Bayramda kalbler ittihad ediyor By: ehlidunya Date: 08 Kasým 2011, 20:58:01
Bayramda kalbler ittihad ediyor
Nebî Aleyhisselâm, ubudiyet cihetiyle muvahhidînin kalblerini iyd ve Cuma ve cemaat namazlarýnda ittihad ettiriyor ve dillerini bir kelimede cem ediyor.
DOKUZUNCU NOTA
Bil ki, nev-i beþerde nübüvvet, beþerdeki hayýr ve kemâlâtýn fezlekesi ve esasýdýr. Din-i hak, saadetin fihristesidir. Ýman, bir hüsn-ü münezzeh ve mücerreddir. Madem þu âlemde parlak bir hüsün, geniþ ve yüksek bir hayýr, zâhir bir hak, fâik bir kemal görünüyor. Bilbedâhe, hak ve hakikat, nübüvvet içindedir ve nebîler elindedir. Dalâlet, þer ve hasâret, onun muhalifindedir.
Mehâsin-i ubudiyetin binlerinden yalnýz buna bak ki:
Nebî Aleyhisselâm, ubudiyet cihetiyle muvahhidînin kalblerini iyd ve Cuma ve cemaat namazlarýnda ittihad ettiriyor ve dillerini bir kelimede cem ediyor. Öyle bir sûrette ki, þu insan, Mâbûd-u Ezelînin azamet-i hitabýna, hadsiz kalblerden ve dillerden çýkan sesler, duâlar, zikirlerle mukabele ediyor. O sesler, duâlar, zikirler birbirine tesanüd ederek ve birbirine yardým edip ittifak ederek öyle geniþ bir surette Mâbûd-u Ezelînin ulûhiyetine karþý bir ubûdiyet gösteriyor ki, güya küre-i arz kendisi o zikri söylüyor, o duâyý ediyor ve aktârýyla namaz kýlýyor ve etrafýyla, semâvâtýn fevkinde izzet ve azametle nâzil olan “Namaz kýlýnýz!” (Rûm Sûresi: 31.) emrini, küre-i arz imtisal ediyor. Bu sýrr-ý ittihad ile, kâinat içinde bir zerre gibi zayýf, küçük bir mahlûk olan þu insan, ubudiyetin azameti cihetiyle Hâlýk-ý Arz ve Semâvâtýn mahbub bir abdi ve arzýn halifesi, sultaný ve hayvânâtýn reisi ve hilkat-i kâinatýn neticesi ve gayesi oluyor.
Evet, eðer namazlarýn arkasýnda, hususan bayram namazlarýnda, bir anda Allahu ekber diyen yüzer milyon insanlarýn sesleri, âlem-i gaybda ittihad ettikleri gibi, âlem-i þehadette dahi birbiriyle ittihad edip içtimâ etse, küre-i arz tamamýyla büyük bir insan olup, azametine nisbeten büyük bir sadâ ile söylediði Allahu ekber’e müsaâvî geldiðinden, o muvahhidînin ittihadýyla bir anda Allahu ekber demeleri, küre-i arzýn büyük bir Allahu ekber’i hükmüne geçiyor. Adeta bayram namazlarýnda âlem-i Ýslâmýn zikir ve tesbihiyle zemin zelzele-i kübrâya mazhar olup, aktâr ve etrafýyla Allahu ekber deyip, kýblesi olan Kâbe-i Mükerremenin samimî kalbiyle niyet edip, Mekke aðzýyla, Cebel-i Arefe diliyle Allahu ekber diyerek, o tek kelime, etraf-ý arzdaki umum mü’minlerin maðara-misal aðýzlarýndaki havada temessül ediyor. Birtek Allahu ekber kelimesinin aks-i sadâsýyla hadsiz Allahu ekber vuku bulduðu gibi, o makbul zikir ve tekbir, semâvâtý dahi çýnlatýp berzah âlemlerine de temevvüc ederek sadâ veriyor.
Ýþte, bu arzý böyle kendine sâcid ve âbid ve ibâdýna mescid ve mahlûklarýna beþik ve kendine müsebbih ve mükebbir eden Zât-ý Zülcelâle, yerin zerrâtý adedince hamd ve tesbih ve tekbir edip ve mevcudatý adedince hamd ediyoruz ki, bize bu nevî ubudiyeti ders veren Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmýna ümmet eylemiþ.
Lem’alar, 17. Lem’a, 9. Nota
radyobeyan