Hadleri kim tatbik eder ? By: sumeyye Date: 08 Aralýk 2011, 14:37:17
HAD'LERÝ KÝM TATBÝK EDER?
1251 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Dört þey Ulû'lemr'in (velâyet hakký olan kimsenin, valinin) hakkýdýr: Had cezalarýný tatbik etmek, ganimetleri mücahidler arasýnda taksim etmek, Cum'a namazýný kýldýrmak ve zekâtý toplamak"(22) buyurduðu bilinmektedir. Ehl-i Sünnet'in müctehid imamlarý; had cezalarýný tatbik etme hakkýnýn "Ulû'lemr'e" ait olduðu hususunda ittifak etmiþlerdir. Bu husus "Akaid" kitaplarýnda ayrýca yer almýþtýr.(23) Hanefi fûkahasý: "Ulû'lemr'in (bey'at sebebiyle) mü'minler üzerindeki velâyeti mutlaktýr. Had'ler ise, Allahû Teâla (cc)'nýn hakký olarak farz kýlýnmýþtýr. Dolayýsýyla hadleri tatbik etmek; Ulû'lemr veya onun tayin ettiði kimseye ait bir görevdir"(24) hükmünde ittifak etmiþtir. Bu noktada "Ulû'lemr herhangi bir suç iþlerse nasýl cezalandýrýlacaktýr?" sualine cevap arýyalým: "Ulû'lemr'e hadd cezasý tatbik edilmez. Zira had'ler Allahû Teâla (cc)'nýn hakkýdýr ve haddin tatbik edilmesiyle Ulû'lemr görevlidir. Baþkasýnýn bu hususta yetkisi yoktur. Ulû'lemr'e kýsas tatbik edilir ve mal ile cezalandýrýlýr. Çünkü kýsas ve malda (diyette) kulun hakký mevcuttur. Hak sahibi; ya Ulû'lemr'in temkini ile veya Ýslâm ordularýndan yardým talep ederek onu alýr."(25) Darû'l Ýslâm'da "mezalim" mahkemeleri; Ulû'lemr'in ve onun tayin ettiði kimselerin haksýz icraatlarýný takible görevlidir. Haddi gerektiren bir suç iþleyen Ulû'lemr'i, mü'minlerin azletme haklarý vardýr.
1252 Ýslâm ahkâmýnýn tatbik edilmediði beldelerde; insanlarý suça iten sebepler çeþitlidir. Mesela bir beldede; þarabýn üretimi ve tüketimi tamamen serbest býrakýlmýþ, hatta siyasi güçler tarafýndan içilmesi teþvik edilmiþse, o belde de insanlarýn "akýl emniyeti" tahrib edilmiþ demektir. Fûkaha; had cezalarýnýn tatbik edilmesi için, haddi gerektiren suçun "Darû'l Ýslâm'da" iþlenmiþ olmasýnýn þart olduðunda ittifak etmiþtir. Hz. Mekhûl (rha)'den rivayet edilen bir Hadis-i Þerif'te Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Darû'l Harb'te had cezalarý tatbik edilmez"(26) buyurduðu bilinmektedir. Küffarýn istilasý altýnda olan beldelerde had cezalarý tatbik edilemez. Zira küfür ahkamýnýn tatbikiyle birlikte o beldedeki mü'minler; din, can, akýl, nesil ve mal emniyetlerini kaybetmiþlerdir. Bir belde de mü'minlerin nüfus oraný % 99, kâfirlerin oraný % 1 olsa; had cezalarý tatbik edilmediði süre içerisinde o belde "Darû'l Harb'tir", Zira Had cezalarý; Allahû Teâla (cc)'nýn hakký olarak, mütevatir nasslarla farz kýlýnmýþtýr. O belde de; % 99 gibi çoðunluðu teþkil eden müslümanlar; kâfirlerden (küfür ahkâmýný tatbik eden hükümetlerden ve ordulardan) çekindikleri için had cezalarýný uygulayamazlar, yoksa mütevatir nasslarý inkâr ettikleri için deðil!.. Bu durumda o beldede; hakimiyet ve emniyet kâfirlerin, esaret ve korku ise müslümanlarýn üzerinedir, her ne kadar nüfusun çoðunluðunu müslümanlar teþkil etse dahi, orasý Darû'l Harb olur.(27) Sonuç olarak; bir Ýslâm beldesi küffarýn istilasýna uðrar uðramaz "Darû'l Harb'e" dönüþmez. Ancak o belde, küfür ahkâmý tatbik edilmeye baþlandýðý zaman; hakimiyet ve emniyet kâfirlerin olacaðý için "Darû'l Harbe" dönüþmüþ olur. Bu durumda bütün mü'minler üzerine cihad "Farz-ý Ayn" olan bir ibadet haline gelir!.. Týpký namaz gibi. Küfür ahkâmýný icra eden müstevli kâfirlerle cihad etmeyen müslüman, týpký namazý terkeden gibi fasýktýr.
