Cehmiyye By: reyyan Date: 07 Aralýk 2011, 21:19:04
18. Cehmiyye
4721... Ebu Hureyre'den (rivayet edildiðine göre) Rasûlullah (s.a.) (þöyle) buyurmuþur:
"insanlar (Allah'ýn varlýðý hakkýnda) soru sormaya devam edecekler; hatta þu soru da sorulacak:
Yaratýklarý Allah yarattý. (Pekala) Allah'ý kim yarattý? Böyle bir soruyla karþýlaþan kimse, Ben Allah'a iman ettim, desin.”[514]
Açýklama
Cehmiyye, Cehm Ýbn Safvân'ýn kurduðu bir mezhebdir Cehni; Semerkantlý.katýksýz bir Cebriyecidir.
Fiillerin meydana gelmesinde insanýn hiçbir tesiri olmadýðým savunur. Merv civarýnda yayýlmýþ olan bir mezhebe göre Allah'ýn bazý sýfatlarýný kabul etmek mümkün deðildir. Allah'a, diridir (Hayy), bilicidir (Alim) denemez, zira o zaman Onu insanlara benzetmiþ oluruz. Halbuki Allah'ýn yaratýklarýna benzemesi imkansýzdýr. Ancak O'na yaratýcý (Halik), hayat verici (=muhyi) öldürücü (=mümit), yapýcý (= fail) gibi sýfatlar izafe edebiliriz. Görülüyor ki insanlarýn fiillerinin yaratýlýþý mevzuunda cebriyeci-lere benzeyen bu mezheb, Allah'ýn sýfatlan mevzuunda Mutezilelere benzemektedir.
Bu mezhebe göre, sonsuz olan bir hareket de düþünülemez. Bu sebeple týpký bu dünyanýn bir sonu olduðu gibi cennet ve cehennemin de bir sonu olmasý gerekil', insanlarýn bû' kýsmý cennete bir kýsmý da cehenneme girecekler burada bk süre kalacaklardýr. Fakat sonra her ikisi de yok olacaklardýr.
Bu sapýk görüþlerini Tirmizî'de kýsmen yaymaya muvaffak olan Cehm ibn Safvan, Emevilerin son zamanlarýnda Merv'de, Seleme Ýbn Ahvez tarafýndan katledilmiþtir.[515]
Cehmiyye'nin insan fiilleri konusundaki görüþlerine varýrken, çýkýþ noktasý kaza ve kader inancýný inkâr etme durumuna düþmekten kurtulma çabasýdýr. Fakat böyle bir çaba ile yola çýkarken, maalesef, Allah'a hem kullara fiil iþletme hem de onlarý mecburen yaptýklarý bu fiillerden dolayý sorumlu tutma gibi bir zulüm isnad etmekten kurtulamamýþlardýr.
Oysa hem kaza ve kaderi inkârdan kurtulmak, hem de Allah'a böyle bir zulüm isnadýndan kurtulmak için Ehl-i sünnetin yaptýðý gibi kaza ve kadere inanýp kulun kâsib, Allah'ýn da halik olduðunu kabul etmek gerekmektedir. Aksi takdirde bocalamaktan kurtulmak mümkün deðildir. Cehmiyye'nin Allah'ýn bazý sýfatlarým inkâr ederken diðer bir çýkýþ noktasý da, Allah'ý yaratýklara benzetmiþ olmaktan kurtulmaktýr. Fakat böyle bir yolu takibederkeýý Allah'ýn Kitap ve sünnet ile sabit olan sýfatlarýný inkâr etme durumuna düþmek, gerçekten büyük bir gaflet, cehalet ve basiretsizliktir. Bu hususta en isabetli hareket ehl-i sünnetin yaptýðý gibi Allah'ýn zatýnda, sýfatýnda ve fiillerinde hiç bir yaratýða benzemediðini ve tek olduðunu kabul etmektir. Her ne kadar mu'tezile, Allah'ýn sýfatlanýn kabul etmek, teaddüd-i kudemayý (yani, kadim ve ezelî varlýklarýn birden çok olmasýný) gerektir demiþlerse de kendilerine; "Hayat, ilim, semi gibi sýfatlar, aslýnda, masdardýrlar. Bu sebeple hariçte vücutlarý olmadýðý gibi, üç zamandan biliyle de ilgileri olmadýðýndan bunlarý kabul etmek teaddüd-i kudemayý gerektirmez." diye cevap verilmiþtir.
