Binbir Damla
Pages: 1
Binbir Damla By: reyyan Date: 10 Kasým 2011, 00:26:45
Binbir Damla


Aralýk 2005 84.SAYI


Yusuf YAVUZ
kaleme aldý, BÝNBÝR DAMLA bölümünde yayýnlandý.

Yavuz ve Oðlu

Yavuz Sultan Selim, sadeliði sever ve sade giyinirdi. Ýhtiþam ve debdebeden hoþlanmazdý. Kendisi için lüks þeyler yapýlmasýný istemezdi. Sarayýnda eski geleneklerin ve hasletlerin devamýný isterdi.

Sirkeci ile Sarayburnu arasýnda sahile yakýn bir yerde kendisi için sade ve basit bir köþk yapýlmasýný emretmi þti. Yavuz bir gün bu köþkü ziyaret ederken, iradesi hilafýna mükellef (külfetli) bir köþk yapýldýðýný görünce caný sýkýldý. Hazine defterdarý Abdüsselam Bey'i azarladý:

- Ben sana bu kadar akçe sarfýna ruhsat vermemiþtim. Bir muhtasarca gölgelik yapýlmasýný emretmiþtim. Bu ne ola?

Abdüsselam Bey zor duruma düþtüðünü, Yavuz'un kaþlarýnýn çatýldýðýný görünce titremeye baþladý. Canýný kurtarmak için:

- Padiþahým! Ben bu köþkü helal malýmdan hünkârým için hediye olarak yaptýrdým. Arz ve kabulünü istirham eylerim, dedi.

Yavuz Selim asabiyetiyle meþhurdu. Yapacaðý iþleri uzun düþünür, kat'i kararýný verdikten sonra tatbik sahasýna kor ve artýk itiraza tahammül edemezdi. Bununla beraber makul gördüðü sözleri de reddetmez, kabul ederdi.

Yavuz Sultan Selim inceleme ve araþtýrmayý sevdiði gibi, hayýr ve hasenatý da pek severdi. Fakat muazzam inþaat ve muhteþem yapýlarla uðraþmaya ne hâli ne de zamaný müsaitti. Hatta kendi camiinin bile yalnýz temellerini attýrabilmiþ, ikmaline imkan bulamamýþtý.

Bir gün Kubbealtý'nda Divan kurulmuþtu. Emektar eski vezirler, ocak aðalarý, cümle ulema, defterdarlar ve niþancý efendiler huzur-ý hümayünde toplanmýþ, konuþuyorlardý. Bir ara þehzade Sultan Süleyman'ýn Divan'a gelmesi için Harem'e haber salýndý. Kanunî babasý gibi deðildi, ziynet ve ihtiþamý severdi. Giyindi kuþandý, sýrtýnda atlas ve kürk olduðu halde huzura girdi. Mutad selamýný verip babasýnýn vereceði iradeyi bekledi. Yavuz oðlunu þöyle bir süzdü:

- Süleyman, anan ne giysin? dedi.

Vekiller, vezirler önlerine bakýyorlardý. Bu hadiseden sonra bir daha ihtiþam içinde Divan'da hazýr ve nazýr olmadýlar.

A. Ragýp Akyavaþ, Üstad-ý Hayat (Ankara 2005), 1/241.

Sokullu'nun Ölümü

Sokullu Mehmed Paþa'nýn edebiyata olduðu gibi tarihe de meraký vardý. Her gece hazinedarý Hasan Aða'ya Tevarih-i Âl-i Osman'ý okuturdu. Ýlk padiþahlara büyük hürmeti vardý. Bursa'da Osman Gazi türbesine de Kur'an cüzleri vakfetmiþti.

Sokullu bir gece yine uyandý, abdest aldý, namazýný kýldý. Hazinedarý Hasan Aða'yý çaðýrdý, Tevarih-i Âl-i Osman'ý okumasýný emretti. Hasan Aða hangi bölümden okuyacaðýný sorunca, Sokullu:

- Sultan Murad'ýn Kosova þehadeti mahallini oku, dedi.

Hasan Aða, Kosova gazasýný bütün tafsilatýyla okudu. Nihayet Miloþ Kopiliç'in Murad Gazi'yi hançerle vurup þehid ettiði yere geldi. Sokullu müteessir oldu, gözlerinden yaþlar akarak:

- Bana dahi þöyle bir þehadet nasib et ya Rabbi, diye dua etti.

Ertesi gün adeti üzere vazifesiyle meþgul oldu. Kabasakal'daki sarayýna geldi. Ýkindi divaný icra ederken içeriye divane tavýrlý biri girdi. Bu herif Boþnak'tý. Ekseriya Sokullu'yu karþýlar, ihsan taleb ederdi. Sokullu da daima gönlünü yapmaktan geri durmazdý. O gün yine para istemeye geldiðini zannetti. Elini cebine soktu, para çýkarýp vereceði sýrada, herif kolunun içine sakladýðý hançeri çýkardý. Çavuþlar tutmak istediler, tutamadýlar. Hançeri çarçabuk Sokullu'nun göðsüne sapladý. Çavuþlar katili yakaladýlar. Paþayý içeriye odasýna götürdüler. Bütün divan telaþta idi. Derhal cerrah çaðrýldý. Hançer fena tesir etmiþti. Sokullu'nun yarým asýrdan ziyade devlet iþleriyle yorulan zayýf vücudu bu öldürücü yaranýn tesirine dayanamadý. Ýhtiyar vezir, Ayasofya Camii'nin minarelerinde akþam ezaný okunurken gözlerini bu fani dünyaya kapadý.

