Devlet memuriyeti By: sumeyye Date: 06 Aralýk 2011, 15:56:23
DEVLET MEMURÝYETÝ
1545 Yeryüzünde ilk insan cemaati; Hz. Adem (as) ve çocuklarýndan teþekkül etmiþtir. Kendi aralarýndaki iliþkilerde; Allahû Teâla (cc)'nýn indirdiði hükümlere tabi olmuþlardýr. Esasen bütün peygamberler insanlarý Allahû Teâla (cc)'ya ibadet etmeye ve Taðut'a kulluktan kaçýnmaya davet etmiþlerdir.(288) Ýnsanlar arasýndaki bütün iliþkiler; Allahû Teâla (cc)'nýn hükmüne göre düzenlenmek mecburiyetindedir. Nitekim Kur'an-ý Kerim'de: "- Ey Davud, biz seni yeryüzünde bir halife yaptýk. O halde insanlar arasýnda hak (ve adalet) le hükmet!.. Heva ve hevesine tabi olma ki; bu seni Allah yolundan saptýrýr. Þüphesiz Allah yolundan sapanlar için, hesap gününü unutmalarý sebebiyle þiddetli bir azab vardýr"(289) hükmü beyan buyurulmuþtur. Bu ayetin tefsirinde Ýbn-i Kesir: "Burada, insanlar arasýndaki iliþkileri düzenlemekle görevli amirlere (valilere); hak ile muamele etmeleri (Allahû Teâla (cc)'nýn hükümlerini dikkate alarak) adaletle hükmetmeleri, sýrat-ý müstakim'den sapmamalarý için aziz ve celil olan Allah'tan bir vasiyyet mevcuttur"(290) diyerek, hükmün umumi olduðuna dikkati çekmektedir.
1546 Kur'an-ý Kerim'de Resûl-i Ekrem (sav)'e hitaben: "(Ve þu emri indirdik) Ýnsanlar arasýnda, Allah'ýn indirdiði hükümlerle hükmet!.. Sakýn onlarýn (insanlarýn) heva ve heveslerine uyma"(291) hükmü beyan buyurulmuþtur. Dikkat edilirse emir kat'idir. Ýnsanlarýn; Allahû Teâla (cc)'nýn indirdiði hükümleri bir kenara býrakarak, kendi akýllarýndan kaynaklanan hükümlere tabi olma haklarý yoktur. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Allahû Teâla (cc)'ya isyan hususunda mahlûka itaat yoktur"(292) buyurduðu bilinmektedir.
1547 Ýslâm dini; insanlarýn can, mal, nesil, akýl ve din emniyetlerini muhafaza etmeyi esas almýþtýr. Bunun için; siyasi teþkilat önemlidir. Müslümanlarýn irade beyaný sonucu (bey'atla); Ýslâmi hükümet teþekkül eder. Emir sahiplerinin; ilim, takva ve hesap günü þuuru bulunan ehliyet sahibi kimseleri me'mur tayin etmeleri esastýr. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Emanet, ehliyetsiz kiþilere verildi mi!.. Artýk kýyametin kopmasýný bekle"(293) uyarýsý oldukça önemlidir.
1548 Memuriyet için aday gösterilen kimse; o makama gelmek için hýrslý olmamalýdýr. Eðer böyle bir iþtiyak sözkonusu ise, sünnete uyarak onu tayin etmemek esastýr. Zira Resûl-i Ekrem (sav): "- Vallahi biz bu iþe, onu isteyeni tayin etmeyeceðimiz gibi, ona (o makama) hýrs gösteren birini de tayin etmeyiz"(294) buyurmuþtur.
1549 Bir makama getirilen kimse; o makamýn kendisine saðladýðý imkân sebebiyle müslümanlar arasýnda ayrým yapmamalýdýr. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Mü'minleri birbirine karþý merhamette, sevgide ve yardýmda bir vücud gibi görürsün. Bir organ hastalanýnca; vücûdun diðer organlarý hasta organýn çektiði acýya uykusuz kalarak, hararetle ortak olurlar"(295) þeklindeki tarifi meseleyi kavramamýzý kolaylaþtýrmaktadýr. Ýslâmi hükümetin temel hedefi yeryüzünde adaletin saðlanmasýdýr. Ýmam-ý Þafii (rha): "Adaletten murad; Allahû Teâla (cc)'nýn emrine uygun þekilde amelde bulunmaktýr"(296) hükmünü beyan etmektedir. Malum olduðu üzere; adaletin zýddý zulümdür. Mü'minlerin adaletten ayrýlmamasý farzdýr.