Metinde geçen "Yaratýklarý Allah yarattý" anlamýna gelen cümle Allah'ýn yaratma (=halk) sýfatýnýn varlýðýna açýkça delâlet ettiðinden bu hadis, Allah'ýn sýfatlarýný kabul eden ehl-i sünnetin lehine, bu sýfatlan inkâr eden Mu'tezile ve Cehmiyye'nin aleyhine bir delildir. Ýmam-ý NevevFnin açýklamasýna göre, bu hadis-i þerif kalbe gelen batýl fikirlere iltifat etmeyip, onlardan yüz çevirmenin ve onlardan kurtulmak için Allah'a sýðýnmanýn lüzumunu ifade etmektedir. 4732-4733 numaralý hadisler de Cehmiyye aleyhine olan delillerdendir.[516]
4722... Ebu Hureyre'nýn: "Ben Rasûlullah (s.a.)'ý (þöyle) buyururken iþittim" dediði (ve sözlerine devamla bir Önceki hadisin) bir benzerini zikrettiði rivayet edilmiþtir. Hz, Ebu Hureyre'nin bu rivayetine göre Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur:
"Size böyle (Allah'ý kim yarattý gibi) bir söz söyledikleri zaman (siz de) 'Allah birdir, hiçbir þeye muhtaç deðildir (fakat herþey var olabil^ mek ve varlýðýný devam ettirebilmek için ona muhtaçtýr) doðmamýþ, doðurmamýþtýr. Onun bir dengi de yoktur.' deyiniz.
(Muhatab olduðu böylesi batýl sözlere bu þekilde karþýlýk veren kimse bu hareketinden) sonra sol tarafýna üç defa tükürsün. Sonra da (eûzu billahi mine'þ þeytanirracim, diyerek) þeytandan (Allah'a) sýðýnsýn."[517]
Açýklama
Bu hadis-i þerif de bir öncekinin aynýsý olduðundan bir önceki hadis-i þerifteki hükümleri ihtiva ettiði gibi ayrýca "Allah'ý kim yarattý?" gibi küfür þaibesi taþýyan sorular karþýsýnda kalan mü'minlerin Ýhlas suresini ve manasýný hatýrlayýp muhatabýna bu surenin ihtiva ettiði inanç hükümleriyle de cevap verebileceðini hatýrlatmakta ve bu cevaptan sonra da üç defa soluna tükürüp: "Euzu billah-mineþþeytanirracîm" diyerek Allah'a sýðýnmasýný tavsiye etmektedir.
Üç defa sol tarafa tükürmenin hikmeti, þeytanýn insana bu gibi vesvese verebilmek için ona sol tarafýndan yaklaþmasý, bir baþka ifadeyle þeytanýn insanýn sol tarafýnda bulunmasýdýr.
Tükürdükten sonra þeytandan Allah'a sýðýnmanýn hikmeti ise, onun þerrinden kurtulmak için Allah'dan yardým istemektir.[518]
4723... Abdullah bin Abbas'dan (rivayet edilmiþtir); dedi ki: Ben Bat-hâ'da, aralarýnda Rasûlullah'ýn da bulunduðu bir cemaat içerisinde idim. O sýrada yanlarýndan bir bulut geçti de ona bak(maya baþ) ladýlar. (Derken Hz. Peygamber) "Bunun ismi nedir?" diye sordu, onlar da: "Sehap (=bulut)tur." dediler. "Müzn" de?" (der misiniz) diye sordu (Evet) dediler. "Anan da" (der misiniz)?" diye sordu. "Anan da (deriz), cevabýný verdiler.
(Ebû Davud der ki: Ben bu hadisi bana rivayet eden (þeyhimden) Anan {kelimesin)i pek iyice saðlam olarak tesbit edemedim.)
