Sizden Gelenler
Pages: 1
Sizden Gelenler By: hafiza aise Date: 04 Aralýk 2011, 11:43:49
Sizden Gelenler

Nisan 2008 31.SAYI

Hizmet konulu yazýyý beðendik

Þubat ayýnýn “Hizmetle nefsiniz ýslah edenlerden misiniz, besleyenlerden misiniz?” yazýsý bir hayli dikkatimizi çekti. Hatta yazýdan notlar aldýk, okuma evlerimizde arkadaþlarýmýzla paylaþtýk. Bu ve buna benzer konularda baþka yazýlar da bekliyoruz. Çok faydalý oluyor. Yazýda bahsedilen hatalara birçoðumuz düþebiliyoruz. Zira kiþiler hizmet yapacaðým derken nefsine uyup insanlarý kýrabiliyor. Kalpler kýrýldýktan sonra, düzeltmek zaman alýyor. Boþ yere olur olmaz sebeplerden çok þey kaybediyoruz. Ýsa Demir / Isparta

Hikaye yazmaya sizin sayenizde baþladým

Merhaba Semerkand Aile. Ben Tuðba Tülüceoðlu, evliyim ve Merve ile Miray isminde iki kýzým var. Dergimizi beðenerek okuyor, okudukça öðreniyorum ve okuduklarýmý çevremdeki insanlara anlatýyorum. Dergimiz elime geçer geçmez bir çýrpýda okuyor, hemen eþime okutuyorum. Eþim dergimizi okudukça “Haným, sizin çok hakkýnýz varmýþ bilmediðimiz ne kadar çok þey var” diyor. Sizi ailece çok seviyoruz. Ýnþallah en yakýn zamanda size yazdýðým hikayeleri göndermek istiyorum. Biz hanýmlara da böyle hizmet verdiðiniz için teþekkür ederim. Hikaye yazmaya sizin sayenizde baþladým. Bunun için de ayrýca teþekkür ederim. Tuðba Tülüceoðlu / Osmaniye

Hemþire haným okumak için dergimi istedi ve…

Ne zamandýr size yazmak istiyordum nasip, bu güneymiþ. Þuan hastanedeyim, refakatçi olarak kalýyorum. (Rabbim benim hastama ve bütün hastalara þifa versin). Hastam uyuduktan sonra büyük bir iþtahla Semerkand Aile dergimi okuyordum, bu benim için çok büyük bir fýrsattý. O sýrada yanýma hemþire haným geldi ve okumak için dergimi istedi. Ben de büyük bir zevkle verdim tabii. Aradan çok geçmeden baþka bir hemþire gelip “Dergi sizin mi?” diye sordu. “Evet benim dergim” dedim. “Ben de Semerkand Aile’ye aboneyim, sizi tanýmak istedim” dedi. Sonra bizde bir muhabbet bir kaynaþma baþladý ki. (Hangi konuda muhabbet ettiðimizi anlamýþsýnýzdýr.) Sonra kendi kendime þöyle düþündüm; “Semerkand Aie’nin farký bu olsa gerek.” Belki birçok defa gördüðüm hemþire hanýmla hiç muhatap olmazken dergimiz sayesinde bir kardeþimi daha tanýmýþ oldum. Evet yaþadýðým bu güzelliði sizlerle paylaþtým çünkü; dergimizin ne kadar özel olduðunu bir kez daha vurgulamak istedim. Öznur Turgut / Ýzmir

Evlenmeyi düþündüðüm þu günlerde

Ýlk baþta Semerkand Aile’ye abone olduðumda açýkçasý pek bir þey anlamýyordum. Ama hata bizdeydi yani fazla okuma alýþkanlýðým yoktu. Ama evlenmeyi düþündüðüm þu günlerde Allah bin defa razý olsun tanýþma döneminden tutun, daha birçok konuda bize dosttan mektup oldu Semerkand Aile... Allah sizden razý olsun baþarýlarýnýzý dualarýmýzla destekliyor ve bu gibi ciddi konularda yardýmlarýnýzý bekliyoruz dualarda buluþmak üzere Allah’a emanet olun. Ýbrahim Gözcü / Kayseri

Amatör Kalemler

Beyaz tülbent

Caným anam seni seviyorum. Krem görmemiþ sert ellerini öpmeyi, saç boyasý görmemiþ gri saçlarýný örmeyi, saymayý bitiremediðim her üzüntünün, her gözyaþýnýn derin izler býraktýðý yüzüne dokunmayý seviyorum.

Düþünüyordum da en masum en temiz en çýkarsýz sevgidir evladýn annesini, annenin de evladýna duyduðu derin sevgi. Kimi zaman zayýflamaya çalýþýrýz. Giydiklerimiz yakýþsýn, güzel olalým diye. Oysa annemizin basma lastikli eteði hiç gözüme batmaz çünkü o annedir en doðaldýr ve en masum. Onun zayýflamaya hiç ihtiyacý yoktur. Birileri annemize þiþman dese de kýzmayýz. Çünkü annelerin göbeði olmalý ve her güldüðünde Adile Naþit’i hatýrlatmalýydý. Annelerin gece gündüz kremlerine ihtiyacý yoktur. Çünkü annelerin sayýlamayacak kýrýþýklarý olsa da kimse annemize çirkin diyemez. Onlar sayýlamayacak kýrýþýklarýyla bizim için dünyanýn en güzelidir.