1253 Had cezalarýnýn tatbik edilmesi; mü'minlerin kalblerinde ortaya çýkabilecek kin ve intikam ateþlerini söndürür. Ayrýca insanlarýn Allahû Teâla (cc)'nýn hukukuna riayetini saðlar. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kim suçlardan birini irtikap eder de, onun cezasýna çarptýrýlýrsa, bu onun keffaretidir"(28) buyurduðu bilinmektedir. Dolayýsýyla Had cezalarý sebebiyle; hem Ulû'lemr, (tatbik etme açýsýndan), hem de mü'minler (teslim olma açýsýndan) imtihan olunmaktadýrlar.
(22) Siracüddin Ebû Hafs Ömer El Gaznevi-El Gurretü'l Münife-Kahire: 1950 Sh: 168. Ayrýca Ýbn-i Hümam-Fethû'l Kadir-Beyrut: 1316 C: 4, Sh: 129.
(23) Daha önce bu konu üzerinde durmuþtuk. Bakýnýz madde: 215, 216, 217.
(24) Ýmam-ý Merginani-El Hidaye Þerhû Bidayetü'l Mübtedi-Kahire: 1965 C: 2, Sh: 198. Ayrýca Þeyh Nizamüddin ve Heyet-El Feteva-ý Hindiyye-Beyrut: 1400 2, Sh: 146-147, Molla Hüsrev-Dürerû'l Hükkam fi Þerhi Gureri'l Ahkam-Ýst: 1307 C: 2, Sh: 67 (Not: Ýmam-ý Þafii (rha) köle üzerinde efendisinin velayetini esas alarak, efendi kölesine hadda cezasýný tatbik edebilir hükmünü beyan etmiþtir. Hanefi fûkahasý, Ulû'lemr'in izni olmadan, efendi kölesine hadd uygulayamaz" hükmünde müttefiktir.) (25) Ýbn-i Hümam-Fethûl Kadir-Beyrut: 1316 C: 4, Sh: 160.
(26) Ýmam-ý Serahsi-El Mebsut-Beyrut: ty C: 9, Sh: 99-100. Ayrýca Ýmam-ý Merginani-A.g.e. C: 2, Sh: 103, Ýbn-i Hümam-A.g.e. C: 4, Sh: 153.
(27) Ýmam-ý Kasani-El Bedaiû's Senai-Beyrut: 1974 C: 7, Sh: 131 (Not: Bu konu üzerinde daha önce durmuþtuk. Bakýnýz Madde: 734) (28) Sahih-i Buhari-Ýst: 1401 Çaðrý Yay. C: 8, Sh: 15. Ayrýca Sünen-i Darimi-K. Hudud: 21 C: 1, Sh: 578, Ahmed b. Hanbel-El Müsned- C: 1, Sh: 99- 159, Sahih-i Müslim-K. Hudud: 10 C: 2, Sh: 1333, Sünen-i Ýbn-i Mace, K. Hudud: 33 C: 2, Sh: 868.