Emanet ve Ehliyet
Pages: 1
Haberleri tahkik etmek By: sumeyye Date: 04 Aralýk 2011, 16:47:20
HABERLERÝ TAHKÝK ETMEK

 
1784 Kur'ân-ý Kerîm'de: "Ey iman edenler!.. Eðer bir faasýk size bir haber getirirse onu tahkik edin. (yoksa) Bilmeyerek bir kavme sataþýrsýnýz da yaptýðýnýza piþman olursunuz"(316) hükmü beyan buyurulmuþtur. Ýmam-ý Ahmed (rha) Haris b. Dýrar El Huzai'den þöyle rivayet eder: "Resûlullah (sav)'a gittim. Beni Ýslâm'a dâvet etti. Onu da kabul ettim. Resûlullah (sav)'dan kavmime gidip onlarý Ýslâm'a dâvet için izin istedim. "Kavmimden Ýslâm'ý kabul edenlerin zekâtlarýný da toplarým. Siz bana bir elçi gönderirseniz, topladýðým zekâtý ona teslim ederim" dedim. Aramýzda gönderilecek elçinin vaktini tayin ettik!.. Haris; kavminden müslüman olanlarýn zekâtýný topladý. Tayin edilen vakitte elçiyi beklemeye baþladý. Resûlullah (sav) Velid b. Ukbe'yi Harise gönderdi. Velid; bir miktar gittikten sonra korkarak geri dönmüþ ve Resûlullah (sav)'e: "Haris zekâtý vermediði gibi beni de öldürmeye kalkýþtý" demiþti. Bunun üzerine Resûlullah (sav) Haris'in üzerine bir birlik gönderdi. Bu geliþmelerden haberi olmayan Haris; "Resûlullah (sav)'ýn hoþuna gitmeyen birþey yaptýðýný ve bu sebeble elçi gönderilmediðini zannederek, durumu kavmine iletti ve birlikte Resûl-i Ekrem (sav)'e gitmeye karar verdiler. Haris ve arkadaþlarý Medine yakýnlarýnda kendi üzerine gönderilen birlikle karþýlaþtý. Kendilerine nereye gittiklerini sorunca: "Senin için geliyoruz" dediler. Niçin geldiklerini sorunca: "Resûlullah (sav) sana Velid b. Ukbe'yi gönderdi. Zekatý vermediðin gibi onu öldürmeye kalkýþmýþsýn cevabýný verdiler. Haris: "Muhammed'i hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, kimseyi görmedim. Bana zekât için kimse gelmedi" dedi. Beraberce Resûl-i Ekrem (sav)'in huzuruna vardýlar. Resûlullah (sav): "Sen zekât vermediðin gibi, elçimi de öldürmeye kalkmýþsýn" dedi. Haris: "Hayýr ya Resûlullah! Seni hak peygamber olarak gönderen Allah (cc)'a andolsun ki; ne elçin geldi, ne de ben onu gördüm. Ben elçiniz gelmeyince; Allah (cc) ve Resûlu bana gazab ettiler diyerek korkumdan buraya geldim" dedi. Bunun üzerine: "Ey iman edenler!.. Eðer bir faasýk size bir haber getirirse, onu tahkik edin. (Yoksa) bilmeyerek..." ayeti nazil oldu.(317)

 

