Emanet ve Ehliyet
Pages: 1
Vasiyet in tarifi ve mahiyeti By: sumeyye Date: 03 Aralýk 2011, 17:49:09
VASÝYET'ÝN TARÝFÝ VE MÂHÝYETÝ

 

 1916 Vasiyet; arapça bir kelime olup, "Evsâ, yûsi'den" masdardýr, tavsiye etmek, eklemek ve ýsmarlamak gibi manalara gelir. Ýslâmi ýstýlâhta: "Ölümden sonra geçerli olmak üzere; malýný (veya bir menfaati) baþkasýna teberrû sûretiyle temlik etmeye (Mülk) edindirmeye vasiyet denilir"(32) tarifi esas alýnmýþtýr. Vasiyet; ölüme baðlý olan bir tasarruftur. Býrakýlan mal veya menfaat; sadaka hükmündedir. Vasiyet yapana "Mûsi"; býrakýlan þeye "Mûsabih", býrakýlan þahsa "Mûsa leh", yapýlan tasarrufa da "Vasiyet" denilir. Çoðulu "vesâyâ" gelir.(33) Ýslâm fýkhýnda "vasiyet"; mirasla ilgili hükümler gelmeden önce "Farz" olan bir tasarruftu. Nitekim Kur'ân-ý Kerîm'de: "Sizden birinize ölüm gelip çattýðý vakit, eðer mal býrakacaksa; anneye, babaya, yakýn akrabaya meþru bir sûrette vasiyette bulunmak takva sahipleri üzerine bir hak olarak farzedildi"(34) hükmü beyan buyurulmuþtur. Dikkat edilirse; anne, baba ve yakýn akraba için, vasiyet etmenin farz olduðu sarih bir þekilde ortaya konulmaktadýr. Yine diðer bir Âyet-i Kerime'de: "Sizden zevcelerini geri býrakýp ölecek olanlar; eþlerinin (kendi evlerinden) çýkarýlmayarak yýlýna kadar faidelenmesini (evde oturmasýna müsaade edilmesini)vasiyet etsinler"(35) buyurulmuþtur. Ýmam-ý Þafii (rha) bu Âyet-i Kerimeleri zikrettikten sonra: "Muhtemeldir ki, þu iki durumdan birisi ortaya konulmaktadýr. Birincisi: MirÂs anne-baba ve yakýn akrabaya âit, vasiyet etmek ise kocaya !.. Yine mümkündür ki; mirâs ile vasiyet bir aradadýr. Ýkincisi: Mirasla ilgili Ayet-i Kerimeler, vasiyetin farziyyetine vâkýf kimselerden aldýðýmýz habere göre Resûl-i Ekrem (sav) fetih yýlýnda: "Varise; vasiyet etmeye gerek yoktur" buyurmuþtur. Bu hadis; mütevatir noktasýna çýkmýþ, ilim ehli üzerinde ittifak etmiþtir. Buna dayanarak diyoruz ki; anne, baba ve zevce hakkýnda yapýlan vasiyet; mirâs Ayetlerinin inzâli ile birlikte neshedilmiþtir. Bu konuda icmâ vardýr. Yine ûlemanýn büyük çoðunluðu; akrabaya vasiyyetin hükmünün (Eðer bu akraba vâris ise) mensûh olduðuna kâil olmuþtur. Vâris durumunda bulunmayan akrabaya vasiyet etmek de, farz deðildir"(36) hükmünü zikreder. Hanefi fûkahasý; "Vasiyet etmek vâcip deðil, müstehabtýr. Zira insanlarýn vasiyet etmeye ihtiyaçlarý vardýr. Þöyle ki; insanlar dünyevi hýrs ve tamaha kapýlýrlar, salih amelleri gereðince edâ edemezler. Bir hastalýk veya ansýzýn gelecek bir belâ; ona ölümü ve hesabý hatýrlatýr. Ýþte o zaman vasiyet ederek; veremediði sadakalarýný, ölümünden sonra verdirmeye çalýþýr. Bunun ihtiyacýdýr"(37) hükmünde ittifak etmiþtir.

 

 1917 VASÝYETÝN RÜKNÜ: "Ben fülân, fülân için, þöyle vasiyet ettim" demek ve vasiyette kullanýlan buna benzer hükümler söylemektir. Buna icap denir. Vasiyette adý geçen kimse; vasiyet eden þahsýn ölümünden sonra kabul ederse, vasiyet gerçekleþir.(38) Fakat vasiyet; fakirler, yolda kalanlar veya ilim tahsil edenleri esas almýþsa, kabule ihtiyaç yoktur. Sadece icap ile mün'akid olur.

