Tavan Arasý
Pages: 1
Edebe Dair By: reyyan Date: 10 Kasým 2011, 00:27:43
Tavan Arasý


Aralýk 2005 84.SAYI


Akif GÜLER
kaleme aldý, TAVAN ARASI bölümünde yayýnlandý.


Edebe Dair

Tanzimat dönemi mütefekkirlerimizden Ahmet Rýfat Efendi (ö. 1895), ahlâk terimlerini açýkladýðý “Tasvir-i Ahlâk” adlý eserinde edebi þöyle tarif eder:

“Edep, bütün hallerde, alýþkanlýk ve adetlerde, kýsaca ahlâkýn her bölümünde iyilik üzere bulunmaktan ibarettir. Þöyle de tarif edebiliriz; insaný her türlü hatadan koruyan bilgi ve prensiplere sahip olmaktýr.

Edep, olgunlaþmanýn, ruhen yükselmenin birinci þartýndan sayýlýr. Edepten soyunmuþ, edepsiz kiþi büyük bilginlerden bile olsa, insani üstünlüðe, ruhi olgunluða kavuþamaz. Beden kuvvet almak için nasýl yeme ve içmeye muhtaçsa, insan aklý da edebe muhtaçtýr. Edeple süslenmeyen akýl silahsýz kahramana benzer. Hiçbir zaman gücü nisbetinde iþ göremez. Aksine düþmanýna yenilir.”

Tasavvufta ise edep her þeyin baþý sayýlmý þ. Edebi olmayanýn seyr u sülûku da olmazmýþ. Hz. Mevlâna'nýn üstadý Þems-i Tebriz k.s.'den aynen nakledeceðimiz aþaðýdaki beyitler mutasavvýflarýn edebi nasýl anladýklarýný bize gösterir:

“Efendi! Anla ki, insanýn tenindeki can ne ise, edep de odur. Ýnsanlarýn kalbindeki, gözündeki nurlar edepten ibarettir.

Adem ulvi alemdendir (yani yaradýlýþý yüksektir), Onu süflî ve alçak sanma. Bu kainatýn kubbesinin dönüþündeki nizam ve revnak edeptir.

Ayaðýný iblisin kafasýna koymak, ona hakim olmak istersen gözünü aç anla ki, þeytaný öldüren edeptir.

Ademoðlu edepsiz ise insan deðildir. Çünkü Ademoðlu ile hayvan cisimleri birbirinden edeple ayýrt edilir.

Gözünü aç da, baþtan baþa Allah kelâmýna bak! Ayet ayet bütün Kur'an'ýn manasý edepten ibarettir.

Akla, iman nedir, diye sordum. O kalp kulaðýma dedi ki: Ýman Edeptir.”

Sözün kýsasý, der Ahmet Rýfat Efendi, edep aklý tamamlayan, ýþýklandýran, imaný olgunlaþtýran, kiþiyi selamete ulaþtýran hayýrlý bir sermayedir. Bunu edepli kiþilerle sohbet ederek onlara yaklaþarak kazanmanýn çaresine bakmalý, kazandýktan sonra da korumak için gayret göstermeliyiz.

Ferididdün Attar k.s.'nýn Çaðrýsý

Hz. Bilâl , bir gün bir yerde o zayýf tenine tam yüz sopa, yüz kamçý yedi. Hadsiz-hesapsýz dövüyorlardý. Vücudundan kanlar akýyor fakat hiç aldýrmýyor, sadece “ Ahad , Ahad : Allah bir” diyordu.

Sana gelince; ayaðýna bir diken batýverse can derdine düþersin. Ne kimseye sevgin kalýr, ne kimseye nefretin! Bir dikenin elinde böyle didinip kalan, böyle yüksek topluluðun iþlerine nasýl karýþabilir ki? Bu tamamýyla bir hata! Onlar böyleydiler, sen ise iþte böylesin. Ne vakte kadar böyle þaþýrýp kalacaksýn?

Dilinden puta tapanlar bile kurtulmuþ da, Sahabe'yi incitiyorsun! Boþ yere amel defterini kapkara hale getiriyorsun! Halbuki dilini korursan kazançlý çýktýn gitti! Ali olsun Sýddîk olsun, hepsinin de caný hakikat denizine dalmýþ, gitmi þtir.

Mantýku't-Tayr'dan

Ne Sýrrýmýz Kaldý, Ne Sýnýrýmýz!

