Evliyalarýn Hayatý
Pages: 1
Somuncu Baba By: armi Date: 15 Temmuz 2009, 13:48:19
Osmanlý Devletinin kuruluþ yýllarýnda Anadolu'da yetiþen âlim ve velîlerin büyüklerinden. "Somuncu Baba" lakabýyla tanýnýp meþhûr oldu. 1349 (H.750) senesinde Kayseri'de doðdu. Ýsmi Hâmid, babasýnýn ismi Þemseddîn Mûsâ'dýr. Ýlk tahsîlini babasýndan aldý. Babasýnýn vefâtýndan sonra Þam'a giderek, Hankâh-ý Bâyezîdiyye'de ilim öðrendi. Tasavvuf yoluna girdi. Orada pekçok velînin sohbetlerine katýldý. Burada Üveysî olarak, mânevî yol ile Bâyezîd-i Bistâmî'den feyz aldý. Þam'da bir müddet ilim tahsîlinde bulunduktan sonra, Tebrîz yakýnlarýnda Hoy kasabasýnda bulunan Hâce Alâeddîn-i Erdebîlî hazretlerinin huzûruna gitti. Var gücüyle hocasýna hizmet ederek, ilim öðrendi. Tasavvuf yolunda üstün derecelere kavuþtu. Alâeddîn-i Erdebîlî, bir gün Hâmid-i Velî'ye; "Artýk bizden öðrendiðin ilmi, Allahü teâlânýn dînini, insanlara öðretmek üzere Anadolu'ya git!" buyurdu. Ona böylece, insanlarý yetiþtirmek için icâzet verdi. Hocasýnýn bu sözleri, bâzý anlayýþý kýt, hasetçi kimselerin, içlerinden Hâmid-i Velîye buðz etmelerine sebeb oldu. HâceAlâeddîn, Hâmid-i Velî'yi bütün talebeleriyle birlikte, "Þemseddîn-i Tebrîzî Makâmý." denilen yere kadar uðurladý. Vedâ edip yanlarýndan ayrýlýnca, hased edenlerin de bulunduðu topluluða dönerek; "Hamîdüddîn'in arkasýndan, gözden kayboluncaya kadar bakýnýz. Eðer dönüp bizden tarafa bakarsa, Anadolu'da onun ilminden istifâde ederler. Þâyet bakmazsa, onun ilminden hiçkimse istifâde edemez." buyurdu. Orada bulunanlar merakla Hamîdüddîn'in arkasýndan bakmaya baþladýlar. Bu hâli cenâb-ý Hakkýn izniyle anlayan Hâmid-i Velî, gözden kaybolmadan önce iki defâ arkasýna baktý. Böylece onlarýn hasedlerini giderdi. Büyük bir âlim ve veliyy-i kâmil olarak Kayseri'ye döndü.

Hamîdüddîn hazretleri, Kayseri'de insanlara Allahü teâlânýn emir ve yasaklarýný öðretmeye baþladý. Talebeleri, ondan feyz almaða, hasta kalblerine þifâ olan nasîhatleriyle, sohbetleriyle þereflenmeðe baþladýlar. Hamîdüddîn, bir gün çok sevdiði talebelerinden Þücâ-i Karamânî'yi huzûruna çaðýrarak; "Ankara'da Nûmân isminde bir müderris vardýr. Onu bulup buraya dâvet ediniz!" buyurdu. Þücâ-i Karamânî de hocasýnýn emrini yerine getirmek için Ankara'ya gidip, durumu bildirdi. Müderris Nûmân; "Bu dâvete icâbet lâzýmdýr." diyerek, berâberce Kayseri'ye geldiler. Kurban bayramý günü buluþtuklarý için, hocasý ona "Bayram" lakabýný verdi.Müderris Nûmân, Hamîdüddîn hazretlerini görüp sohbetlerini dinleyince, onun büyük bir âlim ve velî olduðunu anladý. Kýsa zamanda pekçok kerâmetlerini de görünce, daha çok baðlandý. Onun teveccühleri altýnda yetiþmeye baþladý. Hocasýndan zâhirî ve bâtýnî ilimleri öðrenerek kýsa zamanda büyük mesâfeler aldý. Bir gün hocasý; "Hâcý Bayram! Zâhirî ilimleri ve bu ilimlerde yetiþmiþ âlimleri ve derecelerini gördün. Bâtýnî ilimleri ve bu ilimlerde yükselmiþ velîleri ve derecelerini de gördün. Hangisini murâd edersen onu seç!" buyurdu. Hâcý Bayram da, velîlerin yüksek hâllerini görerek, kendisini tasavvufa verdi ve bu yolda daha yüksek derecelere kavuþmak için çalýþtý. Zamânýnýn büyük velîlerinden oldu.