 

 1918 Vasiyet'in sýhhati için; kabul'ün icaba muvâfakati þarttýr.(39) Binaenaleyh bir kimse iki þahsa: "-Þu evimi size vasiyet ettim" dedikten sonra vefat etse, o iki þahýstan yalnýz birisi kabul, diðeri red etse, vasiyet batýl olur. Çünkü þart; yâni her ikisinin kabulü sözkonusu olmamýþtýr. Vasiyet eden kimsenin temlike (Mülk edindirmeye) ehil olmasý gerekir. Küçük çocuðun veya aklî dengesi bulunmayan kimsenin (mecnunun, delinin vs.) vasiyet etmesi câiz deðildir.(40) Vasiyetin bir þartý da; vasiyet vaktinde, kendisi için vasiyet edilen þahsýn hayatta olmasýdýr. Zira ölü için vasiyet batýl olur. Vasiyet edilen þeyin; gerek mal gerek menfaat olsun; vasiyet edenin ölümünden sonra, temlik edilebilir olmasý da þarttýr. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Þüphesiz ki Allahû Teâla (cc) her hak sahibine hakkýný vermiþtir. Dikkat ediniz!.. Vâris için vasiyet yoktur"(41) buyurduðu bilinmektedir. Dolayýsýyla vasiyet edilen kimsenin; varislerinden olmamasý da þarttýr. Yine diðer bir Hadis-i Þerif'te: "Katil için vasiyet yoktur"(42) buyurulmuþtur. Ýster kasden, ister hata sonucu olsun; vasiyet edeni öldüren kimse için (Kendisine vasiyet edilmiþ olsa bile) vasiyet câiz olmaz. Müslümanýn zimmi, zimminin de müslüman için; yaptýðý vasiyet geçerli olabilir.(43) Harbi'ye (Saldýrgan Kâfire) yapýlan vasiyetin bâtýl olduðu hususunda icmâ vardýr. Dikkat edilirse; vasiyetin sýhhat þartlarý; hem vasiyet edende, hem vasiyet edilende aranýr. Ayrýca vasiyet edilen mal veya menfaatin mülk edindirilmeye elveriþli olmasý da þarttýr.

 

 1919 Varisler kabul etse de, etmese de; vasiyet, malýn üçte birini aþmamak þartýyla câizdir. Zira Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Allahû Teâla (cc) size, mallarýnýzýn üçte birini, ömürlerinizin sonunda, amellerinizde sizin sevabýnýzý artýrmak için tasadduk etti. Þu halde siz; malýnýzýn üçte birini dilediðiniz yere (vasiyet ederek) verin"(44) buyurduðu bilinmektedir. Vasiyet ölümden sonra izâfe edilen bir temliktir. Bu sebeble; vasiyet edilen kimsenin vâris olup olmamasýna ölüm vaktinde itibâr edilir. Vasiyet vaktinde itibar olunmaz. Ancak malýnýn üçte birinden fazlasýný vasiyet etmesi câiz deðildir. Resûl-i Ekrem (sav) aðýr hasta olan Hz. Saad Ýbn Vakkas (ra)'ý evinde ziyaret eder. Hal hatýrdan sonra Hz. Saad (ra): "-Ya Resûlallah!.. Ben malý bulunan bir kimseyim. Bir tek kýzýmdan baþka vârisim de yoktur. Malýmýn üçte ikisini vasiyet etsem ne dersiniz?" sualini tevcih eder, Resûl-i Ekrem (sav) "-Hayýr!.." cevabý verir. Bunun üzerine Hz. Saad Ýbn Ebî Vakkas (ra): "-Peki!.. Yarýsýný sadaka olarak vereyim mi?" diyerek, durumu öðrenmek ister. Resûl-i Ekrem (sav) yine: "Hayýr" cevabýný verir Hz. Saad Ýbn Ebi Vakkas (ra) sadaka hususunda kararlý olduðu için "-Ya üçte birine ne dersiniz?" sualini tevcih eder. Bunun üzerine Resûlallah (sav): "Üçte biri olabilir amma, o bile çoktur. Senin geriye zengin vârisler býrakman, insanlardan dilenen fakir kimseler býrakmandan daha hayýrlýdýr"(45) buyurur. Vârislerden bazýsýnýn payýný azaltmak, bazýsýnýn payýný yükseltmek için (Vârislerden birine) vasiyet yapmak câiz deðildir. Bu hususta icmâ hâsýl olmuþtur.(46) Esasen vârislerden birine yapýlan vasiyet; diðerlerine Allahû Teâla (cc)'nýn tanýdýðý hakký iptal etmek manasýný taþýr. Fakat bir kimsenin; hiçbir vârisi yoksa, malýnýn tamamýný vasiyet etmesinde bir mahzur yoktur, vasiyet edebilir.(47) Zira vasiyete engel olan husus; vârislere Allahû Teâla (cc)'nýn tanýdýðý haktýr. Engel ortadan kalkýnca; malýn tamamýný vasiyet etmek sahih olur.