(Hz. Peygamber somlarýna devam ederek) "Yerle gök arasýndaki uzaklýðý biliyor musunuz?" dedi. "(Hayýr) bilmiyoruz, dediler. (Bunun üzerine): "Bu ikisi arasýndaki uzaklýk yetmiþbir, yetmiþ iki yahut da yetmiþ üç sene (lik) tir. Sonra (bu göðün) üstünde aynen bunun gibi bir gök daha vardýr." buyurdu. (Onun üstünde bir daha onun üstünde bir daha diyerek) nihayet yedi (kat) gök saydý ve: "Sonra yedincinin üstünde üstü ile altý arasý(ndaki mesafe) iki gök arasý kadar (olan) bir deniz vardýr. Sonra bu denizin üstünde sekiz dað keçisi (þeklinde sekiz melek) bulunmaktadýr. (Onlarýn her birinin) týrnaklarýyla diz kapaklarý arasý iki gök arasýndaki (mesafe) kadardýr. Sonra onlarýn sýrtlarýnda altý ile üstü arasý iki gök arasý kadar olan Arþ bulunmaktadýr. Sonra yüce Allah da onun üstündedir" (buyurdu)[519]
Açýklama
Sehab, müzn ve anan kelimeleri "bulut" anlamýna gejjr Ar§. tantj çatI tayan gibi anlamlara gelir.
Kur'an-ý Kerim ve hadislerde anlatýldýðýna göre arþ, yedi semanýn ve kürsinin üzerinde bulunur, bunlarýn hepsini kuþatýr. Kur'ân'da Allah'ýn Arþýn sahibi ve rabbi olduðu belirtilir. "Allah yüce Arþýn sahibidir."[520]
"Allah gökleri ve yeri altý günde yaratmýþ ve sonra onun emri Arþ üzerinde hükümran olmuþtur."[521]
"Alem yaratýlmadan önce O'nun Arþ'ý su üstünde idi."[522] "Allah Arþ üzerinde istiva etmiþ."[523] "O'nun emri ve hükmü Arþý kaplamýþtýr."[524]
Ehl-i sünnet alimleri Allah'ýn Arþ ve üzerine istiva etmesinden orada oturmasýnýn gerekmeyeceðini söyleyerek bu gibi ifadeleri müteþabih saymýþlar ve te'vili cihetine gitmiþlerdir. Buna göre Arþ, Allah'ýn mutlak hüküm verme ve yürütme gücünün ifadesidir. Arþ, Allah'ýn kudret ve saltanatýnýn tecelli yeridir. Müteahhirin ulemâsý, "Allah Arþ üzerine istiva etti"[525] ayetinde Arþ ve istiva kelimelerini Allah'ýn þan ve uluhiyyetine yakýþýr bir þekilde te'vil ederken, selef ulemâsý, Arþ ve istivaya inanmakla yetinmiþler, hakkýnda bir tevile giriþmekten kaçýnýp mahiyyetlerinin bilgisini Allah'a havale etmiþlerdir.
Ýmam-i Malik'in kendisine "Allah Arþa istiva etti"[526] âyetindeki "istiva" kelimesini soran kimseye: "Ýstiva malumdur. Onun nasýl olduðu (keyfiyyeti) bilinmez. Buna dâir soru sormak bid'attir. Senin kötü bir insan olduðunu zannediyorum. Bunu benim yanýmdan çýkarýn"[527] karþýlýðýný vermesi selefin bu mevzudaki görüþünü çok güzel bir þekilde ortaya koymaktadýr.
Metinde geçen "yetmiþ bir veya yetmiþ iki ya da yetmiþ üç seneliktir" kelimeleri çokluk ifade ettiklerinden uzun süre çalýþmalar neticesinde göklerin Allah'ýn fethine izin verdiði kadarý fethedileceðine ancak bu fetihlerdeki süratin uzay gemilerinin gücü ve hýzý nisbetinde olacaðýna delalet etmektedir.
Ancak hiçbir ilmi geliþme kendi devrinin peygamberinin mucizelerini geçemeyeceðinden ilmî geliþmeler mucizelerin sýnýrýyla kayýtlýdýr.
