Teslimiyet ve tabi olma By: SevD@_GüLü Date: 30 Kasým 2011, 16:34:19
Teslimiyet ve tabi olma
Teslimiyyet
Nefsi ýslah için mürþid‐i kâmile muhtaç olduðu
gibi mürþide gereði gibi uymak ve teslîmiyet þarttýr. Kutbud‐din Dýmeþkî Risâle-i Mekkiyye nâm kitabýnda Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizden rivâyet etti ki;
“Kavminin içindeki þeyh, ümmetinin içindeki
nebi gibidir.” 48
Bu hadîs‐i þerifi tefsîren Hz. Pîr Efendimiz Mesnevî‐i þerîf’lerinde;
(Peygamber, “Ýleri giden þeyh, kavminin
arasýnda nebiye benzer” dedi. )49
buyurduklarý uymanýn gereði ve teslîmiyetin beyânýdýr. Hâlbuki bir mürþid‐i kâmil talebinde olan kiþi için, içten gelen tam bir istek ve arzuyla olsada, iç dünyasý açýlmamýþ olduðundan seçtiði mürþidin kemâlini fark edip ayýrmaya
kudreti olmadýðýndan, ulaþtýrýcý kemali þöyle düþünmelidir.
Herkesin sýðýnak ve korunma makamý olan Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve selleme dayan mak için “Aman” lafzýnýnýn “Muhammed ” ismi þerîfi ile matematiksel deðeri aynýdýr,50 iþaretiyle “Aþýðýn zikri amândýr Yâ Rasûlallah” üzere “aman” sýrrýna sarýlýp vesvese ve düþünceleri yok edip zahiri beþ duyu ve iç dünyasý ile “Hakîkat-ý hammediyye”ye yönelip lisânen salât ve selam ve rûhaniyetten yardým ile meþgul olur. Uyanýk hâlde görmek mümkün olamazsa,
bu niyet sebebiyle rüya âleminde Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz görünür bir mürþidi iþaret eder.
“Beni rüyasýnda gören kesinlikle beni görmüþtür.
Çünkü þeytan benim þeklime giremez.”
51 hadîs‐i þerîfi üzere o mürþide kalb baðlanmalýdýr. Eðer bir iþaret göremezse sabýrla þeriat üzere devam etmelidir.
Zerre mikdârý aklý olan arýdan hisse kapar
Devsîrir bin bir çiçekden hal eder macûn yapar
beyti gerçî zâhirde kaba bir mana gibi görünürsede ders alýnmasý gereken bir kelâmdýr. Burada arýdan maksat mürid, bin bir çiçek den murat bin bir esmâ ve macûndan murat
onunla hâsýl olacak kemâlattýr. Arýlarýn âdeti, beysiz bir kovanda toplanamayýþlarýdýr. Arýlar beyleri hangi tarafa giderse peþinden gider ve onu terk etmezler. Eðer beyleri olmasa bal dahi yapmazlar. Bunun gibi mürid de hiç bir vakit
mürþidinin peþinden ayrýlmamalýdýr.
Tabi olma ve güvenme
Mürid baðlanmýþ olduðu mürþidin öðrettiði þekilde zikir ve teveccühe devam eder. Eðer mürþidinin hakikatin, müþâhede eylemiþ ve manevî haller meydana gelmiþse bu durumu
mürþidin kemâline alâmet saymalýdýr. Eðer kendi müþâhede edemezse doðru sözlü kimselerden üç beþ kadar müþâhede eylemiþlerden duyarsa bunu mürþidinin kemâline doðruluðuna
delâlet edeceðinden kendinin müþâhede edememesi yine kendi kusur ve noksanýndan kabul etmelidir. Bu þekilde þüpheden kurtulmuþ olur. Çünkü mürþid hangi tarikattan olursa olsun
diðer tarik ehillerini de “Baþlangýç ve sonuç
itibariyle” hep bir bilerek kendi mürþidine cânü gönülden teslimiyetle tabi olup emir ve nehyine uymak gereklidir. Tarikatlerin sonu ve baþlangýcý hakkýnda Mir’ât‐ý Vücûd 52 þerhinde yazýlan açýklamaya göre;
“Ben ilmin þehriyim; Ali de onun kapýsýdýr.”
53
hadîs‐i þerifine göre hakikat ilmin kapýsý Aliyyu’l‐Murtazâ kerremallâhü veche Efendimize varýr ve oradan Hakîkât‐ý Muhammediyye’ye açýlýr. Þeyhe muhabbet, Hz. Ali kerremallâhü veche Efendimize muhabbet, Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimize muhabbet
gibidir. Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem þöyle
buyurdu:
“Kim Ali’yi severse beni sevmiþtir. Kim de
beni severse Allah’ý sevmiþtir. Kim Ali’ye
buðzederse bana buðzetmiþ, kim de bana buðzetmiþse Allah Teâlâ’ya buðzetmiþtir.” 54
48 Hadis için bkz. Ýbn Hýbban, c. II, s. 39; Münâvî,
a.g.e., c. IV , s. 185.
49 Mesnevi, c.3, b. 1774
50 Ebced deðeri 92 dir.
51 Hadis için bkz. Ýbn Adî el‐Cürcânî, el‐Kâmil fi’d‐
Duafâ (I‐VII),Daru’l‐Fikr, Beyrut, 1988, c. VII, s. 221.
52 “Mirâtü’l‐Vücûd ve Mirkâtü’s‐Þühûd, müellifi
Abdülahad Nûri b. Mustafa Safâyi es‐Sivâsî el‐
Halvetî, bulundugu yer; Süleymaniye Kütüphanesi
H. Hüsnü Pasa, demirbaþ no; 001198, sýnýflama no;
2977.”
53 Hadis için bkz. Ýbn Hacer el‐Askalânî, Lisânü’l‐
Mîzân (I‐VII), Müessesetü’l‐A’lemî, Beyrut‐1986, c.II,
s. 122; Hâkimin Müstedrekine Bakýnýz:
54 Hadis için bkz. Hâkim en‐Nisâbûrî, el‐Müstedrek
ala’s‐Sahihayn, c. X, s. 453
radyobeyan