Hamîdüddîn hazretleri, mânevî bir emir üzerine Tebrîz'e gitti. Tebrîz'den de Anadolu'ya gelip, Bursa'ya yerleþti. Hâcý Bayram-ý Velî, sýk sýk Bursa'ya gelip hocasýný ziyâret ederdi. Hamîdüddîn hazretleri, Bursa'da bir ümmî gibi hareket edip, ilminin varlýðýný kimseye söylemedi.

Hamîdüddîn, Bursa'da bir fýrýn yaptýrdý. Fýrýnýna merkebiyle daðdan odun getirir, onunla ekmekleri piþirirdi. Ekmek küfesini sýrtýna alarak; "Somun! Müminler somun!" diye söyler, geçimini bu yolla saðlardý. Halk, bu fýrýncýya "Somuncu Baba" der ve piþirdiði ekmeðin lezzetine doyamazlardý. Somuncu Baba ekmek satmaya baþlayýnca, herkes peþinden koþar, ekmeðini kapýþýrlardý. Somuncu Baba'nýn fýrýný, Molla Fenârî Mahallesinde, Ali Paþa Çýnarý civârýnda olup, iki gözlü idi. Fýrýnýn bitiþiðinde de, ibâdet ettiði bir odasý vardý. Odanýn kýble cihetinde de, nefsini terbiye etmek için kullandýðý bir Çilehânesi mevcûd idi. Hamîdüddîn hazretleri durumunu Bursa'da kimseye bildirmedi. Hep, halk içinde Hak ile olmaða gayret etti.

Yýldýrým Bâyezîd Hân, Niðbolu zaferinden sonra Bursa'da Ulu Câmiyi yaptýrmaya baþladý. Câminin inþâsý sýrasýnda, çalýþan iþçilerin ekmek ihtiyâcýný Somuncu Baba temin etti. Câminin yapýlmasý bittikten sonra, bir Cumâ günü açýlýþ merâsimi yapýlacaðý ilân edildi. O gün baþta Pâdiþâh YýldýrýmBâyezîd Hân, dâmâdý büyük âlim ve velî Seyyid Emîr Sultan, Molla Fenârî hazretleri, ulemâdan pekçok kimse ve Bursalýlar Ulu Câmiyi doldurdular. Yýldýrým Bâyezîd Hân, câminin açýlýþ hutbesini okumak üzere Emîr Sultan'a vazîfe verdiðinde, Emîr Sultan; "Sultâným! Zamânýn büyük âlimi burada iken, bizim hutbe okumamýz uygun deðildir. Bu câmi-i þerîfin açýlýþ hutbesini okumaya lâyýk zât þu kimsedir." diyerek, Somuncu Baba'yý gösterdi. "Þöhret âfettir." hadîs-i þerîfini bildiði için, bundan titizlikle kaçýnan Somuncu Baba, Pâdiþâhýn emri üzerine minbere doðru yürüdü. Emîr Sultan'ýn yanýna gelince; "Ey Emîr'im, niçin böyle yapýp beni ele verdiniz?" dedi. O da; "Senden ileride bir kimse göremediðim için öyle yaptým." cevâbýný verdi. Cemâat hayret ederek bu konuþmalarý dinliyor, Somuncu Baba'nýn hutbesini merakla bekliyordu. Minbere çýkan Somuncu Baba, öyle bir hutbe irâd etti ki, o zamâna kadar Bursalýlar öyle bir hutbeyi hiç iþitmemiþlerdi. Bursalýlar, bundan sonra Somuncu Baba'nýn büyüklüðünü anladýlar. Somuncu Baba, hutbede; "Bâzý âlimlerin, Fâtiha-i þerîfenin tefsîrinde müþkilâtý, anlayamadýðý kýsýmlar vardýr. Onun için bu sûrenin tefsîrini yapalým." buyurarak, Fâtiha sûresinin, yirmi ana ilim üzerine yedi türlü tefsîrini yaptý. Nice hikmetli sözler beyân eyledi. Herkes hayretinden þaþýrýp kaldý. Baþta Molla Fenârî hazretleri; "Somuncu Baba, önce bizim Fâtiha sûresinin tefsîrindeki müþkilimizi kerâmet göstererek halletti. Onun büyüklüðüne, bu yedi çeþit tefsîr, âdil bir þâhiddir. Fâtiha'nýn ilk tefsîrini cemâatin hepsi anladý. Ýkinci tefsîrini bir kýsmý anladý, üçüncü tefsîri anlayanlar çok az idi. Dördüncü ve sonrakileri anlayanlar içimizde yok idi." demekten kendini alamadý. Cumâ namazýndan sonra bütün cemâat, Somuncu Baba'nýn elini öpmek, duâsýný almak istedi. Cemâatin bu arzusunu kýramayan Somuncu Baba hazretleri, kapýda durdu. Ulu Câminin üç kapýsýndan çýkan herkes; "Ben Somuncu Baba'nýn elini öpmekle þereflendim." diyordu. Somuncu Baba, yine kerâmet göstererek, Allahü teâlânýn izniyle her üç kapýda da ayný ânda bulunarak cemâate elini öptürmüþtü.