1550 Kur'an-ý Kerim'de: "Bir de zulmedenlere meyletmeyin. Sonra size ateþ dokunur. Zaten sizin Allah'dan baþka yardýmcýlarýnýz yoktur. Sonra (zalimlere meylettiðiniz için) Allah'dan da yardým göremezsiniz"(297) hükmü beyan buyurulmutur. Müfessirler Ayet-i Kerime'de geçen ("Velâ terkenû") rukun kökünden gelen fiile deðiþik manalar vermiþlerdir. Genel olarak; bir þeye dayanýp güvenmek, meyletmek, zulüm ve haksýzlýk iþleyenlere karþý ses çýkarmayýp, dalkavukluk etmek üzerinde durulmuþtur.(298) Ýmam-ý Gazali: "Zalimlere dua etmek helal deðildir. Ancak "Allah seni ýslah etsin, hayýrlý iþler yapmaya muvaffak kýlsýn, kendisine kulluk ve ibadet etmek suretiyle uzun ömürler versin" diyebilir. Fakat: "Sultaným, Allah sizi korusun, baþýmýzda daim etsin, bol nimetler ihsan etsin" gibi dualar caiz deðildir. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav): "Zalime; bekâsý için dua eden, yeryüzünde Allah'a isyan edilmesini seven kimsedir" buyurmuþtur. Þayet daha ileri giderek, kendisinde bulunmayan vasýflarla övmeye baþlarsa, yalancý, münafýk ve zalime ikram etmiþ olur ki, bunlarýn hepsi ayrý ayrý birer suçtur. Resûl-i Ekrem (sav): "Fâsýk övüldüðü zaman, Allahû Teâla (cc) muhakkak gadab eder" buyurmuþtur. Diðer hadiste: "Fâsýk olana ikram eden, açýkça Ýslâmiyeti yýkmaya cür'et etmiþtir" buyurulmuþtur. Süfyan-ý Sevri'ye sormuþlar: "Biz, zalimi, çölde susuzluktan ölüme mahkûm olmuþ görürsek, ona su verelim mi?" Süfyan: "- Vermeyin, býrakýn ölsün. Çünkü ona su verip onu hayata kavuþturmak, yapacaðý zulümde ona yardýmcý olmaktýr" dedi. Diðerleri ise, ölmeyecek kadar su verilir. Baþka hiçbir surette tarafýna bakýlmaz demiþlerdir"(299) hükmünü beyan etmektedir.
1551 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Benden sonra bir takým emirler olacaktýr. Kim onlarýn yalanlarýný tasdik eder, yaptýklarý zulümde kendilerine yardýmcý olursa benden deðildir. Ben de onlardan deðilim. O kimse benim havzýmýn etrafýna yaklaþamayacaktýr. Kim onlarýn yalanlarýný tasdik etmez, zulümlerinde onlara yardým etmezse, bendendir. Ben de onunla beraberim. Ve o kimse havzýmýn kenarýnda bana ulaþacaktýr"(300) buyurduðu bilinmektedir. Zalim yönetimlerden; kadýlýk, amillik, memurluk ve iþçilik gibi görevler alýnýr mý? sualine cevap arýyalým. Ýmam-ý Gazali; görev almak bir tarafa, zalim sultanlarýn memurlarýyla iliþkinin dahi caiz olmayacaðýný izah etmektedir. Nitekim: "Zalim sultanlarýn kadýlarý, valileri ve diðer memurlarý ile yapýlan muamele, aynen kendileriyle yapýlan muamele gibi olup, belki daha da aðýr bir haramdýr. Kadýlara gelince: Onlar, sultanlarýn haram olduðu bilinen mallarýný alýr ve bunlarý biriktirirler. Ulema kýlýðýna girdikleri için, insanlar onlara aldanýr. Kadýlar, sultanlarla ihtilat (iç-içe girmek, karýþmak) eder, mallarýndan alýr. Ýnsan tabiatý, yaratýlýþ itibariyle haþmet ve mevki sahiplerine heves eder ve onlar gibi olmayý arzu eder. Ýnsanlarýn onlara baðlanmalarýnýn sebeb ve hikmeti budur. Ýþçi ve hizmetçilerine gelince: Zaten bunlarýn kazançlarý; efendilerine dayanarak, vurgunculuktan baþka birþey deðildir"(301) hükmünü zikretmektedir.