Binaenaleyh feza fetihleri, hiç bir zaman Miraç olayý ile mukayese edilir hale gelemeyecektir. Bu hadis-i Þerif Allah'ýn Arþ üstünde olduðunu reddeden Cehmiyye mezhebi aleyhine bir delildir. Bab baþlýðý ile ilgili tarafý da burasýdýr.[528]
4724... (Bir önceki hadisin) manasý (yine) oradaki isnadla (baþka bir rivayet zinciriyle) Simâk'dan (da rivayet edilmiþtir).[529]
4725... Þu (4723 numaralý) uzun hadisin manasý (yine oradaki) isnatla (fakat farklý bir rivayet zinciriyle) Simâk'dan da (rivayet edilmiþtir).[530]
Açýklama
Bu hadislerle ilgili açýklama 4723 numaralý hadisin þerhinde geçmiþtir.[531]
4726... (Cübeyr Ýbn Muhammed Ýbn Cübeyr Ýbn Mut'im'in) dedesinden (Cübeyr Ýbn Mut'im'den) rivayet edilmiþtir, dedi ki: Hz. Peygamberin huzuruna bir çöl arabý gelip: "Ey Allah'ýn Rasulü, canlar son derece sýkýntýya girdi, çocuklar can verdi, mallar azaldý, hayvanlar helak oldu. Bizim için Allah'dan yaðmur iste. Biz (yaðmurumuzun yaðdýrýlmasý için) seni Allah'a þefaatçi kýlýyoruz. Allah'ý da sana þefaatçi kýlýyoruz" dedi. Rasûlullah (s.a.) de! "Vay, yazýk sana! Sen ne dediðini biliyor musun?" buyurdu. Sonra: "Sübhanallah" dedi ve "sübhanallah" demeye devam etti. Nihayet (Hz. Peygamberin öfkesinin, gazab-ý ilahinin nüzulüne sebep olabileceðinden endiþe edildiði için) bu (öfkeden duyulan endiþenin izleri orada bulunan) sahabilerinin yüzünde de belirmeye baþladý. Sonra (tekrar): "vay sana!: (þunu iyi bil ki) Allah yarattýklarýndan hiçbirisi için aracý kýlýnamaz. Allah'ýn þaný bundan yücedir. Vay sana! Sen Allah kimdir biliyor musun? Onun Arþý semâvâtý üzerinde þu þekildedir" buyurdu ve parmak (lanyla) la (el boþluðu) üzerinde kubbe gibi bir þekil yaptý ve: "Muhakkak ki Arþ Allah'(in azametin) den (dolayý) semerin süvarifnin aðýrhðýn)dan (dolayý) gýcýrdadýðý gibi gýcýrdar" buyurdu. Ýbn Beþþar bu hadisi "Allah Arþýnýn üstündedir Arþý da göklerinin üstündedir"diye rivayet etti (ve sonra hadisin geri kalan kýsmýný) nakletti.
Abdulla'Iâ, Ýbnu'l Müsennâ ve Ýbn Beþþâr; "Ya'kub b. Utbe ile Cubeyr b. Muhammed b. Cûbeyr'den, o babasýndan, o dedesinden" diyerek ayný hadisi naklettiler.
(Ebû Dâvûd dedi ki): Hadisin Ahmed b. Said'in isnadý (ile gelen rivayeti) sahih olandýr. Aralarýnda Yahya h. Main ile Ali b. el-Medîm nin de bulunduðu bir topluluk, bu hususta ona muvafakat etmiþlerdir. Ayrýca bir baþka topluluk, bunu, -yine Ahmed'in dediði þekilde- "Ýbn Ýshak'tan" (diyerek) rivayet etmiþlerdir. Bana ulaþtýðýna göre, Ahdula'lâ, Ýbnu 'l-Müsennâ ile Ýbn Beþþâr'in semalan (hocalarýndan hadis dinlemeleri) ayný nüshadan imiþ.[532]
Açýklama
Hadis-i þerif, Hz. Peygamberin yüzü suyu hürmeti- ne Allah’dan bir þey istemenin caiz olduðunu, fakat kullardan bir þey istemek için Allah'ý aracý kýlmaya kalkmanýn haram olduðunu ifade etmektedir.
