Fitneye Sebep Olmamak By: saniyenur Date: 20 Aralýk 2011, 23:01:11
30- Fitneye Sebep Olmamak Kaydýyla Kadýnlarýn Mescitlere Çýkmalarý, Fakat Koku Sürünmemeleri
340- Abdullah Ýbn Ömer (r.anhümâ)'dan rivayet edildiðine göre, Peygamber (s.a.v.) þöyle buyurmaktadýr:
“Sizden birisinin hanýmý, mescide gitmek için izin isterse onu (mescitten) alýkoymasýn.” [535]
341- Abdullah Ýbn Ömer (r.anhürrvâ)'dan rivayet edilmiþtir: Resulullah (s.a.v.):
“Kadýnlarý, geceleyin mescide çýkmaktan alýkoymayýn” buyurdu. Bunun üzerine Abdullah iten Ömer'in oðlu (Bilâl yada Vâkýd):
“Onlarýn çýkmalarýna izin vermeyiz. Çünkü onlara izin verdiðimiz takdirde bunu, kocalarýna karþý bir alýþkanlýk/fitne haline getirirler” dedi.
Abdullah Ýbn Ömer, bu sözden dolayý oðlunu azarlayýp:
“Ben, “Resulullah (s.a.v.) (þöyle) buyurdu” diyorum. Sen halen “Biz onlara izin veremeyiz” diyorsun” dedi. [536]
Açýklama:
Görüldüðü üzere Abdullah b. Ömer, oðlu kadýnlarýn fitneye düþeceðinden korktuðu için, kendi içtihadý ile yemin ederek “Onlarýn çýkmalarýna izin vermeyiz” dediði için onu azarlamýþ ve “Ben, 'Resulullah (s.a.v.) (þöyle) buyurdu” diyorum. Sen halen 'biz onlara izin veremeyiz' diyorsun' demiþtir. Þüphesiz Abdullah b. Ömer'in oðlu Bilâl yada Vâkýd'in bu sözü, hadise karþý çýkmak maksadýyla deðil, fitne kapýsýný kapamak gayesiyle söylenmiþtir.
Yalnýz sözü söyleme þekli hoþ olmamýþ, bu yüzden babasý onu azarlamýþtýr. Böyle deðil de “Zaman deðiþti, insanlar arasýnda fâsýklar çoðaldý, onun için bu devirde kadýnlarý mescide salmayýz" gibi ifâdeler kuliansaydý herhalde babasýnýn gazabýna maruz kalmazdý.”
342- Zeyneb bint. Abdullah es-Sekâfiyye (r.a)'tan rivayet edildiðine göre Resulullah (s.a.v.) þöyle buyurmaktadýr:
“Siz kadýnlardan birisi yatsý namazýný kýlmak için mescide çýktýðý zaman o gece koku sürünmesin.” [537]
343- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiðine göre, Resulullah (s.a.v.) þöyle buyurmaktadýr:
“Herhangi bir kadýn kadýn koku sürünürse, bizimle birlikte yatsý namazýnda bulunmasýn.” [538]
Açýklama:
Bu iki hadiste Peygamber (s.a.v.) koku sürünen kadýnlarýn yatsý namazýna gelmemelerini Ýstemektedir. Yatsý namazý vakti, etrafýn karanlýk olduðu insanlarýn tanýnmadýðý bir vakittir. Koku sürünen hanýmlarýn yatsý namazýna gelmemelerini istemek, diðer namazlara da gelmemelerini gerektirir. Çünkü önemli olan bir vakit namaz deðil; erkeklerin, kadýnlarýn çekiciliðini hissetmeleridir.
Konu ile ilgili bütün hadisler hanimlann süslenip parfümler sürerek yabancý erkeklerin yanlarýna çýkmalarýnýn caiz olmadýðýna da delâlet etmektedir.
Kadýn; kocasý için güzelleþebilir, süslenir ve ona etki edecök kokular sürünür. Yabancý erkekler için ise, bunlarýn hiç birisi caiz deðildir. Bu tür davranýþlar þehvetlerin kabarmasýna, akýllarýn gelinmesine ve çirkin sonuçlarýn doðmasýna sebep olabilir. Bu da, en büyük günahlarýn iþlenmesi, ailelerinin daðýlmasý ve toplumun kokuþmasý sonucunu doðurur.
Fert, aile ve toplumun refah ve saadeti Ýslâm'ýn emir ve yasaklarýna rivayetle gerçekleþir.
344- Peygamber (s.a.v.)'in hanýmý Hz. Âiþe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiþtir:
“Eðer Resulullah (s.a.v.), kadýnlarýn sonradan ortaya çýkardýklarý (moda türü) þeyleri görseydi, onlarý Ýsrail oðullarýnýn kadýnlarýnýn alýkonulduðu gibi mescide gitmekten alýkordu.” [539]
Açýklama:
Bu hadisler, kadýnýn mescide giderken koku sürünmemesi gerektiðini ifade etmektedir.