1552 Fûkaha'dan bir kýsmý; "Devlet memuru (kadý, amil, vs.) "Ecir-i Has" hükmündedir. Bir akid sonucu; malum olan bir menfaati, belli bir ücret karþýlýðýnda satmýþtýr. Akid meþru olduðu süre içerisinde aldýðý ücret helaldir. Kaldý ki zalim sultanýn "ýslah edilmesi" veya en azýndan "zulmünün ortadan kaldýrýlabilmesi" için, ehliyetli kimselerin görev almasý gerekir" kanaatindedir.
1553 Kur'an-ý Kerim'de: "Aranýzda (birbirinizin) mallarýnýzý haksýz sebeblerle yemeyin ve kendiniz bilip dururken insanlarýn mallarýndan bir kýsmý günah (ý mucip yollar) la yemeniz için, o mallarý hakimlere aktarmayýnýz"(302) hükmü beyan buyurulmuþtur. Günahý mücip yollardan kasýd; yalancý þahidlik, yalan yere yemin ve rüþvettir. "Ve tûdlu biha ile'l hûkkami" kavl-i keriminden maksad; mallarýnýzý hüküm sahiplerine rüþvet vermek suretiyle kaptýrmayýnýz demektir.(303) Resûlullah (sav) bir Hadis-i Þeriflerinde: "Amirin hediye almasý haram, hakimin rüþvet kabul etmesi ise küfre yakýn bir günahtýr" buyurmuþtur. Ýslâmi bir yönetimde; amir durumunda olan kimsenin hediye almasý (veya onlara hediye vermek) ihanettir.
1554 Resûl-i Ekrem (sav), Esed oðullarýndan Ýbn-û Utbiyye adýnda birisini, zekât toplamakla (amil) görevlendirmiþti. O vazifesini ifâ edip dönünce Resûlullah (sav)'â: "- Þunlar size verilenler. Bunlar da bana hediye edilenlerdir" dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav) minbere çýktý ve Allahû Teâla (cc)'ya hamd-ü senadan sonra: "- Þu amil olarak görevlendirdiklerimize ne oluyor ki, gelince "Bu sana ait olanlar, bunlar da benimkiler" diyorlar. Acaba onlara kendi babalarýnýn evlerinde oturduklarý zaman da hediye veriliyor mu, yoksa hayýr mý? Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin olsun ki, kim bu þekilde (hediye adý altýnda) herhangi birþey alýrsa, kýyamet gününde onu (aldýðý þeyi) boynunda asýlý olarak taþýr.."(304) buyurdu ve görevlilerin hediye almasýný yasakladý.
1555 Bir Hadisi Kudsi'de: "Kullarýma iþkence etmeyiniz"(305) emri verilmiþtir. Hz. Ömer (ra) halka irad ettiði bir hutbede: "- Ben memurlarýmý sizleri dövmeleri ve haksýz yere mallarýnýzý almalarý için göndermedim. Ben size onlarý ancak dininizi öðretmeleri ve Hz. Peygamber (sav)'in sünnetini ta'lim ettirmeleri için gönderdim"(306) buyurmuþtur. Hanefi fûkahasý; dayak, tehdit ve iþkence sonucu, herhangi bir suçu itiraf eden kimsenin; bu itirafýnýn ikrar olarak kabul edilemeyeceðinde müttefiktir.(307) Hz. Aiþe (r. anha)'den rivayet edilen bir Hadis-i Þerif'te; Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kim ümmetime ait bir iþin baþýna geçer de onlara güçlük çýkarýrsa, sen de onlara güçlük çýkar. Kim ümmetimden bir iþin baþýna geçer ve onlara karþý yumuþaklýk ve merhametle muamele ederse, sen de onlara merhametle muamele et"(308) þeklinde dua ettiði belirtilmektedir. Yine halka zulmeden þurta (emniyet) görevlileriyle ilgili olarak; "(Zalim) Polislere: "Elinizdeki kamçýyý atýn ve cehenneme girin" denir"(309) Hadis-i Þerifi, Hz. Enes (ra)'den rivayet edilmiþtir.
