Süneni Ebu Davud
Pages: 1
Geceleyin Niyeti Terk Konusunda Ruhsat By: reyyan Date: 10 Aralýk 2011, 22:11:02
72. Geceleyin Niyeti Terk Konusunda Ruhsat

 

2455. ...Aiþe (r.anha)'dan; demiþtir ki:

Rasûlullah (s.a.) yanýma geldiði zaman!

"Yanýnýzda yiyecek bîr þey var mý?" der. Biz de "Hayýr" de­diðimizde,

"(O halde) ben oruçluyum" buyurdu.

Veki (Süfyan'dan fazla olarak) þunlarý da ilâve etti:

(Hz. Aiþe devamla þöyle dedi:)

Baþka bir gün Rasûlullah (s.a.) bizim yanýmýza geldi:

Ya Rasûlallah bize Hays yemeði hediye edildi,, onu senin için sakladýk, dedik.

"Getirin" buyurdu.[515]

Talha dedi ki:

Rasûlullah (s.a.) oruçlu idi, orucunu bozdu.[516]

 

Açýklama
 

Hays yemeði: Hurma, çökelek ve yaðdan yapýlan bir yemektir. Hadisin Sahih-i Müslim'de iki ayrý rivayeti vardýr. Bu rivayetlerin ikisi de Ebû Dâvud'daki rivayetten biraz farklýdýr. Ancak bu farklýlýk, hadisin delâlet ettiði hükme tesir edecek þekilde deðildir.

Ebü Dâvud'daki Hz. Peygamber (s.a.)'in oruçlu iken orucunu açtýðý­na dair olan ifade râvilerden Talha'ya aittir. Müslim'in rivayetlerinden birinde ise, bizzat Peygamber (s.a.)'in, "ben oruçlu idim" buyurduðu be­lirtilmektedir.

Hadis-i þerif, fýkýh açýsýndan iki önemli konuyu ihtiva etmektedir.

Bunlar:

1. Nafile oruca gündüzün niyet etmek de caizdir. Bu konuda âlimle­rin görüþleri bundan önceki hadisin açýklamasýnda belirtilmiþtir. Burada þunu da ilâve edelim ki oruca gündüzün niyeti caiz görenlere göre kiþinin o ana kadar bir þey yeyip içmemiþ olmasý þarttýr. Aksi halde oruç tutmuþ sayýlmaz.

Ýmam Nevevî bu hadisin þerhinde þöyle der:

"Bu hadis nafile oruca gündüzün zevalden önce niyetin caiz olduðu konusunda cumhur için delildir. Diðerlerinin, Peygamber (s.a.)'in "yaný­nýzda yiyecek bir þey var mý?" sorusunu, Efendimiz geceden oruca niyet­lenmiþti. Ancak kendisinde zayýflýk hissedince orucu bozmak istedi þeklin­deki te'villeri fâsid bir te'vil ve zorlamadýr."

2. Nafile oruca niyet etmiþ olan kimse akþam olmadan orucunu boza­bilir. Çünkü Peygamber (s.a.) daha önceden oruca niyetlenmiþ olduðu halde Hays adý verilen yemeði isteyerek orucunu bozmuþtur.

Aliyyü'1-Kari bu konuda Mirek'in þu sözlerini nakleder:

"Hadis, nafile orucu bozmanýn caiz olduðunu gösterir. Âlimlerin ço­ðunun görüþü de böyledir. Ebû Hanife, bunun bir özür varsa caiz olduðu­nu, özürsüz yere bozmanýn caiz olmadýðýný söyler"

Kadý Iyâz de þöyle der:

"Hadis-i þerif, nafile oruca baþlamanýn ondan çýkmaya mani olmadý­ðýna delâlet eder. Nafile oruç tutan kiþi,kendisinin emiridir. Ebû Hanîfe'-nin arkadaþlarý nafile oruca baþlayan kiþinin onu tamamlamasýnýn vâcib olduðunu, eðer bozarsa kaza etmesi gerektiðini söylerler..." Hattâbî de Sahâbîlerden bir çoðunun nafile orucu bozup kaza ettiklerini söyler.

Ýmam Þârânî, baþlanýlan nafile namaz ve orucu tamamlamanýn Ebu Hanife ve Malik'e göre vâcib olduðunu, Þafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre ise, vâcib olmadýðýný söyler. Bu konuda geniþ bilgi müteakib babda gele­cektir.[517]

 

Bazý Hükümler
 

1. Zeval vaktinden önceye kadar bir þey yeyip içmeyen kýþý, dilerse, o ana kadar nafile oruca niyet edebilir.

2. Nafile oruca baþlayan kiþi» isterse orucunu bozar.[518]

 

2456. ...Ümmü Hânî (r.anha)'dan; nakledildiðine göre;

Mekke fethi günündeydi. Fâtýma gelip Rasûlullah (s.a,)'ýn sol ta­rafýna oturdu. Ümmü Hânî de saðýnda oturmakta idi.[519] Bir câriye, içe­risinde içecek olan bir kap getirip Peygamber (s.a.)'e takdîm etti. Rasûlulullah (s.a.) ondan içti. Sonra kabý Ümmü Hânî1 ye verdi. Ümmü Hânî de içip þöy­le dedi: Ya Rasûilallah, ben oruçlu idim, orucumu bozdum. Rasûlullah (s.a.).

