Emanet ve Ehliyet
Pages: 1
Devletin tarifi ve mahiyeti By: sumeyye Date: 04 Aralýk 2011, 16:43:04
DEVLETÝN TARÝFÝ VE MÂHÝYETÝ

 

 1798 Ýnsanlarýn ortak ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý ve insanlýða faydalý olan iþlerin yapýlmasý; devletin "varlýk sebebi" olarak kabul edilmiþtir. Mesele bu açýdan ele alýndýðý zaman "Ýnsana Hizmet" hadisesi gündeme girer. Dolayýsýyla devleti þu þekilde tarif etmek mümkündür: "Ýnsanlarýn ortak ihtiyaçlarýndan doðan, birbirleriyle olan iliþkilerini sosyal sözleþme esaslarýna göre düzenleyen; bir ülke üzerindeki siyasi ve hukuki iktidarýn, müessese mahiyetindeki görünümüne devlet denilir"(25) tariften de anlaþýlacaðý üzere; devlet, müþahhas ve mücerred bir-çok unsurun bir araya gelmesi sonucu ortaya çýkar. Herþeyden önce; sýnýrlarý mâlum olan bir toprak parçasý (ülke) ve o ülke üzerine yerleþmiþ, insan cemaatine ihtiyaç vardýr. Bir devletin; siyâsi, iktisâdi, ictimâi çerçevesine ve iskeletini teþkil eden yazýlý-yazýsýz bütün hukuki ilkelerine anayasa adý verilir.(26) Genellikle insanlarýn ortak ihtiyaç ve iradelerini (Sosyal sözleþme esaslarýný) kabul ettikleri anayasalarýnda görmek mümkündür. Dolayýsýyla Allahû Teâla (cc)'ya iman eden ve O'na ibadeti esas alan insanlarýn; kendi aralarýndaki sosyal sözleþmeleri, Ýslâm dinine dayanýr. Nitekim Ýbn-i Hümam: "Mü'minlerin kendi içlerinden bir imam (devlet baþkaný, Ulû'lemr) seçmelerinin sebebi; Ýslâm dininin emirlerini hakký ile edâ etmektir"(27) diyerek, müslümanlarýn sosyal sözleþmelerinin mahiyetini ortaya koymaktadýr. Taðut'a kulluðu esas alan insanlar; sosyal sözleþmelerini, kuvvet dengelerine göre tesbite gayret ederler. Çünkü onlar; Allahû Teâla (cc) ve Resûlü (sav)'ne karþý isyan ederek, hevâ ve heveslerine kapýlmýþlardýr.

 

 1799 Filozoflar devletin fonksiyonlarý hususunda farklý görüþlere sahiptirler. Hatta bir kýsmý; devletin; egemen güçlerin, (diðer insanlara) hâkimiyetini saðlayan bir araç olduðu iddiasýndadýr. Genel olarak Aristo'dan bu yana devletin; teþri (kanun koyma), icra (kânunlarý tatbik etme) ve Yargý fonksiyonlarý üzerinde durulmuþtur. Devlet teþri fonksiyonu ile; kanunlar koymak, hukuk kaidelerini göstermek sûretiyle ferdlerin hareket ve münasebetlerini belirler. Böylece cemiyet belirli bir nizama kavuþur. Kaza (yargý) fonksiyonu ile; bu kanunlarý münasebetlere ve hadiselere tatbik ederek, kaidelere uygun olmayan davranýþlarý önler, hukuk nizamýný korur. Ýcra fonksiyonu ise; gerektiðinde kuvvet kullanarak, hukuk nizamýný korumak ve ortak ihtiyaçlarýn teminini saðlamak, faydalý ve iyi neticeler elde etmek þeklinde ele alýnmýþtýr.(28) Bugün Türkiye'de; teþri (kanun koyma) fonksiyonu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), icra ve idare fonksiyonunu; Cumhurbaþkaný baþta olmak üzere, Baþbakan, Bakanlar Kurulu ve devlet memurlarý, Kaza (Yargý) fonksiyonunu ise mahkemeler yerine getirmektedirler. Ancak devletin temel nizamlarýný tamamen veya kýsmen Ýslâm dinine uydurmak suçtur.(29) Bu sebeble; TBMM üyeleri, insanlardan aldýklarý yetkiye dayanarak, insanlar üzerine kanun koymak durumundadýrlar. Bazý müellifler; bunu "Çaðdaþ Uygarlýk" olarak nitelendirmektedirler. Halbuki hevâ ve heveslerini ilâh edinen insanlarýn kurduðu bir sistemdir.