Nitekim Hanefi ulemasýndan el-MevsýIî de bu mevzuda þöyle diyor: "Allah'tan, baþkalarý hakký için istekte bulunmak, dua etmek mekruhtur. Çünkü hiçbir yaratýðýn Allah üzerinde hakký yoktur. Allah'dan ancak Allah hakký için istenir.[533] Fakat salih bir kulu aracý kýlarak Allah'dan onun yüzüsuyu hürmetine bir þey istemek böyle deðildir. Ehl-i sünnet ulemasýnýn bu mevzudaki görüþü þöyledir: Allah'dan istenecek bir þeyin ölü veya diri bir kimseden istenmesi caiz deðildir. Fakat hakkýnda Hüsn-ü zan beslenen, salih bilinen diri veya ölü bir kimseyi aracý kýlarak Allah'a yalvarmak, ondan arzularýn ihsanýný dinlemek, bunun için peygamberlerin ve salih kullarýn kabirlerini ziyaret etmek caizdir. Ayrýca bu ziyaretten manevi feyiz ve bereket de hasýl olur.
Cumhuru ulemânýn bu konudaki delillerini þöylece özetlemek mümkündür:
1- "Ey iman edenler! Allah'a karþý vazifelerinize dikkat edin ve ona yaklaþmanýn yolunu arayýn..." (el-Mâide, 5/35) âyetinde geçen "vesile", Allah'a yaklaþma çare ve vasýtasý" manasýnda olup tevessüle de þamildir. Muhaliflere göre vesile" den maksad kulun ibadetleri hayýrlarý iman ve ahlakýdýr.
2- Buharinin rivayetine göre Hz. Ömer, bir kuraklýk ve kýtlýk yýlýnda yaðmur duasý yaparken Hz. Abbas'ý vasýta kýlmýþ ve þöyle dua etmiþtir: "Allah'ým, biz peygamberimizi sana vasýta kýlýyorduk (onunla tevessül ediyorduk) da bize yaðmur veriyordun; þimdi de peygamberimizin amcasýný sana vesile kýlýyoruz, bize yaðmur ver." Bu dua üzerine yaðmur yaðmýþtýr.[534]
Muhalifler bu hadisi kabul ediyor ve: "hayatýnda Hz. Peygamber ile gene saðlýklarýnda Ehl-i Beyti ile tevessül caizdir, diyorlar."
3- Hz. Ömer'in hilafeti devrinde Malik b. Iyaz (ed-Dâr) Rasûlullah'm kabrine gelmiþ ve: "Ya Rasûlullah ümmetin mahvoluyor onlar için Allah'tan yaðmur iste" demiþtir.
4- Osman b. Huneyf kendisine Rasûlullah'm öðrettiði bir duada þöyle demiþtir. "Allanýn rahmet peygamberi senin peygamberin Muhammed ile sana yöneliyor ve istiyorum..."[535]
5- Fatýma bint Esed hadisinde bizzat Rasûlullah: "Peygamberin hakký için" demiþti.[536]
Bütün bu ve benzeri nasslar hayatta ve vefattan sonra peygamberler ve salih kiþiler ile tevessülün caiz olduðuna delâlet etmektedir.
Kevserî, bu naklî deliller dýþýnda Allame Teftazani (v. 793/1391), Fahrüddin er-Razi (v.606/1209) ve Seyyid Þerif el-Cürcani (v.816/1413)nin eserlerinden tevessülün cevazýna, enbiya ve evliyanýn kabirlerini ziyaretten maddi manevi bir takým faydalar hasýl olmasýnýn mümkün ve vaki olduðuna dair ifadeler nakletmiþtir.
Muhaliflere göre nakledilen hadislerin bir kýsmý zayýftýr, diðerleri ise münakaþa mevzuu ile alakalý deðildir.
Netice:
Ýbn Teymiyye biraz da muasýrlarýnýn davranýþlarý sebebiyle bu meselede ifrata düþmüþtür.
