Mihrimah Sultan Camii By: hafiza aise Date: 04 Aralýk 2011, 13:08:35
Üsküdar Ýskelesine Kanat Açan Þaheser Mihrimah Sultan Camii
Nisan 2008 31.SAYI
Kanuni Sultan Süleyman’ýn kýzý, bol hayýr sahibi Mihrimah Hatun, mühendis ve mimarlarýn þahý Mimar Sinan’a bir muhteþem yapý inþa ettirir. Üsküdar meydanýnda þaha kalkmýþ bu cami ne kadar asildir ki kendisinden bahsederken üç dev ismi de birlikte söyletir.
Üsküdar þahane bir manzaraya sahipse, bu güzel tablonun localarýndan en heybetlisi þüphesiz Mihrimah Sultan Camii’dir. Üsküdar Ýskelesine adým atar atmaz karþýmýzda yükselen bu gösteriþli yapýtýn diðer adýnýn Ýskele Camii olmasý ve buluþma yeri olarak en çok zikredilen konumda bulunmasý tesadüfi olmasa gerek. Kanatlarýný açmýþ Üsküdar sahillerine doðru uçmaya hazýrlanan, nazlý bir kuþ havasý içindeki bu güzel yapýtýn tarihi 1540’lý yýllara tekabül eder.
Büyük servet sahibi Mihrimah Hatun elindekileri Allah yolunda hayýr iþlerinde kullanmaktan çekinmez ve Mimar Sinan’a muhteþem eserler inþa ettirir. Mihrimah Sultan Camii’nin deprem gibi çeþitli doðal afetler karþýsýnda dahi yüzyýllardýr dimdik ayakta durabiliyor olmasý bir Koca Sinan maharetidir. Sinan Üsküdar’daki hatta Ýstanbul’daki çalýþmalarýna ilk bu eserle baþlar. Sinan’ýn 1547’de inþa ettiði Üsküdar Mihrimah Sultan Külliyesinde cami, medrese, imaret, hamam, mektep, muvakkýthane, han ve bir türbe bulunmaktaydý. Külliyeye ait tabhane, imarethane ve kervansaray günümüze kadar ulaþmamýþsa da cami, medrese ve sýbyan mektebi pek çok deðiþiklik yapýlmak suretiyle varlýðýný sürdürmekte. Sýbyan mektebi çocuk kütüphanesi olarak kullanýlmakta, medrese ise saðlýk merkezi iþlevini görüyor.
Mihrimah Sultan Camii, yaptýrýldýðý sýralarda denize þimdikinden daha yakýndýr. Rivayetlere göre, açýlýþ merasimine saltanat kayýðý ile gelen Sultan Süleyman’ýn, cami merdivenleri önünde karaya ayak bastýðý söylenir. Bugünkü iskele meydanýnýn son düzenlemesi Sultan III. Ahmet devrinde 1728’de yapýlýr. Ondan önce 1710 yýlýnda yaptýrýlan Yeni Cami hafriyatýndan çýkan topraklar da burada denize dökülünce cami, denizden biraz uzaklaþmýþ olur.
Sultan camileri iki minareli olur
Adet olduðu üzere bir sultan camisi olarak Mihrimah Sultan Camii’nde de iki minare bulunur. Fakat Mihrimah Sultan’ýn Edirnekapý’da ayný ismi taþýyan vakfiyesinde bir minare bulunmakta. Farklýlýðýn nedeni bilinmese de sultanýn yaþam öyküsüne bakýnca þöyle bir çýkarýmda bulunmadan edemiyoruz: 1540-47 arasýnda inþa edilen Üsküdar’daki Mihrimah Camii’nin inþasý döneminde sultanýn eþi Rüstem Paþa hayattadýr. Fakat Edirnekapý Mihrimah Camii inþa edildiðinde (1568), Rüstem Paþa vefat edeli yedi yýl olmuþtur. Kim bilir sultan da bu tek minare ile yalnýzlýðýný vurgulamýþtýr.
Güneþ saati camilerde namaz vaktini gösterirdi
Cemaat, namazlarýný vaktinde kýlmaya gösterdiði özen dolayýsýyla cami duvarlarýna veya avlularýna, birbiri ardýna güneþ saatleri çizebilmekteydi. Güneþ saatleri, özel olarak hazýrlanmýþ bir mil ucunun gölgesinin, güneþin hareketine baðlý olarak, mermer veya taþ bir zemin üzerindeki durumuna göre vakti tayin eder. Mihrimah Sultan Camii’nin de ön avlusunda, caminin batý duvarýnýn dýþ yüzünde ve bu duvarýn kýble duvarýyla birleþtiði yerde mermer bir levha halinde bir güneþ saati çizilidir. Levha halindeki bu güneþ saati günümüzde halen varlýðýný sürdürmede ve diðer güneþ saatlerinde rastlanamayacak kadar fazla bilgiye ve detaya da sahip durumda.
Mihr, mah ve Sinan’ýn sýrrý
Mihrimah, güneþ ve ay (mihr ve mah) demektir. Nisan ayýnda mehtap yani mah, Çamlýca sýrtlarýndan, Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Camii’nin iki minaresi arasýndan doðarken, mihr yani güneþ, Edirnekapý Mihrimah Camii’nin kubbesi üstünden batar. Bu bir tesadüf mü yoksa Mimar Sinan’ýn dehasý mý bilinmiyor.
Babasýnýn hayýrlý kýzý
Cemile Mihrimah, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ýn dinine baðlýlýðý ve hayýrseverliði ile meþhur kýzlarýdýr. Doðum tarihi net olarak bilinmese de 1539’da on yedi yaþlarýnda evlendiði düþünülürse 1522 yýlý civarýnda doðmuþtur denebilir. Diyarbakýr Beylerbeyi Rüstem Paþa ile evlendikten sonra eþinin de sadrazam olmasýyla saraydaki nüfuzu hayli artan ve serveti iyiden iyiye çoðalan Mihrimah Hatun, dünyanýn geçici güzelliklerine aldanmayýp malýný, varýný yoðunu Allah için verebilen talihli hanýmlardan. Sultan Süleyman’ýn bu güzel gönüllü prensesinde yalnýzca eli açýklýk deðil verirken ihlasla verebilmek de dikkatleri çeker.
Vaktiyle Harun Reþit’in hanýmý Zübeyde’nin Baðdat’tan Arafat’a getirttiði su yollarýnýn bozulduðunu ve bu sebeple hacýlarýn Arafat günü þiddetli su sýkýntýsý çektiklerini duyan Mihrimah, babasý Kanuni Sultan Süleyman’ýn huzuruna çýkarak sahibi olduðu bütün mücevherleri bu yolda sarf etmek için müsaade ister. Ayrýca bu hayratýnýn gizli kalmasýný þart koþar. Süleymaniye Camii’nin temelleri atýldýktan sonra Mimar Sinan’ýn uzun müddet ortadan kayboluþunu temellerin oturmasý için beklenmiþ olmasýna yoranlar vardýr. Halbuki bu müddet zarfýnda Sinan, su yollarýný Mihrimah Sultan’ýn servetiyle yeniden tamir etmiþ ve Arafat’a bol su getirmiþtir. Bu suyun hala “Ayn-ý Zübeyde” ismiyle anýlmasý, Mihrimah Sultan’ýn bu hayrýný gizlemiþ olmaktaki hassasiyetinin sonucudur denebilir. Yaþamý boyunca tüm malýný hayýr iþlerine tahsis eden Sultan, 1578 yýlýnda vefat eder ve Süleymaniye’de babasýnýn türbesine defnedilir.
Fikriye ARSLAN