 

 1800 Kur'ân-ý Kerîm'de: "Þüphesiz ki Allah size emânetleri ehline vermenizi, insanlar arasýnda hükmettiðiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder. Hakikat Allah bununla size ne güzel öðüt veriyor!. (Ýyi düþünün) Þüphe yok ki Allah (hükümlerinizi) hakký ile iþitici, (bütün yaptýklarýnýzý) hakký ile görücüdür"(30) hükmü beyan buyurulmuþtur. Bu Âyet-i Kerîme'nin "Mekke'nin Fethi" sýrasýnda indiði rivâyet edilmektedir. Resûl-i Ekrem (sav) fetihten hemen sonra Kabe'yi tavaf etmiþ, sonra içeri girmek istemiþtir. Kabe'nin anahtarý; atadan, dededen Hz. Osman b. Talha'ya intikâl eden bir emânet durumundadýr. Anahtarý peygamber (sav)'e vereceði sýrada Hz. Abbas (ra): "Bundan böyle anahtarýn kendisine emânet edilmesini, sýkâyet (hacýlara su verme) hakkýndan sonra, sidânet'in (Kabe'nin bekçiliðinin) de kendisinde olmasýný" arzu ettiðini beyan eder. Hz. Osman b. Talha (ra) bu teklif karþýsýnda anahtarý geri çeker, rahatsýz olduðu her halinden bellidir. Daha sonra Resûl-i Ekrem (sav)'e hitaben: "-Anahtarý, Allah'ýn emâneti olarak veriyorum" der. Resûlûllah (sav) Kabe'nin içine girerek putlarý temizler ve sonra Hz. Osman b. Talha (ra)'yý yanýna çaðýrarak: "Osman, iþte emânet olarak verdiðin anahtar. Bugün ahde vefa ve iyilik günüdür" buyurur. Kýsa bir süre sonra: "Þüphesiz ki Allah, size emânetleri ehline vermenizi, insanlar arasýnda hükmettiðiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder..." âyeti nâzil olur.(31) Bunun dýþýnda baþka rivayetler de vardýr. Ýslâm ûlemasý; ayetin hükmünün umumi olduðu hususunda ittifak etmiþtir. Esasen Resûl-i Ekrem (sav)'in Kabe'nin anahtarý amcasý Hz. Abbas'a deðil; o iþe daha ehil olan Hz. Osman b. Talha'ya vermesi de, bu ittifakýn bir delilidir. Ayrýca: "Ýþ ehil olmayanlarýn eline geçti mi, kýyâmeti gözetleyiniz"(32) Hadis-i Þerifi; her türlü emânetin mutlaka ehil olanlara teslimini tavsiye etmektedir. Bazý müfessirler, bu Âyet-i Kerîme'nin; emir sahipleri ve kadý'lar hakkýnda indiðini de rivayet etmiþlerdir.(33)

 

 1801 Müslümanlar; herhangi bir kavme kin duysalar dahi, hüküm verirken âdil olmak mecburiyetindedirler. Zirâ "Ýnsanlar arasýnda hükmettiðiniz zaman, Adâletle hükmetmenizi emreder" hükmü; herhangi bir tahsise manidir. Ayrýca bir baþka Âyet-i Kerîme'de: "Ey iman edenler!.. Allah için hakký ayakta tutan (hakim insan)lar, adâletle þâhidlik eden (kimse)ler olun. Bir kavme olan kininiz, sizin Adâletten ayrýlmanýza sebeb olmasýn. Adil davranýn. Zira (Adâletle muamele) takvaya en yakýn olandýr"(34) hükmü beyan buyurulmuþtur. Farklý dinlerden olan insanlar; mü'minlerin imamýna veya kadýsýna müracaat ettikleri zaman, onlar arasýnda da Adâletle hükmetmek farzdýr. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Allahû Teâla (cc) zulmetmeyen (Adil olan) hakimle beraberdir. Eðer zulme saparsa, onu kendi nefsinin eline býrakýr"(35) buyurduðu bilinmektedir. Bilindiði gibi zulüm; Adâletin zýddýdýr. Allahû Teâla (cc)'nýn; zalimleri sevmediði ve zulme razý olmadýðý kat'i nasslarla sabittir. Þimdi zulmün çeþitlerini kýsaca gündeme getirelim. Resûl-i Ekrem (sav): "Zulüm üç türlüdür. Bir zulüm var ki, Allah onu affetmez. Bir zulüm var ki, Allah onu affeder. bir zulüm de var ki, Allah onun mutlaka hesabýný sorar. Allahû Teâla (cc)'nýn affetmediði zulüm þirktir. Çünkü Allah "Þirk büyük bir zulümdür" (Lokman Sûresi: 31) buyurmuþtur. Allah'ýn affedeceði zulüm; kullarýn kendi nefislerine karþý iþledikleri zulümdür. Rabbleri ile kendileri arasýndaki iþlerde yaptýklarý hatadýr. Allah'ýn hiç býrakmayýp mutlaka hesap soracaðý zulüm ise; kullarýn birbirlerine karþý haksýzlýklarýdýr. Allah bunlarýn hesabýný sorar ve zâlimleri cezalandýrýr"(36) buyurarak, zulmün çeþitlerini ve sonuçlarýný izah etmiþtir.