Dolayýsýyla bu hadislerin zahiri, kadýnýn mescide çýkmasýnýn yasaklanamayacaðýný göstermektedir. Bununla birlikte mescide gelen kadýnýn koku sürünmemesi, aþýn süslenmemesi, sesi duyulacak ayak bilezikleri takmamasý, erkekler arasýna karýþmamasý ve mescide giderken yolda korkulacak herhangi bir þeyin olmamasý gerektiði belirtilmiþtir. Kadýnýn koku sürünmesi, mescide çýkacaðý zaman yasaklanmýþtýr. Yoksa evinde koku sürünmesinde bir sakýnca yoktur.
Abdullah Ýbn Ömer'in rivayetine göre babasý Hz. Ömer'in sabah ve yatsý namazlarýný cemaatle mescitte kýlan bir hanýmý vardý. Birisi, bu kadýna:
“Ömer'in bunu hoþ görmediðini ve kýskandýðýný bildiðin halde mescide çýkýp niçin cemaatla birlikte namaz kýlýyorsun?” demiþ. O da:
“Ona beni bundan men etmeye onun ne engeli var ki?” demiþ. Soruyu soran kiþi:
“Onu meneden þey, Resulullah (s.a.v.)'in: “Allah'ýn cariyelerini Allah'ýn mescitlerinden men etmeyin!” buyruðudur” demiþ. [540]
Hz. Ömer'in bu hanýmý, Âtike bint. Zeyd'dir. Bu kadýn, daha hayatta iken cennetle müjdelenen on kiþiden birisi olan Saîd b. Zeyd'in kýz kardeþidir. Hz. Ömer, namaz kýlmak için mescide çýktýkça o da arkasýndsn gidermiþ. Ömer, ona:
“Bilirsin ki, ben böyle bir þeyi sevmem” dermiþ. Kadýn da:
“Vallahi, sen beni men etmedikçe ben cemaate gelmekten vazgeçmem!” dermiþ. Bu hal, Hz. Ömer'in þehadetine kadar devam etmiþ. Hatta Hz. Ömer þehit edildiði zaman bile bu kadýn mescitteymiþ.
Hafýz Ýbn Hâcer el-Askalanî, bazý kiþilerin Hz. Aiþe'nin sözüne dayanarak kadýnlarýnýn mescide çýkmalarýný kayýtsýz þartsýz men etmeyi caiz gördüklerini, fakat bunun doðru olmadýðýný söyler. Çünkü Askalânî'nin ifâdesine göre, Hz. Âiþe hükmü bir þarta baðlamýþtýr. Yani “Eðer Resulullah kadýnlarýn bu yaptýklarýný görseydi men ederdi” demiþtir. Demek ki Resûlullah (s.a.v.) bunlarý görmemiþ ve onlarý mescide çýkmaktan men etmemiþtir. Öyleyse Resûlullah'ýn koyduðu hüküm devam etmektedir. Ayrýca Yüce Allah ileride olacak olan olaylarý bildiði halde Peygamberine kadýnlarý mescidden men etmesini emretmemiþtir. Eðer onlarýn yaptýklan þeyler alýkoymaya sebeb olabilecek nitelikte þeyler olsaydý men ederdi. Askalânî'nin ifâdesi, kadýnlarý mescidden men etmenin caiz olmadýðýný isbatlar mahiyette devam etmektedir.
Hz. Âiþe'nin bu sözü, mücerred re'ye dayanarak söylenmiþ bir söz deðildir. Resulullah (s.a.v.)'in kadf'nlan, fesada meydan vermemek için bazý þeylerden alýkoymasý, 338 nolu hadiste “Kadýnlarý, geceleyin mescide çýkmaktan alýkoymayýn” buyurmasý Hz. Aiþe'nin bu sözü söylemesine etkili olmuþtur.[535] Buhârî, Ezan 162, Nikah 116; Ebu Dâvud, Salat 52, 567; Nesâî, Mesacid 15.
[536] Buhâri, Cum'a 13; Ebu Dâvud, Sallat 52, 568; Tirmizî, Salat 400, 570; Ýbn Mâce, Mukaddime 2, 16.
[537] Nesâî, Zinet 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/363; Ebu Avâne, Müsned, 2/16, 59.
[538] Ebu Dâvud, Tereccül 7, 4175; Nesaî, Zinet 37.
[539] Buhâri, Ezan 163; Ebu Dâvud, Salat 53, 569.
[540] Buhârî, Cum'a: 62/11.