatta Fatiha Okumanýn Vacip Olmasý, Fatiha Okumayý Beceremeyen Ve Öðrenme Ýmkaný Bulamayan Kimsenin, Kolayýna Gelen Baþka Bir Sure Okumasý
298- Ubâde Ýbnu's-Sâmit (r.a)'tan rivayet edildiðine göre Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmaktadýr:
“Fâtihatu'I-Kitâb/Fâtiha (suresini) okumayan kimsenin namazý yoktur.” [478]
Açýklama:
Namazda Fatiha'nýn okunmasý; Ýmam Þafiî, Ýmam Mâlik ve Ýmam Ahmed'e göre farz ve Ebu Hanîfe'ye göre ise vacibtir. Ebu Hanîfe, Kur'an'dan bir miktarýn okunmasýný yani kýraati farz anlamýþtýr. Bu konudaki dayanaðý ise Kur'an'dan kolay geleni (ne ise onu) okuyun [479] ayetidir. Dolayýsýyla farz olan þey Fatiha okumak deðil Kur'an okumaktýr.
299- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiþtir: “Peygamber (s.a.v.) üç defa:
“Kim içerisinde Ümmü'l-Kur'an'ý/Fatiha'yý okumaksýzýn bir namaz kýlarsa o namaz noksandýr, tamam deðildir” buyurdu.
Hadisi rivayet eden Ebu Hureyre'ye:
“Bizler, imamýn arkasýnda bulunuyoruz. Dolayýsýyla Fatiha suresini okumuyoruz” denildi. Ebu Hureyre:
“O zaman Ümmü'l-Kur'an'ý içinden oku. Çünkü ben, Resulullah (s.a.v.)'i þöyle buyururken iþittim:
“Yüce Allah þöyle buyurdu: “Namaz (da okunan fatiha suresini), kendim ile kulum arasýnda iki kýsma ayýrdým. Üstelik kulumun dilediði þey de onundur. Kul:
“el-Hamdu Hllâhi Rabbi'l-Âlemîn” Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur dediði zaman Yüce Allah:
Kulum beni hamd etti” buyurur. Kul:
“er-Rahmâni'r-Rahîm” (=Rahman ve Rahim'dir) dediði zaman Yüce Allah:
“Kulum bana övgüde bulundu” buyurur. Kul:
“Mâliki yevmiddîn” (-Hesap gününün sahibidir dediði zaman Yüce Allah:
“Kulum beni yüceltti” buyurur.
Bir defasýnda ise “Kulum (her hususta) bana yetki verdi” buyurur, dedi. Kul:
“Ýyyâke na'budu ve iyyâke nesteîn” (Ancak Sana kulluk ve ancak Senden yardým isteriz) dediði zaman Yüce Allah:
“Bu, kulum ile benim aramdadýr. Üstelik kulumun dilediði þey de onundur” buyurur. Kul:
“Ýhdinâ's-Sýrâtai-mustekîm sýrâtallezîne en'amte aleyhim ðayri'1-maðdûbi aleyhim velâ'd-dâllîn” Bizi dosdoðru yola. Nimet verdiðin kimselerin yoluna ilet. Gazaba uðramýþlarýn ve sapmýþlarýn yoluna deðil dediði zaman Yüce Allah:
“Ýþte bu, kulumundur. Üstelik kulumun dilediði þey de onundur” buyurur, dedi. [480]
Açýklama:
Namaz, Fatihasýz olmadýðý için burada Fatiha'ya mecazen “Salât” denilmiþtir. Dolayýsýyla Fatiha'nm diðer bir ismi de “Salâf”'týr.
Nevevî bu konuda þöyle der:
“Burada kast edilen, Fatiha'nýn mana itibariyle taksimidir. Çünkü Fatiha'nýn ilk yarýsý Allah'a; hamd etme, yüceltme, övgüde bulunma ve her türlü yetkiyi O'na verme þeklindedir. ikinci yarýsý ise kulun ihtiyacý, talebi ve niyazýný içermektedir.” [481]
300- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiþtir:
“Her namazda kýraat vardýr. Allah'ýn Peygamberi (s.a.v.) bize neyi duyurduysa biz de sîze onu duyuruyoruz. Bizden neyi gizlediyse biz de sizden onu gizleriz. Kim “Ümmü'l-Kitâb'ý/Fâtiha'yý” okursa bu ona yeterlidir. Kim de namazda ondan fazla bir þey okursa o daha faziletlidir.” [482]
Açýklama:
Sözlükte “Okumak” anlamýna gelen kýraat, “Kur'an okumak” demektir. Namazda bir miktar Kur'an okumak gerekir. Namazda Kur'an, kýyam halinde iken yani ayakta dururken okunur. Namazda okunmasý gereken asgari miktar, kýsa üç ayet veya buna benzer denk bir uzun ayettir. Namazýn asýl iskeletini oluþturan ve biçimini veren kýyam, rüku ve secde gibi rükünlere nispetle kýraat, namazýn zaid rüknü olarak kabul edilir. Bu yüzden kýyam, rüku, secde ve son oturuþ, gerek cemaatle namaz kýlarken ve gerekse tek baþýna namaz kýlarken terk edilmediði halde, kýraat, imama uyan kiþiden düþer. Bu kurallar, Hanefi mezhebi için geçerlidir.