Namazdan sonra evine giden Hâmid-i Velî'ye, Molla Fenârî; "Efendim! Bu günlerde Fâtiha sûresinin tefsîrini yapmak istiyordum. Fakat bâzý anlýyamadýðým yerler vardý. Bu hutbenizle, bilemediðimiz yerleri îzâh etmiþ oldunuz. Medresede hizmetimiz karþýlýðýnda kazandýðýmýz beþ bin akçe paramýz vardýr. Þüphesiz helâldir. Kabûl buyurursanýz bunlarý size hediye etmek istiyorum." dedi. O, kabûl etmedi. Bunun üzerine Molla Fenârî, Somuncu Baba'ya; "Talebeniz olmakla þereflenmek istiyorum." deyince, Somuncu Baba ona teveccüh ederek duâlarda bulundu. Molla Fenârî'nin, Somuncu Baba'dan aldýðý feyz ile yazdýðý tefsîrini bütün âlimler çok beðenmiþ, asýrlarca mûteber bir tefsîr olduðunu söylemiþlerdir.

Somuncu Baba, durumunun anlaþýlmasý üzerine; "Sýrrýmýz fâþ olup, herkes tarafýndan anlaþýldý." diyerek, Bursa'dan gitmek istedi. Bir sabah erkenden, Gavas Paþa Medresesinden birkaç talebeyi yanýna alarak yola çýktý. Somuncu Baba'nýn Bursa'yý terketmekte olduðunu iþiten MollaFenârî, koþarak bir çýnarýn yanýnda arkasýndan yetiþti. Gitmeyip Bursa'da kalmasý için çok yalvardý, ricâlarda bulundu. Fakat kabûl ettiremedi. Sonunda, Bursalýlara duâ etmesini istedi. Somuncu Baba, bu çýnarýn yanýnda Bursa'ya yönünü dönerek, feyizli, bereketli bir þehir olmasý ve yeþil olarak kalmasý için duâ etti ve vedâlaþarak ayrýldýlar. Bursa'da bu çýnarýn bulunduðu bölgeye"Duâ çýnarý" denildi.

Bursa'dan ayrýlan Somuncu Baba, Aksaray'a geldi. Burada ömrünün sonuna kadarÝslâmiyeti yaymak, Allahü teâlânýn emir ve yasaklarýný bildirmek için uðraþtý. Hem zâhirî, hem de bâtýnî ilmi ile Aksaraylýlarýn gönüllerinde eriþilmesi güç olan mümtâz bir mevkiye eriþti. Artýk ona Hâmid-i Aksarâyî denilmeye baþlandý. Hâcý Bayram'ý Velî ile hacca gittiler. Dönüþlerinde, Hâcý Bayram'ý kendisine halîfe, vekîl tâyin etti. Ýnsanlarý irþâd etmekle vazifelendirdi.

