Sizden Gelenler
Pages: 1
Sizden Gelenler By: hafiza aise Date: 10 Kasým 2011, 17:34:00
Sizden Gelenler

Temmuz 2008 34.SAYI

Ablama doðum günü hediyesi

Aile dergisine üye olalý tam iki yýl oldu. Ýki yýldýr derginiz vesilesi ile öðrenmiþ ve hatýrlamýþ olduðum her þey için gönül dolusu teþekkür ediyorum. Derginizde en çok sevdiðim, her sayfada farklý þeyler olmasý. Okuduðum sayfanýn ardýnda neler olduðunu merak etmek keyif verici. Benim gibi okuma meraklýsý olan ablamýn da bu dergiden faydalanmasýný istiyorum. Fakat yurt dýþýnda olduðu için birlikte bu güzellikten istifade edemiyoruz. Ona doðum günü hediyesi olarak derginizin aboneliðini hediye ediyorum. Vesileniz ile ona “Ýyi ki doðdun, iyi ki varsýn ve iyi ki benim ablamsýn” diyorum. Dergimiz günden güne büyüyor; bütün çalýþanlarýna baþarýlar diliyorum.

Behiye Genç

Ýlk zamanlar dergideki yazýlarý çok yavan bulmuþtum

24 yaþýnda bir okuyucunuzum. Çok iyi bir okur olduðumu söylemeliyim. Fakat sizi sýký takip edemedim bir yýldýr. Çocuk küçük, vakit ayýramadýðým zaman oluyor. Ne yalan söyleyeyim ilk zamanlar dergideki yazýlarý çok yavan bulmuþtum. Onun için Semerkand’ý daha çok tercih ediyordum. Daha doyurucu geliyordu yazýlarý. Ama her geçen ay düþüncelerimi deðiþtirdiniz. Eðer “Beðendiðiniz bölümü söyleyin” derseniz inanýn seçim yapamam. Ne zaman bunalýma girsem ve kendimi zayýf, kötü hissetsem yetiþiyorsunuz imdadýma. Bütün sýkýntýlarým daðýlýyor. Üzülecek ya da deðer verilecek ne kadar çok þeyin olduðunu gösteriyorsunuz.

Üzülerek söylemeliyim ki mart sayýsýný yeni okuma fýrsatý buldum. Kadýn haklarý üzerine hazýrladýðýnýz bölümü çok beðendim. Özellikle de Özlem Albayrak’ýn sözlerini çok yerinde ve dikkat çekici buldum. Bir de ricam var sizden: Söyleþi köþenizde Ayþenur Uslu ile röportaj yapmanýz. Ne de olsa o da bizim ünlümüz. O kadar içten güldürüyor ki beni. Böyle muzip bir ruha sahip olduðu için ne kadar þanslý. Kutluyorum ve tanýmak istiyorum resimleriyle, lütfen!

Saliha Sanar / Amasya

Amatör Kalemler

Aciz’in yakarýþý

Ülkenin birinde bir kýz yaþarmýþ. Kýzýn adý “Ben” imiþ. Ben, hayatýný bu dünyada kendi menfaati için çalýþmakla geçirir dururmuþ. Sonunda elde ettiði servetiyle kendine bir ev satýn almýþ. Evinin duvarlarý kibirden, kapýsý malayaniden, pencereleri hasettenmiþ. Zavallý Ben böyle bir evi olduðuna o kadar seviniyormuþ ki evinden baþka bir þey düþünemez olmuþ. Zaman ilerledikçe daha çok para kazanmýþ ve evini konfor içerisinde döþemiþ; ne de olsa çok çalýþýyormuþ. Perdelerini riyadan almýþ, nemimeden halýlar döþemiþ, öfkeden kanepeler almýþ, kinden yatak almýþ rahat rahat uyumak için… Mutfaðýný gýybetten eþyalarla doldurmuþ. Yalan aþý olmuþ, bencillik ise suyu… Böylece Ben evini döþemiþ bin bir çirkinlikle…

Evinin ilk misafiri þeytan olmuþ. Þeytan Ben’e evini övdükçe, Ben kendiyle gurur duyuyormuþ. Ben evi ve iþi arasýnda koþturup dururken zaman böylece akýp gitmiþ. Artýk þeytan bile evine az uðrar olmuþ, kimsecikler gelmemiþ uzunca zaman. Gün geçtikçe Ben’in caný bu duruma sýkýlmaya baþlamýþ.

Günlerden bir gün yine Ben evde çok sýkýlmýþ ve dýþarý çýkmýþ. Yolda pîr-i nûr olan biriyle karþýlaþmýþ. Bu zat Ben’e selâm vermiþ. Ben ise afallamýþ, kala kalmýþ sokakta. Çünkü uzunca bir süredir Ben’e kimse selâm vermiyormuþ. Yaþlý zatýn yüzüne bakmýþ ve “Ne güzel, mütebessim bir yüz!” diye geçirmiþ içinden. Halbuki Ben, bu genç haline raðmen hiç böyle mütebessim olamamýþ ömrünce. Zaten son zamanlarda kin yataðýnda hiç uyuyamýyor, öfkeden kanepelerde rahat oturamýyormuþ. Riyadan perdeler, evi iyice boðuyor, kibirden duvarlar üzerine üzerine geliyormuþ. Ben nasýl gülümseyebilirmiþ ki böyle!