 

 1802 Akaid kitaplarýnda müslümanlarýn ortak ihtiyaçlarý beyan edilirken "Müslümanlar için bir imama mutlak sûrette ihtiyaç vardýr. Dini hükümlerin uygulanmasý cezalarýn (Hadlerin) tatbiki, kafirlere karþý ülke sýnýrlarýnýn korunmasý, cihad için ordu teþkil edilmesi, sadakalarýn toplanmasý, zorbalarýn, soyguncularýn ve eþkiyalarýn zabt-u rapt altýna alýnýp kahredilmesi, Cum'a ve Bayram Namazlarýnýn edâ edilmesi, insanlar arasýnda ortaya çýkan ihtilâflarýn ortadan kaldýrýlmasý hukukun üzerine kâim olduðu þâhidliklerin kabulü, velileri bulunmayan (kimsesiz) çocuklarýn ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý, eðitilmesi, evlendirilmesi ve ganimet mallarýnýn taksimi gibi önemli meseleler imam (Devlet baþkaný, Ulû'lemr) sayesinde icra edilir"(37) hükmünde ittifak edilmiþtir.Bütün bunlarý; teþrii, teblið, icra ve kaza fonksiyonlarý içerisinde mütalaâ etmek mümkündür. Þimdi bu konu üzerinde duralým.




 (25) Not: Devletin varlýk sebebi ve mahiyeti esas alýnarak; tarif, tarafýmýzdan yapýlmýþtýr. Baþka þekilde tarif edenler de vardýr.

 (26) Ýslâmi Bilgiler Ansiklopedisi-Ýst:1981 Dergah Yay. C:1 Sh: 218.

 (27) Ýbn-i Hümam-Kitabû'l Müsayere-Ýst: 1979 Çaðrý Yay. Sh: 265.

   (28) Geniþ bilgi için/ Sýddýk Sami Onar-Ýdare Hukukunun Umumi Esaslarý-Ýst: 1952 C: 1 Sh: 1-3, Ayrýca H. Nail Kubalý-Anayasa Hukuku-Dersleri-Ýst: 1971 Sh: 53.

 (29) T.C. Anayasalarýnda ve o anayasalara dayanan kanunlarda "Devletin temel nizamlarýný tamamen veya kýsmen dine uydurmak" için propaganda yapmak, affedilmesi mümkün olmayan bir suç olarak nitelendirilmiþtir.

   (30) En Nisâ Sûresi: 58.

 (31) Ýbn-i Kesir-Tefsirû'l Kur'an'il Aziym-Beyrut: 1969 C: 1 Sh: 515.

 (32) Sahih-i Buhari-Ýst: 1401 Çaðrý Yay. C: 1 Sh: 21 K.Ýlm:

 (33) Ýbn-i kesir-A.g.e C: 1 Sh: 516.

   (34) El Maide Sûresi: 8.

 (35) Süneni Ýbn-i Mace-ist: 1401 C: 2 Sh: 775 K. Ahkam: 2 Had. NO: 2312, Ayrýca ibni Kesir-Tefsirû'l Kur'an'il Aziym-Beyrut: 1969 C: 1 Sh: 516.

 (36) Ýbn-i Kesir-A.g.e. C: 1 Sh: 508.

   (37) Muslihuddin M. Kesteli-Þerhi Akaidi'l Kesteli-Ýst: 1973 S. Bilici. Yay. Sh: 181-182 Ayrýca Teftazani-Þerhü'l Akaid-Ýst: 1980 Sh: 326 vd.



radyobeyan