Çocukken “Benim babam senin babaný döver” derlerdi. “Benim annem de senin annenden güzel”… O zamanlar güzel diyemezdim anneme. Beyaz tülbendinden gözüken gri saçlarýyla onlarýn bakýmlý annelerinden güzel diyemezdim. Bulaþýk yýkamaktan, çamaþýr çitilemekten elleri yarýlmýþtý annemin. Oysa onlarýn annelerinin elleri yumuþacýktý, sanki cilalý bir mobilya gibi parlýyordu. Annemin saat kaçta yatýp saat kaçta uyandýðýný hiç takip edemezdim. Annem acaba uyuyor muydu? Büyüdükçe anladým annemin çatlayan sýzlayan ellerinin deðerini, beyaz tülbendiyle ne de güzel parlýyordu yüzü. Yaptýðý fedakarlýklarla, babama duyduðu derin sevgisiyle benim annem en özeldi ve en güzel.

Hiçbir zaman belime kadar uzanan saçlarýmý okþamaya vakit bulamadý. Okula giderken dantelden yakalýklar öremedi. Beslenme çantama çikolatalý kekler yapamadý. Eve geldiðimde hoþ geldin yavrum diyemedi. Bizi ziyarete gelip evine gitmeyi unutan o kadar çok misafirimiz oldu ki. Ne yýkanacak çamaþýrlarý bitti ne de piþmesi gereken kazan dolusu yemekler... Hiç kek piþirmeye sýra gelmedi. Arka sýralarda oturan arkadaþýmýn beslenme çantasýnda salamýn kokusu ön sýralara kadar gelir bulurdu beni. Kokuyu alýr, beslenme çantamý açmadan çýkardým teneffüse.

Hiç kýzamadým anneme. Küçük ellerimle bir leðen dolusu aslýnda küçük bir leðen ama bana o kadar büyük gözüküyordu ki- çorap çitilerdim annemin elleri az çatlasýn, az acýsýn isterdim. Köyden gelen tahta taburenin üstüne çýkar bulaþýk yýkamaya çalýþýrdým. Ýsterdim ki annem biraz otursun onun da seyrettiði bir dizisi olsun diðer annelerin seyrettiði diziler gibi.
Anemin de kumaþ etekleri, topuklu ayakkabýlarý olsun isterdim. Gezmelik yaldýzlý baþörtüsü olsun isterdim. O zaman anneme kimse hizmetçi muamelesi yapamaz deðer verirdi.
Babam açýk mavi gözlerini kapatýnca herkes evinin yolunu tuttu. Gezmek nedir bilmeyen annem balkondan bir tanýdýk yüz gelsin diye bekledi. Yemekler yaptý. Günlerce bitiremez olduk o yemekleri. Çalýþýyordum artýk param da vardý. Annem mutlu olsun diye yeþil kunduradan topuklu ayakkabýlar, þýk pardösüler aldýk. Renk renk kumaþ etekler üstüne uygun baþörtüler. Annem beyaz tülbendini çekmecesine kaldýrdý hiç takmamak üzere. Siyah ve lacivert renkli tülbentlerini takar oldu. Yaldýzlý baþörtülere dönüp bakmadý bile. Anladým ki annemin süsü makyajý beyaz tülbendiymiþ ve onu babam için takarmýþ.

Yýllar geçti annemin kazan görünümlü tencereleri en alt dolaba koyuldu. Annemin çatlayan ellerini her akþam kremler olduk. Gri saçlarýný sevdik. Boncuklu kazaklar aldýk. Artýk seyrettiði diziler de vardý. Ama sus pustu artýk. Konuþmuyordu. Sabahlarý erken kalkmaz oldu. Gözlerinin içi gülmüyordu. Donuktu bakýþlarý.

Annemin ellinden tutup onunla baþ baþa yemek yemeði hayal ederdim. Benim annem de öyle yerlere gitmeliydi; fazlasýyla hak ediyordu. Ama annem sus pustu ve donuktu bakýþlarý. Sanki yoktu yanýmýzda. Oysa geçmiþte yapamadýðýmýz birçok þeyi yapmak istiyordum onunla. Artýk imkanýmýz vardý ama annemin hayat sevinci yoktu.

Yine fýrtýnalar kopuyor yüreðimde anne. Yüzündeki kýrýþýklýklarý saymaya çalýþmýyorum artýk. Bu bakýþlar hiç tanýdýk deðil. Anlamýný çözmeye çalýþýyorum. Derin bir boþluk buluyorum çok derin.

HANÝFE YÜKSEL


radyobeyan