Günümüz iletiþim ve biliþim çaðý ya, ne sýrrýmýz kaldý ne de sýrdaþýmýz. Herkes her þeyi bilme hakkýna sahip. Bir þey saklayanýn vay haline! Mahremiyet, fuhþiyattan daha beter suç. Saklý olan bir þey mi var, þeffaflýk adýna yay gitsin ki ilgili ilgisiz herkes karýþsýn iþe. Büyüsün de büyüsün fitne. Ýfþaatta sýnýr yok!

Böyle mi olmalýydý, söz böyle mi ayaða düþmeliydi! Sýr ayan olunca ne rahmet kaldý ne bereket. Haset arttý, hile çoðaldý. Halbuki eskiden sýr namus sayýlýrdý. Sýrrýn bir anlamýnýn da, içine ölü konup gizlendiði için kabir olduðunu hatýrlayan var mý?

Peygamberler bile sýrrýn saklanmasýný öðütledi. Hz. Yakup a.s., evladý Hz. Yusuf'a: “Oðulcaðýzým, rüyaný kardeþlerine anlatma. Sonra sana bir tuzak kurarlar.” (Yusuf Suresi, 5) buyurmuþtu.

Hz. Ali r.a.'ýn : “Sýrrýn senin esirindir. Yaydýðýn zaman sen ona esir olursun.” sözü,

Büyük sahabilerden Amr b. As Hazretleri ise “Kalpler sýrlarýn toplandýðý kaplardýr. Dudaklar o kaplarýn kilidi ve diller anahtarýdýr. Bu halde her insan için sýrrýnýn anahtarýný saklamak gerekir.” uyarýsý,

“Sýrrýný gizleyen iþine malik olur.” ve “ Ýhtiyaçlarýnýzýn karþýlanmasýna saklamakla yardým edin. Zira her nimete haset edilmiþtir.” hadis-i þerifleri, sýr ve ifþa meselesinde ahlâkî prensiplerimizdi.

Gerek kendi sýrrýný, gerek baþkalarýnýn sýrlarýný yaymak, ifþa etmek ne çirkin bir ahlâk! Siz mahremiyet tanýmayan, sýr nedir bilmeyen, insan haysiyetini hiçe sayan modern kültüre kanmayýn, aman dilinize sahip olun.

Soykýrým Lunaparkýna Hoþgeldiniz!

Batý ülkelerinin belediye meclislerinde, bizim yakýn tarihte ne biçim vahþetler yaptýðýmýzý konuþmak, güya Ermenilere yaptýðýmýz soykýrýmý resmen tanýmak moda haline geldi. Bunun pek çok sebebi var, biri de Batý'nýn kendi soykýrýmlarýný örtbas etme ve “normalleþtirme” çabasý.

Bu normalleþtirme meselesi önemli. Normalleþtirme þu demek: Sarsýcý, rahatsýz edici, insaný irkilten ya da ürperten bir þeyin bu etkilerini kýrmak, sýradan hale getirmek... Bunu yapmanýn en etkili yollarýndan biri de “yüzleþtirme.”

Batý, kendi vahþiliði konusunda bu yolu çok sýk kullanýyor. Amerikan filmlerine ve modern “haber” kültürüne bir de bu gözle bakýn, bakalým ne göreceksiniz.

Soykýrým meselesinde de ayný taktik uygulanýyor. Yahudilere uyguladýklarý akla ziyan vahþeti müzelerde sergiliyorlar. Bakýn, batýlý bir yazar Washington'daki Soykýrým Müzesini ve müzenin çýkýþ kapýsýný nasýl anlatýyor:

“Müzeye girerken, yaþýnýza ve cinsiyetinize uyan bir soykýrým kurbanýnýn fotoðraflý kimlik kartýný alýyorsunuz. Üç kata yayýlmýþ sergiyi gezerken, bu kartý önünüze çýkan bilgisayarlara sokup, yerine geçtiðiniz kurbanýn baþýna gelenleri izliyorsunuz.

Sonunda ya sað kurtuluyorsunuz ya da vurularak, zehirli gazla veya yakýlarak öldürülüyorsunuz. Açlýktan ya da tifüsten ölmek üzere, kalabalýk bir koðuþa kapatýlmanýz da mümkün. Hepsinden kötüsü, her taraftaki video cihazlarýnda kitle imha gruplarýnýn insanlarý vurmasýný, kýlýçtan geçirmesini, hendekleri çýplak insan cesetleriyle doldurmasýný seyrediyorsunuz.

Bu postmodern lunaparkta soykýrýmý gerçekten yaþadýnýz mý? Müzeden çýkarken, meþrubat kutularý ve çikolata kaðýtlarýyla birlikte çöp sepetine atýlmýþ ziyaretçi kimlik kartlarýný görebilirsiniz. Üst gerçeklik turunuz sona erdi!”


radyobeyan