 1785 Fahrüddin-i Razi: "Müfessirlere göre bu âyet; Resûlullah (sav)'ýn Velid b. Ukbe'yi Ben-i Mustalýk'ýn zekâtýný almasý için göndermesi hadisesi üzerine nazil olmuþtur. Müfessirler bu görüþleriyle; bu ayet umumi olarak gelmiþtir fakat nazil oluþu Velid b. Ukbe hadisesine rastlamýþtýr demek istiyorlarsa doðrudur."(318) dedikten sonra; H. Velid b. Ukbe'nin kötü bir niyeti olmadýðýný beyan etmektedir. Esasen Âyet-i Kerîme'nin hükmü umumidir. Nitekim fukaha, faasýkýn þehadetini kabul etmemiþtir. Delilleri de bu Âyet-i Kerîme'dir. Ýmam-ý Kurtubi: "Faasýk olduðu kat'i olarak tespit olunan kimsenin haberleri geçersiz olur. Çünkü haber emânettir. Fýsk ise; onun iptalinin delilidir."(319) hükmünü zikreder. Ayný konuda Ýmam-ý Cessas: "Ayetteki "Tahkik Edin" ifadesi; faasýkýn þehadetinin kabul edilmesinin yasaklandýðýna delildir. Çünkü þehadet bildiðini haber vermekten ibarettir. Faasýkýn þehadeti kabul edilmediði gibi, diðer hususlardaki haberleri de kabul edilemez. Hülâsa; din ile ilgili herhangi bir mevzuda onun getireceði haber muteber deðildir"(320) buyurmuþtur. Ýbn-i Abidin, bu konuyla ilgili olarak þunlarý zikrediyor: "Faasýkýn haberi bilittifak kabul edilmez. Çünkü onun Diyanet babýndaki sözleri, yâni âdil kimselerden alýnmasý mümkün olan haber rivayeti gibi sözleri makbul deðildir. Ama suyun temizliði veya pisliði hususlarýndaki haberi, araþtýrýlarak kabul edilir. Zirâ böyle bir haberi verecek adil kimse bulmamak mümkündür. Tahavi'nin "Ýster adâletsiz olsun" sözü, hâli gizli manasýna yorulmuþtur. Nitekim Ýmam-ý Hasan'ýn rivayeti de öyledir. Zirâ adâletliden murad; adâleti sâbit olandýr. Hali; gizli olanda ise, sübût yoktur. Faasýklýðý meydanda olana gelince; bizim mezhebimizde ona cevaz veren yoktur"(321) Mâlum olduðu gibi günümüzde haberler; televizyon, radyo ve gazete gibi yayýn vasýtalarýyla kitlelere ulaþtýrýlmaktadýr. Bunlarýn mâhiyeti selim akýl sahipleri indinde meçhul deðildir. Bilhassa çýplak kadýn resimleriyle; kitlelerin ahlâkýný ifsada gayret eden yayýn organlarýnýn hiçbir  haberi delil teþkil etmez. Hepsi tahkike muhtaçtýr.

 

 1786 Kur'ân-ý Kerîm'de: "Eðer mü'minlerden iki zümre birbirleriyle döðüþürlerse aralarýný (bulup) barýþtýrýn. Eðer onlardan biri diðerine karþý hâlâ tecâvüz ediyorsa siz tecâvüz edenle Allah'ýn emrine dönünceye kadar savaþýn. Bunun neticesi eðer (Allah'ýn emrine) dönerse, artýk adâletle aralarýný (bulup) barýþtýrýn. (Her iþinizde) adâletle hareket edin. Allah þüphesiz âdil olanlarý sever"(322) hükmü beyan buyurulmuþtur. Buhari ve Müslim Usame b. Zeyd (ra)'den þöyle rivayet etmiþlerdir: "Resûlullah (sav) eþeðine binerek hastalanan Sa'd b. Ubabe (ra)'nin ziyaretine gitti. Yol güzergahýnda aralarýnda Abdullah b. Übey ile Abdullah b. Revaha (ra)'nýn bulunduðu bir cemaat oturuyordu. Abdullah b. Übey yüzünü abasýyla örterek: "Toz çýkarmayýn" dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Revaha (ra): "Resûlullah (sav)'ýn eþeðinin kokusu senden daha güzeldir" dedi. Her ikisinin akrabalarý arasýnda kavga çýktý. Bunun üzerine bu ayet nâzil oldu.(323) Ýmam-ý Þafii (rha): "Adâletten murad; Allahû Teâla (cc)'ýn emrine uygun þekilde amelde bulunmaktýr"(324) hükmünü zikreder. Dolayýsýyla mü'minlerin arasýný "Âdil" bir þekilde ýslah etmek gerekir.



 (316) El Hucurat Sûresi: 6.

 

 (317) Ýbn-i Kesir-Tefsirû'l Kur'an'il Aziym-Beyrut: 1969 C: 4, Sh: 209. Ayrýca Muhammed Ali Sabuni-Ahkam Tefsiri-Ýst: 1984 C: 2, Sh: 393-394.

 (318) M. Ali Sabuni-A.g.e. C: 2, Sh: 394.

 

 (319) Ýmam-ý Kurtubi-El Camii Li Ahkamû'l Kur'an-Kahire: 1967 C: 16, Sh: 316.

 (320) Ýmam-ý Cessas-El Ahkamû'l Kur'an-Beyrut: 1335 C: 3, Sh: 398.

 (321) Ýbn-i Abidin-Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar-Ýst: 1983 C: 4, Sh: 260.

 

 (322) El Hucurat Sûresi: 9.

 (323) Muhammed Ali Sabuni-Ahkam Tefsiri-Ýst: 1984 C: 2, Sh: 395.

 (324) Ýmam-ý Þafii-Er Risale-Kahire: 1979 Sh: 25, Madde: 71.



radyobeyan