1556 Ýslâmi hükümet; bir hizmet akdi ile görevlendirdiði kimselerin ihtiyaçlarýný karþýlamak durumundadýr. Müstevrid b. Þeddad (ra)'dan; Peygamber (sav) þöyle buyurmuþtur: "Kim bizim amirimiz olursa evlensin, hizmetçisi yoksa hizmetçi alsýn, meskeni yoksa mesken edinsin. Ebû Bekir (ra) der ki; Peygamber (sav)'in þöyle dediðini de söylediler: "- Kim bundan fazlasýný alýrsa ya haindir veya hýrsýzdýr."(310)
(288) Daha önce izah etmiþtik. Bakýnýz C: 1, Sh: 122. Madde: 254-255.
(289) Es Saad Sûresi: 26.
(290) Ýbn-i Kesir-Tefsirû'l Kur'an'il Azim-Beyrut: 1969 C: 4, Sh: 32.
(291) El Maide Sûresi: 49.
(292) Ýbn-i Kesir-A.g.e. C: 1, Sh: 518.
(293) Sahih-i Buhari-Ýst: 1401 Çaðrý Yay. C: 1, Sh: 21. K. El-ilm: 2.
(294) Sahih-ý Müslim-Ýst: 1401 Çaðrý Yay. C: 2, Sh: 1456 K. Ýmare: 3 Had: 14 (1733).
(295) Sahih-i Buhari-C: 7, Sh: 77-78. K. Edeb: 27.
(296) Ýmam-ý Þafii-Er Risale-Kahire: 1979 (2 Bsk) Sh: 25 Madde: 71
(297) Hûd Sûresi: 113.
(298) Mecmuatu't Tefasir-Ýst: 1979 Çaðrý Yay. C: 3, Sh: 367 (Gadý Beyzavi ve Haazin). Ayrýca Ýbn-i Kesir-Tefsirû'l Kur'an'il Azim-Beyrut: 1969 C: 2, Sh: 461.
(299) Ýmam-ý Gazali-Ýhyaû'ulûmid-Din-Ýst: 1975 Bedir Yay. C: 2, Sh: 357.
(300) Mansur Ali Nasýf-Tac Tercemesi-ist: 1973 Eser Yay. C: 3 Sh: 100 Hadis No: 168-Tirmizi, Nesai.
(301) Ýmam-ý Gazali-A.g.e. C: 2, Sh: 372.
(302) El Bakara Sûresi: 188.
(303) Ýmam-ý Kurtubi-El Camii Li Ahkami'l Kur'an-Kahire: 1967 C: 2, Sh: 341. Ayrýca Mehmed Vehbi Efendi-Hulâsat-ül Beyan-Ýst: 1966 C: 1, Sh: 323.
(304) Sahih-i Buhari-Ýst: 1401 Çaðrý Yay. C: 8, Sh: 114-115 K. Ahkam: 24.
(305) Ýmam Ahmed b. Hanbel-El Müsned-C: 4, Sh: 172. Ayýca Ýbn-i Hümam-Fethû'l Kadir-Beyrut: 1316, C: 3, Sh: 355.
(306) Ýmam-ý Yusuf-Kitabû'l Haraç-Ýst: 1973, Sh: 190.
(307) Ýmam-ý Serahsi-El Mebsut-Beyrut: ty C: 9, Sh: 184-185. Ayrýca Ýmam-ý Yusuf-A.g.e. Sh: 190.
(308) Mansur Ali Nasýf-Tac Tercemesi-Ýst: 1973, Eser Yay. C: 3, Sh: 97 Had. No: 149.
(309) Ýmam-ý Gazali-A.g.e. C: 2, Sh: 374.
(310) Mansur Ali Nasýf-A.g.e. C: 3, Sh: 160.