Tevhid inancýný korumak gibi iyi ve yüce bir niyyeti vardýr. Bununla me'cur olabilir.
Onun karþýsýndakiler de zaman zaman sert davranmýþlar, neticede Ýslamýn men ettiði tefrika doðmuþtur. Þu çizgide birleþmek mümkündür.
"Ölüler ile tevessülün lüzum ve zaruretine dair bir nass yoktur. Bunu inkâr eden ehl-i sünnet camiasýndan çýkmaz.
Allah'a ortak koþmadan, onun sevdiði bilinen veya zannedilen, ölü yahut diri bir kul vasýta kýlýnarak Allah'a dua etmek manasýnda bir tevessülü meneden nass da yoktur; þu halde bunu yapanlar da kýnanamaz.
Bu meseleyi bir tefrika mevzuu yapmak ise kýnanmasý gereken davranýþlarýn içinde yer alýr.[537]
Hattabî'nin dediði gibi Allah'ýn Arþ üzerinde bulunduðunu söylemek zahiren Allah'a mekân ve keyfiyet isnat etmekse de, aslýnda Hz. Peygamberin sözüyle ve parmaklarýyla yaptýðý kubbe þekliyle maksadý, Allah'ýn kudret ve saltanatýnýn azametini biraz olsun bedeviye anlatabilmek. Çünkü mücerred kavramlarla ona böyle muðlak bir meseleyi kavratmak mümkün deðildir. Arþ kelimesinin ifade ettiði manalarý 4723 numaralý hadisin þerhinde açýkladýðýmýz için burada tekrara lüzum görmüyoruz.
Bu hadis, Allah'ýn saltanatýnýn Arþ üzerinde tecelli ettiðini inkâr eden Cehmiyye aleyhine bir delildir.[538]
4727... Cabir Ýbn Abdullah'dan (rivayet edildiðine göre) Peygamber (s.a.) þöyle buyurmuþtur: "Yüce Allah'ýn Arþý taþýyan meleklerinden birini anlatmam için bana izin verildi. (Bu meleklerden birinin) kulak memesi ile omuzu arasýndaki mesafe) yediyüz senelik bîr yoldur."[539]
Açýklama
Diðer bir haberde açýklandýðý üzere hadis-i þerifte bahsedilen yediyüz yýllýk mesafe, rahvan atla yapýlan bir yolculukla bu kadar süren bir mesafedir.
Fakat "yediyüz yýl" kelimesinden maksat, bu rakamýn ifade ettiði malum miktar deðildir, çokluktur. Bu hadis-i þerif, Allah'ýn saltanatýnýn keyfiyeti bizce meçhul olan bir Arþ üstünde tecelli ettiðini söyleyen ehl-i sünnet ulemasýnýn lehine, bunu inkâr eden Cehmiyye'nin aleyhine bir delildir. Hadisin bab baþlýðýyla ilgili yönü de burasýdýr.[540]
4728... Ebu Hureyre'nin azatlý kölesi Ebu Yunus Süleym Ýbn Cübeyr dedi ki: Ben Ebu Hureyre'yi þu: "Þüphesiz ki Allah size emanetleri ehline vermenizi emreder..."[541] ayetini, yüce Allah'ýn (bu ayetin sonunda yer alan) Semîan (=iþitici) Basîran (=görücü) sözüne kadar okurken gördüm. (Ayeti bitirince Hz. Ebu Hureyre): "Ben Rasûlullah (s.a.)'ý baþ parmaðýný kulaðýnýn üzerine, onu takibeden (þehadet parmaðýný) da gözünün üzerine koyarken gördüm. Yani Ben Rasûlullah (bu) iki parmaðýný (gözü ve kulaðý üzerine) koyarak bu ayeti okurken gördüm." dedi. Ýbn Yûnus, el Mükri(nin þöyle) dediðini söyledi:
Hz. Peygamber sözü geçen parmaklarýný bu þekilde gözünün ve kulaðýnýn üzerine koyarken:
"Allah iþitici ve görücüdür"
"Allah için iþitme ve görme (sýfatlarý) vardýr" demek istemiþtir.