Ben bunlarý düþünürken yaþlý zat da ona seslenmiþ: “Kýzým bu fakirin selâmýný almaz mýsýn?” Ben o anda kendine gelmiþ ve “selâm” demiþ. Yaþlý zat ona “Kýzým pek yorgun görünüyorsun. Ýstersen benimle gel, seni evimde misafir edeyim” demiþ. Ben önce tereddüt etmiþ. Þüphe ve vehim elbisesi üzerindeyken hep böyle oluyormuþ. Ama bu sefer teklifi kabul etmiþ. Eve yaklaþtýkça içini o zamana kadar hissetmediði bir rahatlýk ve huzur kaplamýþ. Evin dýþý muhteþemmiþ. Kapýsý salih amel, duvarlarý tevazudanmýþ. Eve girdiðinde ise gördüðü manzara onu daha çok hayrete sevk etmiþ. Perdeleri hilmden, kanepeleri sabýrdan, halýlarý kanaattenmiþ. 

Bu arada pîrin evi oldukça kalabalýkmýþ. Ben gibi gelen gidenin ardý arkasý kesilmiyormuþ. Herkes birbirinin yardýmýna koþuyormuþ. Huzurlu ruhlarýn gezindiði bu mutlu evde Ben, olup bitenleri hayranlýkla seyrediyormuþ.

Ben evi, evdekileri incelerken pîr yanýna gelmiþ ve onu mutfaðýna davet etmiþ. Mutfak sevgi ve merhamet eþyalarýyla doluymuþ. Ona bir tas çorba ve bir bardak su ikram edilmiþ. Ben çorbadan bir kaþýk alýnca yüzünde bir tebessüm belirmiþ ve pîre: “Bu hayatýmda yediðim en güzel yemek! Ýçtiðim ne çorbasýdýr?” diye sormuþ. Pîr ona: “Ýçtiðin doðruluk aþýdýr” demiþ. Ben sudan içmiþ ve “Hayatýmda içtiðim bu en güzel su, acaba hangi pýnarýn suyudur?” diye sormuþ. Pîr de ona “Bu dostluk suyudur. Pýnarý hakikattir” demiþ.

Yemekler yenilmiþ, sohbetler devam etmiþ, akþam olmuþ, uyku vakti gelip çatmýþ. Pîrin kýzý Ben’e yatacaðý odayý göstermiþ, “Bu oda senin için” demiþ ve odanýn kapýsýný usulca kapatmýþ.

Ben çok þaþýrtýcý olan bu günün ardýndan artýk uyumak istiyormuþ. Yataða uzanmýþ, yatak ne de rahatmýþ! Bütün gece mýþýl mýþýl uyumuþ. Sabah erkenden uyanmýþ. Uzun süredir böyle rahat uyumadýðýný düþünmüþ. Bu arada kapýsý çalýnmýþ. Pîrin kýzý onu uyandýrmak için gelmiþ. Ben sabah selâmýný aldýktan sonra ona: ”Acaba bu yatak nedendir? Ben de evime bu yataktan alayým. Þimdiye kadar böyle rahat bir uyku uyumadým” demiþ. Kýz “Bu affedicilik yataðýdýr.” demiþ ve beraber odadan çýkýp, pîrin yanýna gitmiþler.

Ben, pîre selâm vermiþ kendisine müteþekkir olduðunu söylemiþ ve “Beni buraya getirmenizin sebebini þimdi anladým. Evimden ötürü hayatým kâbusa dönmüþtü. Þimdi gidip evimi baþtan kuracaðým” demiþ. Pîr ise ona “Bak kýzým, bunun nedeni sadece ev deðil” demiþ. “Peki, baþka nedir?” “Kýzým senin adýn nedir?” diye sormuþ pîr. “Ben!” diye cevap vermiþ. “Sen hep ‘Ben’ diye kaldýðýn müddetçe evini yýkýp yeni bir ev yapamazsýn. Öncelikle bu benliðinden kurtulman lazým. Ayrýca giymekte olduðun þüphe ve vehim elbiselerini çýkarýp yerine iman ve ihlâs elbiselerini giymen gerekir. Ben’i aþýp seni yarataný bulman gerekir. Rabbi’ne muhtaç, aciz bir kul olduðunu idrak etmen gerekir. Bu dünyanýn geçici olduðunu biliyorsun; sadece dünya menfaati için deðil ahiret için de çalýþmalýsýn” demiþ.

Ben dayanamayýp aðlamaya baþlamýþ. “Demek öyle, önce Ben’den baþlamalýyým! O zaman þahit olun ki bundan sonra ismim ‘Aciz’. Kim olduðumu unutmamam için ismim ‘Aciz’! Artýk eski hayatýmý istemiyorum. Piþmaným, hem de çok piþmaným! Yakarýþýmý duy Rabbim! Beni affet ve bu halden kurtar!” diyerek saatlerce gözyaþý dökmüþ. Sakinleþtikten sonra yola koyulmak üzere hazýrlanmýþ. Evdekilerle vedalaþmýþ. Sýra pîr ile vedalaþmaya geldiðinde ona “Size hiç adýnýzý sormadým” demiþ. Pîr ”Ýsmim Abdullah’týr kýzým. Artýk sen de bizim dostumuzsun ve seni zorlu ama rahmet dolu yeni hayatýnda yalnýz býrakmayacaðýz” demiþ ve dualar ederek vedalaþmýþlar.

O günden sonra Aciz, tüm benlik perdelerini yýrtmýþ ve o pîrin de dostluðuyla halini düzeltmiþ. Gerçi þeytan peþini býrakmamýþ ama Aciz onu evinden içeri hiç sokmamýþ. Doðruluk çorbasý aþý olmuþ, dostluk suyu içeceði… Ve artýk onun da Allah’ýn dostluðuna erdiðini bilenler, kendisine dost olmuþ. O da pîr gibi baþka Ben’lere yardýma koyulmuþ...

Þeyma Aslan


radyobeyan