Diðer Yazýlar
Pages: 1
Zaman ve Mekan By: hafiza aise Date: 17 Aralýk 2011, 16:55:44
Zaman ve Mekan

Mart 2008 30.SAYI

Secdeye çaðýran pencereler

Aziziye Camii’nin ibadet mekaný, kemerli, yüksek ve büyük pencerelerle aydýnlanmaktadýr. Kapýsýnda bekleþip dururken, evvela kapýsýndan büyük pencereleri ön bir davet gönderir içinize. Varlýðý eritip hiçe indirecek secdelere davet eder bu haliyle.

Her adým atýþta kendini ele veren aþk diyarýna, bu kez Sultan Abdülaziz’in yaþadýðý yýllarýn havasýyla giriyoruz. Çaðlar birbirine akran olmasa da alýþmýþtýr Konya birbirinden güzel yapýlarý arka arkaya sunmaya. Yürüyün gidin der, yapýdan yapýya.

Bu kentin semaya yükselen ezanlarý arasýnda mesai yapýlan Konya çarþýsýndaki Bezirganlar Haný arsasý üzerinde, 1671-1676 tarihleri içinde bir cami vardý. Yüksek Cami olarak bilinen bu cami, 4. Mehmet’in musahibi (sohbet arkadaþý) ve kýzlarý Hatice Sultan’ýn eþi Damat Mustafa Paþa tarafýndan Þeyh Ahmet’e yaptýrýlmýþ olup, iki katlýydý ve altýnda dükkanlar bulunuyordu. 1867 yýlýnda Konya’da meydana gelen meþhur çarþý yangýnýna karþý koyamayan bu mabed, seferi yaþamýný küllere terk edince Konya çarþýsý yetim kaldý. Yangýn gibi bir sýkýntý atlatsa da kendi diliyle aðýt yakan mekanýn boynu bükük býrakýlmadý. Topraðýn manaya olan özlemi derinlere tohum atmýþ olmalý ki, Sultan Abdülaziz döneminde ayný yolun yolcusu bir baþka eser konduruldu hemen oraya. Þimdilerde, kemal mertebesine götürecek kulluk dersinin yeni adýdýr Aziziye Camii.

Rüyanýn iþaret ettiði

Hikaye edildiðine göre, Konya çarþýsý ve çarþý içinde bulunan iki camii (diðeri Kapý Camii) yandýktan sonra, Konya Valisi Ahmet Tevfik Paþa Ýstanbul’a giderek Konya Çarþýsýnýn ve yanan iki camiin yeniden imarý için Sadrazamdan yardým ister.

O günlerde Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevnihal Valide Sultan da bir rüya görmüþ ve rüyasýnda kendisine, “Konya’da bir hayra delalet et ki felah bulasýn” denmiþtir. Rüyayý hasenata yoran Valide Sultan, düþünü Sadrazama anlattýktan sonra, Konya’da bir hayra yardým etmek istediðini söyler. Bunun sonucunda rüyanýn iþaret ettiði durum ile yapýlan talep birlikte deðerlendirilerek Aziziye Camii’nin inþasýna karar verilir.

Geceli gündüzlü 3 gün süren büyük yangýndan sonra viraneye dönen çarþý ve içindeki cami enkazý kaldýrýldýktan sonra, yapýlacak onarým için Pertevnihal Valide Sultan kendi varidatýndan 28 bin altýn yardýmda bulunurken, Damat Mustafa Paþa vakfýndan da 7 bin altýn temin edilir. Ýnþaat giderinin ihtiyaç duyulan geri kalaný, yardým ve sadaka þuuru ile halkýn katýlýmý ile tamamlanýr ve böylece Aziziye Camii’nin her kesimden sýrtý sývazlanan inþasýna 1872 yýlýnda baþlanýr.

Pencereleri kapýlarýndan büyük

Bir yapýyý insana benzettiðinizde onda var olan ruhu okuyabilmek için tüm ayrýntýlarýna göz deðdirirsiniz. Kimi zaman asude bir köþesinde bulursunuz manayý kimi zaman da içerisine buyur eden kapýsýnda. Fakat Aziziye Camii böyle deðildir. Ne sakin bir köþesi ne de merhamete elinizi çeken kapýsý tutabilir pencereleri kadar yüreðinizden.

Ýnsana baþka tür bir eðitim veren Mevlana Türbesi ile kuþlar aracýlýðý ile musafaha eden Aziziye Camii, Osmanlý’nýn son devrine etkisini vuran Avrupai tarzdaki mimari üslubundan dolayý þehrin alýþýldýk yüz ifadesini deðiþtiren bir özelliðe sahiptir. Klasik Osmanlý mimarisi ile Barok mimari üslubunun karýþýmýdýr. Bu yönüyle deðiþik yeniliklerin denendiði bir yapýdýr.

Konya’nýn Meram ilçesine baðlý Gödene köyünden çýkan Gödene kesme taþýndan yapýlan caminin minareleri de klasik Osmanlý minarelerinden farklýdýr. Caminin çifte minaresi taþ bir kaide üzerinde yivli gövdelidir. Þerefeleri Türk minarelerine göre oldukça deðiþik biçimde olup, kemerlerle birbirine baðlanan sütunlu bir balkon konumundadýr. Bu özelliðiyle minareleri adeta ýþýk yerine nur saçan fener görünümündedir.

Caminin mihrap ve minberi Konya yöresinde Göktaþý olarak isimlendirilen mavimtýrak mermerden yapýlmýþtýr. Mihrap kapýlarý üzerindeki kalemiþi süsleme ve yazýlar Konyalý hattat Mahbub Efendi’nin eseridir. Kubbe kasnaðýnýn çevresinde alýþýlagelenden farklý biçimde sivri külahlý, dört köþeli dört büyük aðýrlýk kulesi bulunmaktadýr. Kuzey, doðu ve batýda birer cümle kapýsý olan caminin ibadet mekaný, kemerli, yüksek ve büyük pencerelerle aydýnlanmaktadýr. Kapýsýnda bekleþip dururken, evvela kapýsýndan büyük pencereleri ön bir davet gönderir içinize. Varlýðý eritip hiçe indirecek secdelere davet eder bu haliyle.

Geleneksel tarzda bir avlusu bulunmayan caminin dingin iç dünyasýndan sýyrýlýp dýþarý çýktýðýnýzda, minare kürsülerine bitiþik olan þadýrvanlarýn sesleri, etrafý dükkanlarla dolu Mevlana Müzesi tarafýndaki parktan gelen seslerin içine gömülerek, “Görünüþte sadece bir sýfat mý yoksa bir güzele kul muyum?” sorusunun derinliðinde kaybettirir insaný. Kendince, her yoldaþý gibi ehl-i gönül ve ehl-i vefa insaný yetiþtirmeye devam eden Aziziye Camii, dýþ görünüþündeki Avrupai tarzý, ibadetle özdeþleþen iç mekanýnda kaybettirip, hakiki hürriyet telaþý olan insana yakýn durur.

Türk mimari tarihinde Batý tesirinin en seçkin örneklerinden biri olan Aziziye Camii, varlýk ile yokluðun þahidini bizde gör dercesine, kendisinden önce nöbetini tutup giden Yüksek Cami üzerinden insana gönderme yapar ve sen de cihanda bâki kalmayacaksýn nasihatiyle uðurlar sizi.

Huriye KARNAP


radyobeyan