Diðer üç mezhepte ise kýraatin asgari miktarý, her rekatta Fatiha suresinin okunmasýdýr. ilk iki rekatta Fatiha'dan sonra Kur'an'dan bir sure yada birkaç ayet daha okumak (=zammý sure) sünnettir. Bu mezheplerde kýraat, imam ve yalnýz baþýna kýlan kimse için olduðu gibi imama uyan kimse için de geçerlidir.
FakÝhlerin namazda kýraat rüknünü, diðer rükülerden daha hafit tuttuðu, bunun yerine getirilmesinde azami kolaylýklar gösterdiði, hatta bazen -imama uyan kimse de olduðu gibi-bunu aramadýðý görülür. Bunun için de kýraat rüknünün ifasý için ayetin okunmasý yeterli görülmüþ, böylece Arapça bilmeyenlerin veya telaffuzda zorlananlann da yerine getirebileceði ortalama bir ölçü konulmuþtur. On dört asýrlýk Ýslam geleneði için de, namazýn ana dilde kýlýnmasý taleplerinin ve bunu konu olan tartýþmalarýn ciddi ölçekte gündeme gelmeyiþi de bu kolaylýktan kaynaklanmaktadýr.
Bu hadiste, Resulullah (s.a.v.)'in kýraati aþikar/açýk okuduðu namazlarda bizim de aþikar okumamýz, onun gizli okuduðu namazlarda bizim de gizli okumamýz gerektiði belirtilmektedir. Peygamber (s.a.v.)'in aþikar okuduðu namazlar; akþam, yatsý, sabah, Cuma ve bayram namazlarýdýr. Gizli okuduðu namazlar ise öðle, ikindi ve akþam namazýnýn son rekatý ile yatsýnýn son iki rekatýdýr. Nafile namazlarda ise gündüz kýlýnanlarda gizli okunur, gece nafilelerinde ise kiþi serbesttir.
Gizli ve Açýk Okumanýn Ölçüsü:
Bir yazýyý hiç ses çýkarmadan ve dili dahi kýpýrdatmadan okumak mümkündür. Buna Türkçe'de “içinden okumak veya sessiz okumak” denildiði gibi “Gözüyle süzmek” de denilir. Ezberlenmiþ herhangi bir metni, mesela bir þiiri dili hareket ettirmeden ve ses çýkarmadan tekrarlamak ise “içinden okumak” olarak adlandýrýlmaz. Belki “içinden geçirmek, zihinden tekrar etmek” denilir. Fakat anlam olarak içinden okumaya yakýndýr. Bir yazýyý fýsýltýyla kendisi yada yakýnýnda bulunanlarýn duyabileceði bir tonla okumaya ise “Alçak sesle okumak”, bu þekilde bir-iki kiþinin duyabileceði bir sesle konuþmaya ise “Fýsýldamak, fýsýltýyla konuþmak, alçak sesle konuþmak” denilir.
Namazda kýraatin cehrî/açýktan yapýlmasýnýn anlamý; baþkalarýnýn duyacaðý ses tonuyla okumak demektir. Buna, açýktan okumak veya yüksek sesle okumak denilmektedir. Kur'an'ý açýktan okumanýn anlamý belli olduðu için bu konuda görüþ ayrýlýðý olmamýþtýr. Fakat hafî/gizli okuyuþun anlamý ve tanýmlanmasý konusunda farklý görüþler bulunmaktadýr.
Fakihler ezberlenmiþ olan Fatiha sûresinin ve diðer sûrelerin namazda dili kýpýrdatmaksýzýn ve ses çýkarmaksýzýn zihinden tekrarlanmasýný okuma (kýraat) saymamýþlardýr; yani böyle yapmakla, namazýn rüknü olan kýraatin yerine getirilmiþ olmayacaðýný söylemiþlerdir.