Bir gün yaþlý bir kadýn huzûruna gelip; "Efendim! Benim bir ineðim vardý. Sabahleyin sýðýrtmaca teslim ettim, fakat akþam dönmedi. Çok aradým, bulamadým. Ne olur derdime çâre olunuz" diye yalvardý. Kadýnýn bu üzüntüsüne dayanamayan Hâmid-iVelî; "Sen burada bekle. Biz etrâfý bir araþtýralým, bulursak getiririz" buyurdu. Dýþarý çýkýp, saða sola araþtýrma yapmadan, hep bir istikâmette gitti. Kadýn da onu gizliden tâkibe baþladý. Hâmid-i Velî, bugünkü türbesinin bulunduðu yere geldi ve ineðin otladýðýný görerek; "Ey mübârek hayvan! Niçin diðer hayvanlardan geri kaldýn da bizi buraya kadar yordun?" deyince, inek lisâna gelip; "Bugün yavruma süt verecek kadar karnýmý doyuramamýþtým. Onun için burada otluyordum." dedi. Bu konuþmalarý iþiten kadýn, Hâmid-i Aksarâyî'nin derecesinin üstünlüðünü anladý. Onu en çok sevenler arasýnda oldu.

: Somuncu Baba By: armi Date: 15 Temmuz 2009, 13:49:01
Hâmid-i Aksarâyî hazretleri, 1412 (H.815) senesinde, bir gün dostlarý ve talebeleriyle helâlleþti. Ýki rekat namaz kýldýktan sonra, uzun uzun duâ etti. Sonra Kelime-i þehâdet getirerek vefât etti. Cenâze namazýný Hâcý Bayram-ý Velî kýldýrdý. Geriye iki erkek çocuk býrakarak, bugünkü türbesinin olduðu yere defnedildi. TürbesiAksaray kabristanýnýn ortalarýndadýr. 1980 (H.1400) senesinden îtibâren, AksaraylýÞahinBaþer Beyin gayretleriyle türbesi yeniden onarýlarak bugünkü hâle gelmiþtir. Somuncu Baba'nýn çilehânesini ve türbesini ziyâret edenler, rûhâniyetinden fevkalâde feyz ve bereketlere kavuþtuklarýný, dünyâyý unuttuklarýný söylemiþlerdir. Onu vesîle ederek Allahü teâlâya yapýlan duâlarýn kabûl olduðunu da bildirmiþlerdir. Somuncu Baba'nýn kabrinin Dârende'de olduðu da rivâyet edilmektedir.

Hâmid-i Velî hazretlerini çok sevenlerden biri þöyle anlattý: "Aksaray'da memur olarak vazife yapýyordum. Bir üst makâma terfîm ihtilâflý idi. Þeyh Hâmid-i Velî hazretlerine gittim. Türbesini ziyâret ederek, durumumu anlattým. Çilehânesinde iki rekat namaz kýldýktan sonra eve geldim. Gece rüyâmda Hâmid-i Velî'yi gördüm. Bana; "Evlâdým, hiç üzülme, üst makâma geçeceksin. Biz velîler, senin o makâma geçtikten sonra, istifâ edip, serbestçe Ýslâmiyete hizmet etmeni, Allahü teâlânýn emir ve yasaklarýný insanlara bildirmeni arzu ediyoruz" buyurdu. Hakîkaten, kýsa zaman sonra bir üst makâma geçme emri geldi ve istifâmý vererek Ýslâmiyete hizmet etmeye çalýþtým."

Hâmid-i Aksarâyî hazretlerinin okuduðu kasîdeler, Aksaraylýlarýn dillerinde dolaþmaktadýr. Bunlardan bâzýlarý þöyledir:

Biz ol âþýk yiðitleriz,
Akýl, rüþd bize yâr olmaz.
Mey-i aþk ile sermestiz,
Bizler aslâ sarhoþ olmaz.

Diriyiz dâim ölmeyiz,
Karanlýkta hiç kalmayýz,
Çürüyüp toprak olmayýz,
Bize gece gündüz olmaz.

Bizim illerde ay ve gün,
Sebât üzre durur dâim.
Televvün iriþür âna,
Gehî bedr ü hilâl olmaz.

Bizim bahçedeki güller,
Dururlar tâze, solmazlar,
Hazân olup dökülmezler,
Kýþ mevsimi bahâr olmaz.