Vezir-i âzamýn gördüðü son mükâfat, sinesine saplanan kanlý bir hançerden ibaret oldu. Divanenin parça parça edilmesinin de ehemmiyeti yoktu. Bunlarýn müretteb (plânlanmýþ) þeyler olduðuna birçok kimseler kani idi. Cenazesi Ebu Eyyûbü'l - Ensarî civarýna defnolundu. Herkes bu acý haberi gözyaþlarýyla karþýladý.

Üstad -ý Hayat, 1/282.

Abdülezel Paþa

Abdülezel Pa þa, on altý yaþýnda iken bir nefer olarak orduya katýldý. Ýlk askerlik hizmetini Arabistan'da yaptý, hizmeti takdir edilerek subay oldu. Plevne muharebesinde ( 1877-78 ) Gazi Osman Paþa'nýn çok sevdiði mert arkadaþlarýndan biri oldu. Harb dönüþü Ýstanbul'a geldi. Sultan Ýkinci Abdülhamid , Plevne madalyasýný eliyle taktý ve onu kucaklayarak hararetle tebrik etti.

Son olarak bizimle Yunanlýlar arasýnda Girit adasý yüzünden çýkan muharebeye iþtirak etmi þtir. Bu muharebe, Alasonya/Tesalya muharebesiydi (1897).

Hakký Paþa'dan þunlarý dinlemi þtim:

“Genç bir kurmay yüzbaþý idim. Beni Abdülezel Paþa'nýn maiyyetine vermi þ lerdi . Buna çok sevinmiþtim. Çünkü paþanýn birliðindeki zabit ve neferleri þefkatle koruduðunu iþitirdim. Yeniþehir Ovasý'ndaki çiftlikler, köyler iyice seçiliyor, muharebe bütün þiddetiyle devam ediyordu. Abdülezel Paþa livasýnýn baþýnda, kýr bir atýn üzerinde idi. Mütemadiyen yüksek sesle Kur'an okuyor, askerin maneviyatýný yükseltmek istiyordu. Uzun boylu ve vücut yapýsý kuvvetli olan paþanýn vakarlý yüzünü ak bir sakal süslerdi.

Muharebe ciddiyet kazanmýþtý. Abdülezel Paþa tunçtan bir heykel gibi gözünü kýrpmadan muharebeyi at üzerinden temaþa ediyordu. Bir ara yanýna sokuldum:

- Aman paþam! Kendinizi korumuyorsunuz; düþman askerlerini teþhis edecek derecede yakýn bir mesafede bulunuyorsunuz, dedim.

- Bugüne kadar seksen muharebeye girdim, hiç birisinden çekinmedim. Muharebe, millet düðünü demektir, düðünden kaçýlýr mý? dedi.

Paþa, Kur'an okumaya devam etti. Bu esnada nasýl oldu bilmem, paþanýn çenesine bir mermi isabet etti, attan yuvarlandý, ak sakalý al kanlara boyandý. Þehadetiyle çok sevdiði Türk ordusuna karþý þükran borcunu ödedi. Paþanýn bu þehadeti , hamiyyet ve vatanperverliðin müþahhas bir misali oldu.

Ýki gün sonra da fýrkamýzýn Ýkinci Liva kumandaný Celal Paþa'yý kaybettik. Fakat Milora kapýlarý da ardýna kadar açýldý. Abdülezel Paþa'nýn mübarek naa þ ýný , Alasonya kasabasý Çarþý Camii haziresinde Allah'ýn rahmetine emanet ettik.”

Üstad-ý Hayat, 1/ 395-96.


Ynt: Binbir Damla By: sümeyra Date: 17 Mayýs 2012, 20:04:55


   Sokullu Mehmed Paþanýn þehadet isteðini ve bunun acilen kabulünü buradan okuyup öðrenmiþ olduk..Allah razý olsun..
Ynt: Binbir Damla By: yagmur_7-c Date: 30 Ocak 2014, 00:03:14
Aleyküm selam;
Allah tan  baþta gidecek bir yer düþünemiyorum. Ben o kadýnýn yerinde olsam Þeyh yerine veya mezarlýktaki adam yerine Allah a sýðýnýrým her zaman....   ;)

Bu tür durumlarda Allah a sýðýnmalýyýz. Sevgi de Allah tan kötülük de Allah tandýr.
Allah her þeyi verendir. Verdiðini de alýr. Allah bu duruda iken bizlere ona sýðýnmamýzý ve tek ondan yardým dilememÝzi ister.
  :)

Allah bizi Hakk yolundan ,doðru yoldan ayýrmasýn sonsuza dek...
  ;)

radyobeyan