Hiç seç çýkarmamakla birlikte harfleri diliyle düzeltmenin okuma sayýlýp sayýlmayacaðý ise tartýþmalýdýr. Dilin hareketinin okuma sayýlmayacaðýný söyleyenlere göre kendi duyabileceði bir sesle, fýsýldar gibi, harfleri yerlerinden çýkartmak ve niteliklerini uygulamak suretiyle kýraat etmek en doðrusudur.
Kimi âlimler ise, ezberdeki bir sûreyi ses çýkarmadan, fakat dili hareket ettirerek tekrarlamanýn okuma sayýlacaðýný söylemiþlerdir.
Bu konuda kesin bir ölçü getirmek zor olduðu için namaz kýlan kiþi, kendisi hangi durumda daha fazla huþu ve kalp huzuru duyuyorsa o þekilde davranmalý; baþkalarýyla birlikte toplu olarak namaz kýlýnan yerlerde baþkalarýnýn huþu ve kalp huzurunu ihlâl edecek þekildeki okumalardan kaçýnmalýdýr. Genellikle açýktan okumanýn alt sýnýrý, bir baþkasýnýn iþitebileceði derecede yüksek sesle okumak þeklinde, gizli okumanýn üst sýnýrý ise en fazla kendi iþiteceði þekilde okumaktýr.
Alçak sesle okumanýn tarifi yapýlýrken, dayanýlan gerekçelerden biri;
“Velâ techer bi salâtike uclâ tuhâfit bihâ vebtaði beyne zâlike sebîlâ” [483] âyetidir. Ayetin içersinde geçen “Salât” kelimesine, iki farklý anlam verildiði için, bu âyet iki farklý þekilde anlaþýlmaya müsaittir.
Kimileri âyette gecen “Salât” kelimesine kýraat Kur'an okuma, kimileri de dua anlamý vermiþlerdir. Her iki anlamý destekleyen rivayetler de bulunmaktadýr. Ayete verilen birinci anlam “Kur'an okurken sesini yükseltme; tamamen de kýsma; bu ikisi arasýnda bir yol tut” þeklindedir. Bu anlamý destekleyen rivayet. AMullah Ýbn Abbas'tan gelmektedir. Abdullah Ýbn Abbas'ýn ifadesine göre, Hz. Peygamber yüksek sesle Kur'an okuyordu. Bunu duyan kâfirlerin, Kur'an'a, onu getirene, gönderene ve Kur'an'ýn geldiði kiþiye sövmeleri üzerine Hz. Peygamber hiç kimse duymayacak derecede sesini kýstý. Bunun üzerine yukandaki âyet indi. [484]
Ayete verilen ikinci anlam “Dua ederken sesini yükseltme, tamamen de kýsma. Bu ikisi arasýnda bir yol tut” þeklindedir. Bu anlamý destekleyen husus, Hz. Âiþe'nin, âyette geçen “Salât” kelimesini “Dua” olarak açýklamýþ olmasýdýr.[485]
“Salât” kelimesinin Kur'an'da, Hz. Peygamber'in sözlerinde ve Arap dilinde hiçbir þekilde “Kýraat” anlamýna gelecek biçimde kullanýlmayýp “Dua” anlamýnda kullanýldýðý, aynca âyetin baþ tarafýnda
“De ki: Ýster Allah deyin, ister Rahman deyin, hangi isimle dua etseniz, en güzel isimler O'nundur” [486] denilerek “Dua etmenin” emredildiði veya "dua"dan bahsedildiði dikkate alýnýnca bu ikinci anlamýn daha uygun olduðu söylenebilir.
301- Ebu Hureyre (r.a)'ta rivayet edilmiþtir:
“Resulullah {s.a.v.} mescide girmiþti. Derken bir adam da mescide girip namaz kýldý. Sonra gelip Resulullah (s.a.v.)'e selam verdi. Resulullah (s.a.v.) adamýn selamýný aldý. Sonra adama:
“Dön de namazýný kýl, çünkü sen namaz kýlmadýn” buyurdu.