Þerbeti aþk için içtik,
Ferâgat mülküne göçtük,
Yanýp aþkýnla tutuþtuk,
Bize tahrûk ü târ olmaz.

ÝreldenÞems'in nûruna,
Vücûdun zerreden katre
Ne katre, ayn-ý bahr oldu.
Ona çukur kenâr olmaz.

Býrak ey Hâmidâ vârý,
Görem dersen sen ol yârý,
Göricek ol tecellâyý,
Ondan üstün kemâl olmaz.

ATEÞSÝZ FIRIN

Somuncu Baba, bir gün fýrýna ekmeklerini sürdü. Piþmesini beklerken, yanýna Pâdiþâh Yýldýrým Bâyezîd Hân'ýn dâmâdý Seyyid Emîr Sultan geldi. Elinde bir çömlek vardý. "Selâmün aleyküm baba!" dedi. O da; "Ve aleyküm selâm" diyerek birbirlerine bakýþtýlar. Baþka hiçbir kelime konuþmadan tanýþtýlar. Emîr Sultan, elindeki yemek çömleðini Somuncu Baba'ya verip, içindekinin piþirilmesini ricâ etti. Somuncu Baba, kabý alýp fýrýnýn aðzýndan içeri sürmek istediyse de, çömleði fýrýna sokamadý. Bir daha denedi, yine olmayýnca,Emîr Sultan'a döndü ve; "Anladým ki, bu çömleði fýrýna sen süreceksin!" dedi. Emîr Sultan; "Peki" diyerek çömleði aldý ve fýrýnýn gözünden içeri rahatlýkla sürdü. Fakat fýrýnda hiç ateþ yoktu. Somuncu Baba fýrýnýn aðzýný kapattýktan sonra; "Birazdan piþer bekleyiniz." buyurdu. Bir müddet bekledikten sonra kapak açýldý. Fýrýnda hiç ateþ olmadýðý hâlde yemeðin piþtiðini gören Emîr Sultan, Somuncu Baba'nýn büyük velîlerden olduðunu anladý. Orada tasavvuf üzerinde bir mikdâr sohbet ederek dost oldular.

ÂHÝRET ÝÇÝN ÇALIÞIYORDUK

Hâmid-i Aksarâyî hazretleri, bir gün zirâatla uðraþan talebelerinden birine bir mikdâr tohum verdi ve; "Bu tohumlarýn yarýsýný, tarlanýzýn bir kýsmýna sizin için, yarýsýný da tarlanýzýn bir kýsmýna bizim için ekiniz." buyurdular. Talebe tohumlarý ekti. Ekinlerin yetiþtiði mevsimde tarlaya gittiler. Talebenin tarlasýnda fevkalâde güzel yetiþmiþ bir ekin vardý. Diðerinde hiç ekin bitmemiþti.Hâmid-i Velî, talebesine dönerek; "Bu tarlalardan hangisi bizim, hangisi sizindir?" buyurunca, talebe son derece utandý ve kendi tarlasýný göstererek; "Bu tarla sizindir efendim" dedi. O da, ekinlere bakarak; "Biz âhiret için çalýþýyorduk. Acabâ hangi günahýmýzdan dolayý dünyâmýz mâmûr olmaya baþladý?" deyip, üzüntüsünü dile getirdi. Hocasýnýn müteessir olduðunu gören talebe, hakîkati söyleyerek üzüntüsünü giderdi.

DUÂ ÇINARI

Niðbolu’dan dönünce, Yýldýrým Bâyezîd Han,
Bir câmi yaptýrmayý, düþünmüþtü bir zaman.

Bursa Ulu Câmiyi, inþâya etti niyet,
Câminin yapýlmasý, sona erdi nihâyet.

Bir Cuma günü idi, ilân edildi o gün,
"Câmi, merâsim ile, açýlacaktýr bu gün"

O gün, baþta pâdiþâh, dâmâdý Emir Sultan
Molla Fenârî ile, kim varsa ulemâdan,

Hazýr oldu her biri, hem de hâfýz olanlar,
Doldurmuþtu câmiyi, Bursalý müslümanlar.

Hutbe okumak için, pâdiþâh hazretleri,
O gün Emir Sultan’a, verdiðinde bu emri,

Dâmâdý Emir Sultan, emre peki diyerek,
Ve Somuncu Baba’yý, eliyle göstererek,

Arz etti ki: “Sultaným, baþ üstüne ve fakat,
Hutbeyi okumaða, lâyýktýr ancak þu zât.”