Ehu Davud der ki: Bu hadis Cehmiyye fýrkasýný (n Allah'ýn sýfatlarý mevzuundaki görüþünü) reddetmektedir.[542]
Açýklama
Hattabi (r.a.) bu hadisle ilgili olarak yaptýðý açýklamada þöyle diyor: "Hz. Peygamberin, metinde zikredilen âyet-i kerimede geçen es-Semî ve el-Basîr kelimelerim okurken parmaðýnýn birini gözünün, diðerini de kulaðýnýn üzerine koymaktan maksadý, Cenab-ý vacibü'l-viicud hazretlerine göz ve kulak isnad etmek deðil, ona iþitme ve görme sýfatlarýný isnad etmektir. Çünkü göz ve kulak, mahdud bir organdýr. Cenab-ý hak ise görmek ve iþitmek için böyle organlara muhtaç deðildir ve yaratýklara mahsus böylesi organlarla muttasýf olmaktan, onlara benzemekten münezzehtir. Nitekim Cenab-ý Zülcelal hazretleri zat-ý bârisini: "O'nun (Hak Teâlâ'nýn) benzeri yoktur. O herþeyi iþiticidir ve görücüdür."[543] mealindeki sözleriyle tavsif etmiþtir.
Ancak bazý ilim adamlarý ".... murakabem altýnda yetiþtirilmen için..."[544] ve: "Öyle ki muhafazamýz altýnda akýp gidiyordu..."[545] ayet-i kerimelerini delil getirerek Allanü Teâlâ'nýn keyfiyyeti bizce meçhul gözü ve kulaðý olduðunu binaenaleyh, metinde geçen ayet-i kerimedeki göz ve kulak kelimelerini te'vil etmenin Kitaba ve sünnete aykýrý olduðunu ve selef-i salihinden hiç bir alimin bu ve benzeri ayetleri bu þekilde te'vile yeltenmediðini söylemiþlerdir.
Nitekim Ýmam-ý Ebu Hanife de bu gibi sýfatlarýn keyfiyyeti erini ilm-i ilahiye havale etmiþ ve onlarý tevile yanaþmamýþtýr.[546]
[514] Buharý, bedü'l - halk, II; Müslim, iman 212.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/521.
[515] Bk. Kutluay Doç. Dr. Yaþar, Tarihte ve Günümüzde Ýslam Mezhepleri 69; el-Mliel ve'n-Nihal I, 113: Ýbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, X, 16.
[516] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/521-522.
[517] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/522-523.
[518] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/523.
[519] Tirmîzî, tefsir e!-Hakka suresi; Ýbn Mace, mukaddime 13; Ahmed b. Hanbel, I, 206.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/523-524.
[520] Neml (7), 26.
[521] A'raf (7)54; Yunus (10), 3.
[522] Hud (l1).l7.
[523] Taha (20), 5.
[524] Secde (92), 24; Hadid (57), 4.
[525] Taha (20),5.
[526] Taha (20).5.
[527] Suyuti, Itkan, 11,6.
[528] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/524-525.
[529] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/526.
[530] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/526.
[531] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/526.
[532] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/526-528.
[533] Bak eI-Mevsýli, el-îhtiyar, IV, 164.
[534] Birbirini destekleyen rivayetler için Bk. Þevkanî, Neylu'l-Evtâr, IV, s. 8 vd.
[535] Beyhaki, Tirmizi, Ýbn Mace.
[536] Hâkim, Taberani, Heysemi.
[537] Bk. Karaman Hayreddin, Ýslam'ýn Iþýðýnda Günün Meseleleri, I, 101-104.
[538] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/528-530.
[539] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/530.
[540] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/530.
[541] Nisa (4), 58.
[542] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/531.
[543] Þûra (42), 11.
[544] Tâha (20), 39.
[545] Kamer (54) 14.
[546] Bk. Aliyyü'1-Kari, Þerhu Fýkhi'l-Ekber, 33.
Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Þerhi, Þamil Yayýnevi: 15/531-532.