Adam dönüp önce kýldýðý gibi namazý tekrar kýldý. Sonra Peygamber (s.a.v.)'e gelip ona selam verdi. Resulullah (s.a.v.):
“Dön de (namazý yeniden) kýl, çünkü sen namaz kýlmadýn” buyurdu. Bunu üç defa tekrarladý. Nihayet o adam:
Seni hak (din)'le gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben bundan daha iyisini beceremiyorum. Bana namazýn nasýl doðru kýlýndýðýný öðret” dedi. Resulullah (s.a.v.):
“Namaza kalktýðýn zaman tekbir al, sonra (ezberinden) kolayýna geldiði kadar Kur'an oku, sonra azalarýn rükuda yerli yerinde durana deðin rükuda kal. Sonra dimdik durana kadar (baþýný rükudan) kaldýr. Sonra azalarý secdede yerli yerinde durana deðin secde et. Sonra azalarýn oturarak yerli yerinde durana deðin (baþýný secdeden) kaldýr. Namazýndaki diðer rekatlarýn tümünde de iþte böyle yap!” buyurdu. [487]
Açýklama:
Alimler arasýnda “Müsî Hadisi” diye bilinen bu hadis, bir çok ihtilaflý meseleleri ihtiva etmekte ve taraflarýn hepsi için delil olma özelliði taþýmaktadýr.
Resulullah (s.a.v.)'in arkasýndan mescide girip namaz kýlan kiþi, Hallâd b, Râfi'dir. Hadis te “Dön de (namazý yeniden kýl” ifadesini; namazýn sahih olmadýðý anlamýnda algýlayanlar olduðu gibi Aynî gibi bazý kimseler de bundan kast edilenin, namazýn kemâl üzere kýlýnmamýþ olduðunu belirtmiþlerdir. Çünkü hadisin bir varyantýnda “Bunu yaptýnmý namazýn tamam oldu demektir. Bundan noksan yaparsan namazýnda noksan kalýr” buyurulmuþtur. Noksan olarak kýlýnan namaza, namaz hükmü verildiðine göre burada “Çünkü sen namaz kýlmadýn” buyurulmasý, istenildiði þekilde mükemmel olarak kýlmadýn demektir.
Kýsacasý; buradaki olumsuzluk anlamý, namazýn bizzat kendisine deðil de sýfatý ile Ýlgilidir. Eðer Hallâd'in kýldýðý namaz fasit olsaydý Resulullah (s.a.v.)'in onunla meþgul olmasýna gerek kalmazdý.
“Sonra (ezberinden) kolayýna geldiði kadar Kur'an oku” ifadesinden kast edilen husus ise Nevevî’le göre Fatiha süresidir. Hanefilere göre ise Fatiha'dan sonra okunan zammý suredir.
“Azalarýn yerli yerinde durana deðin” ifadesinden kast edilen husus ise Ýmam A'zam Ebu Hanife ile Ýmam Muhammed'e göre rüku ve secdelerde azalarýn yerli yerinde durana deðin durmak vaciptir.[478] Buharý, Ezan 94; Ebu Dâvud, Salât 131-132, 822; Tirmizî, Salât 183, 247); Nesâî, Ýftitâh 24; Ýbn Mâcc, Ýkâme 11, 837; Ahmed b. Hanbel, 5/321, 322.
[479] Müzzemmil: 73/20.
[480] TirmÝzî, Tefsiru'1-Kur'an 2, 2953; Ebu Avâne, Müsned, 2/128; Ýbn Hibbân, Sahih, 1788, 1789, 1795.
[481] Nevevî, Müslim Þerhi, 4/102.
[482] Buharý, Ezan 104; Tahavî, Þerhu Meânîi-Âsâr, 1/208; Ebu Avâne, Müsned, 2/125; Beyhakî, Þüýýenü'l-Kübrâ, 2/40; Ýbn Hibbân, Sahih, 1781.
[483] Ýsrâ 17/110.
[484] Buhârî, Tefsiru Sure-i Ýsrâ 14/V, 229.
[485] Buhârî, V, 229; Müslim, Salât, 31/1, 329-330.
[486] Ýsrâ 17/110.
[487] Buhârî, Ezan 94, 122, Ýsti'zan 18; Ebu Dâvud, Salat 143-144, 856; Tirmizî, Salat 226, 303; Nesaî, ÝftÝiah 7; Ýbn Mâce, Salat 72, 1060; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/437.
Ynt: Her Rekatta Fatiha Okumak By: sumeyye Date: 21 Aralýk 2012, 19:27:27
s.a.. ; bu kadar sevabi bol olan ve anlam bakimindan da zengin olan sureyi düzgün ve özen vererek okumak gerek..Rabbim c.c razi olsun kardeþim.