"Sen, bir borcunu mu kaza ediyordun?" buyurdu. Ümmü Hânî,

Hayýr, dedi. Rasûlullah (s.a.):

"Eðer nafile ise zararý yok"[520] buyurdu.[521]

 

Açýklama
 

Tirmizî, hadisin senedinde kusur olduðunu söyler.Ümmü Hâm'in, Hz. Peygamber'in kendisine uzattýðý þeyi oruçlu olduðu halde içip bunu sonradan haber vermesi, Efendimizin artý­ðýný reddetmemek içindir. Fakat içtikten sonra yaptýðýnýn günah bir þey olduðunu zannetmiþ ve durumu Peygamber (s.a.)'e arz etmiþtir. Nitekim Tirmizî'nin rivayetinde Ümmü Hânî meseleyi þu þekilde aktarmaktadýr. "Sonra Peygamber (s.a.) kabý bana uzattý, ondan içtim ve; "ben günah iþledim, benim için istiðfar et", dedim..."

Hadis-i þerîf nafile oruca baþlayan kiþinin isterse orucunu bozabilece­ðine ve kendisine kaza gerekmediðine delâlet etmektedir. Çünkü Rasûlullah (s.a.) Ümmü Hânî'ye orucunu kaza etmesini emretmemiþtir.

Hz. Ömer, Ali, tbn Mesud, tbn Ömer, îbn Abbas Câbir, Huzeyfe, Ebu'd-Derdâ gibi meþhur sahâbîler ve Ýmam Þafiî ile Ahmed b. Hanbel'in görüþleri de bu istikâmettedir.

Bu görüþe ýþýk tutan baþka hadisler de vardýr. O hadislerde Peygam­ber (s.a.)'in nafile oruçlu iken orucunu bozduðu ifâde edilmektedir. An­cak bu görüþ sahiplerine göre, özürsüz yere orucun bozulmasý mekruhtur.

Ýma m-ý Azam ve Ýmam Mâlik'e göre, nafile oruca baþlayan bir kim­senin orucu tamamlamasý gerekir. Özürsüz yere orucunu açmasý caiz de­ðildir. Bunlar "Amellerinizi bozmayýnýz"[522] mânâsýndaki âyete dayanýrlar. Bu görüþ sahiplerine göre, bir kimse özrü olmadýðý halde baþladýðý nafile orucu bozarsa, günahkâr olur ve kendisine kaza icab eder. Bir özürden dolayý bozarsa, günahkâr olmasa da Ebu Hanifeye göre kaza icâb eder. Mâlikilere göre kaza da gerekmez. Hanefilerin bu konudaki delilleri Ebû Dâvud, Tirmizî ve Malik'in Hz. Aiþe (r.anha)'den rivayet ettikleri þu ha­berdir: "Hâfsa ile ben oruçlu idik. Bize bir yemek getirildi ve ondan ye­dik. Sonra Peygamber (s.a.) geldi ve, "orucumuzu bozduk," dedik. Bu­nun üzerine Peygamber (s.a.); "onun yerine baþka bir gün kaza ediniz" buyurdu."

Hanefî âlimlerinden Münlekâ sahibi, Kemal b. Hümâm ve Tacü'þ-Þeri'a baþlanýlan nafile orucu özürsüz yere de olsa bozmanýn caiz olduðu görüþünü benimsemiþlerdir.[523]

[515] Hadis, Ebû Davud'a iki ayrý yoldan gelmiþtir. Bunlardan birisi: Muhammed b. Kesir, Süfyân, Talha b. Yahya diðeri de Osman b. Ebi Þeybe, Vekî', talha b. Yahya'dýr. Bu bölüm birinci kýsýmdaki zâtlarýn rivayetinde mevcut deðildir.

[516] Buharý, savm 21, 51; Müslim, siyam 169-170; Nesâî, sýyâm 67; Tirmizî, savm 34; Ýbn Mâce, siyam 26; Ahmed b. Hanbel, III, 188, 248; IV 95; VI, 207.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 9/390.

[517] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 9/391.

[518] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 9/392.

[519] Hadisin râvisi bizzat Ümmü Hâni'dir. Normal olarak onun "ben saðýnda idim" deme­si gerekirdi. Ama o ya kendinden hikâye ederek böyle söylemiþtir, ya da râvi kendi sözünü Ümmü Hânî'nin sözünün yerine koyarak hadisi mânâ olarak nakletmiþtir.

[520] Dârimî, savm 30, Ahmed b. Hanbel, VI, 424.

[521] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 9/392.

[522] Muhammed, (47), 33.

[523] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnlarý: 9/392-393.



radyobeyan