O dahî mecbûr kaldý, emre peki demeðe,
Kalkýp mimbere doðru, baþladý yürümeðe.

Geçerken de, Emîr’e, dedi “Ey Emîrimiz,
Niçin böyle yapýp da, beni ele verdiniz?”

O da ona cevâben, arz etti ki: “Bu yerde,
Yok idi bir baþkasý, sizden daha ilerde.”

Cemâat olanlarý, görüyor, duyuyordu,
Bu sebepten durumu, çok merak ediyordu,

Zîrâ Somuncu Baba, onlarýn nazarýnda,
Ekmek satan biriydi, Bursa sokaklarýnda.

Bunun için bu iþi, etmiþlerdi çok merak,
Ki Cumâ hutbesini, o nasýl okuyacak?”

Çýktý Somuncu Baba, biraz sonra mimbere,
Öyle bir hutbe irâd, etti ki müminlere,

Asla duymamýþlardý, böyle bir hutbe onlar
Onun büyüklüðünü, o zaman anladýlar.

Hutbede Fatiha’nýn, yirmi ana ilimde,
Yedi türlü tefsîri, yapýlmýþtý o günde.

Molla Fenârî dahî, demiþti ki ertesi:
“Onun büyüklüðüne, þâhittir bu hutbesi.

Yedi türlü tefsirden, birincisini, yalnýz
Ýyice anladýlar, cemâatten her þahýs.

Ýkinci tefsîrini, bir kýsmý anladýlar,
Üçüncüsünü ise, çok azdý anlýyanlar.

Dördüncü ve sonraki, tefsîrlere gelince,
Onlardaki mânâlar, çok yüksek ve pek ince,

Olduðundan onlarý, anlamadý kimseler,
Ýlim ve mârifette, deryâ imiþ o meðer.”

Namaz sona erince, câmideki cemâat,
Mübârek ellerini, öpmek istedi, fakat,

Câminin üç kapýsý, var idi dýþarýya,
Acep hangi kapýdan, çýkardý bu evliyâ?

Lâkin üç kapýdan da, çýkan seviniyordu,
Hepsi de, “Öpmek ile, þereflendim” diyordu.

Sonra Molla Fenârî hânesine giderek,
Talebesi olmaðý, arzu eylemiþti pek.

Lâkin o, “Bu þehirde, sýrrým faþ oldu” diye,
Ýstedi ki Bursa’dan, gitsin baþka bir il’e.

Bir sabah, bu niyetle, çýkmýþtý ki Bursa’dan,
Duyup Molla Fenârî, yetiþti arkasýndan.

“Bir çýnarýn dibinde, geri döndürmek için,
Çok yalvardý ise de, mümkün olmadý lâkin.

Bursa’ya doðru dönüp, mübârek zât o ara,
Duâ etti Bursa’ya, hem de Bursalýlara.

Duâyý, o çýnarýn, dibinde etti diye,
Bu gün Duâ Çýnarý, deniyor o bölgeye.

1) Þekâyik-ý Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.74
2) Tâc-üt-Tevârih; c.2, s.425
3) Nefehât-ül-Üns; s.683
4) Âþýkpaþazâde Târihi; s.201
5) Semerât-ül-Fuâd; s.7
6) Tam Ýlmihâl Seâdet-i Ebediyye;(49. Baský) s.1080
7) Osmanlý Müellifleri; c.1, s.54
8- RehberAnsiklopedisi; c.7, s.72
9) Ýslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.12, s.52
10) Silsile-i Ýsmâil Hakký Bursevî
11) Akþemseddîn

Ynt: Somuncu Baba By: sen istersen Date: 08 Aðustos 2012, 21:57:10
:'(bizler layýk deðiliz rabbim bize yardým et amin
Ynt: Somuncu Baba By: saniyenur Date: 28 Aralýk 2012, 21:30:18
Somuncu babanýn türbesi Darende'de diye biliyordum. Ziyaretine de gittik bir kaç sene önce. Hacý bayram Velinin de öðrencisi olduðunu bilmiyordum öðrenmiþ oldum sizin vesileniz ile. Allah razý olsun..

radyobeyan