(32) Ýmam-ý Kasani-El Bedaiû's Senai-Beyrut: 1974 C: 7, Sh: 330. Ayrýca Þeyh Nizamüddin ve Heyet-El Feteva-ý Hindiyye-Beyrut: 1400 C: 6, Sh: 433, Ýbn-i Hümam-A.g.e. C: 8, Sh: 415-416, El Meydani-El Lübab fi Þerhi'l Kitab-Beyrut: 1400 C: 4, Sh: 167-168.

 (33) Ö. Nasuhi Bilmen-Hukuki Ýslâmiyye ve Istýlahat-ý Fýkhiyye Kamusu-Ýst: 1976 C: 5, Sh: 115.

 (34) El Bakara Sûresi: 180.

 (35) El Bakara Sûresi: 240.

 (36) Ýmam-ý Þafii-Er Risale-Kahire: 1979 Sh: 138 vd.

 (37) Ýmam-ý Merginani-El Hidaye Þerhû Bidayetü'l Mübtedi-Kahire: 1965 C: 4, Sh: 231. Ayrýca El Meydani-El Lübab fi Þerhi'l Kitab-Beyrut: 1400 C: 4, Sh: 168, Ýbn-i Hümam-Fethû'l Kadir-Beyrut: 1318 C: 8, Sh: 518.

 (38) Ýmam-ý Kasani-El Bedaiû's Senai-Beyrut: 1974 C: 7, Sh: 331-332. Ayrýca Molla Hüsrev-Dürerû'l Hükkam fi Þerhi Gureri'l Ahkam-Ýst: 1307 C: 2, Sh: 427, Þeyh Nizamüddin ve Heyet-El Feteva-ý Hindiyye-Beyrut: 1400 C: 6, Sh: 432.

 (39) Ö. Nasuhi Bilmen-Hukuki Ýslâmiyye ve Istýlahat-ý Fýkhiyye Kamusu-Ýst: 1976 C: 5, Sh: 119 Madde: 21.

 (40) Molla Hüsrev-A.g.e. C: 2, Sh: 427. Ayrýca Þeyh Nizamüddin ve Heyet-A.g.e. C: 6, Sh: 433.

 (41) Ýmam-ý Merginani-El Hidaye Þerhû Bidayetü'l Mübtedi Kahire: 1965 C: 4, Sh: 233. Ayrýca Sahih-i Buhari-Ýst: 1401 K. Vasaya: 6, Sh: 3, Sh: 188, Sünen-i Ýbn-i Mace-C: 2, Sh: 905 K. Vasaya: 6, Ýmam Ahmed b. Hanbel-C: 4, Sh: 186, Ýmam-ý Þafii-Er Risale-Kahire: 1979 (2 bsm) Sh: 140 Madde: 402.

 (42) Ýbn-i Hümam-Fethû'l Kadir-Beyrut: 1318 C: 8, Sh: 424. Ayrýca Molla Hüsrev-Dürerû'l Hükkam fi Þerhi Gureri'l Ahkam-Ýst: 1307 C: 2, Sh: 430.

 (43) El Meydani-El Lübab fi Þerhi'l Kitab-Beyrut: 1400 C: 4, Sh: 169. Ayrýca Ýmam-ý Merginani-A.g.e.C: 4, Sh: 233, Molla Hüsrev-A.g.e. C: 2, Sh: 429 (Not: Bilindiði gibi zimmi; Ulû'lemr ile akid imzalayarak, Ýslâm hukukuna tâbi olan gayr-i müslimdir. "Zimmet akdi" sözkonusu olmayan hiçbir gayr-i müslime; vasiyet yapýlamaz. Çünkü din hususunda savaþýp savaþmayacaðý kesinlik kazanmamýþtýr).

 (44) Ýbn-i Hümam-A.g.e. C: 8, Sh: 419. Ayrýca Molla Hüsrev-A.g.e. C: 2, Sh: 427, Ýmam-ý Merginani-A.g.e. C: 4, Sh: 231.

 (45) Sahih-i Müslim-Ýst: 1401 C: 2, Sh: 1250 K. Vasaya: 1. Ayrýca Ýmam-ý Merginani-A.g.e. C: 4, Sh: 232, Ýbn-i Hümam-A.g.e. C: 8, Sh: 420.

 (46) Ýbn-i Kesir-Tefsirû'l Kur'an'il Aziym-Beyrut: 1969 C: 1, Sh: 461.

 (47) Molla Hüsrev-A.g.e. C: 2, Sh: 428.



radyobeyan